Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1009 E. 2022/1584 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1009 – 2022/1584
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1009
KARAR NO : 2022/1584

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2020
NUMARASI : 2016/917 Esas 2020/12 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının yolcu olarak bulunduğu, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacının yaralanarak malul kaldığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 100,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatının faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, maluliyet raporları ve tüm dosya kapsamına göre; kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kaybı Gücü Yönetmeliği’ne göre davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyeti bulunmadığının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporlarla sabit olduğu anlaşılmakla davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesinde belirttikleri üzere davacı …’nin yolcu olarak bulunduğu aracın kazasından sonra, davacının konuşma becerilerini kaybettiğini ve konuşma bozukluğu yaşamaya başladığını, davacının kaza öncesinde herhangi bir sorun yaşamadan konuşabildiğini ve konuşma güçlüğü çekmediğini ispatlayabilmek amacı ile dava açılırken 5 (beş) farklı tanığın isimlerinin de dava dilekçesine eklendiğini, bu tanıkların kaza öncesinde ve sonrasında …’yi yakından tanıyan insanlar olduğunu, dolayısıyla kaza sebebi ile …’nin konuşma güçlüğü yaşadığına yakından tanıklık ettiklerini, kaza öncesi ile kaza sonrasındaki konuşma değişikliğini en iyi şekilde gözlemlediklerini, yargılama boyunca tanık dinletilme taleplerine ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığını, tanıklar dinlenilmeden dosyada sadece evrak üzerinden karar verildiğini, bu durumun davacının hak kayıpları yaşamasına sebep olduğunu,
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından …’nin maluliyetini gösterir nitelikte adli tıp raporu alındığını, bu rapora itiraz ettiklerini, kaza öncesinde davacının böyle bir konuşma bozukluğunun mevcut olmadığının belirtildiğini, bozukluğa kazanın sebep olduğunun ifade edildiğini, bu hususta tanıkların dinlenilmesi gerektiğini belirttiklerini, mahkemece bu taleplerinin dikkate alınmadığını ve dosyanın yalnızca İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edildiğini, raporda konuşma bozukluğu ile kazanın illiyet bağı konusunda davayı aydınlatacak en önemli hususun göz ardı edildiğini, konuşmanın bireyin gerek sosyal gerek aile hayatını en derinden etkileyen faktörlerin başında geldiğini, insan karakterinini şekillendirmede önemli rol oynadığını, iletişimin başlıca kaynağı olduğunu, geçirmiş olduğu kaza sebebi ile travma yaşamış davacının öte taraftan kaza sonrasında yaşadığı konuşma bozukluğu ile hayatının ikinci kez altüst olduğunu, iletişim kurmakta güçlük çeken bir insan olarak gerek sosyal gerek iş gerekse özel hayatında problemler yaşadığını, bir arkadaş topluluğu yahut iş hayatındaki insanlara bir şeyler anlatırken oldukça baskı hissettiğini ve bunun hayatını olumsuz derecede etkilediğini, psikolojik olarak da yıprandığını, moral motivasyonu oldukça düşen …’nin hayatını devam ettirmesi için harcaması gereken eforun önceki yaşamına kıyasla oldukça fazla olduğunu, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu Raporunda 01/07/2019 tarihinde yapılan muayene sonucunda, psikiyatri muayenesinde: (konuşamadığı için yazarak anlattı) 2 yıl üniversite okuyup terk ettiğini, depo işi yaptığını, kaza geçirdiğini, 1 hafta sonra kekemeliğin yavaş yavaş başladığını, konuşmadı kelime söyleyemedi, yazarak anlaşıldı, korku nedeniyle konuşamadığını ifade etti, konuşma bozukluğunun dava konusu olayla illiyet bağına yeterli herhangi bir tıbbi bulguya rastlanılmadığı şeklinde kanaat bildirildiğini, raporlarda …’nin konuşma bozukluğu yaşadığının sabit olduğunu, ancak kazanın üzerinden uzun zaman geçmiş olması da bahane edilerek bu konuşma bozukluğu ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığının iddia edildiğini, eksik yargılama dolayısıyla dosyada verilen red kararının bozulmasını, tanıkları da dinlenildikten sonra karar verilmesi gerektiğini, Anayasanın 36’ncı maddesi uyarınca herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde iddia ve savunma hakkına sahip olduğunu, bu durumun medeni usul hukukuna hukuki dinlenilme hakkı olarak geçtiğini, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararlarda, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğine kanaat getirilmesi halinde adil yargılamanın ihlal edildiğine karar verildiğini, hukuki dinlenilme hakkının davanın tarafları için bir hak iken mahkemeler için bir ödev niteliğinde olduğunu, …’ye yasaların tanıdığı hakkın iş bu yargılama sürecinde kendisine verilmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davaya konu trafik kazası 14.10.2009 tarihinde meydana gelmiş, iş bu dava 30.11.2016 tarihinde açılmış, davacı taraf davaya konu trafik kazası sonucu davacının konuşma yetisini kaybettiğinden bahisle sürekli iş göremezlik tazminatı talep edilmiştir. TBK’da haksız fiilden kaynaklanan zararın talep edilebilmesi için zarar ile haksız fiil arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Aksi halde zararın talep edilme şartlarının oluşmadığı kabul edilir. Davacının kazadan dolayı konuşma yeteneğini yitirdiğine dair iddia tıbbi inceleme yapılmasını gerektiren hususlardan olup, bu konuda dinlenecek tanık beyanının tek başına sonuca etkili olması beklenemez. Tıbbi ve bilimsel şekilde açıkça davaya konu kaza sonucu konuşma yeteneğinin kaybedildiğinin ispatlanması gerekir. Bu hususta ispat yükü iddia sahibi olan davacı taraftadır. Davacıda konuşma bozukluğu olduğu tespit edilmesine rağmen bu durumun davaya konu kazadan dolayı oluştuğu, bir başka ifade ile kaza nedeniyle meydana geldiği somut şekilde kanıtlanamamış, kaza ile davacıdaki konuşma bozukluğu arasında illiyet bağının kurulamamıştır. Bu hususta konusunda uzman sağlık kurumlarından olan … Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan ve davacı tarafın itirazı nedeniyle İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesince düzenlenen raporlarda; “davacıda kaza nedeniyle kafa kemik kırığı olmadığı, beyin kanaması geçirmediği, özel bir hastanede psikiyatriye başvurduğu ancak fayda görmediğini, ilaç tedavisi gördüğünü ancak bu ilacı çok nadir aldığını ifade ettiği, sistemik muayenelerinin normal olduğu, nörolojik muayenesinde patoloji saptanmadığı, den davacının olay tarihinde başvurduğu sağlık kuruluşu raporunda sağ gözde ekimoz tarif edildiği, çekilen grafilerinin normal olduğu, kurulda yapılan radyolojik incelemede kranial MR’da herhangi bir lezyon tespit edilmediği dolayısı ile tüm tıbbi belgeler ve radyolojik incelemeler birlikte değerlendirildiğinde kişide mevcut olan konuşma bozukluğunun davaya konu olayla illiyet bağına yeterli herhangi bir tıbbi bulguya rastlanılmadığından, davacının davaya konu trafik kazasına bağlı gelişen yumuşak doku yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği ve sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren iki haftaya kadar uzayabileceği” şeklinde kanaat bildirilmiş, davacının her iki sağlık kurumunda da muayene edildiği, son durum raporu alındığı, raporlar denetime ve hükme elverişli olduğundan, konuşma bozukluğu ile davaya konu kaza arasında illiyet bağının kurulamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine, 1/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere 10.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.