Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1169 E. 2022/2116 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1169 – 2022/2116
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1169
KARAR NO : 2022/2116

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2020
NUMARASI : 2018/754 Esas 2020/57 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 04/07/2011 tarihinde … sevk ve idaresindeki araç ile … sevk ve idaresindeki motorsikletin çarpıştığını, kaza neticesinde …’ın vefat ettiğini, kaza tespit tutanağına göre kazanın meydana gelmesinde …’ın tamamen kusurlu olduğunu, kazaya karışan motorsikletin ZMMS poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle davalı …nın ölenin desteğinden mahrum kalan davacıların zararlarından sorumlu olduğunu, zararların tazmini için davalıya başvurulmuş ise de taleplerinin reddedildiğini, bunun üzerine Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğunu, yapılan başvuru neticesinde her iki davacı için ayrı ayrı 39.950,00 TL üzerinden karar verildiğini ve bu karara istinaden davalı tarafından ödeme yapıldığını, bakiye tazminat alacağının tahsili için yeniden Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğunu, davacı … yönünden başvurularının reddedildiğini, … yönünden ise 5.050,00 TL üzerinden hüküm kurulduğunu, davalıya bakiye ödeme yapması gerektiğine dair yeniden ihtarname gönderildiğini, davalı tarafından başka bir ödeme yapılmayacağının bildirilerek başvurularının reddedildiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile … için şimdilik 100,00 TL ve … için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ilk temerrüt tarihi olan 07/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 10/12/2019 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminata ilişkin dava değerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak davacı … için 16.316,21 TL, davacı … için 8.434,83 TL olmak üzere toplam 24.751,04 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacılar tarafından söz konusu kazaya ilişkin olarak destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğunu, başvuru neticesinde … için ana para, faiz ve masraflar toplamı 54.643,32 TL, … için ana para, faiz ve masraflar toplamı 55.972,02 TL tazminat ödemesi yapılarak tüm zararların karşılandığını, bu nedenle davalının herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, daha sonra bakiye tazminat için yine Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapıldığını ve davacı …’a anapara, faiz ve masraflar toplamı 9.455,55 TL ödeme yapıldığını, aynı taleple Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulmuş olması ve verilen kararların kesinleşmesi sebebi ile kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; esas yönden ise, müteveffanın kusuru sebebiyle kazanın meydana geldiğini, ölenin kusurundan kaynaklanan zararlardan davalının sorumlu olmadığını, müteveffanın motosiklet kullanırken gerekli koruyucu önlemleri alıp almadığının tespiti ile varsa müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davalının sorumluluğunun poliçe teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece toplanan delillere, tarafların iddia ve savunmalarına, karar vermeye elverişli bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından, ölenin kusurlu olması halinde destek tazminatı talep edilemeyeceği iddia edilmiş ise de, somut uyuşmazlıkta sigortanın sorumluluğunun kaza tarihindeki yasa hükümleri çerçevesinde belirleneceği, kaza tarihi olan 24/07/2011 tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesinde, sürücünün vefatı nedeniyle talep edilebilecek destek zararlarının sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna dair yasal düzenleme bulunmadığı gibi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 17. HD’nin emsal içtihatlarına göre de, destek zararının mirasçı olmaktan kaynaklanan bir zarar olmayıp, 3. kişinin doğrudan zararı olduğu, bu durumda zarar görenin kusurundan söz edilemeyeceğinden, davacının sigorta teminatı kapsamında zararının karşılanmasını talep edebileceği kanaatine varıldığı, davalının bu yöndeki savunmasının yerinde görülmediği, davacılar vekilinin iş bu dava açılmadan önce destek zararlarının tazmini için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu, alınan aktüer raporlarından sonra davacılar vekilinin tahkim yolunda kesinlik sınırına göre, yani, yapılan hesaplamadan daha düşük miktarla taleplerini ıslah ettiği ve ıslah edilen miktarlar üzerinden tazminata hükmedildiği, bakiye zararın tazmini için yeniden tahkim yoluna başvurulmuş ise de bu sefer … yönünden herhangi bir rapor alınmadan önceki başvuru ile dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu esas alınarak talebin bakiye zarar miktarı içerisinde olması sebebiyle talep gibi tazminata hükmedildiği, … yönünden ise talebin reddine karar verildiği, davacılar vekilinin bu defa bakiye zararın tazmini için iş bu davayı açtığı, davacılar vekilinin bakiye zararın tazmini için iş bu davayı açtığından, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu bakiye tazminat alacağı yönünden tahkim yolunda herhangi bir hüküm kurulmaması sebebiyle, davalı vekilinin kesin hüküm itirazının yerinde görülmediği, Sigorta Tahkim Komisyonunda alınan bilirkişi raporunda ölenin askerliği döneminde davacılara destek olmayacağı hususu değerlendirilmediğinden, mahkemece bu hususun da tazminat hesabında değerlendirilmesi suretiyle bakiye tazminatın tespiti için güncel veriler yerine (bakiye zararların tazmini talep edildiğinden güncel verilerle hesaplama yoluna gidilmemiştir) Sigorta Tahkim Komisyonunca alınan rapor tarihindeki veriler esas alınarak rapor tanziminin istendiği, karar vermeye elverişli bulunan rapora göre davacı …’ın bakiye zararının 16,316,21 TL, …’ın ise 8.434,83 TL olduğu, davacılar vekilinin tazminat talepli başvurusuna karşı 16/10/2018 tarihinde verilen olumsuz cevap ile davalı temerrüte düştüğünden tazminata bu tarihten itibaren faiz işletildiği, kazaya karışan araç ticari olmadığından yasal faiz uygulandığından bahisle, davanın kabulü ile …’ın ölümü nedeniyle desteğinden mahrum kalan davacı … için 16.316,21 TL, davacı … için 8.434,83 TL destekten yoksun kalma tazminatının 16/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı vekili tarafından, davacı … ve … için destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiğini, oysaki; işbu taleplere yönelik iş bu açılan dava ile tarafları ve konusu aynı olan Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan bir başvuru bulunduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurudan önce davalı kuruma başvuru yapılmış olup ardından davacılar vekilince Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapıldığını, … için Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2016/E.40641 – … için 2016/E.40643 sayılı dosyası üzerinden başvuru yapıldığını, anne … tarafından 2016.E.40641 sayılı dosya ile yapılan başvuru sonucunda Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2017/13421 E sayılı dosyasına 20.07.2017 tarihinde 39.950,00 TL anapara ile faiz ve masraflar olmak üzere toplam 54.643,32 TL, baba … tarafından 2016.E.40643 sayılı dosya ile yapılan başvuru sonucunda Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2017/10108 E sayılı dosyasına 26.07.2017 tarihinde 39.950,00 TL anapara ile faiz ve masraflar olmak üzere toplam 55.972,02 TL tazminat ödenerek başvuru sahibinin tüm zararının karşılandığını, daha sonra bakiye tazminat için yine Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapıldığını ve T.C. Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6933 E. nolu dosyasına … için 11.06.2018 tarihinde 5.050,00-TL ana para ile faiz ve masraflar olmak üzere toplam 9.455,55-TL ek tazminatın davalı kurum tarafından ödenmiş olup itirazın kesin hüküm ile reddedildiğini, … için ek tazminata ilişkin yapılan başvurunun ise kesin hüküm nedeni ile reddedildiğini, işbu huzurdaki davanın da bakiye tazminat talebine yönelik olup kesin hüküm nedeniyle reddi gerekirken davalı kurum aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu,
Sigortacılık Kanunu 30. maddesinin 23. fıkrasında; Sigortacılık Kanunu’nda hüküm bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin kıyasen uygulanacağı belirtilmiş olmakla; kesin hüküm niteliğini haiz Hakem Kararı’nın hukuki sonuçları bakımından 6100 sayılı HMK’nın kesin hüküm düzenlemesine yer vermek gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile (HMK madde 114/1-i) çözümlenmemiş olmasının da dava şartı olduğunu, dava konusu uyuşmazlık hakkında bir kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamayacağını, kesin hükmün, ilk önce (hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün) mahkemeleri bağladığını, (HGK’nun 28.03.2012 gün ve E:2011/2-890, K:2012/239; HGK’nun 14.11.2012 gün ve E:2012/20-583, K:2012/789 sayılı ilamları), kesin hüküm itirazının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceğini ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerektiğini, buna göre davacı yanın aynı konuya ilişkin daha önce yargılaması yapılmış olan talepler hakkında kusur durumu, hesaplama yöntemi vb. hususların yeniden tartışılması taleplerinin kabulü mümkün olmayıp işbu davada kesin hüküm bulunması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılamayacağını,
Davalı kurum yönünden ıslah tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolduğunu, somut uyuşmazlıkla ilgili olarak, 21.12.2016 tarihinde … için STK 2016.E.40641 – … için ise STK 2016.E.40643 sayılı başvuru ile destek tazminatı talebinde bulunulduğunu ve her iki dava da daha fazla tazminat hesaplanmasına rağmen davacılar tarafından 39.950,00 TL’ye ıslah edildiğini, böylece tahkim kararlarını kesinleştirdiğini, ikinci davaların, (ilk kısımda talep etmediği tutarlara yönelik) 16.08.2017 tarihinde … için STK 2017.E.51705 – … için ise STK 2017.E.51706 sayılı başvuru ile talep edildiğini, üçüncü davanın ise huzurdaki iş bu dosyada 05.11.2018 tarihinde ikame edildiğini, her iki davacı yönünden de davanın kabul edildiğini, ıslah tarihinin 10.12.2019 olduğunu, davacılar tarafından 21.12.2016 tarihinde açılan dava ile zararın öğrenildiğini, işbu dava ile ilgili olarak STK 2016.E.40643 no.lu dosyada 25.04.2017 tarihinde hesap bilirkişi raporu alındığını ve … için 64.394,63 TL tazminat hesabı yapıldığını, STK 2016.E.40641 no.lu dosyada ise … için 57.630,10 TL tazminat hesabı yapıldığını, sonuç olarak davacılar tarafından zarar ve zararın miktarının Nisan/2017 tarihi itibariyle öğrenildiğini, işbu davada ise ıslah tarihinin 10.12.2019 olduğunu, ıslah edilen kısım için 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın MK Md.2 uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden reddi gerektiğini, somut olayda, yargılama öncesi …’na destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin başvuru yapıldığını, tek bir başvuru ile sonuçlandırılabilecek talepler için birden fazla başvuru yapıldığını ve bu şekilde değerlendirilen başvurular sonucunda alınan kararların; davalı kurum açısından zaman ve hak kaybına neden olduğunu, başvuran/ başvuran vekilleri açısından da haksız kazanç elde etmelerine olanak sağladığını, bu nedenlerle yargılamaya davalı kurum tarafından sebebiyet verilmediğinden, davacının MK Md. 2 hükmüne aykırı olarak ikame etmiş olduğu huzurdaki davada, anapara dışında kalan faiz yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini,
Somut olayda, tescilsiz motosiklet sürücüsü müteveffanın ehliyetsiz ve alkollü olduğu ayrıca zararın doğmasını ve/veya artmasını engellemek için gerekli önlemleri almadığının (kask, dizlik, koruyu elbise takma v.d.) dosyadaki mübrez belgelerle sabit olduğunu, KTK’nın “Sürücülerin ve yolcuların koruyucu tertibat kullanma zorunluluğu” başlıklı 78.maddesinin, “Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur…” hükmünü haiz olduğunu, bu nedenle davacının ehliyetsiz olarak motosikleti kullanması ve kask takmayarak gerekli güvenlik önlemlerini almaması ile kafasına aldığı darbe sonucunda vefat ettiği sabit olup kaza ile vefat etmesi arasında illiyet bağının bulunması sebebi ile TBK 52 hükmü gereğince hesaplanan tazminat tutarı üzerinden müterafik kusur indirimine gidilmesi gerektiğini (Yargıtay 17. H.D. 18.05.2016 tarihli 2016/3259 E., 2016/6062 K. sayılı ilamı), hesaplanmış olan tazminattan öncelikle müterafik kusur indirimi yapılarak ödenmesi gereken tutarın belirlenmesi,daha sonra davalı kurumca ödenen tazminatın güncellenmesi ve akabinde tenzil edilerek bakiye tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay içtihatları gereği hesaplanan tazminattan kusur, müterafik kusurlar, hatır taşıması, ödeme güncellemesinin düşülmesi için belli bir sıra bulunduğunu, öncelikle hesaplanan tazminattan davacının müterafik kusuruna denk gelen tazminat düşülerek tespit edilecek tazminat tutarından davalı şirketin davacıya yaptığı ödemenin güncellenerek düşülmesi gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/18806 E., 2014/13632 K. sayılı ilamı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan bakiye destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Somut olayda, davaya konu trafik kazası 24.07.2011 tarihinde meydana gelmiş olup, davacıların müşterek oğlu … kaza sonucu vefat etmiştir. Olayda desteğin %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, destek yönetimindeki motosikletin olay tarihinde ZMMS poliçesi olmadığı anlaşılmakla iş bu dava … aleyhinde açılmıştır. Davacılar tarafından iş bu dava açılmadan önce fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 5.050,00’şer TL destek tazminatı alacağının tahsili için sigorta tahkim komisyonuna başvurulmuş, uyuşmazlık hakem heyetince hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davacı baba için toplam 64.394,63 TL, davacı anne için 57.630,10 TL destek tazminatı hesaplanmıştır. Her iki davacı yönünden ayrı ayrı uyuşmazlık hakem heyetlerinde görülen başvurularda, davacı baba ve anne için destek tazminatı talepleri yine fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile ayrı ayrı 39.950,00’şer TL olarak artırılmış ve bu tazminatların davalı kurumdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı … tarafından ferilerle birlikte bu tazminatlar davacı tarafa ödenmiştir. Daha sonra davacılar tarafından yine Sigorta Tahkime başvuruda bulunularak şimdilik bakiye 5.050,00’şer TL daha destek tazminatının tahsili talep edilmiş, davacı baba yönünden bu talep kabul edilmiş iken, davacı anne yönünden kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı … baba yönünden hükmedilen 5.050,00 TL destek tazminatını da ferilerle birlikte davacı babaya ödemiştir. Davacılar iş bu davayı açarak şimdilik 100,00’er TL bakiye destek tazminatının tahsilini talep etmişler, 10.12.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de bilirkişi raporuna göre tazminat taleplerini artırmışlardır. Davacılar sigorta tahkim komisyonuna başvurularında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tazminat ve bakiye tazminat talebinde bulunmuş olup, önceki başvurularında talep edilmeyen kısım için süresi içinde yeniden dava açıp bakiye tazminat talebinde bulunmalarına usulü bir engel bulunmamaktadır. Zira davacıların önceki başvurularında talep ettikleri kısmi tazminat tutarları yönünden kesin hüküm oluşup, talep konusu olmayan bakiye tazminat yönünden kesin hüküm oluşmadığından davalı vekilinin kesin hüküm itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 303.maddesi hükmünden anlaşılması gereken de budur.
Davacı …’ın bakiye destek tazminatı için ikinci kez sigorta tahkime başvurusu nedeniyle Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 31.01.2018 tarihli, 2017/51706 esas-2018/7099 karar sayılı karar ile 5.050,00 TL bakiye destek tazminatının kabulüne karar verilmiş, taraflarca bu karar itiraz edilmesi üzerine İtiraz hakem Heyetince 02.05.2018 tarihli, 2018/1473 esas-2018/3171 Karar sayılı kararla itirazların reddine karar verilmiştir.Yine davacı … yönünden bakiye destek tazminatı için ikinci kez sigorta tahkim komisyonuna yapılan başvurunun Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 11.12.2017 tarihli, 2017/51705 esas-2017/54552 sayılı kararı ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Davacılar yönünden verilen İHK ve UHK tarihleri ile iş bu davanın 05.11.2018 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davalı vekilinin zamanaşımı itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla davalı … vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin de yerinde olmadığı görülmüştür.
Davalı vekili her ne kadar davalı kurumca ödenen tazminatların güncellenmiş değerinin hesaplanan tazminattan mahsubunu talep etmiş ise de, davacılar yönünden aktüerya bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibariyle yeniden tazminat hesabı yapılmamış olup, sigorta tahkim komisyonunda hükme esas alınan 30.05.2017 ve 25.04.2017 tarihli tazminat bilirkişi raporundaki veriler esas alınarak ödemelerin yeterli olup olmadığının denetimi yapılarak davacıların o tarihte talep edebilecekleri destek tazminatları hesaplandığından, bu durumda ödemenin güncellenmiş değerinin değil ödenen asıl alacağın tazminattan mahsubu gerektiğinden bu hususa yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir. Yine davalıya başvuruda bulunularak bakiye tazminat talep edildiği halde davalı tarafından davacılara bakiye tazminat ödemesi yapılmayarak iş bu davanın açılmasına sebebiyet verildiğinden, davalı vekilinin yargılama giderlerinden sorumlu olmaması gerektiğine dair istinaf talebi de yerinde değildir.
2- Davalı vekili, cevap dilekçesinde müterafik kusur nedeni ile tazminattan indirim talep etmiş, mahkemece bu konuda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
6098 sayılı TBK 51. maddesi hakimin tazminatın kapsamını, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, Yasanın 52. maddesi de zarar görenin zararı doğuran fiile razı olması veya zararın doğmasında veya artmasında etkili olması halinde hakimin tazminatı indirebileceği veya kaldırabileceğini düzenlemiştir.
Hükme esas alınan 25.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacı baba yönünden sigorta tahkime başvuru nedeniyle düzenlenen 25.04.2017 tarihli tazminat bilirkişi raporunda desteğin askerlik hizmet süresi dikkate alınmadan baba için 64.394.63 TL destek tazminatı hesaplanmasının doğru olmadığı, askerlik döneminde gelir elde edemeyeceğinin kabulü ile yapılan hesaplama sonucu babanın toplamda 53434.83 TL tazminat talep edebileceği belirtilerek, bu tazminattan davacı babanın sigorta tahkim kararları gereği davalıdan tahsil ettiği 39.950.00 TL ve 5.050.00 TL’nin mahsubu ile iş bu davada bakiye 8.434.83 TL tazminat talep edebileceği belirtilmiştir.Ancak desteğin olay anında 1.86 promil alkollü olduğu, kafa travması nedeniyle vefat ettiği bu şekilde TBK’nın 52. maddesi gereğince zararın doğmasında ve artmasında müterafik kusurlu olduğu gözetilerek tespit edilen tazminattan yerleşik Yargıtay uygulamalar gereğince %20 oranında müterafik kusur indirimi indirimi yapılarak, dosya kapsamı itibariyle davacı … için 6.747.86 TL destek tazminatına karar verilmesi gerekirken, davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına rağmen (mahkemece resen gözetilmesi gereken hususlardan olduğu Yargıtay kararları ile kabul edilmekle) mahkemece bu hususun dikkate alınmaması doğru görülmediğinden davalı … vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
3-Hükme esas alınan 25.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacı anne … yönünden sigorta tahkime başvuru nedeniyle düzenlenen 30.05.2017 tarihli tazminat bilirkişi raporunda desteğin askerlik hizmeti tarihinde zorunlu askerlik süresi 15 ay olduğu halde,12 ay gibi hesaplama yapılması doğru olmadığından, davacı … için 30.05.2017 tarihli aktüer raporundaki verilere göre bakiye destek tazminatının 57.630,10 TL olmayıp, 56.266,21 TL olduğu belirtilerek, bu tazminattan davacı anneye sigorta tahkim kararı gereği davalı tarafından ödenen 39.950.00 TL’nin mahsubu ile iş bu davada bakiye 16.316,21 TL tazminat talep edebileceği belirtilmiştir.Ancak davacı … tarafından sigorta tahkim komisyonuna bakiye 5.050,00 TL tazminat talebi ile ikinci kez başvurulması sonucu davacının bu talebi, uyuşmazlık hakem heyetince önceki uyuşmazlık hakem heyeti kararının kesin hüküm oluşturduğundan bahisle reddedilmiş ve bu karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.Bu durumda davacı …’ün aynı konuda, aynı sebebe dayanarak, davalı aleyhinde açtığı ve uyuşmazlık hakem heyetince reddine karar verilen (dava konusu edilen) 5.050.00 TL destek tazminatını davalıdan talep etmesi mümkün olmadığından, davacı için belirlenen tazminattan 5.050,00 TL’nin de mahsubu ile 11.266,21 TL tazminat hesaplanması gerektiğinin gözetilmemesi ve ayrıca yukarıda 2 nolu bentte açıklandığı üzere desteğin müterafik kusuru nedeniyle 11.266,21TL’sinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak neticeten 9.012,97 TL destek tazminatına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması da doğru görülmediğinden davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiş, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince müterafik kusur indiriminden dolayı davanın kısmen reddine karar verilmesi nedeniyle davalı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Yerel mahkeme kararının, Dairemizce kaldırılan hükümleri dışında kalan kısımları, infazda tereddüt yaşanmaması için aynen yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A)Yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.01.2020 gün ve 2018/754 esas-2020/57 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre; HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davanın Kısmen KABULÜ ile, …’ın ölümü nedeniyle desteğinden mahrum kalan davacı … için 9.012,97 TL, davacı … için 6.747,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının 16/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara ödenmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 1.076,62 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harç ile 84,54 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 956,18 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 84,54 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 156,34 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5,20 TL vekalet harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 181,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 686,70 TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına göre 549,36 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine (sadece davalı tarafından istinaf talebinde bulunulduğundan, davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek daha aleyhine hüküm kurulamayacağından),
6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine(sadece davalı tarafından istinaf talebinde bulunulduğundan, davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek daha aleyhine hüküm kurulamayacağından),
7-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı … yönünden reddine karar verilen tazminat üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı … verilmesine (davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden fazla olamayacağı göz önünde bulundurularak),
8-HMK’nın 333. ve GAT’nin 5. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalıdan peşin alınan 54,40 TL maktu, 368,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan toplam 51,50 TL istinaf yargılama giderinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 27.10.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.