Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1385 E. 2022/2243 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2020
NUMARASI : ….
İHBAR OLUNAN : …
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 06.05.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, sürücü….. idaresindeki ….. plakalı kamyonet ile neden olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan …. vefat ettiğini, müteveffanın davacılardan … … eşi, … ile … … annesi olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacı eş … … için 100,00 TL, çocuklar … … için 100,00 TL, … … için 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının müracaat tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında davacı eş için 166,259,31 TL, … için 39.237,43 TL, … için 36.812,36 TL olarak ıslah etmiştir
Davalı vekili, davacılar tarafından davadan önce davalı şirkete gerekli tüm evraklarla birlikte usulüne uygun olarak yazılı başvuru yapılmadığını, sigortalı araç sürücüsünün davaya konu kazada kusurunun bulunduğunun tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, desteğin anne ve babası hayatta ise destek payı ayrılmasını, hesaplamada 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartların göz önünde bulundurulması gerektiğini, müteveffanın emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün tek taraflı kazası neticesinde … … vefat ettiği, bilirkişi raporu ile davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı belirtilerek davanın kabulü ile davacı … … için 39.237,43 TL, davacı … … için 36.812,36 TL, davacı … … için 166.259,31 TL destekten yoksun kalma tazminatının 09.09.2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, 27.02.2018 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunduklarını ancak itirazlarının değerlendirilmediğini, 23.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda, TRH 2010 Yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz indirimli hesaplama yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz indirimli hesaplama yönteminin uygulanmasında esas alınacak tarihin poliçe düzenleme tarihi olduğunu, aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin 05.03.2016 tarihinde düzenlendiğini, her ne kadar 01.06.2015 tarihinde genel şartlarda değişiklik olmuşsa da değişikliğin Yargıtay tarafından kabul görmediğini, 26.04.2016 tarihinde 2918 sayılı kanunda yapılan değişiklik sonrası ise genel şartların öncelikli olarak uygulanması gerektiğinin yasalaştığını, 26.04.2016 ve sonrası düzenlenen poliçeler kapsamında talep edilecek zararın hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz indirimli hesaplama yöntemine göre hesaplanacağını, davaya konu kazada poliçe düzenleme 05.03.2016 tarihi olup kanun değişikliği öncesinde düzenlendiğini, 26.04.2016 tarihinden önce düzenlenen poliçelerin söz konusu olduğu hesaplamalarda Yargıtay içtihatları doğrultusunda PMF Yaşam Tablosu ve teknik faiz indirimsiz hesaplama yönteminin esas alınması gerektiğini, bu şekilde rapor tanzimi davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yapılan hesaplamayı kabul etmemekle birlikte; hükme esas alınan bilirkişi raporunda payların ayrılışı ve destek sürelerinin belirlenmesi yönüyle de hatalı hesaplama yapıldığını ileri sürmüştür.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafça KTK.nın 97. Maddesinde düzenlenen müracaat şartının usulüne uygun olarak yerine getirilmediğini, davacının dava açmadan evvel gerekli ve yeterli tüm belgeler ile yazılı başvuru yapılması gerekirken doğrudan doğruya dava açılmasının kanuna aykırı olduğunu, davanın açılması, kanunen aranan sigorta şirketine yazılı başvuru niteliğini haiz olmadığını, başvuru yerine geçmeyeceğini, başvuru şartı, ilgili yasa gereği dava açmadan evvel şirket genel müdürlüğüne gerekli ve yeterli tüm belgeler ile yazılı olarak başvurulması ile yerine getirilmesi gereken bir dava şartı olduğunu, bu nedenlerle ve yine re’sen tespit edilecek nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekilinin ve davalı sigorta şirketi vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği … …’ın vefat ettiğini belirterek desteğin eşi ve çocukları için destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde; Davalı sigorta şirketi davacılar tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacılar tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalının diğer istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesi gereğince, ölüm hâlinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları zarar sorumlularından tahsilini talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Müteveffanın desteğinden yararlanan eşin, yeniden evlenmesi veya fiili olarak bakım ihtiyacını karşılar biçimde birliktelik yaşaması halinde, bakım ihtiyacının sona erdiği ve yitirilmiş destek ediminin yeni bir destek edimiyle karşılanmış olması veya davacı eşin evlenmesi gibi eylemli olarak bakım ihtiyacının son bulmuş olması halinde destekten yoksun kalma tazminatı ancak evlenme tarihine kadar hesaplanır. Bu itibarla; ölen kişiden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, evlenen eşin, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan müteveffa eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. TMK’nun 2. maddesi “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü içermektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının bu amaç ve kapsamı karşısında; somut gerçeğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı hesaplama yapılamayacağı; destek alacaklısı olan eşin ancak eşinin ölüm tarihi ile kendisinin yeniden evlendiği veya fiili olarak bakım ihtiyacının karşılandığı tarih aralığı için tazminata hak kazanabileceğinin kabulü gerekir.
Dava konusu olayda davacılar desteği … …….06.05.2016 tarihinde meydana gelen kaza sonucu vefat ettiği, mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda davacı eş … … için bakiye ömür süresince tazminat hesaplandığı anlaşılmıştır. Desteğin ve davacının Uyap sisteminden alınan nüfus kayıt örneğine göre davacı eş … …’ın 21.01.2021 tarihinde evlendiği anlaşıldığından ancak bu tarihe kadar destek tazminatı alabileceğinden olay tarihinden evlenme tarihine kadar tazminat hesabı yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada oluşan kazanılmış haklar dikkate alınarak tazminatın hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Çorum İcra Dairesinin 2020/7286 esasına yatırılan 210.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.