Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1427 E. 2022/2211 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/12/2022

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı … vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön incelme ile anlaşılmakla yapılan inceleme sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 22.08.2014 tarihinde davalı sürücü … yönetimindeki, davalı … … A.Ş.’ne Zorunlu Mali Sorumluluk … poliçesiyle sigortalı aracın davacıya çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, meydana gelen kazada davalı sürücünün kusurlu olduğunu, yaşı ileri olan davacının sağ kalçasında parçalı kırıklar meydana geldiğini, geçirdiği operasyon ve tedaviye rağmen halen iyileşemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00-TL manevi, 100,00-TL maddi tazminatın 22.08.2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … şirketi sadece maddi tazminattan poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak üzere) tahsilini talep etmiş; 25/04/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00-TL olarak talep edilen maddi tazminat talebini 42.247,21-TL’sine yükseltmiştir. Davacı vekili 03/06/2020 tarihli dilekçesi ile davalı … … Şirketine yönelik davasından maddi tazminat haricen alındığından feragat ettiğini belirtmiş, davalı … vekili 10/06/2020 tarihli dilekçesinde sulh gereği yapılan feragati kabul ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının ….. istikametinde dikmen caddesi üzerinde 40 km/saat hızla seyrederken, davacının sağından aniden çıktığını ve ışıklara hiç bakmadan karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını, mesafenin çok yakın olması nedeniyle davalının frene basmasına karşın aracın sağ tampon kısmı ile davacı yayaya sağ tarafından çarptığını ve yayanın sol kalçası üzerine düştüğünü, bu nedenle davacı yanın olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, davacının görmüş olduğu tedavi sonrasında rahatsızlıklarının kalıcı olduğu ve geçici hatta sürekli iş göremezliğinin olduğu yönündeki beyanlarının gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde;sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığını, tarafların kusur oranları ile davacının bölüşük (müterafik) kusurunun tespiti ile Kaza ile illiyeti bulunan fiziki ve sürekli maluliyet oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, davacının sürekli işgöremezliğe ilişkin talebi teminat dışı kaldığından talebin reddi gerektiğini, … tarafından davacıya yapılan ödemelerin tazminattan mahsup edilmesini, davalı şirkete bu hususta bir başvuru yapılmadığından olay tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, davacı vekilinin 03/06/2020 tarihli dilekçesi ile davalı … … Şirketine yönelik davasından tazminat haricen alındığından feragat ettiği, davalı … vekilinin 10/06/2020 tarihli dilekçesi ile sulh gereği yapılan feragati kabul ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirttiği, davacı tarafça trafik kazasına bağlı olarak tüm davalılardan maddi tazminat, davalı … şirketleri hariç diğer davalıdan manevi tazminat talep edildiği, olayın meydana gelmesinde davacı … ile davalı ….. oranında kusurlu oldukları, davacının maddi zararının davalı … şirketince yargılama safhasında karşılandığı, davacının maddi tazminat talebinden feragat ettiği, dosya içerisinde mevcut delil durumunu doğrulayan, kabul ve oluşa uygun düşmesi nedeniyle itibar edilen 16/03/2020 tarihli kusur raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmakla, davacının maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, davacın çektiği elem ve ızdırap, tarafların kusur durumu, ekonomik ve sosyal durumları,paranın alım gücü,maluliyet derecesi dikkate alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle davacının maddi tazminata yönelik davasının feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 7.500,00-TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 22/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; manevi tazminat talebinin tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 22.08.2014 tarihinde yaya olarak ve kendisine yeşil ışık yandığında karşıdan karşıya geçmekte iken, kendisine kırmızı yandığı ve davacı ile davacının önünde iki yaya olmak üzere yayaların geçtiğini gördüğü halde aşırı süratle dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde araç sevk ve idare eden davalı aracının çarpması sonucunda ağır şekilde yaralandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının …. verdiği rapora göre vücut bütünlüğü ve genel çalışma gücünü % 43 oranında kaybettiğini, davacının 1939 doğumlu olup, ileri yaşta bulunduğunu, vücut bütünlüğünün bu derece bozulmasının kendisinin ileri yaşta olması da değerlendirildiğinde davacı açısından son derece sıkıntılı aylar ve yıllar yaşamasına neden olduğunu, aylarca yatalak kaldığını, özellikle kalçasındaki parçalı kırık yaralanması nedeni ile kazanın üzerinden uzunca bir süre geçtiği halde mobilizasyonunu sağlayamadığını,kendi başına ihtiyaçlarını halen tam anlamı ile karşılayamadığını, haksız fiilin ağır sonuçlarına karşılık dava dilekçesinde son derece makul manevi tazminat talep edildiğini, üstelik kusur durumu da göz önünde bulundurularak talepte bulunulduğunu, davaya konu haksız fiilin oluş biçimi, davacının haksız fiilin sonuçlarını ileri yaşında son derece zorluklarla karşılaması, ömrünün son günlerinde ağır bir sekel durumu ile yaşaması ve yaşayacak olması, dosyadaki manevi tazminata etki edebilecek diğer belge ve bilgiler birarada değerlendirildiğinde manevi tazminat talebinin kısmen kabulü sureti ile sembolik ve cüzi miktarda 7.500,00-TL manevi tazminata hükmedilmiş olmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve manevi tazminat talebinin tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporlarında kusur tayini tam olarak yapılamadığı gibi son raporda da ifade edildiği üzere ışık ihlalinin kim tarafından yapıldığına yönelik tam bir tespit yapılmayarak davacı yaya ve davalıya % 50 kusur atfedilerek seçenekli ve tam net olmayan kusur raporuna göre karar verildiğini, davalı sürücü gerekli önlemleri almayıp dikkatli bir şekilde seyir halinde olmasaydı ve kendisine yanan yeşil ışıkta geçişini yapmakta olduğuna güvenerek daha hızlı gitmiş olsaydı, kırmızı ışık ihlali yapan yayaya çarpması neticesinde daha büyük bir kazanın gerçekleşeceğinin aşikar olduğunu,davacı yayada kırık oluşmasının sebeplerinden birinin de yayanın yaşından ileri geldiğini, dolayısıyla kendisine yeşil ışık yandığı sırada geçiş hakkının davalıya ait olmasının yanında davacı yanın koşarak hızlı bir şekilde geçmeye çalıştığı da göz önüne alındığında davacının kusurlu olduğunu, ayrıca karakol ifadesinde de kendisine hangi ışık yandığından bahsetmemesi nedeniyle, davalının herhangi bir kusurunun söz konusu olmadığını, trafik yoğunluğunun fazla olduğu olay mahallinde davacının da sağını, solunu kontrol etmeden, davalıya yeşil ışık yandığı esnada yola koşarak çıkmış olmasının kazanın gerçekleşmesinde davacının kusurlu olduğunu ortaya koyduğunu,bilirkişi raporunda davalıya %50 kusur izafe edilmesinde kavşağa kontrolsüz hızla yaklaşmasından bahsedildiğini, ancak bunu kabul etmediklerini, davalının karakol ifadesinde sadece 40 km hızla seyrettiğini beyan ettiğini, davacının da bunun aksini iddia etmediğini, sürücünün kırmızı ışıkta geçtiğinden emin olan bir yayanın sürücü hakkında Cumhuriyet Savcılığında şikayetçi olmamasının da olağan hayatın akışına uymadığını, kırmızı ışık ihlali yapan kişinin yaya olduğunu, olay yerine gidilmiş olsaydı, çok fazla trafik ışıklarına dikkat etmeksizin yolun durumuna ve trafiğin akışına göre karşıdan karşıya geçen yayaların çoğunlukta olduğunun görüleceğini, bu durumdan raporda hiçbir şekilde bahsedilmediğini, davacının veya davalının yeşil ışıkta mı yoksa kırmızı ışıkta mı geçip geçmedikleri konusunda ne kendisinin bir beyanı ne de başkaca bir delil olmamasına karşın ,bilirkişi raporunda farazi olarak tespit yapıldığını, kusurun kimde olduğunu saptayacak şekilde bir raporda bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, yargılama sürecinde davacı tarafın davalı … şirketi ile karşılıklı olarak anlaştığını, maddi tazminat talebinden tüm davalılar yönünden davadan feragat ettiğini,… şirketi ile yapılan anlaşmadan davalı …’nın bilgi sahibi olmadığını ve taraflarınca da davanın tüm olarak reddi talep edildiğinden, maddi tazminat talebinden feragat edilmesine bağlı olarak davalı … yönünden vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken, bu hususun mahkeme tarafından hatayla atlanıldığı kanaatinde olduklarını, kararda maddi tazminat talebinden feragat sebebiyle davanın reddine karar verildiği görülmekle birlikte hüküm kısmının 5 nolu bendinde sulh protokolü dikkate alınarak maddi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücreti verilmediğini, ancak davalı yönünden davacı ile yapılmış herhangi bir sulh protokolü olmadığı gibi, vekalet ücreti taleplerinin olmadığı hususunda herhangi bir irade beyanlarının da bulunmadığını, mahkemenin hatalı olarak lehlerine vekalet ücretine karar vermediğini, bunun yanında maddi tazminat talebinden feragat edilmiş olması ve manevi tazminatın da yarı bölümünün kabul edilmiş olması göz önüne alınarak, yargılama gideri yönünden belirtilen bedelin yarısından sorumlu olmaları gerektiği kanaatinde olduklarını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, davacı yaya …’ın yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan cismani maddi ve manevi tazminatın aracın işleteni ve aynı zamanda sürücüsü olan … ile ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda her iki tarafta, olay mahalli olan ışıklı kavşakta, kendisinin yeşil ışıkta geçtiğini ileri sürmesine rağmen, dosya kapsamı ve toplanan delillerden hangi tarafın yeşil ışıkta geçtiği kesin ve tam olarak ispatlanamadığından, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda davacı ve davalı ….’ın kazanın meydana gelmesinde eşit oranda (%50’şer) kusurlu olduklarının kabulü ile kendilerine kusur izafe edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin soyut iddiası ve yorumlarından ibaret olan bu hususa yönelik istinaf talebi yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı ile davalı … şirketi arasında yargılama sürecinde maddi tazminat hususunda anlaşma yapıldığı, davalı … şirketinin (diğer davalı …’nın poliçe teminatına kadar zarar gören 3. kişilere karşı hukuki sorumluluğunu üstlenen, Bahadır ile birlikte tazminattan müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan, yapılan ödeme ile davalı Bahadır yönünden de borcu söndüren) maddi tazminatı davacıya ödediği, davacının söz konusu ödeme nedeniyle maddi tazminat talebinden feragat ettiği anlaşılmıştır. Davalı … şirketi vekili de 10.06.2020 tarihli dilekçesinde davacı ile yapılan sulh nedeniyle davacının davasından feragat ettiğini, bu nedenle davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını belirtmiştir. HMK’nın 309 vd. maddelerinde düzenlenen feragat, hakkın özünden, haktan vazgeçme anlamında olup, zaten şartlı feragat geçerli de değildir. Bu nedenle davacı tarafın kendilerine davalı … şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle davadan feragat etmesi, HMK 309. maddesi anlamında hakkın özünden, haktan vazgeçme anlamında olmadığından davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir usulsüzlük görülmediği gibi, yargılama giderlerinin kabul/red oranında taraflar arasında doğru şekilde paylaştırıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin buna yönelik istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kazanın gerçekleşmesinde her iki tarafında eşit oranda kusurlu bulunmalarına, davacının kaza sonucu sağ kalça ve femurda kırık oluşacak şekilde yaralandığının, hafif sağa aksadığının, ameliyat geçirdiğinin, 15 gün hastanede kaldığının, protez uygulandığının, çalışma gücü kaybı yönetmeliği gereğince sağ kalça parsiyel protezi nedeniyle %43 oranında vücut genel çalışma gücü kaybının, 3 ay süre ile geçici işgöremezliği bulunduğunun anlaşılmasına, olay tarihinde 75 yaşında bulunmasına, kazanın 22.08.2014 tarihinde gerçekleşmesine, talep gibi kaza tarihinden itibaren hükmedilen manevi tazminata faiz işletilmesine, kazanın oluş şekli, davacının kaza tarihindeki yaşı, yaralanma durumu, sürekli maluliyet oranı, geçici işgöremezlik süresi, tarafların SED, manevi tazminatın amacı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, davacının bu şekilde yaralanması sebebiyle maruz kaldığı acı, ağrı, üzüntü, elem, ıstırap, keder, sıkıntı, manevi çöküntü, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve 22.06.1966 tarih, 1966/ 7 Esas-7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde davacı için yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun bulunmasına ve mahkemenin gerekçesine göre, yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacı vekili ile davalı … vekilinin bu hususlara ilişkin ve yerinde görülmeyen tüm istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’dan alınması gereken 512,33-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 129,00-TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 383,33-TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı ve davalı … tarafından ayrı ayrı yatırılan 100,00’er-TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili taraflara ayrı ayrı iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.