Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1253 E. 2022/2158 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1253 – 2022/2158
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1253
KARAR NO : 2022/2158

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2019/235 Esas 2020/179 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 11/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 01/04/2018 tarihinde davalıya trafik sigortalı, davacının içinde yolcu konumunda olduğu, dava dışı… sevk ve idaresindeki aracın, park halindeki birden çok araca çarpması şeklinde gerçekleşen kaza sonucu davacının yaralandığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü …’ın kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 900,00-TL geçici iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı gideri ile 4.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 21/02/2020 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; 4.000,00-TL olan sürekli iş göremezlik tazminat taleplerini 18.013,09 TL daha artırarak 22.013,09-TL’ye, 900,00-TL olan geçici iş göremezlik maluliyet tazminat taleplerini 7.805,46-TL daha artırarak 8.705,46-TL’ye, 100,00-TL olan Bakıcı Gideri Tazminat taleplerini 2.801,82-TL daha artırarak 2.901,82-TL’ye toplamda 5.000,00-TL olan bakıcı, geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminat taleplerini 28.620,37-TL daha artırarak 33.620,37-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava şartı olan başvuru şartını usulüne uygun olarak gerçekleştirmediğini, davanın öncelikle dava şartları yokluğundan usulden reddedilmesinin gerektiğini, dava konusu kazanın sigorta poliçesi teminatlarını kapsamadığını, davacının maluliyet durumunun tespitinin gerektiğini, kazaya karışan sürücünün kusur oranını tespitinin gerektiğini, temerrüt söz konusu olmadığından avans faizi talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, 01/04/2018 tarihinde…’in sevk ve idaresindeki aracın, park halindeki birden çok araca çarpması neticesinde araç içeresinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının vücut özür oranının %13 olduğu ve sekel halini aldığı, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin hastanın ileri yaşı itibariyle 2 ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin hastanın ileri yaşı itibariyle 6 aya kadar uzayabileceği, dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketine ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsü…’in %100 oranında kusurlu olduğu, alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, davacının 8.705,46-TL geçici iş tazminatı, 22.013,09 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 2.901,82 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 33.620,37-TL tazminat talep edebileceği,hesaplanan tazminatın sigorta poliçesi limiti dahilinde kaldığı, davacı tarafça davalı sigorta şirketine yapılan ilk başvurunun 04/02/2019 tarihinde tebliğ edildiğinin PTT gönderi takip formundan tespit edildiği, tebliğ tarihini izleyen 8 iş günü sonrasına gelen 15/02/2019 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü, hesaplanan tazminatlardan davalının sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 22.013,09-TL daimi iş göremezlik, 8.705,46-TL geçici iş göremezlik, 2.901,82-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 33.620,37-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. maddesi uyarınca kanunun gerektirdiği şartları haiz başvuru şartının ve Zorunlu Arabuluculuk başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuru yapıldığı belirtilmekte ise de sunulan belgeler mevzuatta aranılan koşulları taşımamakta olup talebin değerlendirilmesinin 04.02.2019 tarihinde ibraz edilen belgelerle mümkün olamadığını, davacı tarafından dava yoluna gidilmeden önce davalı şirkete gerekli belgeler ile birlikte yazılı başvuruda bulunulmadan doğrudan dava açma yoluna gidildiğini, bu nedenle davanın öncelikle HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerektiğini,
Ayrıca dava konusu talep Zorunlu Arabuluculuğa tabi olup bu hususun dava şartı olduğunu ve yerel Mahkemece re’sen dikkate alınmadığını, 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesinde TTK’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiğini, Dava konusu talep 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesi gereğince, Arabuluculuğa tabi davalar arasında yer almakta olup, davacının arabulucuğa başvurmamış olduğu gibi 2918 Sayılı Kanunun 97 ve 99. maddelerine uygun bir başvuruda da bulunmadığını, davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle de reddi gerektiğini,
Davacı tarafından davada bakıcı gideri, geçici işgöremezlik ve kalıcı mağduriyet talebinde bulunulmakta olup taleplerin yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Hacettepe Üniversitesi’nden alınan Adli Tıp Raporunda davacının kaza nedeni ile malul kalmadığının tıbben tespit edildiğini, ancak hesap bilirkişi raporunda, bu Adli Tıp raporu dikkate alınmadan sanki davacı %13 malul kalmış gibi, sanki böyle bir tespit varmış gibi davacı lehine sürekli işgöremezlik tazminatı hesaplandığını ve davacı müstehak olmadığı halde sürekli işgöremezlik tazminatının hüküm altına alındığını,
Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın kendilerine tebliğ edilen ve UYAP’tan da kontrol edilen bilirkişi raporunun hiçbir yerinde %13 maluliyet oranından bahsedilmediğini, sadece davacının 6 ay geçici iyileşme sürecinde olabileceğinin belirtildiğini, hesap bilirkişisinin hangi gerekçeyle %13 maluliyet oranını esas aldığı, bu oranı nereden bulduğunun anlaşılamadığını, bu konuda hesap bilirkişinin raporunda maddi hata yapıldığını, mahkemenin de hesap bilirkişi raporundan hareketle yanılgıya düştüğünü düşündüklerini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için davacının bir miktar maluliyete duçar olabileceği düşünülse bile davaya konu kazanın davacının yolcu olarak bulunduğu aracın yolun kenarındaki park halindeki araçlara çarpması sonucunda meydana geldiğini, davacının sadece sol kolunun kırıldığını, sürücünün hız yapabilecek bir yolda olmadığını, araçlarda maddi hasar olduğu ve sürücünün yara almadığı düşünüldüğünde hem darbenin şiddeti hem de davacının kolunun kırılmış olması karşısında hesap bilirkişinin varsaydığı %13’lük bir maluliyet oranının da çok yüksek olduğunu, kendilerine tebliğ edilmemiş olan dolayısıyla haberdar olmadıkları bir maluliyet raporu var ise böyle bir rapordan haberdar olmadıkları için bu raporu kabul etmediklerini, tebligat eksikliği nedeniyle vakıf olmadıkları böyle bir rapor var ise bu rapora karşı savunma ve hukuki haklarını kullanma imkanı verilmediğinden kararın bu nedenle de kaldırılmasını talep ettiklerini, davacının 6 ay geçici işgöremez halde kaldığının kabulüyle bu süre üzerinden hesaplanan geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmiş olması yönünden de kararın hatalı olduğunu, davacı malul olmadığına göre ve kazanın park halindeki araçlara çarpılması sırasında araç içinde alınan darbeden kaynaklı sol kol kırığı olduğu göz önüne alındığında böyle bir yaralanma için 6 aylık geçici iş göremezlik süresinin yüksek olduğunu, aynı gerekçeyle sol kol kırığı için 2 aylık bakıcı ücreti tazminatının hüküm altına alınmış olmasının da doğru olmadığını, dava konusu tazminatlara, sigortalının %100 kusurlu olduğu kabulü ile hükmedildiğini, olayda kaçınılmazlık olgusu olup olmadığı, sigortalının kusurunu ortadan kaldıracak veya kesecek durumlar olup olmadığı, yolun eğimi, hava ve görüş koşulları, vb. yönünden bir değerlendirme yapılmadığını, ayrıca davacının, sigortalı araç sürücüsünün eşi olduğunu, olayda hatır taşımacılığı yönünden bir değerlendirme yapılmadığını (Yargıtay 17. HD. 2018/1411 Esas – 2019/12418 Karar sayılı 24.12.2019 tarihli içtihadı), Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, hatır taşımasının söz konusu olduğu durumlarda BK.43-44 maddeleri uyarınca tazminattan belli bir ölçüde hakkaniyet indirimi yapılmasının öngörüldüğünü, davalı Sigorta Şirketi lehine %20 oranında hatır taşımacılığı indirimi yapılması gerekirken bu indirim yapılmaksızın tazminatın hüküm altına alınmış olması yönünden de kararın hatalı olduğunu, son olarak, dosya kapsamında davacının zorunlu arabuluculuk başvurusu yaptığı ve davadan önce icra edilmiş bir zorunlu arabuluculuk faaliyeti tespit edilemediği için hazineye irat kaydedilmek üzere davalı lehine zorunlu arabuluculuk ücretinin tahsili şeklinde hüküm kurulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinin aracın ZMMS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacı tarafça 25.02.2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığından 27.03.2019 tarihli anlaşamama tutanağının düzenlendiği ve dosyada mevcut olduğu, iş bu davanın 09.05.2019 tarihinde açıldığı, zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği, yine davacı tarafça 31.01.2019 tarihli dilekçe ve ekindeki belgelerle birlikte KTK’nın 97. maddesi hükümü gereği davalı şirkete başvuruda bulunulduğu, başvuru belgelerinin davalıya 04.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının buna rağmen süresinde zararı gidermeyerek iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği, KTK’nın 97. maddesi hükmünde başvuru ekinde ibrazı gereken belgelerden söz edilmediği, belge ibrazının KTK’nın 99. maddesinde düzenlenen temerrüt tarihinin belirlenmesi için önem arzettiği, dava şartlarının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Davacının maluliyetinin tespitine ilişkin raporun 12.12.2019 tarihinde e-tebliğ yolu ile davalıya tebliğ edildiği, kaldı ki UYAP sisteminden bile rapora ulaşılabileceği, söz konusu raporun konusunda uzman sağlık kuruluşu olan HÜTF hastanesince düzenlendiği, davacının tüm tedavi ve tıbbi belgelerinin getirildiği, davacı muayene edilip, tüm tedavi evrakları incelendikten sonra yerleşik Yargıtay uygulamaları ile benimsenen yönetmelik hükümleri gereğince davacının davaya konu trafik kazasında yaralanması sonucu %13 oranında özür oranı, 6 ay geçici iş göremezliği, 2 ay bakıcı ihtiyacı olduğunun tespit edildiği, bu raporda belirlenen maluliyet oranı, süresi gözetilerek davacı için talep ettiği tazminatların yine konusunda uzman aktüer bilirkişi tarafından hesaplandığı anlaşılmıştır.
Kazaya ilişkin güvenlik kamerası çözümü olduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu park halindeki birden fazla araca çarpması şeklinde gerçekleşen kazada, araçta yolcu konumunda bulunan davacının HÜTF tarafından usul ve yöntemine uygun biçimde düzenlenen raporda belirlendiği şekilde yaralandığı, Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 03.01.2020 tarihli raporda da belirtildiği üzere olayda araç sürücüsü…’in %100 oranında kusurlu bulunduğu, kusura ilişkin raporun davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafın rapora karşı itirazının bulunmadığı, dolayısı ile raporu ve raporda belirlenen hususları kabul etmiş sayılacağı, yargılamada ileri sürülmeyen ve itiraza konu olmayan hususların istinaf sebebi yapılamayacağı, hükme esas alınan raporların denetime elverişli olduğu, davacının, davalıya sigortalı araç sürücüsünün eşi olması sebebiyle hatır taşımasından söz edilemeyeceği, davalı sigorta şirketinin davacı lehine hükmedilen tazminatların tamamından poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …Sigorta A.Ş.’den alınması gereken 2.296,61-TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 575,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.721,61-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 100,00-TL gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği,harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.