Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/997 E. 2021/1776 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 18/09/2012 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresindeki, davalı … Genel Müdürlüğü’ne ait, diğer davalıya trafik sigortalı otobüsün seyir halinde iken davacılar … ve …’ın oğlu …’e çarpması sonucu …’in sakat kaldığını, eğitimine ara verdiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; davacı …’in maruz kaldığı trafik kazası nedeni ile yapmış olduğu tedavi giderleri, işgücü kaybı zararları, iş hayatına bir yıllık geç atılmasına bağlı olarak yaşanacak kar mahrumiyeti ve ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle doğan zararların tazmini için 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, kaza sonrası sakat kalması nedeniyle … için 15.000,00 TL, … için 7.500,00 TL, … için 7.500,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan … ile … Genel Müdürlüğünden müştereken ve müteselsilen tahsilini, tazminatlara 18/09/2012 olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Türk Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan otobüsün davalı … şirketine trafik sigortalı olduğunu, davalı şirketin sigortalısının kusuru oranında poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; davalının kazada hiçbir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu kazanın tamamıyla davacı …’in kusuru nedeniyle meydana geldiğini, otobüs sürücüsünün ve davalı … Genel Müdürlüğünün olayda kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; meydana gelen olayda davalı sürücünün kusurunun bulunmadığını, küçük …’in kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, haksız fiil ve ZMMS poliçesi kapsamında işgöremezlik maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin …sayılı dosyasında, davalı sürücü …’in kullandığı …’ya ait toplu taşıma otobüsünün seyir halinde olduğu, … ….. kavşağını geçerken yolun solunda bulunan mağdur …’in kontrolsüz şekilde yola çıkarak otobüsün sol arka kısmından çıkıp otobüse çarpmak suretiyle kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, otobüs virajı dönerken bu olayın gerçekleştiği, önden çarpışmanın olmadığı, sürücünün kusurunun bulunmadığı, mağdurun kusurlu olduğunun tespiti ile sanık sürücü …’in beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 28/03/2017 tarihl…. sayılı kararı ile onandığı ve kesinleştiği, sürücünün kusuru olmadığına dair tespitin maddi olgu olduğu, BK 74/1 madde gereğince “Hakimin…Ceza Hakimi tarafından verilen beraat kararı ile de bağlı olmadığı”, 74/2 mdsinde belirtilen “Ceza Hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da Hukuk Hakimini bağlamaz” hükmünün “delil yetersizliğinden beraat kararı” ve kusur oranları ile ilgili olduğu, somut olayda ise, olayın oluş şeklinin irdelendiği, küçük davacının otobüse çarptığının tespiti ile sürücünün maddi olgu olarak kusurlu olmadığının tespit edildiğinin anlaşılmasına göre, bu maddi olgunun Hukuk Hakimini bağlayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkemenin, yargılamanın başından itibaren, konuyla ilgili daha önce açılan ceza davasına itibar ederek tek yanlı delillerle, eksik ve hatalı değerlendirmeye dayanarak hüküm kurduğunu,
Davalı şoför …’ın sevk ve idaresindeki, davalı … Genel Müdürlüğü’ne ait otobüsün ….seyir halindeyken 7 yaşındaki …’e çarpması sonucu …’in yaralandığını ve tedavisinin devam ettiğini, …’ in babası …’in asgari ücretle çalıştığını, ailesinin geçimini sağlamakta zor dönemlerden geçen …’in oğlunun tedavisini karşılamak için hayli sıkıntılar çektiğini, 6 ayda bir olan kontrollere oğlunu bizzat götüren …’in iş yerinden aldığı izinler sebebiyle maaşından yapılan kesintiler neticesinde kirayı da ödeyemez hale geldiklerini,
Kemik ile deri arasında tıbbi iyileşmenin gerçekleşememesinden ve müdahalenin yapılmaması halinde davacı küçüğün bacağını kaybetme riskinin olmasından dolayı sol bacak üzerinden alınan parça ile deri nakli yapıldığını, kaza nedeniyle sol ayak ve topuk kemiklerinin çoğu kırılan ve sol ayak üst derisi parçalanan küçüğün, çeşitli ameliyatlar geçirmiş olmasına rağmen sağlığına tam kavuşamadığını, tedavi sürecinin halen devam ettiğini, olay tarihinden beri …’in ortopedik ayakkabı kullandığını, ayrıca ilaç tedavisinin de aradan yıllar geçmesine rağmen mevcut ağrılar sebebiyle hala devam ettiğini, kaza sonrasında dişindeki rahatsızlık için tedavi gören …’in Devlet Hastanesi’nde tedaviye yanıt vermeyince özel bir diş hekimine giderek tedavi olduğunu, diş rahatsızlığı için de yine ilaç tedavisi gördüğünü, 7 yaşında geçirdiği kaza sonucu eğitim ve öğretime ara vermek zorunda kaldığını, gündelik işlerini tek başına yapamadığından anne ve babasının desteği ile yaşamını sürdürür hale geldiğini, …’in şu an 14 yaşında olup, gelişimini tamamladıktan sonra ayağından tekrar ameliyat olacağını, fiziki olarak yeterlilik kazanamayacağından, eğitim hayatında bedenen gireceği sınavlarda eleneceğini,
Davacıların şikâyeti üzerine, Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin …. Esas sayılı dosyasında açılan ceza davası neticesinde Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 28.03.2017 gün ve … Karar sayılı kararı ile davalı … hakkında verilen beraat kararının onandığını ve bu karar Yerel Mahkemece esas alınarak hüküm kurulduğunu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere hukuk hakiminin ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı ile bağlı olmadığı gibi, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da hukuk Hakimini bağlamayacağını, mahkemenin bu hükümlere tamamen aykırı hareket ederek, eksik ve hatalı inceleme sonrasında karar verdiğini, bu kararı kabul etmediklerini, dosyanın tamamı incelendiğinde görüleceği üzere, bilirkişi incelemesine dahi gerek görülmeden sadece ceza dosyasının kesinleşmesi beklenerek karar verildiğini, kararın dayanağını ceza davasının oluşturduğunu, oysa ki, ceza dosyasının yerel mahkeme için hiçbir bağlayıcılığı olmadan sadece mevcut delillerin incelenmesinde yardımcı olması gerektiğini, hükmün Yargıtay içtihatlarına ve yasaya aykırı olduğunu, mağdurun … ve ailesi olduğunu, 2012 yılında geçirdiği trafik kazası ile hem maddi hem de manevi yıkıma uğrayan aileye davalı …’in bir kez dahi geçmiş olsun temennisinde bulunmadığını, geçimlerini …’ in aldığı asgari ücretle karşılamaya çalışan ailenin maddi olarak çok sıkıntılı dönemler yaşadığını, oğullarının tedavisi için gerekli olan ilaçlar, platin, yürüme araçları, ulaşım ve hastane harcamalarına ek olarak …’in oğlunun kontrolleri için aldığı izinlerden dolayı eksik yatan maaşı sebebiyle kirayı dahi ödeyemez hale geldiklerini, hiçbir şekilde yaşanılan üzüntüyü karşılayamayacak olsa da meydana gelen kaza neticesinde yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği derin acı, üzüntü ve ızdırabın kısmen de olsa telafi edilebilmesi için açılan bu davada Yerel Mahkemece verilen davanın reddi yönündeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına,TBK’nın 74. maddesi hükmü uyarınca hukuk hakimi, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı ve ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine, zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz ise de, ceza mahkemesinde tespit edilen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayıcı olmasına, somut olayda aynı kazaya ilişkin olarak Ankara 37. ACM’nin … Karar sayılı dava dosyasında hükme esas alınan Ankara ATK tarafından düzenlenen raporda, davacı …’in yakın mesafeden gelmekte olan otobüse rağmen aniden ve kontrolsüzce yola girip seyir halindeki otobüsün sol yan kesimi ile çarpılması neticesi meydana gelen olayda asli oranda ve tamamen kusurlu olduğunun belirtilmesine, maddi olgunun bir başka ifade ile kazanın oluşunun davalı tarafa ait otobüs yolun sağından viraj alıp, yokuş yukarı çıkmakta iken, davacı …’in yolun solunda kaldırımda birlikte maytap patlatarak, oyun oynadıkları arkadaşlarının yanından ayrılıp kavşaktaki yolu kontrol etmeden aniden yola inip, koşarak otobüsün sol yan hatta arka tekere yakın kısımdan çarpılmaya maruz kaldığı şeklinde kabul edilmesine, aracın ön yada başka bir tarafından çarpma, çarpılma emaresi olmamasına, ceza mahkemesinde dinlenen bir kısım tanıkların da kazanın oluşumunu bu şekilde anlatmasına, davalı sürücüden seyir halinde iken otobüsün uzunluğu da dikkate alındığında, aracın sol arka yan kısmından araca koşarak yaklaşan birine karşı önlem almasını beklemenin hayatın olağan akışına da uygun bulunmamasına, aracın virajı aldığı sırada kazanın gerçekleşmesine, ceza mahkemesinde görülen davada maddi vakıanın bu şekilde kabulü ile sanık sürücünün olayda kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesine, bu hükmün derecattan geçerek kesinleştiğinin anlaşılmasına, ceza yargılamasında kabul edilen ve kesinleşen maddi olgunun hukuk hakimini bağlamasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar kendi adlarına asaleten küçük …’e velayeten … ve … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 59.30 TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 44.40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.90 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davacılar tarafından yatırılan 150.00 TL gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın davacılara iadesine,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere 14.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.