Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1441 E. 2022/2290 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1441 – 2022/2290
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1441
KARAR NO : 2022/2290

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020
NUMARASI : 2017/185 Esas 2020/118 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 23.09.2016 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davacının eşinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu davacının eşi …’ın vefat ettiğini, desteğin çiftçilik yaptığını ve aylık gelirinin 3.500,00-4.000,00 TL civarında olduğunu, davalı sigorta şirketine başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı eş için 90,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 10,00 TL cenaze defin giderinin kaza tarihinden itibaren aksi halde temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş;09.05.2018 ve 05.07.2019 bedel arttırım dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatını 13.659,20 TL’ye cenaze defin giderini 165,00 TL’ye yükseltmiştir..
Davalı sigorta şirketi vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete 10.09.2016-10.09.2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, gerçek zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sorumlu olduklarını, kusur ve müterafik kusur yönünden ATK’dan, zarar yönünden asgari ücret esas alınarak aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, trafik kazasında davacının desteği idaresinde bulunan araç ile 23.09.2016 tarihli çift taraflı kaza sonucu vefatı nedeniyle sigorta şirketine karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, aktüer ve makine mühendisi bilirkişiden alınan 03/01/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları ve 26.04.2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı (torba) yasası ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin d fıkrasına eklenen cümle dikkate alınarak; davacı eş …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 13.659,20 TL olduğu, defin gideri olan 165.00 TL’nin Sigorta şirketinin 15.11.2016 temerrüde düşme tarihinden itibaren avans faizi yürütülerek tazminat talebinde bulunabileceği, kaza tarihinde (2016 yılı) ZMSS poliçesi sakatlanma ve ölüm teminat limit tutarının 310.000,00 TL olduğu belirtildiğinden davanın kabulüne; 13.659,20 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 165,00 TL cenaze defin giderinin sigortaya başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası olan 15/11/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yeterli inceleme, hukuki değerlendirme ve nitelendirme yapılmadan, hakkaniyet ilkesi gözönünde bulundurulmadan karar verildiğini, 23.09.2016 günü Aksaray/Ankara Karayolu 112. Km 600. Metre üzerinde meydana gelen ve … ile … plakalı araçların karıştığı trafik kazası neticesinde davacının eşi ve tek desteği …’ın vefat ettiğini, kazanın, davalı şirketçe düzenlenen …nolu Karayolları Trafik Kanunu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden dosyanın hukuka aykırı olarak karara çıkarıldığını, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmek suretiyle itirazları değerlendirilmeden ve artırım yapma hakkı kullandırılmadan karar verildiğini, dosyada alınan bilirkişi raporlarına itiraz edilmiş olup ancak yerel mahkeme tarafından bu itirazlar değerlendirilmeden ve dosyada artırım yapma hakkı kullandırılmadan gerçek zarar henüz hesap edilmeden karar verildiğini, 03.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda müteveffa …’ın % 70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de bu durumun gerçeği yansıtmadığını kusurun dava dışı sürücü…’da olduğunu, mütevvefa …’ın mirasçıları adına açtıkları ve halen Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/631 Esas sayılısı ile derdest olan, Kasko Poliçesi Kapsamında Güvence Altına Alınan İhtiyari Mali Mesuliyet Manevi Tazminat Klozunun ödenmesine ilişkin davada alınan 10.02.2020 tarihli Bilirkişi Raporunda; Sürücü … idaresindeki … plakalı aracın, yaralamalı/maddi hasarlı trafik kazasında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 57/1-a,b-5,84/h ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 109/c maddelerini ihlal ettiğinden,kazanın oluşumunda ” %50 (Yüzde elli) “kusurlu olduğu,sürücü… idaresindeki … plakalı aracın, yaralamalı/maddi hasarlı trafik kazasında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 52/1-a maddesini ihlal ettiğinden, kazanın oluşumunda ” %50 (Yüzde elli) ” kusurlu olduğu, ” sonuç ve kanaatine varıldığını, dava konusu aynı olan iki farklı mahkeme huzurunda görülen davalarda alınan kusur raporlarının birbirleri ile çeliştiğini, mahkemece, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları değerlendirilmeden ve raporlar arası çelişkiler giderilmeden karar verilmiş olduğundan çelişkinin giderilmesi gerektiğini, hesap edilen tazminat tutarlarının eksik ve hatalı olduğunu, itirazlarının değerlendirilmediğini, müteveffanın gelirinin eksik hesaplandığını, müteveffanın gelirinin asgari ücret olarak kabul edilmek üzere asgari ücretten yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, dava dilekçesinde belirtmiş oldukları üzere, desteğin, vefat etmeden önce, tarım faaliyetleri ile uğraştığını 3.500,00 TL-4.000,00 TL civarında aylık geliri bulunduğunu, bu bağlamda asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, yapılacak hesaplamada baz alınacak gelir miktarının bu çerçevede belirlenmesinin sağlanması için gerekli işlemlerin yapılması talebinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, 1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, tazminat hesap unsurlarının Hazine Müsteşarlığı tarafından yürürlüğe konulacak sigorta genel şartlarına göre belirleneceğine ilişkin 90.maddede yapılan değişiklik, Anayasa’nın “kişilerin uğradıkları zararların tazminat hukukunun genel ilkelerine göre ödeneceği”ne ilişkin 19/Son maddesine; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55.maddesinin “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır” hükmüne; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451.maddesindeki “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır” hükmüne aykırı olduğunu, ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle sigorta şirketlerine karşı açılacak tazminat davalarında uygulanacak yasanın, Trafik Kanunu’nun değiştirilen maddeleri değil, özel yasa niteliğindeki Borçlar Yasası olduğunu, bu bağlamda genel şartlara göre yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, ispat hakkının sigorta genel şartlarındaki belgelerle sınırlandırılmasına ilişkin 99.maddede yapılan değişikliğin “hak arama özgürlüğü” ve “kanıtlama hakkı”nı “kısıtlayıcı” nitelikte olup, Anayasa’nın 36.maddesindeki “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmüne; 13.maddesindeki “Temel hak ve hürriyetler,özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” hükmüne; 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 27.maddesinin 2.fıkrası (b) bendindeki “ispat hakkı”na aykırı olduğunu, işleten ve sürücü yakınlarının “sosyal risk ilkesi” gereği, işletene ait ve sürücünün kullandığı aracın trafik sigortasından yararlanma haklarına ilişkin 92.maddenin (b) bendine dokunulmamakla birlikte, 92.maddeye eklenen (g) ve (h) bentleriyle, sigortacıya rücu hakkı tanınması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ardıllığa ve rücu hakkına ilişkin hükümlerine aykırı olduğunu, mahkemelerin, ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle açılan tazminat davalarında, Trafik Kanunu’nun 6704 sayılı Torba Yasa ile değiştirilen 90-92-97-99 maddelerini asla dikkate almaması gerektiğini, Trafik Kanunu’nun 95.maddesi 1.fıkrasına göre: “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.”Trafik Kanunu’nun yukardaki maddesine göre, mahkemelerin, trafik kazalarından zarar görenlerin açtıkları tazminat davalarında, Trafik Kanunu’nun değişen maddelerini değil, haksız fiillerde özel yasa niteliğindeki Türk Borçlar Kanunu hükümlerini uygulamak zorunda olduğunu aksi takdirde, hem özel yasaya ve hem de Anayasa’nın yukarda açıklanan hükümlerine aykırı hareket etmiş olacaklarını, Trafik Kanunu’nun değiştirilmeden önceki 90.maddesinde “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” denilmekte iken, yapılan değişiklikle 90.madde “Tazminatlar, genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” biçimini almış olup,bu düzenleme ile sigorta sektörünün neredeyse tamamını ele geçirmiş yabancı sigorta şirketlerinin çıkarları doğrultusunda, Hazine Müsteşarlığı’nın her zaman ve istenildiği biçimde düzenleyip yürürlüğe koyacağı Genel Şartlarla, trafik kazalarından zarar görenlerin haksızlığa uğratılacağını, hiçbir hukuk sisteminde olmayan, tek yanlı genel işlem şartı (6098/TBK,m.20) niteliğindeki Sigorta Genel Şartlarına yasaların üstünde bir güç sağlayan bu yasa değişikliklerinin uygulanmaması gerektiğini, tüm bu hususlar yerel mahkemede dile getirilmiş olduğu halde itirazları değerlendirilmeden ve davacının gerçek zararı henüz hesap edilmeden ve artırım yapma hakkı kullandırılmadan karar verildiğini,
Destek süreleri ve oranları ile cenaze ve defin giderlerinin eksik hesap edildiğini, hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1931 tarihli PMF yaşam tablosunu kullanmış olmasının yasaya aykırı olduğunu (10. Hukuk Dairesi 2015/8771 E., 2015/21553 K.), raporda yer alan pay durumunu kabul etmediklerini, desteğin gelirinden davacıya sağlayacağı destek pay oranlarının çok düşük hesap edildiğini, hükmedilen faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğünü, temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, hatalı olarak hesap edilerek faize hükmedilmesi ve araç ticari ve dava konusu iş ticari olmakla ticari avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, yargılama giderlerine eksik ve hatalı hükmedildiğini, her bir talep için lehe ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken tüm taleplerin toplam olarak değerlendirilerek tek bir vekalet ücretine hükmedilmesin de hatalı olduğunu, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerine de eksik hükmedildiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin gideri istemine ilişkindir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davalı tarafından zarar gören davacı eşe ödenmesi gereken destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında TRH 2010 yaşam tablosu esas alınmakla birlikte, 1,8 teknik faizin esas alınması doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken, destek ve davacı eşin TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp, % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması suretiyle davacı eşin destek zararı olup olmadığının tespiti için konusunda uzman bir başka aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenebilmesi için ölenin son gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerekir. Davacı vekili, desteğin ölmeden önce tarımsal faaliyet yaptığını, aylık gelirinin 3.500,00-4.000,00 TL olduğunu belirtmiştir. 19.10.2017 tarihli SED araştırmasında desteğin ölmeden önce çiftçilik yaptığı, gelirinin bilinmediği tespit edilmiştir. Şereflikoçhisar Ziraat Odası Başkanlığının 11.10.2017 tarihli yazısında …’ın 01.01.1965 tarihinden beri odanın üyesi olduğu, ölümü üzerine 24.01.2017 tarihinde üyelik kaydının silindiği, ölünceye kadar 157.187 metrekare arazi üzerinde faal çiftçilik yaptığı, çiftçi belgesi bulunduğu, Şerelikoçhisar Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı İlçe Müdürlüğünün Çiftçi Kayıt Sitemine göre desteğini 15.10.2015 tarihi itibarıyla 2016 üretim yılı itibarıyla 101/52, 125/20, 228/6 parsel nolu 155.187 metrekare alanda arpa ve yem 258/218 ve 32 parselde 2.000,00 metrekare alanda sofralık üzüm üretimi yaptığı, Tarım Kredi Kooperatifin 19.10.2017 tarihli yazısında da desteğini 08.09.1980 yılında beri kooperatif üyesi olduğu, 29.02.2016 tarihinde tarımsal kredi kullandığı, çiftçi kayıt sisteminde 2016 dönemi için kaydının olduğu, 2011 yılından beri kredi kullandığı belirtilmiştir. Hükme esas alınan 03.01.2018 tarihli aktüer bilirkişi raporunda desteğin kaza tarihinde 76 yaşında ve pasif dönemde olduğu gelirinin AGİ’siz asgari ücret olduğu kabul edilerek sigortalı araç sürücünün %30 kusur oranına göre davacı eşin isteyebileceği tazminat miktarının 13.659,20 TL olduğu belirlenmiş ise de anılan rapordaki gelir desteğin sed araştırması, oda ve çiftçi kayıt sistemindeki bilgilere uygun olmadığından hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Şereflikoçhisar Ziraat Odası Başkanlığının 11.10.2017 tarihli yazısında …’ın 01.01.1965 tarihinden beri odanın üyesi olduğu, ölümü üzerine 24.01.2017 tarihinde üyelik kaydının silindiği ölünceye kadar 157.187 metrekare arazi üzerinde faal çiftçilik yaptığı, çiftçi belgesi bulunduğu ; Şerelikoçhisar Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı İlçe Müdürlüğünün Çiftçi Kayıt Sitemine göre desteğini 15.10.2015 tarihi itibarıyla 2016 üretim yılı itibarıyla 101/52 ;125/20;228/6 parsel nolu 155.187 metrekare alanda arpa ve yem ;258/218 ve 32 parselde 2.000 metrekare alanda sofralık üzüm üretimi yaptığı, Tarım Kredi Kooperatifin 19.10.2017 tarihli yazısında da desteğini 08.09.1980 yılında beri kooperatif üyesi olduğu, 29.02.2016 tarihinde tarımsal kredi kullandığı, çiftçi kayıt sisteminde 2016 dönemi için kaydının olduğu, 2011 yılından beri kredi kullandığı belirtildiğinden bu durumda desteğin çiftçilikten elde ettiği gelirin tespitine yönelik destek gibi aylık net sabit geliri olmayan tarımsal faaliyet icra eden, ticari işletmesi bulunan veya serbest olarak mesleki çalışma yapan kişiler yönünden, işletmesine ilişkin bilgiler ile, işletme defteri ve vergi kayıtları, tapu kayıtları, çiftçilik kayıtlarının tamamı toplanarak, yapılan işten sağlanan gelirin bulunması halinde bu gelirin elde edilmesinde desteğin bedensel ve yönetsel katkısı belirlenip, kişinin yerine başkasının çalıştırılması olanağı gözönüne alınarak ona yapılacak ya da yapılması gereken ücret esas alınarak belirlenmesi ve bu ücret üzerinden destek zararının hesaplanması gereklidir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının tarımsal faaliyette bulunduğu taşınmazlarının miktarı, yapılan zirai üretimin niteliği, yılın hangi döneminde ne kadar süreyle tarım yapılabildiği, kişisel özellikleri, kaç yaşına kadar zirai üretimde bizzat çalışmaya devam edebileceği, bedensel katkısının ne oranda olduğu, desteğin yerine işin görülmesi için başka birisinin çalıştırılması halinde, ilgili meslek odalarından sorularak bu iş için ne kadar ücretle başka birisinin çalıştırılabileceği hususlarında gerektiğinde uzman bilirkişilerden bilirkişi raporu alınmak suretiyle desteğin çiftçilik mesleğinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip bu gelirine göre yeni bir aktüer bilirkişiden rapor alınarak usulü kazanılmış haklarda gözetilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli, 2017/ 185 Esas-2020/118 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansından artan kısmın davacıya iadesine
5-Karar tebliğ ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.