Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1148 E. 2021/606 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2020
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 04/03/2015 tarihinde, davalı …’in sürücüsü olduğu, …’in ise işleteni olduğu davalı … tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, müvekkilinin sürücüsü olduğu araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiği, meydana gelen kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle maluliyetinin en az %40,2 olduğunu, müvekkilinin yaşına, aktif ve pasif dönem yaşam süresine, artan beden gücü kaybı oranına göre maddi zararlarını talep ettiklerini, müvekkilinin daha önce davalı sigortaya müracaat yaptığını, sigortanın kısmi ödemede bulunduğunu, ancak müvekkilinin beden gücü kayıp oranının artması nedeniyle bakiye zararının doğduğunu, ayrıca müvekkilinin manevi olarak acı çektiğinden manevi tazminat da talep ettiklerini, belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 200,00 TL geçici iş göremezlik, 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere 1.300,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 45.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi haricindeki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; meydana gelen kazada, müvekkilinin de ağır şekilde yaralandığını eşi ve diğer davalı …’inde bu kazada vefat ettiğini, bu nedenle davalı … yönünden taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, müvekkili …’in ise yalnızca araç ruhsat sahibi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, ayrıca davacının sigorta teminatını aşan zararı olmadığından, müvekkiline yöneltilebilecek bir sorumluluk da olmadığını, davacının kusur durumunu da kanıtlaması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın da fahiş olduğunu, belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta limiti ile sınırlı olduğu, davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, ayrıca müvekkili tarafından, davacı tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. Sayılı dosyası ile açılan davada davalı ile sulh olunarak 17/11/2015 tarihinde 96.260,00 TL ödendiğini, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle beraber, sorumluluğun devam ettiğinin kabulü halinde daha önce yapılan ödeme miktarının güncellenerek hesaplanacak tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, davacıya rücuya tabi ödeme yapılmış ise indirilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, davacının kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … yönünden mahkemece, vefat ettiğinden, usul ekonomisi açısından mirasçılarına tebliğ hususunun yerine getirilmediği belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacının zararını kanıtlamakla yükümlü olduğu, davacının daha önce İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. sayılı dosyasında, davalı … hakkında dava açtığı ve davanın eldeki dava konusu ile aynı biçimde açıldığı ve davada feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, bu nedenle davada davalı … yönünden kesin hüküm bulunduğunun açık olduğu, bu nedenle sigorta hakkındaki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, diğer davalılar … ve … yönünden ise davanın ticari dava niteliğinde olmadığı, bu nedenle ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile, davalı … AŞ. hakkındaki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine, davalılar … ve … hakkındaki davada mahkemenin görevsiz olduğundan bahisle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … AŞ. hakkında daha önce açılan davanın HMK’nın 303. maddesi kapsamında, eldeki davada kesin hüküm oluşturmadığını, ayrıca kısmi olarak açılan davada, davadan feragat edilmesi halinde dava edilmeyen kısım yönünden de feragat edildiği anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin daha önce açtığı davanın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.500,00 TL tazminat kısmına ilişkin olduğunu ve 2500 TL’lik tazminata yönelik olarak davasından feragat ettiğini, müvekkilinin fazlaya ilişkin taleplerinden feragat etmediğini, bu nedenle feragat ile sonuçlanan davanın eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturmadığını, bunun yanı sıra müvekkilinin davalı … şirketinden daha önce ödeme almış ise de, maluliyetinin arttığını, dava dilekçesinde de bu hususun izah edildiğini, bu nedenle de davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilemeyeceğini, müvekkilinin feragatinin genişletilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılarak davanın esası hakkında karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava trafik kazasından kaynaklana cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkidir. Mahkemece davalı … hakkındaki davanın kesin hüküm nedeniyle, diğer davalılar hakkındaki davanın ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan bahisle göreve ilişkin dava şartının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiş hüküm davacı vekil tarafından istinaf edilmiştir.
Mahkemece, sigorta şirketi hakkındaki dava; davacının aynı kaza nedeniyle sigorta şirketi hakkında İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açtığı ve mahkemenin …. K. sayılı dosyasında, davalı … hakkında açılan davanın eldeki dava konusu ile aynı biçimde açıldığı ve davada feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği gerekçesi ile sigorta şirketi yönünden dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HMK.nın 303. maddesinde kesin hüküm “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.” şeklinde belirtilmiştir.
Buna göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Diğer yandan, bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olmayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 esas, 1987/485 karar sayılı kararı).
Gelişen durumun varlığı halinde, gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekir. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir. Davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin tespiti önemlidir.
Davacı tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyası ile, davalı … AŞ. hakkında açılan dava, sadece iş gücü kaybı nedeniyle açılan maddi tazminat davası olup belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının istinafa konu davadaki talepleri ise sürekli iş göremezlik zararları yanı sıra geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerine ilişkin olduğundan, bakıcı giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerine ilişkin, daha önce kesinleşen bir mahkeme kararı bulunmaması nedeniyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacının sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin dava dilekçesinde artan maluliyet iddiası ile dava açtığından, feragatten sonra gelişen durum nedeniyle, artan maluliyet iddiası ile açılan dava, önceki dava ile farklı sebeplerle açıldığından, eldeki davada sürekli iş görmezlik talepleri yönünden de kesin hüküm oluşturmayacağından, davanın sürekli iş görmezlik tazminatına ilişki talepleri yönünden de davanın kesin hükümle reddedilmesi doğru değildir.
Diğer yandan, taraf ehliyeti, davada taraf olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin, medeni usul hukukundaki büründüğü şekildir. Gerçek kişilerde ölüm ile hak ehliyeti son bulması nedeniyle taraf ehliyeti de son bulunur. Bu nedenle ölü bir kişiye karşı dava açılamaz ve karar verilmez. Ancak HMK’nın 124/3. maddesi gereğince “…maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası alınmaksızın hakim tarafından kabul edilebilir.” davalı …’in davaya konu kaza sırasında vefat etmiş olmasına rağmen ölü şahıs hakkında dava açılmış olmasına rağmen mahkemece belirtilen çerçevede değerlendirme yapılmaksızın, gerekçesinde usul ekonomisi açısından mirasçılara tebligat yapılmadığını belirterek ölü …. ve … hakkında, sigorta şirketi hakkında verilen karar ile birlikte göreve ilişkin dava şartı bulunmadığı belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir. Her dava açıldığı tarih itibariyle görüleceğinden, ihtiyari dava arkadaşı olarak, davalı … ve … hakkında Sigorta Şirketi ile birlikte açılan davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, yazılı gerekçe ile göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından verilen ret kararı da yerinde değildir.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görüldüğünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece öncelikle ölü kişi hakkında açılan dava yönünden yukarıda açıklanan şekilde taraf ehliyetine ilişkin dava şartı değerlendirilerek, davalılar arasında ihtiyari dava şartı bulunduğundan, davalılar hakkındaki dava birlikte görülerek, davacı tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararından sonra ve davacıya davalı … tarafından yapılan sürekli iş göremezlik tazminatının ödenmesinden sonra gelişen durumlar nedeniyle maluliyetin arttığı ileri sürüldüğünden, mahkemece davacının tedavisine ilişkin tüm belgeler, özellikle feragat kararından sonra gördüğü tedavilere ilişkin evrak getirtilerek, ayrıca davalı … vekili tarafından %51 maluliyet durumuna göre ödeme yapıldığı belirtildiğinden hasar dosyasının tamamı dosyaya kazandırılarak, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, sonrasında gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi kararından sonra davacının maluliyetinin devam edip etmediği, sigorta tarafından yapılan ödemeden sonra davacının devam eden tedavisi olup olmadığı, maluliyetin yapılan ödemeden sonra gelişen durumlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği, kaza nedeniyle maluliyet durumunun ve tespit edilen maluliyetin kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve davacının geçici iş göremezlik süresinin ne kadar olacağı, sürekli veya geçici bakıma muhtaç kalıp kalmadığı, bakıma muhtaç kalması halinde süresinin ne kadar olacağı konusunda İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesi vb. kurum ve kuruluşlardan rapor alınarak, bu hususta gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra artan bir maluliyetin olması halinde, söz konusu maluliyetin gelişen durumlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre davanın tüm taleplere ilişkin olarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 17/02/2020 tarih …. Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından istinaf peşin harcı olarak yatırılan 54,40 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.