Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1407 E. 2022/2221 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1407 – 2022/2221
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1407
KARAR NO : 2022/2221

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2020
NUMARASI : 2018/870 Esas 2020/133 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.06.2018 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki Zorunlu Mali Mesuliyet sigorta poliçesi bulunmayan … aracın çarpması sonucu davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davalıya 23.07.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 400,00-TL geçici, 4.500,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ile 100,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 5.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 30.12.2019 tarihli dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatını 4.809,36-TL’ye, sürekli geçici işgöremezlik tazminatını 23.781,17-TL’ye, bakıcı giderini 3.044,25-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …vekili; davacının davalı şirkete eksik belge ile başvurduğunu, davanın sürücü ve işletene ihbar edilmesini, kazaya karışan aracın ZMMS poliçesinin araştırılmasını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin gerçek zarar, kusur ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, kusur oranının ve davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak ATK’ca belirlenmesi gerektiğini, zarar hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılmasını, geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri isteminin teminat dışı olup bu zararlardan SGK’nun sorumlu olduğunu, davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılmasını, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, 03/06/2018 tarihinde dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan ve Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği yazı cevabına göre kaza tarihi itibari ile geçerli Zorunlu Mali Morumluluk sigortası bulunmadığı anlaşılan … plaka sayılı aracın davacının sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motosiklete çarpması sonucunda davacının yaralandığı, kusur durumuna ilişkin olarak alınan rapora göre meydana gelen kazada dava dışı sürücünün % 75 oranında, davacının % 25 oranında kusurlu olduğu, meydana gelen kaza nedeniyle davacının sürekli işgöremezlik oranının % 4, geçici işgöremezlik süresinin 4 ay ve bakıcı ihtiyacı süresinin ise 2 ay olduğu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/2-b maddesi uyarınca davacının zararlarının davalı … sorumluluğunda bulunduğu, davacının usulüne uygun 24/07/2018 tarihli başvurusu dikkate alınarak 06/08/2018 tarihi itibari ile davalı yönünden temerrüdün oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 4.809,36-TL geçici işgöremezlik zararı, 23.781,17-TL sürekli işgöremezlik zararı ile 3.044,25-TL geçici bakıcı gideri zararının poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 06/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kaza 03/06/2018 tarihinde meydana geldiğinden 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının davada uygulanması gerektiğini, davacı tarafından maluliyeti sebebiyle tazminat talebine ilişkin olarak, dava öncesinde davalı kuruma başvuru yapılmış ise de dava konusu tazminatın hesaplanması için zaruri olan maluliyetin kesin ve sürekli olduğuna dair rapor sunulmadığını, bu nedenle de davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davalı kurum tazminat için gerekli belgeleri elde edemediğinden temerrüde düşmüş sayılamayacağını,
Davacının daimi maluliyet durumunun tespitinin rapor tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre belirlenmesi gerektiğini, hükme esas alınan 26/08/2019 tarihli Hacettepe Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından aldırılan maluliyet raporunun düzenleme tarihi itibariyle erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik kapsamında düzenlenmesi gerekirken yerel mahkemenin bu hususu dikkate almadan, özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğine göre belirlenen ilgili raporun maluliyet oranının dikkate alınmasının yasaya aykırı olduğunu,Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince ödenecek tazminata temel teşkil edecek olan maluliyetin, bu maluliyetin ne kadarının iddia edilen kaza sebebiyle oluştuğunun ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre hesaplama yapılmasını gerektiğini,
Davalı kurumun geçici işgöremezlik tazminatından ve bakıcı giderinden sorumluluğu bulunmadığını, yeni genel şartların yürürlüğe girmesi sonrası gerçekleşen kazalarda geçici işgöremezlik zararı ve bakıcı giderinden Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu dolayısıyla anılan talepler yönünden davanın reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere bakıcı giderine hükmedilmesi halinde ise, gerekli hakkaniyet indiriminin yapılması, bakıcı gideri tazminatının brüt ücret üzerinden hesaplanması için bakıcı tutulduğunun ve SGK priminin yatırıldığının belgelenmesi gerektiğini, davacı tarafça fiilen bakıcı tutulduğu da ispatlanmadığı için bakıcı giderinin net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini,
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek davalı tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmediğini, davacı tarafa Sosyal Güvenlik Kurumundan 6.383,17-TL geçici işgöremezlik ödeneği almış olup; mahkemece bu husus mahsup edilmeden hüküm kurulduğunu,
Davacının müterafik kusuru nedeniyle hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, kaza sırasında motosiklette sürücü olan davacının dizlik takmadığını ve bu tarz araç kullanırken alması gerekli güvenlik önlemlerini almamış olması sonucu yaralandığını, davacının kazanın gerçekleşmesindeki kusuruna ek olarak yaralanmasında da ağır müterafik kusuru bulunduğunu TBK 51-52 (Mülga BK.43 ve 44) ve KTK 78. maddelerinin uygulanması ve hesaplanacak maddi tazminattan ayrıca %40 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken indirim yapılmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından davalıya başvuru yapıldığı, başvuru dilekçesine tazminat hesaplamasına ilişkin belgelerin eklendiği ve şirkete başvurunun 23.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin 8 iş günü sonrası 03.08.2018 tarihinde temerrüte düştüğü (mahkemece 06.08.2018 esas alınmış ise de bu durum istinaf isteminde bulunan davalı lehine olduğundan) anlaşılmakla davalı vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı türk borçlar kanunun bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun Zorunlu Mali Sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb)
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Yargıtay (kapatılan 17. Hukuk Dairesi) 4. Hukuk Dairesinin Yerleşik İçtihatlarına göre yaralamalı trafik kazalarında davacının yaralanması nedeniyle tüm tedavi evrakları dosyaya kazandırılarak meydana gelen kaza nedeniyle geçici ve kalıcı maluliyet durumlarının Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan veya Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından kaza tarihinde yürürlükte bulunan yasal mevzuata göre alınacak rapor ile tespit edilmesi gereğine değinilmiştir.
Somut olayda, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalının 26.08.2019 tarihli raporu ile davacı … doğumlu…’nun dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 03/06/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen sol akromiokklaviküler seperasyon ve sol skapula fraktürü dikkate alınarak; 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranının kas-iskelet sistemi başlığı altında, üst ekstremiteye ait sorunlarda özürlülük oranları, hareket kısıtlılığının değerlendirilmesi, sol omuzda fleksiyon/ekstansiyon 130/50, abdüksiyon/addüksiyon 100/50, iç/dış rotasyon 90/70 sol üst ekstremite özürlülük yüzdeleri; şekil 2.10’a göre 3+0, şekil 2.11’e göre 4+0, şekil 2.12’ye göre 0+0, Aritmetik toplam yapıldığında %7 olduğu, sol üst ekstremite özürlülüğü tablo 2.3’e göre kişi özürlülük oranına dönüştürüldüğünde % 4 olduğu, 03/06/2018 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel özür oranının %4 (dört) olduğu ve sekel halini aldığı, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun tedavisi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 2 (iki) ay olduğu,tıbbi iyileşme süresinin 4 (dört) aya kadar uzayabileceğini kaza tarihindeki yasal mevzuata uygun olarak yetkili kurum tarafından belirlenmiş olup, anılan rapor yetkili kurumdan ve kaza tarihindeki yasal mevzuata uygun olarak düzenlediğinden ve aktüer bilirkişi tarafından bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli ve geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Davacının kaza sırasında kaskının takılı olduğu hazırlık ifadesinden anlaşıldığı gibi kaza sonucu sol omuzundan (kırık) yaralandığı anlaşıldığından yaralanması ve kaza sonrası durumu ile kazanın oluş şekli (davacı motorsikletten düşmüş) gözönüne alındığında davacının kaskının takılı olduğu dolasıyla tali kusuru (%25) dışında müterafik kusuru bulunmadığı anlaşıldığından müterefik kusur indirimi yapılmamış olması yerinde görüldüğünden davalı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
SGK’nun 19.02.2019 tarihli cevabi yazısında davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle 04.06.2018-06.11.2018 tarihleri arasında 6.383,17-TL geçici işgöremezlik tazminatı ödendiği belirtilmiştir. Hükme esas 25.12.2019 tarihli aktüer bilirkişi raporunda ise davacının 4 aylık iyileşme süresi karşılığı davacının %25 kusuru indirildiğinde toplam 4.908,30-TL geçici işgöremezlik zararı olduğu tespit edilmiştir. Davacının geçici işgöremezlik tazminatı SGK tarafından karşılanmış olmakla davacının geçici işgöremezlik tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü doğru görülmediğinden davalı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının geçici işgöremezlik talebi yönünden HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 14 Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.02.2020 tarih ve 2018/870 Esas, 2020 /133 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 23.781,17-TL sürekli işgöremezlik zararı ile 3.044,25-TL geçici bakıcı gideri zararının poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 06/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının geçici işgöremezlik zararı davadan önce dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığından davacının geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin talebinin reddine,
3- Alınması gereken 1.832,44-TL karar ilam harcından dava açılışında alınan 35,90-TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 90,97-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 126,87-TL harcın düşülmesi ile bakiye 1.705,57-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harç, 90,97-TL ıslah harcı, 35,90-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 162,77-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 85,00-TL tebligat gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 52,35-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.137,35-TL yargılama giderinin kabul /red oranına göre 964,44-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.023,81-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddelilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 540.25- TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısım olması halinde kalan kısmın davalıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, harç ikmali ve iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.