Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1413 E. 2022/2193 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1413 – 2022/2193
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1413
KARAR NO : 2022/2193

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : 2018/304 Esas 2020/229 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.10.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması sonucu oluşan kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını, sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davalıya 05.04.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL geçici işgöremezlik, 100,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27.03.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını 11.598,09-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili; kazaya karışan … plakalı aracın davalıya 12.07.2017 – 12.07.2018 tarihleri arasında ZMMS ile sigortalı olduğunu, dava öncesi usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınmasını, geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, 22/10/2017 tarihinde dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan ve dosyaya getirilen sigorta poliçesine göre davalı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalandığı anlaşılan … plaka sayılı araç ile davacının yönetiminde bulunan … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda davacının yaralandığı, kusur durumuna ilişkin olarak alınan rapora göre meydana gelen kazada davacının %35 oranında, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan araç sürücüsünün % 65 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının %2, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının da poliçe kapsamında davalının sorumluluğunun bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, dosya kapsamında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre davacının kaza tarihi itibari ile üniversite öğrencisi olduğu, herhangi bir gelir getiren işte çalışmadığı gibi dosya kapsamına geliri olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, bu hali ile davacının geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı anlaşıldığından geçici iş göremezlik zararı tazminatına yönelik davanın reddine, sürekli iş göremezlik zararı tazminatı yönünden davanın kabulü ile, 11.598,09-TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatının dava tarihi olan 23/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik yönünden talebin reddini yasaya aykırı olduğunu, geçici iş göremezliğin kaza geçiren kişinin, kalıcı sakatlık durumu söz konusu olmayıp, bir süre tedavi görmesi, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış bulunması olup Yargıtay kararlarında buna “mesleki işten kalma süresi” veya “çalışılamayan süre” denildiğini, yalnızca meslek sahipleri ve çalışıp kazanç elde etmekte olanlar değil, tedavi ve iyileşme süresince günlük işlerini yapamayanlar, örneğin kaza sonucu yaralanma nedeniyle kendi ev hizmetlerini bir süre yapamayan ev kadınlarının da “geçici işgöremezlik tazminatı” isteyebileğini, hatta trafik kazasında yaralanıp bir süre okuluna gidemeyen ve bu yüzden hak kaybına uğrayan öğrencinin de, çalışma yaşamına geç atılacak olması nedeniyle gelecekteki kazanç kaybını tazminat olarak isteyebileceğini, dolayısıyla mahkemenin kaza tarihi itibari ile davacının üniversite öğrencisi olduğu, herhangi bir gelir getiren işte çalışmadığından bahisle geçici iş görmezlik tazminat talebini reddetmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, trafik kazası nedeniyle yaralanan davacının iyileşemediği için okula ve işe gidemediği gibi günlük işlerini bile yapamadığını bu nedenle yaralanması neticesinde zarara uğrayan davacının daha fazla mağdur olmaması adına iş bu zararlarının kanun ve usul gereği karşılanması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararı şahsın kaza tarihi ile iyileşme süreci arasındaki çalışma gücünün yitirilmesi sebebiyle meydana gelen kazanç kaybı olup Borçlar Kanunu kapsamında talep edilebilecek maddi zararlardan olduğunu ve davalının bu zarardan sorumlu olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın geçici işgöremezlik tazminatı yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı için kazaya karışan diğer aracı ZMMS ile sigorta eden sigorta şirketinden geçici ve sürekli işgörmezlik tazminatı talep etmiş olup; mahkemece davanın geçici işgöremezlik zararı yönünden reddine, sürekli işgöremezlik tazminatı yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, geçici işgöremezlik yönünden davanın reddinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava konusu kazaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 07.03.2018 Tarih 2018/5812 Hazırlık 2018/12438 Karar sayılı dosyasında davacı … ile dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’in 07.02.2018 tarihli uzlaşma tutanağı ile edimsiz olarak uzlaştıkları, uzlaşma nedeniyle CMK’nun 253/19, Yönetmeliğin 23/1 maddesi kapsamında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
CMK’nın 253/19 maddesinde; “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Uzlaşma kapsamında yapılan anlaşmaların da; TBK’nın 28. maddesi (aşırı yararlanma) yahut TBK’nın 30 ve devamı maddeleri gereğince irade bozukluklarına ilişkin hükümler çerçevesinde iptalinin talep edilmesi mümkün ise de, bu husus ancak anlaşmanın tarafına karşı açılabilecek dava ile ileri sürülebilir. Davacı özgür iradesi ile uzlaşma tutanağını imzalamış olup, uzlaşma tutanağı CMK’nın 253/19. maddesi gereği ilam niteliğindedir. Öte yandan araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortası şirketi arasında kanundan kaynaklanan müteselsil borçluluk ilişkisi bulunduğundan, kendi aralarındaki iç ilişkide rücu şartları varsa zarar en son haksız fiil faili olan araç sürücüsü üzerinde kalır (TBK’nın 162,163.vd mad.). TBK’nın 166. maddesi gereğince borçlulardan birinin ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmesi halinde, bu oranda diğer borçluların da borcundan kurtulacağına yine aynı Kanun’un 168/2 fıkrası gereğince alacaklının diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirmesi halinde bunun sonuçlarına kendisinin katlanması gerekeceğine ilişkin düzenleme karşında, zarar görenin, sürücü ve/veya işleten ile yapacağı borcu sona erdiren anlaşmadan sigorta şirketi de istifade eder.
Bu durumda, ZMSS şirketi araç işleteninin 3. kişilere olan hukuki sorumluluğunu sigortalısının kusuru ve azami poliçe limitine kadar üstlenmesi nedeniyle sürücü ile yapılan uzlaşmanın, davalı sigorta şirketine de sirayet etmesine göre; yerel mahkeme kararı sonuç itibarıyla usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın tebliği ile harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.