Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/991 E. 2021/1774 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … A.Ş. Vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/04/2013 günü davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …’ün araç sahibi, diğer davalı …’ın sevk ve idaresindeki ticari minibüs ile yolcu taşırken … AVM önüne geldiğinde araçta bulunan davacı dolmuştan tamamen inmeden hareket etmesi üzerine davacının düşerek hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, vücudunda kalıcı hasarlar ve sürekli maluliyeti oluştuğunu, araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğunu, zarardan tüm davalıların sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 300,00 TL tedavi ve yol masrafı, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik, 2.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 29/08/2018 tarihli dilekçesinde; taleplerini arttırarak 9.701,01 TL geçici iş göremezlik, 116.242,26 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 125,943,27 TL maddi tazminatın tazminini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde; 09/04/2013 tarihinde kazaya karıştığı belirtilen aracın ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı … şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının davaya konu olay ile ilgili hiçbir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, ayrıca sürücü …’ın ceza mahkemesinde kusurlu olduğunu belirten raporu kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamından; 09/04/2013 günü davacının, sürücü … yönetimindeki minibüsü … … önünde durdurup bindiği, minibüsün sorduğu adresten geçmediğini sürücüsünden öğrendiği, minibüsten geri inmek isteyen davacı …’ın minibüsten inmek istediği sırada açık olan kapıdan yere düştüğü ve yaralandığı, sürücünün aracından inmek isteyenin güvenliğinden sorumlu olduğu, yolcunun emniyetli iniş yapmasını sağlamak için aracın kapısını kapatmadan yolcu inişini gerçekleştirmesi için beklemesi gerekli iken, kontrolsüzce, kurallara aykırı olarak aniden hareket etmesi nedeni ile KTK düzenlemelere göre asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, yolcu …’ın minibüsten tamamen inmeden kapısı kapatılmadan aracın ani hareketi nedeni ile açık olan kapıdan düşmesi nedeni ile oluşan olayda hatalı davranışı bulunmadığının anlaşıldığı (ceza dosyası, Adli tıp Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporu), davacının olayda; …. alınan raporda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere; Çalışma gücü ve Meslekte Kazanma gücü yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede, travma sonrası stres bozukluğu, kaza nedeniyle oluşan vertigo vb. arazlar nedeni ile %31 oranında kaybettiği, 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiği, davacının gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile yapılan hesaplamada geçici iş göremezlik nedeni ile 9.701,01 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile 116.242,26 TL tazminat alacağı hesaplandığı, dava dilekçesinde tedavi gideri kapsamında …’ca ödenmeyen yol giderlerinin de talep edildiği, davacı vekilinin bu hususla ilgili ayrıca bir bilirkişi incelemesi istemediği, mahkemece makul bir miktara karar verilmesini talep ettiği, … iş göremezlik ile ilgili raporu kapsamında, davacının olay sonrası önce … Devlet Hastanesine, oradan Ankara Eğitim Araştırma Hastanesine aynı gün içinde daha sonra da farklı tarihlerde (15/01/2014 – 10/07/2014 – 08/06/2015 – 10/07/2015 – 23/11/2015) muayeneye gittiği,…. tarihli muayeneleri/11 kez ve daha fazla) muayeneleri dikkate alındığında 300,00 TL yol masrafının gidiş/dönüş taksi ücretinin makul olduğu ve teminat kapsamında olduğu anlaşılmakla bu miktarında kabulüne karar vermek gerektiğinden bahisle dava dilekçesi ve talep arttırım dilekçesi ile talep edilen davanın kabulüne; 9.701,01 TL geçici iş göremezlik, 116.242,26 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar …, … yönünden olay tarihi olan 09/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek, davalı … … yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline, tedavi gideri kapsamında …’ca ödenmeyen takdiren 300,00 TL yol giderinin tüm davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müşterek müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacının geçici iş göremezlik ile tedavi ve yol gideri talebi yönünden kararın hatalı olduğunu, 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları; A.5.b) maddesi hükmü gereğince Sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğunu, ilgili teminat dolayısıyla … şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, kaza nedeniyle mağdurda oluşacak sürekli sakatlık hali teminat kapsamına alınmış olup geçici iş göremezlik ile tedavi ve yol giderine ilişkin taleplerin teminat kapsamı dışında bırakıldığını, davacının maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlendiğini bunun hatalı olduğunu, maluliyet tespitinin kabul anlamına gelmemek kaydıyla; kaza ve poliçe tanzim tarihi dikkate alındığında yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre belirlenmesi gerektiğini, iki yönetmelik arasındaki hesaplama yöntemi ve maluliyet tayininin farklı olduğunu, maluliyet tespiti raporunda, travma sonrası stres bozukluğu vertigo gibi arızalar nedeni ile maluliyet oranı belirlendiğini, stres bozukluğu psikolog/psikiyatr yardımı ile giderilebilecek nitelikte olup; vertigonun kaza ile illiyet bağı bulunmadığını, maluliyet tayininde iyileşme olabilecek arızaların dahil edilmesinin hatalı olduğunu, davacının kusursuz olduğundan bahisle hesaplanan tazminattan kusur indirimi yapılmadığını, davacının, araçtan inerken dikkat ve özen göstermediğini, aceleci davrandığını, meydana gelen kazada davacının müterafik kusuru bulunduğunu, hatalı olan kabul karar neticesinde yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların ödenmesi bakımından hatalı hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici, sürekli iş göremezlik ve … tarafından karşılanmayan belgesiz tedavi gideri tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davalıya sigortalı araç sürücüsünün olayda tamamen kusurlu olduğunun kabulü ile davanın sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi gideri yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … şirketi vekili geçici iş göremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi giderinin teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden …’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; poliçenin düzenlendiği tarih ile kaza tarihinde henüz 01.06.2015 tarihli ZMSS Genel şartları yürürlükte olmadığı gibi, kabule göre de; davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde … teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını davalı … şirketlerinden talep edebilir. Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararlarının …’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) göre davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi giderinin teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi de doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talebi yönünden ise; istinaf eden davalının sorumluluğunun belirlenmesinde, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi ve 91. maddesi ile 90 ve 92. maddeleri esas alınır. KTK’nın 91. maddesinde, sigortanın, işletenin sorumlu olduğu zararlardan sorumlu olduğu belirtilmiş iken, 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde zararın ve tazminatın belirlenmesinde uygulanacak hükümlere yer verilmiş, 92. maddesinde ise teminat dışı kalan haller düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, … şirketi, KTK’nın 85/1 maddesi kapsamında kalan zararlardan, zarar görene karşı (2918 Sayılı Yasanın 92. maddesi sayılan haller hariç) sorumludur. 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde, kaza tarihindeki düzenlemede “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” denilerek, zararın ne şekilde belirleneceği belirtilmiş ve “gerçek zarardan” … limiti ile sınırlı olarak sorumlu olan … yönünden ayrım yapılmayarak, farklı hesaplama yöntemi ve zarar belirleme yöntemi kanunda getirilmemiştir. Kaza tarihinden sonra KTK’nın 90. maddesinde 6704 Sayılı, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” denilerek, sigortanın sorumluluğunun belirlenmesinde, işletenin ve sürücüsünün sorumluluğunun belirlenmesinde esas olan ilkelerden ayrılınmış, … şirketinin sorumluluğunun belirlenmesi açısından, işleten ve sürücüsünün sebep olduğu “Gerçek Zarar” belirlenmesine ilişkin TBK ve Yargıtay tarafından benimsenen ilkelerin yerine “Genel Şartlarda” kabul edilen hesaplama ve zarar belirlenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Böylece sigortanın sorumluluğunda işletenin zararlarından sorumlu olacağı teminat miktarı ile sınırlama yanında, TBK ve Yargıtay içtihatları ile belirlenen “Gerçek Zarar” belirlenmesine ilişkin hükümlere bağlı kalmaksızın, idareye tazminat hesaplama yöntemini belirleme yetkisi verilmiştir.
Ancak, 6704 Sayılı Yasa ile yapılan bir kısım düzenlemelerin iptali hususunda Anayasa Mahkemesine açılan iptal davasında da, Anayasa Mahkemesi …. Karar sayılı ve 17/7/2020 tarihli kararında “Kanunun 90. maddesinin birinci cümlesinin ‘„.bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Bölümünde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda..,” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92. maddesinin (i) bendi başlığı altında incelediği Anayasa Aykırılık Sorunun incelemesinde bu duruma dikkat çekilerek “Bu çerçevede 6098 sayılı Kanun’a göre zarar olarak nitelendirilmeyen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmesi hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı ile … şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamı farklılaşacaktır. Bu itibarla … şirketinin, işletenin sorumlu olduğu tazminatı aşan miktarda tazminat sorumluluğu dahi söz konusu olabilecektir. Bu durum, … şirketi bakımından fakirleşmeye, zarar gören üçüncü kişi bakımından ise sebepsiz zenginleşmeye yol açabilecektir. 6098 sayılı Kanun’a göre zarar olarak nitelendirilen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmemiş olması hâlinde de işletenin tazminat borcunun kapsamı ile … şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamı yine farklı olacaktır. Bu durumun ise gerçek zararın karşılanmamasına yol açacağı, dolayısıyla işleten ile zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı açıktır. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen … şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin … şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir.” denilerek, ilgili düzenlemelerin iptalinde, somut değerlendirmelerini ortaya koyarak, gerçek zarardan … teminat limiti ile sorumlu olan sigortanın sorumlu olduğu zararın belirlenmesinde, sürücü ve işletenin sorumlu olduğu yöntemden faklı bir değerlendirme yoluna gidilemeyeceği kabul edilmiştir.
Hal böyle iken, Anayasa Mahkemesinin, 6704 Sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 99. maddesinde yer alan sigortanın temerrüte ilişkin maddeyi iptal etmemesi nedeniyle, bedensel zararlarda aranacak maluliyet raporunu idarenin serbestçe belirleyebileceği, … Şirketinin de poliçe kapsamında, Genel Şartlarda niteliği belirlenen rapor çerçevesinde sorumlu olması gerektiği ileri sürülmekte ise de; Genel Şartlar ikincil norm olup, kanuna aykırı düzenlemeler geçerli değildir. Zorunlu Sorumluluk Sigortasının sorumluluk sınırları kanun ile belirlenmiş olup, kanunla belirlenen sorumluluk Genel Şartlar ile daraltılamayacağı gibi, Kanun ile belirlenen ve “gerçek zarar” hesabında benimsenen yöntemden ayrık bir düzenleme de getirilemez. Bu durum bedensel zararlarda, maluliyetin belirlenmesi açısından alınacak raporları da kapsar. Kısaca sürücü ve işletenin sorumluluğu açısından, alınması gereken maluliyet raporu hangi niteliğe sahip ise sigortanın sorumluluğu açısından da aynı niteliğe sahip olmalıdır.
Daha da somutlaştırmak gerekir ise; sürücü ve işletenin sorumluluğu “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ile belirlendiği bir durumda Genel Şartlarda … şirketinin sorumluluğunun belirlenmesinde “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre sorumlu olacağı kararlaştırılamaz. Aksi takdirde, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde de açıklanan sigortanın sorumlu olduğu zararın belirlenmesinde, “Gerçek Zarar” kriterinden uzaklaşılacağı aşikardır. Bu nedenle 2918 Sayılı Yasanın 99. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmemiş olması, Anayasa Mahkemesi tarafından inceleme konusu yapılmayan Genel Şartlardaki düzenlemenin, … yönünden uygulanması gerektiği sonucunu doğurmaz.
Nitekim, Danıştay 8. Dairesi’de 20/03/2020 tarih ve ….. sayılı …’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapan ve tazminatın belirlenmesinde idareye tanınan yetkilere ilişkin olarak yürütmenin durdurulması talepli iptal başvurusunda… tarihli yürütmenin durdurulması kararında, “Gerçek Zarar” ve Anayasa Mahkemesi kararına vurgu yapılarak, tazminat hesaplanmasına bir kısım maddelerin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş, her ne kadar yürütmenin durdurulması kararı somut olay tarihinden sonra yürürlüğe giren hükümlere ilişkin ve olayda uygulanma imkanı yok ise de, Genel Şartlarda yapılan düzenlemeye, AYM’nin iptal kararından sonra bakış açısını yansıtmaktadır.
Somut olayda davalının sorumluluğuna ilişkin poliçe tanzim tarihi17.09.2012 olup, kazanın 09.04.2013 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle, poliçe tanziminden ve kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren ZMSS genel şartlarının uygulanması söz konusu değildir. Kaza ve poliçe tarihleri, AYM tarafından iptal edilen tazminat hesaplanmasında sigortanın sorumluluğunun genel şartlara göre belirleneceğine ilişkin düzenlemeden önce olduğu gibi söz konusu düzenlemenin de AYM tarafından iptal edilmiş olmasına göre gerçek zararın belirlenmesinde … yönünden zarar sorumluları sürücü ve işletenden farklı bir yöntem getirilmesi kaza tarihinde yürürlükte bulunan KTK’nın 90. maddesine göre mümkün değildir.
Davalı … şirketi vekili tarafından istinaf dilekçesinde tamamen aksi iddia edilip, maluliyet raporunun özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre alındığı, oysa çalışma gücü kaybı yönetmeliğine göre alınması gerektiği ileri sürülmüş ise de, Mahkeme “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” çerçevesinde maluliyet raporu alarak davanın esası hakkında karar vermiştir. Kaza ve poliçe tanzim tarihinde “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kanuni düzenleme olmayıp, Genel Şartların ikincil norm olmasına göre genel şartlardaki düzenleme Kanuna ve Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğinden “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre rapor alınması yerindedir.
“Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik”, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” yerine getirilmiş bir yönetmelik olmadığından, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”, “Maluliyet İşlemleri Tespit Yönetmeliği” ile kısmen yürürlükten kaldırılmış ise de, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücünün” belirlenmesinde uygulanan “İş Kazası ve Meslek Hastalığı” oranlarının belirlenmesine yönelik hükümleri, … Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede ve … 17/09/2015 tarihli 2015/23 sayılı Genelgesinde açıklandığı üzere halen yürürlükte olması karşısında, davacının maluliyetinin belirlenmesinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” çerçevesinde alınan rapora göre karar verilmesi yerinde görüldüğünden davalının buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının maluliyeti ile kaza arasında illiyet bağının bulunduğu, kusur durumunun tespitine ilişkin raporun dosya kapsamına, kazanın oluş şekline uygun olduğu, maluliyet raporunun davacının gerekli polikliniklerde muayenesi yapılıp, konusunda uzman sağlık kurulunca düzenlenmiş olmasına ve hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı … şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalıdan alınması gereken 8.623,68 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 2.156,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.467,68 TL harcın davalı sigortacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı … şirketi tarafından yatırılan 100.00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalı … şirketine iadesine,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere 14.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.