Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1211 E. 2022/2094 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1211 – 2022/2094
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1211
KARAR NO : 2022/2094

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2019
NUMARASI : 2018/686 Esas 2019/1311 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 04.08.2018 tarihinde sürücü…’ın sevk ve idaresindeki otobüs ile, Akhisar istikametinden Manisa ili istikametine seyir halinde iken, direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ şeritten sol şeride geçip sol ön tekerlek kısmı ile orta refüj bordur taşlarına çarptıktan sonra spin atarak yan yatması sonucu tek taraflı, ölümlü, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza neticesinde araçta yolcu olarak bulunan davacılardan …’ın eşi, …’ın annesi, … ve …’ın kızları, …, … ve …’in kardeşleri olan …’ın vefat ettiğini, desteklerinin ölümü nedeniyle davacıların manevi açıdan mağdur olduklarını, söz konusu kazanın oluşumunda trafik kazası tespit tutanağında; araç sürücüsü…’ın “Sürücüler hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.” kuralını ihlalden kusurlu bulunduğunu, araçta yolcu olarak bulunan müteveffa …’ın ve …’ın manevi desteğinden yoksun kalan 3. kişi konumunda olan davacıların ise kazanın oluşumunda herhangi bir kusurları bulunmadığını, aracın davalı … Sigorta A.Ş. tarafından İhtiyari Mali Mesuliyet Poliçesi ile sigortalandığını, poliçenin kaza tarihi itibariyle (04.08.2018) olay başına yıllık 1.000.000,00-TL manevi teminat sağladığını, davalı … Sigorta A.Ş.’ye teminat limitleri içinde 8 iş günü içerisinde ödeme yapması ihtarının 6 adet ekiyle birlikte 10.09.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarı tebliğ alan ve 8 iş günü içerisinde ödeme yapmayan davalı sigorta şirketinin Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesi gereği 8 iş günü içerisinde ödeme yapmayarak 21.09.2018 tarihinde temerrüde düştüğünü, kazaya karışan aracın otobüs olduğunu, ticari nitelik taşıdığından ticari temerrüt (avans) faizi talep ettiklerini ileri sürerek davacı … için 100.000,00-TL, … için 80.000,00-TL, … için 60.000,00-TL, … için 60.000,00-TL, … için 30.000,00-TL, … için 30.000,00-TL, … için 30.000,00-TL olmak üzere toplam 390.000,00-TL manevi tazminatın temerrüt tarihi olan 21.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte, diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde Türk Borçlar Kanununun 61., 2918 sayılı KTK’nın 88/1 ve Türk Borçlar Kanunun 163/1 maddelerinde düzenlenen teselsül hükümleri uyarınca davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat çıkartılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tarafların kusur durumları, olay tarihi, paranın satın alma gücü ve davacıların yaşadığı elem ve ızdırap, dava dilekçesiyle bağlılık ilkesi ve somut hadisede avans faizi uygulanması gerektiği göz önüne alınarak, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile Muris …’ın vefat etmesi sebebiyle; davacı eş … için 90.000,00 TL, davacı çocuk … için 80.000.00TL, davacı anne … için 21.000.00TL, davacı baba … için 15.000.00TL,davacı kardeşler …, … ve… için ayrı ayrı 3.000,00’er TL.manevi tazminatın davalıdan (poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmak üzere) 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile dadı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Davacılar için takdir edilen manevi tazminat miktarlarının, dosya kapsamında tespit olunan kusur durumu (Davaya konu kaza tek taraflı olup, dosya alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporunda araçta yolcu konumunda bulunan müteveffa … kusursuz bulunmuştur.) ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde davacıların elem ve ıstıraplarını hafifletemeyecek kadar az olduğunu ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini,
Mahkemenin öncelikle müteveffa ile manevi tazminat talep eden davacıların yakınlık durumları, müteveffa veya davacıların zarara sebebiyet veren olayda kusuru olup olmadığı. v.b. hususları göz önüne alması gerektiğini,
Müteveffa …’ın, 05.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde kusursuz bulunduğunu, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/24 E. sayılı dosyasında alınan 22.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda da kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü…’ın %100 oranında asli kusurlu olduğu, müteveffa …’ın kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirtildiğini,
Özel hallerin yanı sıra, hakim tarafından takdir edilecek manevi tazminatın zarara uğrayanda huzur duygusu doğurma ve ruhi ıstıraplarını dindirme etkisini sağlayacak miktarda olması gerektiğini, zaten manevi tazminatın asıl amacının zarara uğrayanlarda huzur duygusu uyandırmak, ıstıraplarını dindirmek olduğunu, ancak mahkemece takdir edilen tazminat miktarlarının oldukça az olduğunu ve davacılarda hakkaniyet duygusu uyandırmadığını, davacı …’ın müteveffanın bu hayattaki en yakını olup, kaç yaşında olursa olsun eşi …’ı kaybetmesi nedeniyle son derece üzüntü duyacağının açık olduğunu, zamansız bir kazada elim bir şekilde eşini kaybetmiş olmasının da manevi tazminatın tayininde son derece önem teşkil ettiğini, eş … lehine 90.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesinin adalete uygun düşmediğini,
Müteveffanın annesi ve babası olan davacılar … ve … müteveffanın hayattaki en büyük desteği olup, kaç yaşında olursa olsunlar çocukları …’ı kaybetmeleri nedeniyle son derece üzüntü duyacaklarını, hayattaki en yakınları olan kızlarını zamansız bir kazada elim bir şekilde kaybetmiş olmalarının manevi tazminatın tayininde son derece önemli olduğunu, Mahkemece anne … lehine 21.000,00-TL ve baba … lehine ise 15.000,00-TL’ye hükmedildiğini, baba ve anne için hükmedilen tazminat miktarlarının farklı olmasının da Mahkemece yeterli şekilde açıklanmadığını, anne ve baba için farklı manevi tazminatlara karar verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, zira ikisinin de evladını kaybettiğini ve evlat acısı yaşadıklarını, aralarında fark varmış gibi kabulün hukuken ve ahlaken yanlış olacağını,
Müteveffanın kardeşleri …, … ve …’in de derin üzüntü içerisine girdiklerini, doğduğundan beri kardeşleri ile sürekli birlikte zaman geçiren davacıların …’ın elim bir trafik kazasında vefat etmesi dolayısıyla psikolojik çöküntü yaşadıklarını, onca zamanı birlikte geçirdikleri kardeşlerinin ömür boyu manevi desteğinden yoksun kalmış olan davacıların acısını bir nebze olsun hafifletebilmek için dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminatların dahi, davacıların hayatları boyu yaşayacakları ruhi ıstırabı dindirmeyeceği açıkken, mahkemenin müteveffanın kardeşleri olan davacılar lehine 3.000,00’er TL manevi tazminata hükmetmiş olmasının adalete uygun olmadığını,
Tüm bu sebeplerle TBK’nın 58. Maddesi, davacıların müteveffa ile olan yakınlıkları, …’ın, elim bir kazada vefat etmiş olması, davaya konu kazada davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu oluşu, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmayışı, davacıların da kusursuz oluşu, tarafların ekonomik durumları v.b. hususlar da göz önüne alındığında, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat bedellerinin dahi davacıların hayat boyu yaşayacağı ruhi ıstırabı dindirmeyeceği açıkken, Mahkemenin takdir etmiş olduğu tazminat miktarları son derece az olup, davacılar nezdinde manevi anlamda tatmin sağlamadığından adalete uygun düşmediğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2014 Tarih ve 2013/8638E. 2013/8921 K. sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2013 Tarih ve 2013/8638 E. 2013/8921 K. sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2014 tarihli 2013/21-2364 E. ve 2014/421 K. sayılı ilamı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme tarafından manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin kriterler dikkate alınmaksızın, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, hukukumuzda manevi tazminat miktarının teknik olarak hesaplanmasını sağlayan bir metot bulunmadığını, manevi tazminat miktarının,bazı kriterler değerlendirilerek somutlaştırıldığını, Hakimin, hakkaniyete uygun bir manevi tazminat miktarı belirlemesi, manevi tazminat miktarını belirlerken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmesi gerektiğini (H.G.K. 2003/355 karar), somut olayda Mahkeme tarafından yargılamada alınan 05.09.2019 Tarihli Kusur Bilirkişi Raporunda uyuşmazlığa konu kazanın tek taraflı olduğu ve sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini,bu kusur oranı belirlenirken, “…Tüm dosya kapsamı, dava dilekçesi, kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokisi incelenmiş olup kaza tespit tutanağında otobüs sürücüsünün ıslak zeminli yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüj bordür taşlarına çarptığı ve kazaya ilişkin görüntü kaydının mevcut olduğu belirtilmiş ancak dosyada CD bulunmadığı görülmüş, dosya muhteviyatından kazanın yukarıda ‘’OLAY’’ kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış olup aşağıdaki kanaate varılmıştır…” şeklinde görüş belirtildiğini, raporda da açıkça belirtildiği üzere kazanın,ıslak zemin nedeniyle sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle gerçekleştiğini, kazanın gerçekleşmesine etken kusur oranları yalnızca sürücülerden kaynaklı olmayacağı gibi, yolun bakım ve onarımından, güvenli olmasından sorumlu kurum ve kuruluşların ihmali davranışlarından da kaynaklanabileceğini, bilirkişi raporunda belirtilen husus incelenmeksizin yalnızca direksiyon hakimiyetini kaybettiğinden bahisle sigortalı araç sürücüsüne kusur atfedildiğini, olağanın dışında hava şartlarında kazanın gerçekleştiği yolun seyahate uygun olup olmadığının denetlenmediğini, olağan yol şartlarından farklı olarak yağmurlu hava ve ıslak zeminde seyahat etmek durumunda kalan sürücünün kusurunun yanında, yolların seyahate elverişli olup olmadığının da tartışma konusu yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyada görüntü kaydının mevcut olduğu fakat CD olmadığının belirtildiğini, dosya kapsamında sunulduğu ve dosyada mübrez olduğu iddia edilen deliller incelenerek kusur oranları belirlenmesi gerekirken kusur durumuna ilişkin eksik inceleme ile yapılan değerlendirmenin hükme esas alınamayacağını, müteveffa …’ın yolcu konumunda olduğunu, Mahkeme tarafından müteveffanın yolcu olmasının getirdiği yükümlülükleri yerine getirip getirmediği incelenmeksizin hüküm kurulduğunu, TBK’nın 52. Maddesi hükmü uyarınca desteğin müterafik kusurlu olup olmadığının incelenmediğini, müteveffanın koruyucu tertibat kullanıp kullanılmadığı hususunun dikkatli ve özenli bir yargılama ile belirlenmesi gerektiğini, bunun manevi tazminatın belirlenmesine etki eden hususlardan olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, olayın meydana gelmesindeki etkilerine, olay sonrası çekilen acı ve somut olayın özelliklerine uygun olması gerektiğini, her iki tarafın da ekonomik ve sosyal durumu etraflıca araştırılarak, bunun sonucuna göre, sorumluluğun niteliği ve olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tarafların sosyal ve ekonomik statüleri araştırılmaksızın yalnızca kusur raporu dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, bu nedenle İçtihatlar ve Kanun doğrultusunda hakim tarafından gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması gerektiğini, uyuşmazlık konusu bir trafik kazası olup davacıların İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası talepleri dışında davalı şirkete yöneltilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası talepli davanın da hala devam ettiğini, ayrıca davacıların, trafik kazası kapsamında ilgili Kurum ve Kuruluşlar aracılığı ile de tazminat talep etmiş olabileceğinden bu hususun da araştırılarak hüküm kurulması gerektiğini, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı olmaması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davanın, ölümle sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan ve aracın İMMS şirketi aleyhine açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davacılar vekilinin davacı …, …, …, … ve … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarına ilişkin istinaf talebi ile ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; Davaya konu trafik kazası davalıya İMMS poliçesi ile sigortalı yolcu otobüsü sürücüsü dava dışı…’ın asli ve %100 kusuru ile meydana gelmiştir.
Sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çarptıktan sonra, aracın 11 mt kadar sağ tekeri yolda, sol tekeri orta refüj içinde ilerlediğinin, manevra yapınca spin atarak kendi etrafında dönüp yan yattığının anlaşılması, havanın yağışlı ve zeminin ıslak olması nedeniyle araç sürücüsünün daha dikkatli ve temkinli davranarak aracının hızını, olay yeri ve mahal şartlarının gerektirdiği şartlara uygun şekilde kullanmasının gerekmesi, kaldı ki zaten bu nedenle sürücüye kusur verilmesi, doğal afet ve mücbir sebep şartlarının mevcut olmaması, KTT ve iş bu dosyada Ankara ATK trafik ihtisas dairesince düzenlenen raporda dava dışı sürücünün olayda asli, tek ve %100 oranında kusurlu olduğunun belirlenmesi nedeniyle kusur durumu kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur.
Davalı tarafın yolun bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu kurum yada kuruluşların olayda hizmet kusuru olduğunu somut delillerle ispatlayamaması, yine müteveffa otobüste yolcu konumunda olup kazanın oluşumuna dair herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi TBK’nın 52. Maddesi gereği olayda müterafik kusuru olduğuna dair dosyada belge yada bilgi bulunmaması yanında, bu durumun aksi de davalı tarafça somut şekilde kanıtlanmamıştır.
Davacıların SED araştırmasının yapıldığı, müteveffanın kazadan önce eşi ve kızı ile birlikte yurt dışında yaşadığı, olay tarihinden bir hafta kadar önce tatil amaçlı Türkiye’ye geldikleri, eşinin ailesini ziyaret ettikten sonra müteveffanın ailesini ziyaret amacıyla Balıkesir’den- Aydın’a yolcu otobüsü ile gelirken davaya konu kazanın gerçekleştiği, müteveffanın kaza sonucu kafa travması nedeniyle vefat ettiği anlaşılmıştır.
Kazanın gerçekleşme şekli, kaza tarihi, dava dışı sürücünün olayda tamamen kusurlu olması, müteveffanın herhangi bir kusurunun olmadığı kaza neticesi henüz 45 yaşında iken vefat etmesi, geride kaza tarihi itibariyle henüz 12 yaşında olan kızını, 42 yaşında olan eşini, davacı annesi ile kardeşlerini bırakması, TBK’nın 56. maddesi gereğince kaza sonucu eş, anne, evlat ve kardeşlerini kaybeden davacılar lehine manevi tazminat şartlarının oluşması, kusur durumu, davacılar ile müteveffanın yakınlığı, hayatta en yakınları olan eş, anne, evlat ve kardeşlerini kaybetmeleri, tarafların SED, manevi tazminatın amacı ve ölçütleri, zenginleşme, fakirleştirme, cezalandırma, özendirme amacı taşımaması, mamelek hukukuna ilişkin zararı tazmin niteliğinde bulunmaması, davacı eş, anne ve kardeşlerin, müteveffanın ölümü nedeniyle yaşadığı ve ömür boyu yaşayacakları üzüntü, acı, elem, keder, özlem, hasret, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, davacıların sayısı gibi hususlar gözetilerek davacı eş, çocuk, anne ve kardeşler yönünden manevi tazminat tayin ve takdir edilmiş olması ve mahkemenin gerekçesine göre (HMK’nın 355. maddesi gereğince davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf taleplerinin reddine, davalı … Sigorta Aş. vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
2-Davacılar vekilinin davacı baba … lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde; Yukarıda 1 nolu bentte özetlendiği şekilde meydana gelen trafik kazası sonucu davacı … da henüz 45 yaşında olan ve yurt dışında yaşadığı anlaşılan kızını kaybetmiştir. Olayda davalıya sigortalı yolcu otobüsü sürücüsü %100 oranında kusurludur. Müteveffanın olayda hiç kusuru bulunmamaktadır.1940 doğumlu olduğu anlaşılan baba … için bu yaşında hayatının en büyük acısı olarak nitelendirilen evlat acısını yaşadığının kabulü hayatın olağan akışına da uygundur. Bu durumda mahkemece, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacı babanın SED, davacı ile evladının yakınlığı, müteveffanın henüz çok genç olması, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, yurt dışında yaşayıp tatil amacıyla bir hafta önce geldiği memleketinde, kendilerini ziyaret amacıyla otobüsle yola çıkan ve yolcu olduğu otobüs sürücüsünün yaptığı tek taraflı trafik kaza sonucu vefat eden kızının ölümü nedeniyle davacı babanın yaşadığı ve ömür boyu yaşayacağı acı, üzüntü, elem, ızdırap, özlem, hasret, manevi tazminatın amacı,zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, ceza yada mamelek hukukuna ilişkin zararın tazmini amacı bulunmasa da, caydırıcılık unsurunu içermesi, 22.06.1966 tarih, 1966/ 7 Esas-7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde, davacı … yönünden de müteveffanın en az annesi lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı kadar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, davacı baba için davacı anne için hükmedilenden daha az manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, davacı … için mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı az bulunduğundan, davacı vekilinin davacı … lehine hükmedilen manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmekle; istinaf başvurusunun kabulü ile davacı … için 21.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete daha uygun düşeceği sonucuna varıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
Kabule göre de yargı harçları kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilmesi gereken hususlardan olmakla, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanması gereken karar ilam harcının, mahkemece davacıların talep ettiği toplam manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplandığı anlaşılmakla bu husus ile davacı … dışında kalan davacıların davası kısmen kabul edildiği halde davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulmasının maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmakla bu hususun da kararda düzeltilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A)Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B)Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.12.2019 gün ve 2018/686 esas, 2019/1311 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre; HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacı …’ın davasının kısmen kabulü ile 90.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
2-Davacı …’ın davasının kabulü ile 80.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’a ödenmesine,
3-Davacı …’ın davasının kısmen kabulü ile 21.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
4-Davacı …’ın davasının kısmen kabulü ile 21.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
5-Davacı …’ın davasının kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
6-Davacı …’ın davasının kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
7-Davacı …’in davasının kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
8-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden alınması gereken 15.096,51 TL karar ve ilam harcından, davacı taraftan peşin alınan 1.332,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.764,46 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Vekalet Ücreti bakımından;
a-Davacı … kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 9.950,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
Reddedilen bölüm yönünden davalı davada vekille temsil edildiğinden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin …’dan alınarak davalıya verilmesine,
b-Davacı … kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 9.150,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
c-Davacı … kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 2.7250,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
Reddedilen bölüm yönünden davalı davada vekille temsil edildiğinden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin …’dan alınarak davalıya verilmesine,
d-… kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT’nin 10/1,13/1maddeleri gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
Reddedilen bölüm yönünden davalı davada vekille temsil edildiğinden AAÜT’nin 10/2,13/1 maddesi hükümleri gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin …’dan alınarak davalıya verilmesine,
e-… kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
Reddedilen bölüm yönünden davalı davada vekille temsil edildiğinden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin …’dan alınarak davalıya verilmesine,
f-… kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
Reddedilen bölüm yönünden davalı davada vekille temsil edildiğinden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin …’dan alınarak davalıya verilmesine,
g- … kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,
Reddedilen bölüm yönünden davalı davada vekille temsil edildiğinden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin …’den alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacılar vekili tarafından yatırılan 1.332,05 TL peşin harç, 35,90 ile 5,20 TL vekalet harcı, 232,10 TL yargılama gideri olmak üzere toplamda 1.605,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılar vekiline verilmesine,
11-Davalı tarafından yapılan masraf olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 15.096,51 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 6.660,22 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.436,29 TL harcın davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacıdan peşin alınan 54.40 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan toplam 27,50 TL istinaf yargılama giderinin, davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 20.10.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.