Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1159 E. 2022/2115 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1159 – 2022/2115
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1159
KARAR NO : 2022/2115

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2019
NUMARASI : 2018/691 Esas 2019/1186 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/08/2018 tarihinde davacının içinde yolcu konumunda bulunduğu, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçeli araçtan indiği sırada, dava dışı … yönetimindeki aracın, davacının yolcu konumunda olduğu aracın kapısına çarpması sonucu meydana gelen kazada, davacının iki araç arasına parmağının sıkışması nedeniyle sağ elinin parmak ucunun koptuğunu, bu nedenle davacının mağdur olduğunu, davalı sigorta şirketine 07/09/2018 tarihinde başvurulduğu halde herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş gücü kaybı zararı olarak şimdilik 100,00-TL’nin 20/09/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının yolcu konumunda bulunduğu aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafın Karayolları Trafik Kanunu gereğince usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeden dava açtığını belirterek davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, alınan kusur ve maluliyet raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının söz konusu kazadan dolayı sağ el üçüncü parmak ucunun kopmasından dolayı olay tarihinde yürürlükte olan 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik ekindeki cetvellerde, kalıcı maluliyete neden olacak bir arıza olarak kabul edilmediğinden kalıcı maluliyetin oluşmadığı nazara alınarak, sürekli iş gücü kaybı zararı istemine yönelik Davacının davasının reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının sekreter olarak çalıştığı, geçimini bu meslekten sağladığı, iş bu trafik kazası sonucu sağ el 3. parmağının ucu kopan davacının bu rahatsızlık sebebiyle meslekte çalışma ve kazanma gücünün azaldığı, davacının işinde tüm hayatı boyunca kendisini kısıtlayacak kalıcı bir sakatlanma yaşadığı yönünde rapora itiraz ederek, davacının yeniden muayenesi yapılarak rapor düzenlenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne sevkini talep ettiklerini, bu doğrultuda dosya kapsamında davacı… için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından ikinci bir rapor düzenlendiğini ve 23.08.2019 tarihli bu raporda, davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde yaralanma tanımlanmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği kanaatine ulaşıldığını, davacının parmak ucunun koptuğunu, bu sebeple ameliyat olduğunu, uzun süre tedavi gördüğünü, buna rağmen davacının sağ elini hala tam olarak kullanamadığını, mesleği olan sekreterliği icra edemediğini, …’ın gündelik hayattaki hareketlerini yarı yarıya kısıtlayacak kadar kalıcı bir zedelenme yaşadığı ortadayken bu durum göz ardı edilerek maluliyet tayinine gerek olmadığı gönünde görüş bildirilmesini kabul etmediklerini, hesaplamaların çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği’ne göre yapıldığını, bunun hatalı olduğunu, mevzuata uygun bir şekilde yürürlükteki erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik uyarınca sürekli ve geçici iş göremezlik ile bakıcıya muhtaçlık hesabı yapılsaydı, davacının gerçek maluliyeti anlaşılabilecekken söz konusu hatalı raporun düzenlendiğini, davacı hakkında rapor sonucu değişmeyecek olsa dahi mevzuata uygun bir rapor hazırlanmadığını belirterek rapora itiraz ettiklerini, yeni rapor taleplerine rağmen fahiş derecede hatalı maluliyet raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, davacının davaya konu kaza neticesinde sürekli olarak malul kaldığını, halen daha hareket kısıtlılığı yaşadığını, hazırlanan ve hükme esas alınan maluliyet raporlarının, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bu nedenle davacının iş göremezliği hakkında başkaca bir Adli Tıp Ana Bilim dalından rapor alınması gerekirken, taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaza neticesinde davacının sağ elinin parmak ucunun koptuğunu, geçirdiği tüm müdahalelere ve gördüğü tüm tedavilere rağmen gündelik hayatın gerektirdiği hareketleri yapmakta dahi zorlandığını, kaldı ki sekreter olarak çalışan davacının mesleğini sürdürmesinin ve gereği gibi yerine getirmesinin bu durumda mümkün olmadığını, davacının işinin sürekli tüm vücudu yanında özellikle ellerini kullanarak yapılabilecek bir iş olduğunu, ancak yaralanmasının mevcut olduğu elini, işinin gereği olarak, sürekli ve güç gerektiren bir şekilde kullanmak bir yana gündelik işlerini dahi yerine getiremeyecek halde olduğunu, işini gerçekleştirirken ellerinin kullanımı ön planda olan bir kişinin, parmağının ucunun kopması durumunda çalışma gücünün ciddi ölçüde azalacağının açıkça ortada bulunduğunu, olay tarihi üzerinde 2 yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen davacının herhangi bir iyileşme yaşamadığını, kaza sonucu yaşadığı sakatlık sebebiyle hala mesleğini icra edemediğini ve gündelik hareketlerini gereği gibi yerine getiremediğini, kaza tarihinden bu yana geçen süre ve bu süre zarfında davacının kaza öncesi hayatına dönememesi göz önüne alındığında kaza sebebiyle kalıcı bir sakatlık, zedelenme yaşadığının anlaşıldığını, dolayısıyla da dosyadaki raporun açıkça davacının yaralanmasının oluşturduğu iş göremezliğe uygun olmadığını, bildirilen görüş ve kanaatin hatalı olduğunu, davacının gerçek maluliyet durumunu yansıtmayan ve fahiş hatalar içeren raporlar üzerinden hüküm tesis edildiğini, mahkemenin yeniden maluliyet raporu alınmasına yönelik ısrarlı itirazlarını dikkate almayarak davanın reddine karar verdiğini, insan vücudundaki en ufacık bir incinme uzun yıllar etkisini sürdürebilmekte iken, parmak ucu kopan ve mesleği gereği ellerini aktif olarak kullanmak durumunda kalan sekreterlik gibi özellikli bir mesleğe sahip olan bir kişinin maluliyetinin olmadığı ve bu nedenle çalışma gücünün hiç kaybolmadığının kabulünün hayatın olağan akışma, akla/ mantığa ve hakkaniyete uygun olmadığını, maluliyet durumunun hatalı tespit edildiğini, davacının aslında sürekli olarak iş göremez kaldığını, hükmün gerçekle bağdaşır nitelikte olmadığını, 14.03.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu kusur raporunda ve 12.11.2019 tarihli İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü Öğretim Üyelerinden Oluşan Heyetten alınan kusur raporunda yaralı davacı…’a izafe edilen kusur durumuna süresinde itiraz edildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacının maluliyetinin oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, istinaf taleplerinin kabulü ve kusur durumuna ilişkin yeniden rapor alınması halinde itiraz haklarını saklı tuttuklarını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatının, aracın ZMMS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davacının kaza neticesinde sağ elinin üçüncü parmak ucunun ampute edildiği, dava dilekçesinde davacının kazadan önce sekreter olarak çalıştığı, sağ el 3. parmağının ucunun ampute edilmesi nedeniyle işini yapamadığı, halen iyileşemediği, günlük işlerini dahi gereği gibi yapamadığı ileri sürülerek bu şekilde yaralanması nedeniyle şimdilik 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsili talep edilmiştir.
Davacının maluliyet durumunun tespiti hususunda HÜTF Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp ABD Başkanlığınca düzenlenen 04.02.2019 tarihli raporda, “davacıda meydana gelen sağ el 3. parmak distal phalanks parmak pulpası ampute olduğu dikkate alınarak özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla değerlendirilebilecek sekel mahiyetinde bir arızası tespit edilmediğinden davaya konu trafik kazasına bağlı maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyacı bulunmadığı, tıbbi iyileşme süresinin bir aya kadar uzayabileceği” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekilinin davacının mesleğini de belirtip, davacıda bu yaralanma nedeniyle meslekte kazanma ve çalışma gücünün azaldığını ileri sürerek rapora itiraz ettiği ve maluliyet raporunun İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesinden aldırılmasını talep etmiş, talebin kabulü ile İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesinden alınan 23.8.2019 tarihli raporda “davacının davaya konu trafik kazasına bağlı yaralanmasının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde yaralanma tanımlanmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren üç haftaya kadar uzayabileceği” şeklinde mütalaada bulunulması, raporun mevzuata uygun düzenlenmesi, hükme esas alınmasında usulsüzlük olmaması, her iki raporda da davacı yönünden davaya konu trafik kazasına bağlı sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının belirtilmesi, davacı tarafın sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin bu nedenle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı… vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80.70-TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 54.40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26.30-TLharcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 100.00-TL gider avansından, kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın usulüne uyun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde davacı yönünden temyizi kabil olmak üzere 27.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.