Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1083 E. 2022/2074 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2020/1083 Esas – 2022/2074 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1083
KARAR NO : 2022/2074

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2018/704 Esas 2020/195 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 25.05.2018 tarihinde, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı kaza sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve maluliyetinin oluştuğunu belirterek HMK 107. maddesi gereğince değer artırım hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL sürekli işgörmezlik tazminatı ile 500,00-TL bakıcı giderinin başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 46.203,71-TL, bakıcı gideri talebini 12.177,00-TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından eksik evrak ile başvuru yapıldığını, sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet raporu alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava konusu trafik kazasının oluşumunda davalı sigorta şirketine sigortalı aracın dava dışı sürücüsü …’in kavşağa dikkatsiz ve tedbirsiz yaklaşması ve kavşakta kırmızı ışık nedeni ile bekleyen aracın sağ yan arka kısmından çarpması nedeni ile %100 oranında kusurlu olduğu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporunda Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince kazazede davacının sürekli özür oranının %13 olduğu, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği ve mağdurun iyileşinceye kadar bakıcı ihtiyacının mevcut olmadığının belirtildiği, kaza tarihi itibariyle TRH-2010 yaşam tablosu esas alınarak ve davalı sigorta şirketine sigortalı aracın sürücüsünün kusur oranına göre davacının ev hanımı olması nedeni ile AGİ dahil edilmeyen net asgari ücret üzerinden ve ayrıca aktif-pasif devre ayrımı yapılmaksızın yapılan hesaplamaya göre; kazazede davacının 46.203,71-TL sürekli, 12.177,00-TL geçiçi dönemde bakıma muhtaçlık süresi zararına ilişkin tazminatın davalıdan talep edebileceği, gerekçesi ile davanın değer artırım talebi gözetilerek kabulü ile; dava konusu 12.177,00-TL geçiçi ve 46.203,71-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 58.380,71-TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü 21.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yeni genel şartlar kapsamında yapılan son yasal düzenlemeler ile sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş göremezlik zararı ve tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak olup sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığını, 01/06/2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarına ve 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 9. maddesine göre geçici iş göremezlik, sağlık ve tedavi giderleri SGK’nın sorumlu olduğu ,trafik sigorta şirketlerinin ise sorumlu olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı kaza sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını maluliyetinin oluştuğunu belirterek sürekli işgöremezlik tazminatı ile bakıcı gide rinin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK.nın Tasarruf ilkesi başlıklı 24. maddesinde; “(1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.
(2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.”
6100 sayılı HMK.nın 25. maddesinde “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz ve Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” düzenlemesi gereğince taraflarca getirilme ilkesi benimsenmiş olup hakimin tarafların söylemediği şeyi veya vakaları kendiliğinden dikkate alması hukuka aykırılık oluşturur.
Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu kaza nedeniyle davacının yaralandığı belirtilerek sürekli iş göremezlik tazminatı ve geçici olarak bakıcıya muhtaç kalması nedeniyle bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yaralanması nedeniyle 6 ay geçici işgöremezlik süresi için 8.947,28-TL, %13 maluliyet oranına göre 46.203,71-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 6 ay geçici bakıcı gideri için 12.177,00-TL bakıcı gideri belirlenmiş, davacı vekili tarafından talep arttırım dilekçesi ile dava değeri sürekli iş göremezlik tazminatı için 46.203,71-TL, bakıcı gideri için 12.177,00-TL olarak artırılmış, mahkemece hüküm fıkrasında “12.177,00-TL geçici ve 46.203,71-TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiş ise de davacının dava dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminatı talebi bulunmadığı gözetilmeden HMK.nın 26. maddesine aykırı şekilde talebi aşılarak geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Mahkemece, karar gerekçesinde “kazazede davacının 46.203,71-TL sürekli, 12.177,00-TL geçici dönemde bakıma muhtaçlık süresi zararına ilişkin tazminatın davalıdan talep edebileceği,” belirtilmiş, hüküm fıkrasında ise “Davanın değer artırım talebi gözetilerek kabulü ile; dava konusu 12.177,00-TL geçici ve 46.203,71-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 58.380,71-TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü 21/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” denilmek suretiyle gerekçe ve hüküm fıkraları arasında çelişki oluşturulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiş, gerekçede iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği belirtilmiştir. HMK’nın 297/2.maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da gerekçe ile hüküm fıkralarının farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141.maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2011 tarih 15-708 Esas, 737 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
Açıklanan nedenlerle mahkemece karar gerekçesinde davacının “12.177,00-TL geçiçi dönemde bakıma muhtaçlık süresi zararına ilişkin tazminatın davalıdan talep edebileceği,” belirtilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında 12.177,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline dair hüküm kurulduğu, TBK.nın 54. Maddesi gereğince bedensel zararlardan olan geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi gideri kapsamında olan geçici bakıcı gideri ayrı zarar kalemleri olduğundan gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması doğru görülmediğinden HMK’nın 355. maddesi hükmü resen gözetilerek 353/1-a maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir. (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının dava konusu kaza nedeniyle geçici olarak bakıcıya muhtaç kalması nedeniyle bakıcı giderinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği halde mahkemece hüküm fıkrasında davacının bakıcı gideri talebi yönünden olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş her ne kadar Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan raporda davacının sürekli olarak bakıcıya ihtiyacı olmadığı belirtilmiş ise de iyileşme süresi içerisinde geçici olarak bakıcıya ihtiyacı olup olmadığının ve süresinin belirlenmesi hususunda ek rapor alınarak sonucuna göre HMK.nın 297/2.maddesine uygun şekilde yeniden karar verilmesi gerektiğinden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 12. İcra Dairesinin 2020/3210 sayılı dosyasına yatırılan 97.000,00-TL nakit teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.