Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1221 E. 2022/2172 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1221 – 2022/2172
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1221
KARAR NO : 2022/2172

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2020
NUMARASI : 2018/489 Esas 2020/61 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 17.11.2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07.12.2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 21.04.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı… plakalı otobüsün tek taraflı kaza yaptığını, otobüste yolcu olarak bulunan davacı …’ın ağır yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 900,00TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri, 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden 8 gün sonrasından işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sürekli iş göremezlik tazminatını, 169.289,73 geçici iş göremezlik tazminatını, 14.706,60-TL, bakıcı giderini 4.809,36 – TL olarak belirlenmiş, tüm dava değerine de dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya konu aracın davalı şirket tarafından sigortalandığını, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve ekleri uyarınca, geçici iş görmezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, bakıcı giderinin tedavi gideri kapsamında olduğunu, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacının malul olacak şekilde yaralandığı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre davacının özür oranın %36 olduğu, 9 ay süre ile geçici iş görmezlik halinde kaldığı, 3 ay geçici bakıcı gerektiğinin belirtildiği, aktüer bilirkişiden alınan raporda, TRH 2010 tablosu kullanılarak %1,8 teknik faiz ile tazminatın hesaplandığı, geçici iş görmezlik ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne,169.289,73 TL daimi işgöremezlik,14.706,60 TL geçici işgöremezlik, 4.809,36 TL bakıcı gideri tazminatının 18.06.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yargılamaya esas alınan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen hatalı maluliyet raporunu kabul etmediklerini, herhalde dosyada alınan maluliyet raporları arasında çelişki oluştuğunu, yeniden maluliyet raporu alınması gerektiğini, adli tıp kurumu raporu için alınan tıbbi mütalaa raporunda; “travma sonrası stres bozukluğu tanısı ile verilen %30 özür oranına katılmadıklarını, şahsın geçirmiş olduğu kaza sonucu ciddi bir yaralanma ya organ ve doku kaybına maruz kalmadığını, ameliyat geçirmediğini, kaza da herhangi bir yakınını kaybetmediğini, kurul raporunda kayıtlı olan 11.02.2019 tarihli ruhsal durum muayenesinde de ciddi bir psikolojik bozukluğun tarif edilmediğini, sadece anksiyete mevcut olduğunun belirtildiğini, bu durumun kazadan sonra başladığının ifade edildiğini, ancak dosya içeriğinde mevcut olan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin … adına çıkartılmış tanı bilgileri listesinde şahsın 03.01.2013 tarihinde uyku bozuklukları, 13.02.2013 tarihinde psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet uyku bozukluğu, 15.03.2015 tarihinde anksiyete bozukluğu, 06.08.2013 tarihinde depresif nöbet, 01.10.2013 tarihinde anksiyete bozukluğu, 14.04.2014 anksiyete bozukluğu, 01.12.2014 tarihinde anksiyete bozukluğu, 01.09 2015 tarihinde karışık anksiyete ve depresif bozukluk tanıları aldığını,. şahsın psikolojik durumunun kazadan çok önce de bozuk olup, bu durum nedeniyle uzun süre takip ve tedavi edildiğini, dolayısı ile mevcut olan anksiyete durumunun geçirilen kaza ile illiyet bağının olmadığını, ancak geçirilen kazanın ruhsal durumu içerisinde anksiyetesi üzerinde olumsuz etki yapacağını dikkate alarak, ilgili yönetmelikçe travma sonrası stres bozukluğu tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen maddesinden verilen %30 engel oranından, klinik durumu ve kaza ile nedenselliğinin sınırlı olmasını dikkate alarak takdiren 1/3’ ü alınarak engel oranının %10 olarak belirlenmesi daha doğru olacağını, asetabulum avulsiyon kırığı gelişen yürüme bozukluğu arazı için, kurul raporunda kayıtlı muayene bulguları doğrultusunda ilgili yönetmelik alt ekstremite özürlülük oranları Tablo 3.4 yürüyüş bozukluğuna bağlı özürlülükler, A maddesinden verilen %8 özür oranı doğru olduğunu, Balthazard formülü ile toplanmasıyla toplamda özür oranının%17 olması gerektiğini” belirtildiğini, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporun hatalı olduğunu, tedavi ile işlevselliği kısmen düzenlenen postravmatik stres sendromu için olması gerekenden daha yüksek maluliyeti oranı tespit edildiğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik doğrultusunda incelenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderlerine ilişkin zararların poliçe teminat kapsamında bulunmadığını, hesap bilirkişi raporunda davacının ev hanımı olduğu belirtilmesine rağmen aktif dönem hesabında kullanılan gelire asgari geçim indiriminin dahil edilmesinin hatalı olduğunu, dosya kapsamında herhangi bir kusur incelemesi yapılmaksızın trafik kazası tespit tutanağı esas alınarak sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun kabul edilmesine de itiraz ettiklerini, dava konusu edilen tutar yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz ve ıslah edilen tutar yönünden ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı otobüs sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kaza sonucu otobüste yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
1-Mahkemece davacının kaza sonucu yaralanmasına bağlı maluliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından rapor alınmasına karar verilmiş, 20.03.2019 tarihli raporda davacının muayenesi sırasında kazadan sonra yürümekte zorlandığı, sağ omuz ağrısı olduğu, ani seslerde irkilme, uyku bozukluğu, devamlı kazayı hatırlama şikayetleri olduğunu belirtmesi nedeniyle bir devlet üniversitesi hastanesi, eğitim araştırma hastanesi veya devlet hastanesinde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından muayenesinin yapılarak psikiyatrik hastalığının bulunup bulunmadığını, kaza ile illiyetinin olup olmadığını, tedavi ile çalışma olanağı verip vermediğini, kişinin işlevselliğini etkilemesi bakımından değerlendirilmesinin istendiği, davacının Sağlık Bilimleri Üniversitesi Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Yazır Psikiyatri Kliniğinden alınan 15.04.2019 tarihli raporda 11.04.2019 tarihinde psikiyatri polikliniğinde değerlendirilen şahıstan alınan anemnez ve klinik kayıtlara göre, şahsın 23.01.2018 tarihinden itibaren “Depresif Nöbet” tanısıyla takip ve tedavisinin yapıldığı, tedavisi devam ederken kazadan sonraki başvurusunda (14.05.2018) travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğu, hastanın kalıcı nitelikte psikiyatrik rahatsızlığının bulunduğu, yaklaşık bir yıldır travma sonrası stres bozukluğu için tedavi görmekte olduğu ve kısmi remisyon (iyilik hali) sağladığı, tedavi ile işlevselliğinin kısmen düzeltildiği, tespit edilmiş olan arızaların 21.04.2018 tarihli kaza ile illiyetinin bulunduğu ve kalıcılık kazandığı belirtilmiş, buna göre Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 30.05.2019 tarihli raporda davacının Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle sağ asetabulumda nondeplase fraktür meydana geldiği, yürüyüş bozukluğu, alt ekstremitede antaljik yürüyüş nedeniyle %8, Ruhsal Bozukluklar başlığı altında tedavi işlevselliği kısmen düzelen travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle %30 olduğu, Balthazard formülü uygulandığında %36 özür oranı belirlendiği, bakıcı ihtiyacı süresinin 3 ay, tıbbi iyileşme süresinin 9 ay olduğu belirtilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından rapora itiraz edilmiş, davalının rapora itirazları değerlendirilmeden karar verilmiş ise de alınan rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece Sağlık Bilimleri Üniversitesi Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yazır Psikiyatri Kliniğinden alınan 15.04.2019 tarihli raporda davacının kaza tarihinden önce 23.01.2018 tarihinden itibaren kliniklerinde depresif nöbet tanısıyla tedavi gördüğü, kazadan sonraki başvurusunda travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğu, hastanın kalıcı nitelikte psikiyatrik rahatsızlığının bulunduğu, tedavi ile işlevselliğinin kısmen düzeltildiği, tespit edilmiş olan arızaların 21.04.2018 tarihli kaza ile illiyetinin bulunduğu ve kalıcılık kazandığı belirtilmiş ise de, dosya kapsamında bulunan davacıya ait Selçuk Üniversitesi hasta dosyasında davacının 01.10.2013 tarihinden itibaren belirli dönemlerde hastaneye gittiği ve anksiyete bozukluğu teşhisi konulduğunun anlaşılmasına göre, davacının kaza öncesinde var olan rahatsızlığının da konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece davalı sigorta şirketinin rapora itirazları da değerlendirilerek öncelikle davacının kaza tarihinden önceki tedavi evrakları da getirilerek zihinsel ve ruhsal bozukluğunun kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, kaza öncesinde var olan hastalığının kaza sonucu etkilenip etkilenmediği ve etkilenme oranı, travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle tedavisinin sona erip ermediği, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınması gerekirken bu hususların değerlendirilmediği rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de, raporda hesaplama yöntemine ilişkin ayrıntılar belirtilmediği gibi aktif ve pasif dönem başlangıç ve bitiş süreleri de açıklanmamış olması ve işleyecek dönem hesabının denetlenememesi nedeniyle eksik, yetersiz ve denetime uygun olmayan raporun hükme esas alınması da isabetli değildir. Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen rapor tarihi verilerine göre Yargıtay tarafından kabul edilen TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant hesap yöntemi kullanılarak tazminatın belirlenmesi ve istinafa başvuran taraf lehine oluşan kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmesi gerekir.
3-Hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda davacının ev hanımı olduğu belirtilerek AGİ’li asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış ise de zararın hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan kişiler için zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır. Buna göre, davacının kaza tarihi ve sonrasında çalışıp çalışmadığı araştırılarak ev hanımı olması durumunda aktif dönem zararının AGİ’siz net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilerek hesaplama yapılması gerektiğinden yazılı olduğu şekilde karar vermesi doğru görülmemiştir.
4- Davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi ile hükmedilecek tazminata ıslah tarihinden faiz uygulanmasını talep ettiği halde mahkemece HMK.nın 26. Maddesine aykırı şekilde talep aşılarak temerrüt tarihinden faiz uygulanmış olması da doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4- Ankara 13. İcra Müdürlüğü 09/07/2020 Tarih ve 2020/3293 sayılı dosyasına yatırılan teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.