Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/949 E. 2021/1953 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 14.09.2014 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın tek taraflı ve tam kusurlu olarak yaptığı kazada araçta yolcu olarak bulunan ve kaza tarihinde 25 yaşında olan davacının yaralanarak %58 oranında malul kaldığını, aylık net gelirinin 1.155,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketine 21/01/2016 tarihinde başvuru yapıldığını, ancak yanıt alamadıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 2.100,00 TL maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, 12.09.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 268.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi davaya cevap vermemiş; bilirkişi raporunun tebliğinden sonra rapora itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; …… yazılar yazıldığını, gelen bilgi ve belgeler ile birlikte dosyanın…. tevdi edilerek rapor aldırıldığını, raporda; “davacının 14/09/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %52 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceği, kaza nedeni ile sürekli bakıcıya muhtaç durumda olmadığı kanaatine varıldığının” belirtildiğini, dosyanın kusur raporu düzenlenmek üzere bilirkişi …. tevdi edildiği hazırlanan bilirkişi raporunda; “sürücü …’in olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yolcu ……emniyet kemerini takmadığından müterafik kusurunun olduğunun” bildirildiğini, dosyanın daha sonra hesap bilirkişisine verildiğini, bilirkişi … tarafından sunulan bilirkişi raporunda; “davacı …’in %20 müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra, geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 18.357,84 TL, sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının ise 385.570,32 TL olduğu, ancak kaza tarihinde ZMMS poliçesi ölüm ve sakatlanma klozu teminat limit tutarının 268.000,00 TL olduğu, davacının talep edebileceği tazminat tutarının poliçe limiti tutarı kadar olduğu, dosyada savcılık-karakol ifadeleri ve hatır taşımacılığını olup olmadığına dair üzerinde değerlendirme yapılabilecek diğer belgeler bulunmadığından davacının… plakalı araçta hatır için taşınıp taşınmadığının anlaşılamamış olup, hatır taşımasına ilişkin takdirin mahkemeye bırakıldığı, 04/02/2016 temerrüte düşme tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunabileceğinin” bildirildiğini, davacının hak kazanacağı tazminat tutarının 385.570,32 TL olup bundan %20 hatır indirimi yapılması halinde dahi davacının isteyebileceği en az tazminat tutarının 308.456,24 TL olup bu değer dahi poliçe limitinin üstünde olduğundan ve davacı yararına poliçe limiti kadar tazminata hükmedileceğinden hatır indiriminin sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 268.000,00 TL tazminatın 04/02/2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel mahkeme kararına esas alınan raporda belirlenen maluliyet oranının kabulünün mümkün olmadığını, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca; Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporunun dikkate alınmasını, işbu raporda trafik kazası ile maluliyet arasında illiyet bağının tespit edilmiş olması gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartlarına göre;
C.11. Genel şartların uygulanacağı sözleşmeler (Ek:RG-2/2/2016-29612) (1) Bu Genel Şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır. C.12. Yürürlük (Değişik Başlık:RG-2/2/2016-29612) (1) Bu Genel Şartlar 01/6/2015 tarihinde yürürlüğe girer. Trafik Sigortası Genel Şartları istenecek belgelerde belirtildiği üzere; Bedeni zararlarda, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu istendiğini bu sebeple Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca davacının maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e uygun hazırlanması gerektiğini, dava konusu sakatlık ile ilgili ibraz edilen sakatlık raporunun tıbbi danışmana inceletilmesi neticesinde aşağıdaki hususların tespit edildiğini,” 1-…’in 14.9.2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre %37,2 işgöremezlik (çalışma gücü kaybı, meslekte kazanma gücü kaybı) oranına neden olacağından, -dosyanıza son olarak eklenen- …..sayılı raporunda tespit edildiği bildirilen %52’lik oran olması gerekenin üzerindedir.
2. …’in 14.9.2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine” göre zarar görende %44 tüm vücut fonksiyon kaybı oranına neden olmaktadır. 3. …’in 14.9.2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen sekeli bir başkasının sürekli bakımını gerektirmemektedir.”söz konusu itirazlar yargılama esnasında yapılmış ise de Yerel Mahkemece itirazları hususunda detaylı inceleme yapılmadan eksik karar oluşturulduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince… 3. İhtisas Kurumu’ndan rapor alınması gerekmekte iken eksik inceleme ile karar verildiğini; davayı kabul manasında olmamak üzere raporlar arasındaki çelişki sebebiyle maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın … 3. İhtisas Kurumu’na sevk edilmesi gerektiğini ,Yargıtay kararları ve … Kurumu Kanunu’nun 16/2 maddesi “c” bendi gereğince; … Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemelere bildirmekle görevli olup Yargıtay 4. ve 17.,21,10. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış içtihatlarında da, bu konuya değinilerek, … Kurumu 3. İhtisas Kurulu dışında alınan raporlara itibar edilemeyeceğine hükmedildiğini, bu sebeple Yerel Mahkeme tarafından söz konusu çelişkinin giderilmesi bakımından dosyanın … 3. İhtisas Kurumu’na sevk edilmesi gerektiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin …. sayılı ilamında;”…davacının dava konusu yaralanma nedeniyle uğradığı sürekli iş gücü kaybının belirlenmesi amacıyla …. alınan 03/02/2010 günü rapora davalının itiraz ettiği gözetilerek, 2659 sayılı … Kurumu Yasası’nın 16/II-c maddesi gereğince, meslekte kazanma gücü kaybı konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle görevli … Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınacak raporla davacının iş göremezlik oranı belirlenerek, iş göremezlik zararının buna göre hesaplanması gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeden, eksik incelemeyle karar verilmiş olması doğru olmadığından, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir…” Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin …… sayılı ilamında ise; “ …daimi maluliyete ilişkin olarak alınacak raporun, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Her ne kadar Adana … Şube Müdürlüğünün 27.01.2011 tarihli raporunda Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü Hükümlerinin esas alındığı belirtilmiş ise de; tek hekim tarafından hazırlanan bu raporla Osmaniye Devlet Hastanesi raporu arasında açıkça çelişki bulunması karşısında mahkemece yapılacak iş, … Kurumu 3. İhtisas kurulundan, davacının maluliyet durumuna ilişkin tüzüğe uygun yeni bir rapor alınarak, çelişki giderildikten sonra sonuca göre karar verilmesi iken, çelişki giderilmeksizin 27.01.2011 tarihli rapora itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 28.12.2006 tarih, 62/14720 sayılı ilamında;“…2659 sayılı … Kurumu Kanunu’nun 16/2 maddesi (c) bendi gereğince … Kurumu 3. İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” hususunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemelere bildirmekle görevli kılmıştır. Anılan bu hüküm de gözetilerek davacının yaşı ve meslek grubu da belirtilerek … Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulun’dan … Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun rapor alınmalıdır. Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bu nedenle de bozulmalıdır.“Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin…, 19.12.2006 Tarihli İlamında; Hal böyle olunca …. K.Hastanesi’nin 23.10.2000 tarihli raporları ve Yüksek Sağlık Kurulu’nun 15.07.2005 tarihli kararıyla, … kurumu 3.İhtisas dairesinin 13.03.2000 ( tarihli kararı arasında oluşan çelişkinin, maluliyete ilişkin evrakların … Kurumu Genel Kurulu’na gönderilerek burada yapılacak inceleme ile giderilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece sürekli iş göremezlik oranını %79 ve %81 olarak belirleyen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden %79 oranındaki sürekli iş göremezliğin karara esas alınması hatalı olmuştur.” Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin …. 09.12.1998 Tarihli İlamında; “Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilirse, durum … Kurulunca karara bağlanır” denilmekte ve 28.6.1976 tarih 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında ise, mahkeme önüne gelen davada taraflardan birinin rapora itirazı halinde, mahkemece … Kuruluna başvurularak raporun alınması ve … Kurulu raporuna da itiraz edilmesi halinde … meclisine veya konuda uzman Tıp Fakültesi Konseyine başvurulmasının mümkün olduğunun belirtildiğini, dava konusu olayda davalı Sosyal Sigortalar Kurumu 09.03.1994 tarih… sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Ankara Hastahanesi Sağlık Kurulu raporunun gerçeklere uymadığını gerekçe kısmı ile sonuç kısmının çelişkili olduğunu bildirerek itiraz ettiği, davacı Kamber’nın ise 506 sayılı Kanunun 53’e göre malül olduğunu iddia ettiğine göre, tüm raporların ve dosyanın … Kuruluna gönderilerek karar alınması, oradan verilecek karara da itiraz edilmesi halinde … meclisinden veya uzman Üniversite Konseyinden karar alınarak denetlendikten sonra karar verilmesi gerekirken yazılı düşüncelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.“ şeklinde belirtildiğini, Yargıtay Kararları da aynı yönde olup, maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın … 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, buna rağmen yerel mahkeme kararında eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan kararın kaldırılması gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacı sigortalı araçta yolcu olduğundan hesaplanacak tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmasını, davacının kazayı yaşadığı sırada sigortalı araçta hangi amaçla bulunduğu ve bu taşımanın esasen hatır taşımasına binaen mi yapıldığı hususunun tespit edilmesi gerekliliği ve hatır taşımasının tespiti halinde bu hususun tazminat belirlenmesinde ciddi ve makul bir indirim sebebi olduğu Yargıtay’ın uygulamalarında sabit hale gelmiş bir hukuki gerçeklilik olmakla bu hususun yerel mahkeme tarafından tespit ve takdiri gerektiğini, hatır taşıması ve indiriminin mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi gereken indirim sebepleri arasında olduğunu, nitekim tazminat hukukunun bir ilkesi olarak, sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında oluşan eksilmeyi gidermek zorunda olduğunu, ne var ki zararın tamamen giderilmesini amaçlayan ‘’tam tazmin‘’ ilkesinin katı uygulanması, haksız ve adil olmayan sonuçlara yol açabildiğini, bu nedenle, dava konusu olayda meydana gelmiş olan özel sebepler sebebiyle yerel mahkeme tarafından işbu hususların re’sen araştırılarak tazminatta indirim yapılmasının hakkaniyet gereği olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 52. Maddesinde bazı olguların varlığı tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmiş ve somut olayda bunların varlığı halinde hakime tazminattan indirim yapma, gereğinde tamamen reddetme yetkisi tanındığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 51. Maddesi ile hâkimin olayın özelliklerine ve durumun gereğine ve kusurun ağırlığına göre zararın miktarını tespit edeceğinin hükme bağlandığını, burada sözü geçen olayın özelliği ve durumun gereği ekonomik ve sosyal olgular içinde değerlendirilebilecek geniş yorumlu kavramlar olduğunu, bu kapsamda, zararlı sonuç doğuran olayın, failin, zarar gören yararına bir davranışta bulunduğu (hatır işinde bulunduğu) sırada meydana gelmesinin de gösterilebileceğini, gerçekten de zarar, zarar verenin hiçbir karşılık almadan, zarar gören yararına yaptığı bir iş, bir eylem sonucunda meydana gelmişse, hakimin olayın bu oluş tarzını da gözeterek tazminattan indirim yapması gerektiğini, hatır işleri ve bu arada özellikle de hatır taşımacılığı, bir indirim sebebi olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 87/a’de hükme bağlandığını, hatır için taşımada salt yolcunun yararı bulunduğunu, buradaki amacın olayın özelliklerine göre hakkaniyete uygun bir sonuca ulaşmak olduğunu, hatır taşıması sebebi ile yerel mahkemece bu hususların araştırılarak indirim yapılması gerektiğine ilişkin emsal Yargıtay kararları olduğunu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin, 2012/987 E., 2012/12131 K. ve 06.11.2012 tarihli kararı: “Davacılar vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada desteklerinin öldüğünü açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak davacı eş …. için 1.000,00 TL destek, 60.000,00 TL manevi, diğer davacı çocuklar için ise 1.000,00’er TL destek ve 40.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi sadece maddi tazminattan limit ile ve temerrüt tarihinden sorumlu olarak) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili ıslah ile maddi tazminat talebi miktarı toplamını bilirkişi raporu doğrultusunda davacı …. için 50.729,11 TL, N. L. için 49.826,55 TL’ye yükseltmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. muris ile araç sürücünün arkadaş olup tavernada yemek yiyip alkol aldıktan sonra dönüş yolunda kaza yapmaları sebebi ile müterafik kusur ve hatır taşıması nedeni ile indirim yapılmasında bir isabetsizlik yok ise de, istikrar bulmuş içtihatlar ve somut olayın özellikleri nazara alındığında BK.nun 43. maddesi uyarınca hatır taşıması nedeni ile %40 oranında indirim yapılması fazla olmuştur, daha makul oranda hatır taşıması indirimi yapılması için kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”) hiçbir Yargıtay Kararında hatır taşımasına ilişkin delil sunulması hususu Sigorta şirketine yüklenmediğini, somut olayda davacı aracında ücret karşılığı olmaksızın seyahat etmesi nedeniyle hatır taşıması söz konusu olduğundan kabul manasında olmamak üzere yapılacak hesaplama sonucunda belirlenecek tazminattan makul oranda indirim yapılması gerektiğini, hükmedilen faizin yasaya ve usule aykırı olduğunu, ıslah edilmemiş tutar için tazminat faiz sorumluluğunun temerrüt tarihinden itibaren, ıslah edilmiş tutara ilişkin tazminat ve faiz sorumluluğunun ise ıslah tarihinden itibaren başlayacağını, Yargıtay 15. H.D. … 11.04.2007 Tarihli kararında belirtildiği üzere; “Daha önce davalılar temerrüde düşürülmediğinden, 1.000.000.000 liralık alacak kısmına dava tarihinden, ıslahla arttırılan kısma ise 07.02.2005 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmamıştır.” denilmek suretiyle ıslah edilmiş tutara ilişkin tazminat ve faiz sorumluluğunun ıslah tarihinden itibaren başladığının açıkça ifade edildiğini, bu sebeple alacağın tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olmakla kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.02.2019 Tarih…. Karar sayılı kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen tazminatın mahkemece benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece alınan maluliyet oranının kaza tarihindeki yasal mevzuata uygun olarak belirlenmesine, maluliyet oranın mutlaka … 3. İhtisas Dairesi’nden alınması zorunlu kılan bir yasal mevzuat bulunmamasına, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamış olmasına rağmen hatır taşıması indirimi yapılması halinde dahi davacının isteyebileceği tazminat tutarının (hatır taşıması indirimi yapılmış haliyle 308.456,24 TL) poliçe limitinin üstünde (268.000,00 TL) olması nedeniyle hatır taşıması indiriminin sonuca etkili olmamasına, hükmedilen tazminata temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 18.307,08 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 4.576,77 TL’nin mahsubu ile kalan 13.730,31 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere 04.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.