Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1403 E. 2022/2288 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : .
ÜYE :
ÜYE : .
KATİP : .

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 01.04.2017 tarihinde davalılardan … işleteni, … … … A.Ş.’ne zorunlu mali mesuliyet … poliçesi ile sigortalı, …. sevk ve idaresindeki ….plakalı araçla karşıdan karşıya geçmekte olan davacılardan …. çarparak ölümüne neden olduğunu, kaza sonrası olay yerinden kaçan davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, dava öncesi davalı … şirketine yaptıkları başvuru üzerine, … şirketi tarafından davacı eş … 71.466,00-TL, çocuk …’e 2.965,00-TL, çocuk …’e 9.518,00-TL olmak üzere toplam 83.949,00-TL ödeme yapılmış olmasına rağmen ödemenin yetersiz olduğunu, desteğin ekmek ve pasta ustası olduğunu, son aldığı ücret 3.472,00-TL olmakla birlikte işverenden elden 500,00-TL daha aldığını bu durumda aylık ücretinin 3.972,16-TL olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı … şirketi poliçe limiti ile sınırlı olarak davacı eş için 300,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 100,00-TL cenaze gideri, davacı çocuklar için ayrı ayrı 200,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, her davacı için ayrı ayrı 25.000,00-TL olmak üzere toplam 75.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davalılardan …’a husumet yöneltilemeyeceğini, …. plakalı aracı kullanan …’ın olay ile ilgili kusuru bulunmadığını, 01.04.2017 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken müteveffa …’in aniden aracın önüne çıkması nedeniyle trafik kazasının meydana geldiğini, davalı … şeker hastası olduğu için olay yerinden ayrıldığını, kazadan sonra düzenlenen raporda, …’ın tali, müteveffanın ise asli kusurlu olduğu şeklinde değerlendirme yapıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacıların tazminat talebinin dava tarihinden önce yaptıkları başvuru üzerine davalı … şirketi tarafından karşılandığını, manevi tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … … A.Ş. vekili, kazaya karışan aracın davalı şirkete 02.06.2016 – 02.06.2017 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet … poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacılara 10.08.2017 tarihinde toplam 83.949,00-TL tazminat ödendiğinden sorumluluklarının kalmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere kusur oranının tespiti bakımından…. tazminat yönünden de aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacılar vekilinin;1.4.2017 tarihinde davalı sürücü … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacıların eş ve babaları olan destek yaya …’e çarpması sonucu vefat ettiğini, asli kusurun davalı sürücüde olduğunu, savcılık aşamasında alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, … şirketine yapılan başvuru sonucu bir miktar ödeme yapıldığını ancak bunun gerçek zararı karşılamadığını, desteğe verilen kusurun fazla olduğunu ileri sürerek bakiye destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminatın tahsili için eldeki davayı açtığı, hasar dosya ve poliçesi, SGK yazı cevapları, ödeme belgeleri, Savcılık soruşturma dosyası ile Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/732 sayılı dosya sureti, emniyet araştırma sonuçları, maaş bordroları, kazaya ilişkin Asliye Ceza Mahkemesine sunulan DVD, savcılık ve Asliye Ceza mahkemesi kusur raporlarının incelendiği, kusur ve aktüerya bilirkişisinden rapor alındığı, kusura ilişkin itiraz olduğu, savcılık kusur raporunda ölene asli kusur verilmesine rağmen Ceza mahkemesince Ankara Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda tam kusurun ölene verilerek davalı sürücünün kusursuz olduğu bildirildiğinden raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden rapor alındığı, ölenin tam kusurlu olduğu, davalı sürücünün kusursuz olduğu tespit edildiğinden açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılardan … … eşi, … ve … babaları olan müteveffa …’e 01/04/2017 tarihinde saat:05:30 sıralarında davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, Kurtuluş kavşağı istikametinden …. kavşağına doğru seyir halinde iken …. yaya olan müteveffa …’e çarptığını ve arkasından müteveffaya müdahale etmek, hastaneye götürmek ve ambulans çağırmak yerine olay yerinden kaçarak müteveffanın ölümüne sebebiyet verdiğini, müteveffanın kazadan ne kadar zaman geçtikten sonra Hastaneye götürüldüğü bilinmemekle birlikte, kazayı gören kişiler tarafından ambulans çağrılarak en yakın Hastane olan … Üniversitesi Hastanesine kaldırıldığını daha sonrasında ise burada saat: 06:46’da vefat ettiğini, mahkemece desteğini kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de kararın yasaya aykırı olduğunu,
Karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda eksik ve hatalı hesaplama yapıldığını, davalı araç sürücüsünün hızının belirlenmediğini, davalının savunmasında da kabul ettiği üzere uykusuz araç kullanma durumunun ve fren mesafesinin dikkate alınmadığını, otopsi raporu ve Adli Tıp raporu dikkate alınmayarak, çarpmanın şiddetine bağlı olarak ölüm meydana gelmesinin dikkate alınmadığını, müteveffanın orta refüjde iken karşıya geçmeye çalışması ve orta refüjün bitiminde kazanın meydana gelmiş olmasının değerlendirilmediğini (araç sürücüsünün orta refüjde olan bir kişiyi görmediği iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır) rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, yeni raporların öncekinin tekrarından başka bir anlam taşımadığını,
Dava konusu kaza nedeniyle davacıların eş ve babalarını kaybettiğini, davalının uykusuz araç kullanmasının bile tek başına kusur teşkil ettiğini, Yargıtay’ın emsal kararlarında da kabul gördüğü üzere kişinin yorgun ve uykusuz araç kullanmasının TCK m.179 kapsamında suç teşkil ettiğini, davalı …’ın uykusuz bir şekilde araç kullanırken müteveffaya çarpıp kaçtığını, trafik kazasına sebep olduktan sonra kaza mahallinden kaçmanın öncelikle insan vicdanına sığmayan bir hareket olduğu gibi ayrıca 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 81/3 maddesine istinaden cezalandırılmayı gerektirdiğini, bu hususun bilirkişi raporunda ve ilk derece mahkemesinde dikkate alınmadığını, Yargıtay’ın dava konusu kazaya emsal niteliğindeki kararında, çarptığı at arabasının sahibinin ölümüne neden olup kaçan sürücüye verilen hapis cezasının paraya çevrilmesini, “insanlık” gerekçesiyle yerinde görmediğini, Yargıtay’ın, kazaya neden olup kaçan kişilere verilecek cezalar karşısındaki tavrını gösteren kararında; sanığın “kaçmadım” veya “ne yaptıysam kurtaramadım” şeklindeki savunmalarını, “kazadaki kusur oranını düşürtmeye yönelik girişim” olarak değerlendirdiğini, sürücünün olay yerinden kaçmış olmasını insani yönden değerlendiren Yargıtayın, böyle bir kişiye alt sınırdan ceza verilmesinin doğru olup olmadığını tartışma gereği bile duymadan hapis cezasının paraya çevrilmiş olmasının hakkaniyete uygun olmadığına karar verdiğini, müteveffanın vefatına sebep olan davalının kaçmasının bilirkişi raporlarında dikkate alınmadığını,
Bilirkişi raporlarında hukuka ve vicdana aykırı olarak hesaplama yapıldığını, davalı …’ın vefat eden …’in ölümünden kusurlu ve sorumlu olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu kazadan sonra olay yeri terk nedeniyle kaza tespit tutanağı düzenlenmediği, olay yeri basit krokisi ve görgü tespit tutanağı düzenlediği, ayrıca olay yerine ilişkin kamera kayıtları olduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/57909 Hazırlık dosyasından alınan 02.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda desteğin asli, davalı sürücü …’ın tali kusurlu olduğu, eldeki davada alınan 07.01.2019 kök, 13.05.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda desteğin asli (%75 oranında), sürücü …’ın tali (%25 oranında) kusurlu olduğu, kesinleşmemiş Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/732 Esas sayılı dosyasından alınan Adli Tıp ve Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulundan alınan 16.04.2019 ve 20.12.2019 tarihli bilirkişi raporlarda desteğinin asli (%100 oranında), sürücü …’ın kusursuz olduğu belirlenerek, sürücü sanık …’ın beraatına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden ceza davasının bulunduğu ve anılan dosyanın kesinleşmediği, TBK 74. maddesindeki düzenlemeye göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamasa da; ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışma konusu yapılamayacağı (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E. 1989/11-373, K.472 sayılı ilamı), zira ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin, hukuk hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunduğu, bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 Esas – 2008/536 Karar) gözetilerek, Ankara 41.Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden 2017/732 Esas sayılı ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek, kazanın oluşu netleştirildikten sonra, kaza anını gösteren kamera kayıtları da dosyaya kazandırılarak, gerektiğinde desteğin kaza öncesi karıştığı kavgaya ilişkin hazırlık dosyası da istenip dosyaya eklendikten sonra (varsa açılmış ceza dosyası istenerek) kazadaki tarafların kusur durumlarının belirlenmesi konusunda ayrıntılı, yeterli, gerekçeli, denetime elverişli, çelişkileri giderir şekilde kusura yönelik konusunda uzman bilirkişi heyetinden ( İTÜ veya KGM Fen Heyeti gibi kurumlardan) kusur raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu gerekçelerle, davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler ikmal edilerek, sonucuna göre karar verilmesi için HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde davacılara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacılarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

KatiP

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.