Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1089 E. 2022/2136 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1089
KARAR NO : 2022/2136

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2020
NUMARASI : 2016/679 Esas 2020/106 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 22.08.2015 tarihinde, davalı … şirketine zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortalı, davalı şirket adına kayıtlı ve davalı …’ün idaresindeki … plakalı aracın davacı yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar azami poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14.10.2019 tarihli açıklama dilekçesi ile maddi tazminatı; iş göremezlik dönemi olarak 200,00 TL, iş görmezlik sonrası aktif dönem için 200,00 TL, bilinmeyen aktif dönem için 200 TL, bilinmeyen pasif dönem için 200,00 TL, bakıcı gideri için 200,00 TL olarak talep ettiklerini belirtmiş, yargılama aşamasında dava değerini 47.327,15 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, sorumluluklarının ancak poliçe limiti ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalılar …. Şti. ve … vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün hız kurallarına ve sağa dönüş kurallarına uymadığı ve kazaya sebebiyet verdiği asli ve tam kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre trafik kazasında yaralanan davacının vücut genel çalışma gücünden % 8 oranında kaybettiği, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu, 6 ay boyunca bakıma muhtaç olacağı, aktüer bilirkişi tarafından net asgari ücret baz alınarak iş göremezlik zararının hesaplandığı, PMF yaşam tablosuna göre 5.587,27 TL geçici iş göremezlik, 7.774,79 TL bakıcı gideri ve 33.994,08-TL sürekli işgöremezlik alacağı tespit edildiği, davacının kusurunun bulunmaması, sürekli maluliyet durumun naza alınarak manevi tazminat belirlendiği gerekçesi ile davanın kabulü ile; 5.558,27-TL geçici iş göremezlik tazminatı 33.994,08-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 7.774,79- TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 47.327,15- TL maddi tazminatın davalı şirket ve davalı asilden 22.08.2015 olay tarihinden itibaren davalı … şirketinden 19.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00- TL manevi tazminatın davalı şirket ve davalı asilden kaza tarihinden itibaren davalı … şirketinden 19.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava şartının yerine getirilmemesi sebebi ile davanın usul yönünden reddi gerektiğini, 26.04.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6704 Sayılı Torba Yasa’nın 5. maddesi ile, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde değişiklik yapıldığını trafik kazası sonucu zarar gören kişilerin, öncelikle zararlarının tazmini için sigorta şirketine başvurmaları mecburiyeti getirildiğini, kanun maddesi emredici hüküm niteliğinde olduğundan, davacı tarafından kanunda belirtilen şekilde başvuru yapıldığının ve başvuru süresinin dolduğunun ispat edilememesi halinde dava şartını yerine getirilmemiş olduğundan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. Maddesi gereğince davanın usulden reddi gerektiğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. Maddesi’nde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak geçici iş görmezlik tazminatı ve bakıcı giderine hükmedildiğini, dava dilekçesinde 1.000,00.-TL maddi tazminat talep edildiğini, talep edilen tazminatın neye ilişkin olduğunun ayrıca açıklanmadığını, dava dilekçesinde talep edilmeyen zarar kalemlerinin sonradan ıslah ile talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının maluliyet oranının “Özürlüler Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri uyarınca tespit edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiğini, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak karar verilmesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olup kararın bu sebeple kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı … vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın doğrudan doğruya talep ve dava hakkı başlıklı 97. maddesinde; “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklindeki düzenleme 26.04.2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14.04.2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez yada verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabileceği belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.”denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesinde ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Bu nitelikleri gereği de eksiklik bulunması halinde tamamlanabilir olup olmadıklarına göre ve 6100 sayılı HMK’nın 114 ile 115. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında ele alınmaları gerekir. Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK’nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmelidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi hâlinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmektedir. Bu başvurunun yapıldığı; ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda ise usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin her halükarda tamamlanabileceği açıktır.
Yargıtay 4. (kapatılan 17. HD) Hukuk Dairesi tarafından da 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde belirtilen başvuru zorunluluğunun dava açılmadan önce davacı tarafından sigorta şirketine hiç başvuru yapılmamış olması halinde dahi bu eksikliğin tamamlanabilir dava şartı olduğu ve davanın bu nedenle reddedilemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu olayda kaza 22.08.2015 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 19.08.2016 tarihinde açılmıştır. Davacı vekili tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığı iddia ve ispat edilmemiştir. Bu hale göre davacı vekili tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığı anlaşıldığından 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde belirtilen dava şartının HMK.nın 115/2. Maddesine göre yerine getirilmesi için davacı tarafa belirli bir süre verilerek giderilebilecek olduğundan davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi, dava şartının yerine getirilmesi halinde ise davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde mahkemece bu eksiklik yerine getirilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabul şekline göre; davacı vekili dava dilekçesinde davacının yaralanması nedeniyle 1.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan poliçe azami tazminat limitleri ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27.02.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekili beyanında, dava dilekçesi ile 1.000,00-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminat istediklerini, manevi tazminatı araç sahibi ve araç sürücüsünden talep ettiklerini, sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talebinin olmadığını belirtmiş, ıslah dilekçesinde ise 1.000 TL. maddi tazminatın 46.327.15 TL artırılarak toplam 47.327.15 – TL ve 20.000 TL manevi tazminat talebinin davalılardan… Sigorta A.Ş., …. Ltd. ve …’den toplamda ise 67.327.15 TL davalılardan tahsilini istemiş, mahkemece maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de dava dilekçesi, ön inceleme duruşması ve ıslah dilekçesinde manevi tazminatın hangi davalılardan istendiği karıştırılmış olduğundan mahkemece HMK.nın 31. Maddesi gereğince hakimin uyuşmazlığı aydınlatması ödevi kapsamında dava dilekçesinin ve ıslah dilekçesinin açıklatılması, sonucuna göre HMK.nın 25 ve 26. Maddeleri kapsamında davacının manevi tazminatı hangi davalılardan talep ettiği belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken belirtilen hükümlere aykırı olarak eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabul şekline göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise ATK veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken olay tarihinde yürürlükte olmayan mevzuat hükümlerine göre belirlenmiş olması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 26. İcra Müdürlüğü 11/03/2020 Tarih ve 2020/3438 sayılı dosyasına yatırılan 35.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.