Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1063 E. 2022/2145 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1063 – 2022/2145
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1063
KARAR NO : 2022/2145

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2020
NUMARASI : 2018/589 Esas 2020/62 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 11/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 16/07/2017 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motorsiklet ile Hadim istikametinden Bozkır istikametine seyir halindeyken 43. kilometrede karşı yönden gelen davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı …in sevk ve idaresinde … plakalı aracın kusurlu hareketi neticesi davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu kazada davacının sol kolunu kullanamaz hale geldiğini, davalı sigorta şirketine 10.04.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen davacının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle talebin reddedildiğini, kazayla ilgili Hadim Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/268 soruşturma dosyasının devam ettiğini belirterek belirsiz alacak davası olarak şimdilik 2.000,00-TL kalıcı işgöremezlik, 1.500,00-TL geçici işgöremezlik ve 500,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 4.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, kazaya karışan … plakalı aracın 16/12/2016 – 2017 tarihleri arasında davalı nezdinde ZMMS ile sigortalı bulunduğunu, davalı sigortalı sürücüsü kusursuz olduğundan davanın reddini, aksi halde Adli Tıp Kurumundan kusur rapor ve maluliyet raporu alınmasını, geçici işgöremezlik ve bakıcı giderinin teminat dışı olduğunu, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 08/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın meydana gelen kazada tamamen kusursuz olduğu, motorsiklet sürücüsü davacı …’ın ise olayda %100 kusurlu bulunduğu, hazırlanan raporun ve dosya kaza yeri tespit tutanağı ve olayın oluş şekli ile uyumlu görüldüğü ve hükme esas alındığı, davacı vekilinin kusur raporuna yönelttiği beyan ve itirazlar ile ekinde sunulan uzman görüşüne dosyada mevcut alınan kusur raporu ile trafik kaza tespit tutanağı ve diğer beyan ve dosya kapsamı dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde yeni bir rapor alınmasının varılacak hukuki sonuca katkı sağlamayacağı dikkate alınarak yeni bir kusur raporu alınması talebinin yerinde görülmediği, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde, kazada %100 kusurlu bulunan davacının yaşadığı maluliyet nedeniyle davalı sigortacıdan sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur olmadığından herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş;hükme karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya ilişkin başlatılan soruşturma dosyası ve yerel mahkeme dosyası kapsamında davacıya atfedilen kusur, kusur oranı ile sair aleyhe hususları kabul etmediklerini, davacının hiçbir kusuru bulunmadığını, mahkemece davacının maluliyetin tespiti amacıyla Ankara Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevk edildiğini, 08.10.2019 tarihli Adli Tıp Raporu ile davacının 16.07.2017 tarihli trafik kazasında yaralanması sebebiyle özür oranının ve engel oranının %50 olduğu, 12 (on iki) ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 2 (iki) ay süre ile başkasının bakımına/yardımına muhtaç olduğu yönünde görüş bildirildiğini, anılan raporun davacının trafik kazası neticesinde nasıl ağır şekilde yaralandığının açıkça ispatı olup yargılama konusu trafik kazasının meydana gelmesinde tarafların kusur oranlarının ve davacının eldeki davadaki haklılığının değerlendirilmesinde üst derecede ehemmiyet ve hakkaniyetli davranış gösterilmesi gerektiğini de gösterdiğini, hükme esas alınan 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporunu kabul etmediklerini anılan rapora karşı itirazlarının reddinin yasaya aykırı olduğunu, Karayolları Fen Heyeti’nden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, itiraz ettikleri ve yerel mahkemece hükme esas alınan 08.01.2020 tarihli Bilirkişi Heyet Raporu içeriğinde, yargılama konusu trafik kazasını takiben tanzim edilen kaza tespit tutanağı içeriğindeki tespit ve değerlendirmelere iştirak edildiği ifade edilmişse de, söz konusu kazayı takiben ağır şekilde yaralanan davacının olay yerine gelen acil müdahale ekiplerince ivedi bir şekilde hastaneye kaldırıldığını, … plaka sayılı araç sürücüsü …’in ise olay esnasında yaralanmaması sebebiyle trafik kazası tespit tutanağının yalnızca karşı yan sürücü …’in iddia ve beyanları doğrultusunda tanzim edildiğini, kaldı ki tutanak içeriğinde de “Bu kazanın oluşumunda sürücü … 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56-1A maddesini ihlal ettiği kaza yeri iz ve delillerinden anlaşılmıştır. Diğer sürücü … ise bu kazanın oluşumunu engellemeye çalışsa da bunu başaramadığı kaza yeri iz ve delillerinden tespit edilmiştir” şeklinde ifade edilmek suretiyle, söz konusu tutanağın ne derece farazi değerlendirmeler ile ve tek taraflı sürücü beyanları ile tanzim edildiğini açıkça gösterdiğini, bu nedenle, söz konusu kaza tespit tutanağı içeriğindeki çarpışma noktası ve sair tespitler ile kusura ilişkin değerlendirmeleri kesinlikle kabul etmediklerini, davacının söz konusu kazayı takiben ancak 25.07.2017 tarihinde ifade verebildiğini, …istikametine 30-35 km hızla giderken virajı kendi şeridimden döndüğüm esnada ismini olay nedeni ile sonradan öğrendiğim plakasını hatırlamadığım ancak Mavi renkli …marka sürücüsü … isimli şahsın sevk ve idaresinde bulunan araç benim seyir ettiğim şeridime doğru geldi. Araç benim şeridime geçip bana çok yaklaşınca o anki refleks ile kaza yapmamak için ben de karşı şeritten gelen aracın şeridine doğru direksiyonumu kırdım, ancak tüm çabalarıma rağmen kurtaramadım ve diğer araç gelerek bana çarptı. Daha sonrasını hatırlamıyorum…” şeklinde ifade ettiği üzere, yargılama konusu trafik kazasının davalı sigorta şirketince sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü …’in asli ve tam kusuru ile meydana geldiğini , trafik kazasının meydana geldiği mahal incelendiğinde, olay yerinin virajlı ve gidiş-geliş iki yönlü bölünmemiş tek şerit dar bir yol olduğunun görüldüğünü ,davalı sigortalı araç sürücünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52. Ve 46. maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağı içeriğine göre, … plaka sayılı aracın çarpışma noktasından 70 metre ilerde duruşa geçebildiği, davacı …’ın ise sevk ve idaresindeki motosiklet ile birlikte metrelerce sürüklendiği ve söz konusu kaza nedeniyle davacı …’ın vücudununda meydana gelen yaralanmanın ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda, … plaka sayılı araç sürücüsü …’in yasal hız sınırının ve olay yeri dönemeçli yolun gerektirdiği hız sınırının çok üzerinde, dikkatsiz ve tedbirsiz seyrettiğinin açık olduğunu ,sürücü …’in bu derecede ağır hasarlara sebebiyet verecek kadar hızlı gidiyor olması halinde ise olay yeri dönemeçli ve dar yolda, bilirkişi heyeti raporu içeriğinde iddia edilenin aksine kendi yol bölümünde ve nizami olarak seyretmesinin mümkün olmadığını, olay yerinde birbirini takip eden 600-700 metre aralıklarla dönemeçler mevcut olup sürücü …’in olay yerinin hemen gerisindeki dönemeçten bu hızla çıkmış olması halinde, olay yeri dönemece geldiği esnada da davacı …’ın seyir halinde bulunduğu şeride tecavüz etmiş olması ihtimalinin oldukça kuvvetli olduğunu ,her ne kadar itiraza konu Bilirkişi Heyeti raporu içeriğinde sürücü …’in dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de, söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinden kaçınıp kaçınamayacağının değerlendirilmediğini, yargılama konusu trafik kazasına ilişkin, tarafların kusur durumunu gösterir, aleyhe hususların kabullerinde olmadığı Yeminli Bilirkişi Uzman Bilirkişi Raporu ile de sürücü …’in yaşanan bu hadiseden kaçınmak için reaksiyon (intikal) ve fren (intibak) süreleri içerisinde bu tedbirlere başvurması gerekirken yargılama konusu kazanın meydana gelmesine zemin hazırladığının ifade edildiğini, söz konusu 08.01.2020 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporu, yargılama konusu kazanın meydana geliş şekline açıkça aykırı olmakla, taraflarınca alınan ve mahkemeye sunulan Yeminli Bilirkişi Uzman Bilirkişi Raporu ile de açıkça çeliştiğini yerel mahkemece kusura ilişkin işbu açık çelişki giderilmeksizin eksik ve hatalı inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu dosyanın Karayolları Fen Heyeti’nden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii edilmesi gerekirken aksi yöndeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 07.02.2020 tarihli celsede, kusura ilişkin itirazlarının kabulü ile yeniden bilirkişi heyet raporu aldırılmasına ilişkin talebin kabul görmemesi halinde dosyanın esası hakkında beyanda bulunmak ve dava konusu talebi artırmak üzere süre talep ettiklerini, 20.01.2020 tarihli dilekçe içeriğinde “İşbu talebimizden farklı bir ara karar tesis edilmesi halinde ise ara kararın tarafımıza tebliği ile HMK 107/2 gereğince arttırım hakkımızı saklı tuttuğumuz göz önüne alındığında, tarafımıza beyanda bulunmak veyahut arttırım yapmak üzere süre verilmesine” talep edilmiş olup yerel mahkemece celse ara kararı ile işbu talebin de haksız ve dayanaksız bir şekilde reddedildiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına kusura ilişkin rapor tanzim edilmek üzere dosyanın Karayolları Fen Heyeti’nden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 16.07.2017 tarihli kaza tespit tutanağı ve olay yeri krokisi, davacının ve dava dışı sigortalı araç sürücüsünün hazırlık beyanları, mahkemece alınan 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporu ve davacı tarafından özel olarak alınarak dosyaya sunulan yeminli uzman bilirkişi mütalaasına göre davacının dava konusu kazada şerit ihlali yaparak karşı yönden gelen sigortalı aracın bulunduğu şeride girerek bu aracın sol ön kısmına motorsikletinin önü ile çapması sonucu meydana gelen çift taraflı yaralamalı trafik kazasında davacının asli ve tam kusurlu; davalı sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirlenmesi karşısında kaza ile davalı sigortalı araç sürücünün sorumluluğu arasında uygun illiyet bağının ortadan kalkmış olması ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacılardan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40-TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 11/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.