Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/104 E. 2022/1379 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02/03/2013 tarihinde davalı … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken müvekkilinin eşi …’ın da bulunduğu yayalara çarparak kazaya sebebiyet verdiğini, bunun üzerine Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinde 2013/406 E. 2014/422 K. Sayılı kararı ile davalı … …’ın “bir kişinin ölümü ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek” suçundan cezalandırıldığını, kaza neticesinde müvekkili …’ın da ağır şekilde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren davalı yandan tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …, … … vekili cevap dilekçesinde; söz konusu kazada müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğu bir olayda tazminat ile sorumlu tutulmasının mümkün olamayacağını, davacının omzundan kaynaklı maluliyetinin bu kaza ile ilgili olmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmamasının gerektiğini,istenen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, davacı tarafın manevi tazminat isteminde zenginleşme amacı güttüğünü belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … sigorta vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 11/01/2013-2014 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeden kaynaklı sorumluluklarının teminat limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğu, ancak iş bu davaya konu kazanın meydana gelmesinde ve davacının yaralanmasının derecesinin artmasında davacı yanın asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının faiz talebinin haksız olduğunu, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 02/03/2013 tarihinde Davalı … … sevk ve idaresindeki aracı ile seyir halinde iken davacı ve davacının eşi ile dava dışı …’a çarpması nedeniyle trafik kazasının meydana geldiği, olayda davacının eşinin öldüğü, davacı ve dava dışı …’ın yaralandıkları, iş bu davada davacı kendi yaralanması nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat talep ettiği, davacının olay nedeniyle omuzunda kırık olduğunu iddia ettiği, fakat trafik kazası akabinde tedavisi için götürülen … hastanesinden getirtilen tedavi evraklarında kırık olduğuna dair her hangi bir belgenin olmadığı, mahkemece … Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan alınan raporda da; davacının 02/03/2013 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında klavikul yaralanmasına ait her hangi bir tıbbi belge bulunmadığından, mevcut tedavi evrakları ve bulgulara göre değerlendirildiğinde davacıda sekel mahiyetinde bir araz tespit edilemediği, 02/03/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı maluliyet tayinine mahal olmadığına dair rapor düzenlendiği, davacının kaza tarihindeki kırığını gösteren her hangi bir muayene belgesi grafi ve evrak sunamadığı, keza ceza dosyasının gerekçeli kararında da bu durumdan ayrıntılı olarak bahsedildiği, bu kapsamda davacının kaza nedeniyle iş göremez durumda kaldığını ispatlayamadığı anlaşılmakla maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği, manevi tazminat yönünden ise davacının trafik kazası nedeniyle ceza dosyasında alınan raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, davacının yaralanmasının niteliği, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile paranın satın alma gücü nazara alındığında manevi tazminat isteminin araç işleten ve sürücüsü yönünden kısmen kabulüne, davalı sigorta şirketi poliçesinde manevi tazminatın teminat kapsamına alınmadığı, sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla sigorta şirketi yönünden talep edilen manevi tazminatın reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin reddine, davacının davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat isteminin reddine, 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 02/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ilk derece Mahkemesi tarafından müvekkilin iş göremezliğinin bulunmadığından bahisle maddi tazminat talebinin reddine karar verildiğini, bilirkişi raporlarında müvekkilin sekel mahiyetinde arızasının tespit edilemediğinin belirtildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkilin daimi iş göremezliği bulunmasa bile kaza sonrasında uzunca bir süre çalışamadığını ve tedavisinin devam ettiğini, bu sebeple müvekkilin geçici iş göremez halinin olmadığı düşünülemeyeceğinden, geçici iş göremezlik tazminatının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, ilk derece Mahkemesi’nce manevi tazminat olarak 2.000,00 TL.’nin müvekkile ödenmesine karar verildiğini, bu miktarın çok düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı ve İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının maluliyetine ilişkin olarak yapılan incelemede, incelenen ceza dosyası içeriği ve … Üniversitesinden alınan maluliyet raporunda davacının iddia ettiği kol kırığının kaza ile illiyet bağının ispatlanamadığı ve hükme esas raporun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Meydana gelen maluliyet durumu ve belirlenen kusur durumuna göre tespit edilen manevi tazminat miktarına yönelik olarak davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
Haksız eylem sonucunda, cismani yaralanmanın meydana gelmesi halinde TBK’nın 56/1 maddesi gereğince cismani zarara uğrayan manevi zararlarının tazmini için manevi tazminat talep edebilir. Hakim aynı Yasa’nın 51.maddesindeki “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne uygun şekilde manevi tazminat miktarını belirlemelidir. Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir.
Kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün ve davacının kusur durumu, davacının maluliyet oranı, kaza tarihi, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü nazara alındığında davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olduğu sonucuna ulaşılmış olup, yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-1 bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 40,3 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davacı tarafından yapılan istinaf masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…,

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.