Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1311 E. 2022/2286 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2020
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ve……vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.06.2016 tarihinde davalılardan….. işleteni, … … AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet … poliçesi ile sigortalı, …’un sevk ve idaresindeki….. plakalı araçla karşıdan karşıya geçmekte olan davacı ve kızına çarparak kaçtığını, davacının kaza sonucu yaralandığını ve malul kaldığını, dava öncesi davalı … şirketine başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 500,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ile 1.500,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 18.02.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava değerini sürekli iş göremezlik talebi yönünden 85.654,31 TL’ye, geçici iş göremezlik yönünden 3.955,94 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davalılardan . husumet yöneltilemeyeceğini, ….. plakalı aracı kullanan …… olay ile ilgili kusuru bulunmadığını, davacının kızı ile birlikte başka bir araçtan kaçarken …’ün önüne aniden çıkarak aracına çaptığını, ceza dosyasındaki kusur oranını kabul etmediklerini, yeniden uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, kusurun ve zararın varlığının ispatlanması halinde davalı … şirketinin sorumlu olduğunu, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … A.Ş. vekili, kazaya karışan aracın davalı şirkete 11.09.2015-11.09.2016 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet … poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava öncesi başvuruda davacı gelirine ve tedavisine ilişkin evrakları eklemediğinden usulüne uygun başvurusu bulunmadığını, sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan; zarar yönünden aktüer bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalının kazada tam ve asli kusurlu olduğunun dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan anlaşıldığı, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe tarihi, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından sonra olduğundan TRH yaşam tablosuna göre, davacının kaza tarihinde çalışıyor olması nedeni ile aktif dönemde … dahil, pasif dönemde … hariç asgari ücret göz önüne alınarak maddi tazminat bakımından hesaplama yapıldığı, … Dalı Başkanlığından alınan rapora göre vücut genel çalışma gücünden % 15,0 oranında kaybeden ve kusursuz olan davacının 85.643,31TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 6 ay süre ile geçici iş göremez halde kalması nedeni ile bakiye 3.955,94 TL geçici iş göremezlik tazminatı talep edebileceği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, dava açılmadan evvel … şirketine başvuruda bulunulması, davalı … şirketinin 8 iş günü içinde zararı karşılamaması nedeni ile başvuru tarihi olan 09.03.2017 tarihinden 8 iş günü sonrasına denk gelen 22.03.2017 tarihinde temerrüte düştüğü, aracın özel araç olduğu, manevi tazminat istemi yönünden, somut olayın özelliklerine göre davacının olay tarihindeki yaşı, yaralanmasının ağır düzeyde olması ve kalıcı iz etkilerinin tüm ömre yayılacak olması, iş göremez durumda kalınan sürenin 6 ay olması yanında kalıcı maluliyet oranının da % 15 gibi ciddi bir rakama tekabül etmesi, bu maluliyetin davacının gerek eş gerek çocuklarına karşı istek ve yükümlülüklerini yerine getirmesinde engelleyici mahiyette olacağı göz önüne alınarak tazminat miktarının 50.000,00 TL olarak gerektiği kanısıyla davanın kabulü ile, 3.955,94-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 85.654,31-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 89.610,25-TL maddi tazminatın … şirketi açısından 22/03/2017 tarihinden itibaren, davalılar … … ve … açısından 09/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınması ile davacıya verilmesine, 50.000,00-TL manevi tazminatın 09/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve … …’ dan müştereken ve müteselsilen alınması ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalılar … ve … … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında bulunan kusur raporu ile Ankara 40. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada alınan rapor arasında önemli ölçüde farklılıklar bulunduğunu, dosyada mevcut 20/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda, … ‘a ilk geçiş hakkını yayalara vermesi gerekirken, aracı dikkatsiz, tedbirsiz ve hızlı bir şekilde kullanarak davacıya çarpması nedeniyle %100 kusur verildiği halde, aynı olaya dair, Ankara 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/299 esas sayılı dosyasına kazandırılmış olan Adli Tıp Kurumu Raporunda …’e tali kusur, davacı tarafa asli kusur atfedildiğini, anlan Adli Tıp Kurumu Raporunda; kazanın meydana geldiği mahalde, karşıdan karşıya geçişte, yayaların ilk geçiş hakkı olmadığı, sürücülerin ilk geçiş hakkına haiz olduğunun ifade edildiğini, olay yerinde davacı tarafın ilk geçiş hakkı olmadığı halde, davalının geçişini beklemeyerek bir anda yola atladığını, Adli Tıp Kurumu Raporunda da belirtildiği üzere; davacı tarafın gerekli önem ve özeni göstermeyip, yeterli kontrolü yapmadan çift yönlü yola girerek, can güvenliğini tehlikeye attığını, davalıya ilk geçiş hakkını bırakmadığını, davalının ise bütün tedbirleri almasına ve geçiş esnasında dikkatli olmasına rağmen, davacı tarafın Adli Tıp Kurumu Raporunda da belirtilen dikkatsizlikleri neticesinde kazanın kaçınılmaz olduğunu, hal böyleyken, hükme esas bilirkişi raporunda davalıya tam kusur atfedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının hiçbir kusuru bulunmadığını, aynı olaya dair ceza yargılamasındaki Adli Tıp Kurumu Raporu ile hukuk yargılamasındaki bilirkişi raporu arasındaki çelişki ortada olup söz konusu çelişkinin uzman bilirkişi heyetinden bir rapor alınarak giderilmesi gerekirken bunun yapılmadığını; dosyanın kusur oranlarının belirlenmesi amacı ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdi ile, söz konusu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/142 E., 2018/1625 K. sayılı kararı ve 17.06.1998 gün 1998/19-523 E., 1998/508 K. sayılı; 06.02.2002 gün 2002/19-16 E. 2002/47 K. sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/10-345 E. 2002/342 K. sayılı kararlarında da; “hukuk davasına konu olay sebebiyle açılan ceza davasında, ceza mahkemesince saptanan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı” hususuna işaret olunduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalılar … … ve … vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu kazadan sonra olay yeri terk nedeniyle kaza tespit tutanağı düzenlenmediği, olay yeri basit krokisi ve görgü tespit tutanağı düzenlediği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Hazırlık dosyasından keşif yapılarak alınan 28.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda davacı yayanın araca ilk geçiş hakkını vermediğinden KTK’nun 68 maddesi gereğince tali, davalı sürücü …’un hızını ayarlamadığı için KTK’nun 52/1a-b maddeleri gereğince asli kusurlu olduğu, eldeki davada alınan 20.09.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davacı yayanın kavşakta usulüne uygun geçtiği gerekçesiyle kusursuz, davalı sürücü …’un ise kavşakta ilk geçiş hakkını yayalara vermesi gerekirken, aracı dikkatsiz, tedbirsiz ve hızlı bir şekilde kullanması nedeniyle asli ve %100 kusurlu olduğu, kesinleşmemiş Ankara 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/299 Esas sayılı dosyasından alınan Adli Tıp Kurumunun 25.01.2019 tarihli raporunda da müşteki yayanın KTK’nun 68. maddesi gereğince asli, sanık sürücü Ramazan’ın KTK’nun 52. maddesi gereğince tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak Ankara 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden ceza davasının bulunduğu ve anılan dosyanın kesinleşmediği, TBK 74. maddesindeki düzenlemeye göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamasa da; ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışma konusu yapılamayacağı (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı), zira ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin, hukuk hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunduğu, bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 Esas – 2008/536 Karar) gözetilerek; Ankara 40.Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden 2018/299 Esas sayılı ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek, kazanın oluşu netleştirildikten sonra, anılan ceza dosyası da eklenmek suretiyle kazadaki tarafların kusur durumlarının belirlenmesi konusunda ayrıntılı, yeterli, gerekçeli, denetime elverişli, çelişkileri giderir şekilde kusura yönelik konusunda uzman bilirkişi heyetinden (İTÜ veya ATK gibi kurumlardan) kusur raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Davacı vekili ile davalı … … A.Ş. vekili istinaf aşamasında verdikleri 02.09.2020 tarihli dilekçeleri ile mahkemece hüküm altına alınan sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı ile yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak davalı … şirketi tarafından davacı vekiline 22.03.2017 tarihinde %20 stopaj vergisinden sonra 129.701,71 TL ödeme yapılarak 09.06.2016-22.03.2020 tarihleri arasında işlemiş faiz ile manevi tazminat hariç ibraname düzenlendiğini belirtmiştir. Bu durumda mahkemece kusur oranının belirlenmesinden sonra tazminata karar verilmesi halinde istinaf aşamasında yapılan ibranameye konu ödemelerinin de dikkate alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu gerekçelerle, davalılar … … ve … vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler ikmal edilerek, sonucuna göre karar verilmesi için HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde davalılara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalılarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.