Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1461 E. 2022/1493 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1461 – 2022/1493
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1461
KARAR NO : 2022/1493

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2020
NUMARASI : 2018/1005 Esas 2020/173 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 03/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 16.06.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün şerit ihlali yaparak karşı şeritten gelen dava dışı … plakalı araçla çarpıştığını, kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacılardan … ve …’in kızı, …’ın annesi …’in vefat ettiğini, kaza tutanağına göre … plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, davayı açmadan önce 12.12.2018 tarihinde davalı şirkete başvuru yapmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, HMK’nın 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılardan anne … için 40.000,00 TL, baba … İçin 30.000,00 TL, oğlu … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 25.12.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.01.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini davacı anne … için 110.796,44 TL’ye, baba … için 73.371,04 TL’ye, davacı çocuk … için 48.799,42 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacıların davalı sigorta şirketine eksik belge ile başvurduklarını, ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporunun alınmasını, somut olayda 4.derecede akrabalık söz konusu olduğundan hatır taşıması indirimi yapılmasını, müteveffa …’in kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı tespit edilerek, takmamış ise ölüm sonucuna etkili olup olmadığı, müterafik kusurun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediği hususlarında araştırma yapılmasını, davacıların dava tarihinden yasal faiz isteyebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece kök ve ek bilirkişi raporlarında, davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, iş bu tespitin savcılık ve ceza dosyası ile kaza tespit tutanağı ile de uyumlu olduğu, tazminat talebi yönünden ise, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin kabul görmüş pay esasları gözetilerek, desteğin ölmeden önce 38 yaşında, 2 çocuk annesi olduğu, ölen desteğe 2 pay, çocuklara 1’er pay, desteğin anne ve babasına 1’er pay olmak üzere gelirinin paylaştırıldığı, ancak çocuklarından …’ün kaza tarihi itibariyle 18 yaşını geçtiğinden ve yüksek öğrenim görmediğinden, destekten yararlanamayacağından, ona düşecek pay davacı … ‘e ve desteğe paylaştırılarak yapılan hesaplamanın yerinde olduğu kanaatine varılmakla, 03/01/2020 tarihli ek rapor ile, desteğin vefatından dolayı davacı … ‘ün 18 yaşına kadar destekten yararlanması durumunda; … ’ün 12.525,13 TL, … ’in 80.643,82 TL, davacı … Çelen’in 119.325,31 TL tazminat talep edebileceği, davacı … ’ün 25 yaşına kadar destekten yararlanması durumunda; … ’ün 48.799,42 TL, … ’in 73.371,04 TL, davacı … ’in 110.796,44 TL tazminat talep edebileceğinin hesaplandığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşlarının, okuldaki eğitim durumlarının, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacak iseler 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta iseler yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmekte olup, somut olayda davacı … ‘ün kaza tarihi itibariyle 17 yaşında, lise öğrencisi olduğu ve SED raporu gözetilerek yüksek öğrenim göreceğinin kuvvetle muhtemel olduğu kanaatine varılmış olup, davacı … ‘ün 25 yaşına kadar destek alacağı kabul edilerek, ek raporda bu yönde yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı, müteveffanın kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olmadığına dair tespit olmadığı, bu yönde dosyaya sunulan delil mevcut olmadığı gözetilerek, müterafik kusurunun bulunmadığı, diğer taraftan sürücü …’ın müteveffanın yakın akrabası olduğu (halasının oğlu) anlaşıldığından hatır taşımasından söz edilemeyeceği kanaatine varılmakla, davacıların davasının talep artırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar vermek gerektiği, sigortacıya dava tarihinden önce yapılan başvurunun 12/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, başvuru tarihinden sonra 8 iş günü bitimi olan 24/12/2018 tarihinden itibaren sigortacının temerrüde düştüğü, kazaya karışan … plakalı araç ticari olduğundan, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği kabul edilerek davanın kabulü ile, davacı … için 48.799,42 TL, davacı … için 73.371,04 TL, davacı … için 110.796,44 TL olmak üzere toplam 232.966,90 TL destekten yoksun kalma tazminatının 25/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu belirtilmiş ise de kaza tespit tutanağında kusura ilişkin hiç bir somut veri bulunmadığını, yargılama aşamasında kusur oranının tespiti için ATK Trafik İhtisas dairesinden kusur raporunun alınması talebinin yerine getirilmediğini, bu nedenle sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu kabul edilerek yapılan bilirkişi tazminat hesaplamasının yanlış olduğunu,
Mahkemenin hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapmaması yönüyle verilen kararının hukuka aykırı olduğunu, karar gerekçesinde sürücü …’ın müteveffanın yakın akrabası olduğu (halasının oğlu), anlaşıldığından hatır taşımasından söz edilemeyeceğini belirterek hatır taşıması indirimine gitmediğini, hatır taşımasının bir kimseyi ücretsiz ve karşılık almadan bir yararı bulunmadan taşıma hali olduğunu dolayısıyla sürücünün ücret almadan veya sürücünün yararına olmayan taşımaların hatır taşımaları olduğunu, Yargıtay’ın aile bireylerinin taşınmasının hatır taşıması olarak kabul etmediği kararları söz konusu olmakla birlikte buradaki aile bireylerinin yakınlık dereceleri dikkate alındığında; çocuk-anne, baba, karı-koca, kardeşler arsında yapılan taşıma gibi yakın akrabalıkların olduğunun görüldüğünü, ancak somut olayda 4. derece bir akrabalık söz konusu olup buradaki akrabalığın çok yakın bir akrabalık olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, hatır taşımasının söz konusu olduğu durumlarda BK.43-44 maddeleri uyarınca tazminattan belli bir ölçüde hakkaniyet indirimi yapılmasının öngörüldüğünü, Yargıtay’ın indirimle ilgili kararlarında hatır için taşınanın da kusura katıldığı ve bu nedenle tazminattan indirim yapılması görüşünün benimsendiğini, bu anlamda somut olayda bahse konu trafik kazasında hatır taşıması bulunduğunu,
Mahkemenin sigorta şirketine sigortalı aracın ticari olduğundan temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini kabul ederek hüküm kurulduğunu, oysa dava dosyasında bulunan aracın ruhsat örneğinde ve poliçede aracın kullanım amacının hususi olduğunun belirtildiğini, bahse konu araç … marka binek araç olup ticari araç olarak kullanılmadığını, Mahkemece aracın ticari – hususi araç olup olmadığı hususunu yeterince incelemeden ve araştırmadan karar verildiğini ayrıca Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında yapılan taşımanın ancak ticari bir faaliyet kapsamında olması halinde ticari faizin uygulanacağını, aksi halde yasal faizin uygulanması gerektiğinin belirtildiğini,
Mahkemenin trafik kazasında ölen …’in kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı ile ilgili olarak müteveffanın kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olmadığına dair tespit olmadığı, bu yönde dosyaya sunulan delil mevcut olmadığı gözetilerek, müterafik kusurunun bulunmadığına karar vermiş ise de Denizli Asliye Ceza Mahkemesi’de yapılan yargılamada … beyanlarında, özetle; …’in arabanın arka tarafında oturduğunu, kendisinin … ile beraber önde oturduğunu ve kemerlerinin takılı olduğunu belirttiğini, ancak kendisi ve …’nın kemer taktığını belirtmesine rağmen …’in kemer taktığına yönelik bir beyanda bulunmadığını, ayrıca … ’ün, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde arabaya bindiğini, kemerini taktığını kaza anında hafif yaralandığını, sürücünün de hafif yaralandığını belirttiğini, beyanlardan da anlaşıldığı üzere kaza anında kemer takan sürücü … ile … kazadan hafif yaralı olarak kurtulurken kemer takmayan …’in hayatını kaybettiğini, emniyet kemeri takılmasının, trafik kazalarının etkisini hafifletmekte olup, kazaların ölümle sonuçlanmasının önüne geçtiğini, emniyet kemerinin yolculuk esnasında takılması gerektiği kural olarak KTK’da da ifade edilmiş olup, sürücü ve yolcuların belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olmasından sigorta şirketinin sorumlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu bağlamda dosya kapsamından …’in emniyet kemerini takmadığı anlaşıldığından, dava konusu talep bakımından kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an sigorta şirketinin dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse bile; müterafik kusurun varlığı nedeniyle belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini,
Mahkemece, … ‘ün kaza tarihi itibariyle 17 yaşında, lise öğrencisi olduğu ve SED raporu gözetilerek yüksek öğrenim göreceğinin kuvvetle muhtemel olduğu kanaatine varılarak, davacı … ‘ün 25 yaşına kadar destek alacağı kabul edilerek hüküm kurulduğunu, destekten yoksun kalma tazminatında ölenin kız çocukları 22 yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorsa 25 yaşına kadar, erkek çocuklar 18 yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorsa 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceğini, somut olayda, davacılar vekilinin maddi tazminat talebi bakımından kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an sigorta şirketinin dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse bile; kazada ölen …’in oğlu … için kural olarak 18 yaşına kadar gerçek desteği olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da 18 yaşına kadar anne ve babanın çocuklarının gerçek desteği olarak kabul edildiğini, bu nedenle Mahkemenin, … ‘ün üniversite eğitimi alacağı iddiasıyla ve üstelik bu duruma ilişkin her hangi bir veri dosyaya sunulmaksızın 25 yaşına kadar destek alacağını kabul etmesinin hukuka ve Yargıtay içtihatlarına aykırılık taşıdığını,
Mahkemenin bütün davacılar yönünden, hüküm kurulan destekten yoksun kalma tazminatı oranlarına göre ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmettiğini, Avukatlık Kanununun 164. Maddesinde dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu hükmünü düzenlediğini, vekâlet ücretinin hukuki yardımının karşılığı olarak avukata ait olduğunu, ayrıca Avukatlık Kanununun ilgili hükmü uyarınca ve uygulamada da vekâlet ücretini avukatların aldığını, ancak bu hak ve ücretin hakkaniyet çerçevesinde dosya kapsamında yapılan iş ile orantılı olması gerektiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 3/1 maddesinin “bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur.” hükmünü düzenlediğini, mahkeme tarafından hükmedilen vekalet ücretine ayrıca icra vekalet ücreti de eklenerek sigorta şirketinden talep edildiğini, Avukatlık Kanunu uyarınca ve uygulamada vekalet ücretinin avukatlara ait olduğu değerlendirildiğinde, mahkemenin dosya kapsamında avukatlık olarak yapılan iş ve işlemler dikkate alınarak vekalet ücreti yönünden tek vekalet ücreti üzerinden hüküm kurmasının hakkaniyete ve hukuka uygun olacağını aksi halde bu durumun vekalet ücreti adı altında avukata haksız ve hakkaniyete aykırı bir şekilde para kazandırma aracına dönüşeceğini, birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmesi halinde tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Yargıtay kararları ışığında mahkemenin kararının bu yönüyle hukuka ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık taşıdığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini belirterek müteveffanın anne-baba ve oğlu davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, kusur, müterafik kusur, hatır taşıması, faiz türü, … yönünden destek yaşı ve vekâlet ücreti yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
Kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında keşif yapılarak düzenlenen 18.03.2019 tarihli bilirkişi raporu ve eldeki davada alınan 18.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52. Maddesi (a) ve (b) bendi hükümlerine aykırı dikkatsiz ve tedbirsizce davranarak adı geçen Kanunun 84. maddesinde belirtilen asli kusurlu hallerden “taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yoluna girmekle” meydana gelen olayda tamamen (%100) kusurlu bulunduğu, karşı araç sürücüsü … ve mütefevva …’in kusursuz olduğu belirlenmiş olup anılan raporların oluşa uygun olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsü … ile anılan araçta yolcu olarak bulunan müteveffa …’in hala–dayı çocukları olması, müteveffa …’in emniyet kemerinin takılı olmadığı iddiasının davalı tarafından ispatlanamaması, adı geçenin araçtan fırlamadığı 16.06.2018 tarihli kazada yaralandığı, kazadaki yaralanmasına bağlı olarak 22.06.2018 tarihinde vefat ettiği, müterafik kusuru bulunmadığı anlaşılmış olmakla belirlenen tazminatlardan hatır taşıması indirimi ve müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, davacı … ’ün 06.09.2021 tarihi itibarıyla … Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksel Okulu Elektronik ve Otomasyon bölümünde öğrenci olduğu, dolasıyla 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanacağı, hükme esas alınan 03.01.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda adı geçen davacı yönünden 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış olmasına göre davalı vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın İhtiyari dava arkadaşlığı başlıklı 57. maddesinde “Birden çok kişinin, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması halinde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği” düzenlenmiştir. Aynı kanunun İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu başlıklı 58. maddesi gereğince ihtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsız olduğu ve dava arkadaşlarından her birinin diğerinden bağımsız olarak hareket edeceği belirtilmiştir. Dava konusu olayda da davacıların davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı olması nedeniyle ayrı ayrı dava açabilecekken usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, bu durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre vekil ile temsil edilen davacılar lehine ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 2015/16658 E-2018/10240 K. 2015/16645 E-2018/8901 K. 2015/16553 E-2018/8810 K.) Açıklanan nedenlerle mahkemece yargılamada vekil ile temsil edilen her davacı yararına ayrı ayrı vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olup, davalı vekilinin vekâlet ücretine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Gerek zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinde, gerekse araç ruhsat kaydında kazaya karışan davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın … model … marka hususi otomobil olduğu anlaşıldığından davacılar yararına hükmedilen tazminatlara yasal faiz uygulanması gerekirken, avans faiz uygulanması doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı … için 48.799,42 TL, davacı … için 73.371,04 TL, davacı … için 110.796,44 TL olmak üzere toplam 232.966,90 TL destekten yoksun kalma tazminatının 25/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, davacıların ticari faiz talebinin reddine,
2-Alınması gereken 15.913,96 TL harçtan, peşin ve ıslah harcı adı altında alınan toplam 795,71 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.118,25 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 795,71 TL harcın davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen (davacı … için 7.143,92 TL, davacı … için 10.338,23 TL, davacı … için 14.475,66 TL) toplam 31.957,81 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan toplam 1.710,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesine uygun şekilde İADESİNE,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 3.978,49 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,
2-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan posta giderleri toplamı 65,00-TL istinaf yargılama giderinin, davacılardan tahsili ile davalı sigorta şirketine verilmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu davacı … yönünden HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere, davacılar … ve … yönünden KESİN olmak üzere oy birliği ile 03.06.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.