Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/896 E. 2021/1463 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/09/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 15/12/2017 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı …. plakalı araç ile ….plakalı aracın karıştığı trafik kazasında ….. plakalı araç içeresinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde…… plakalı aracın asli kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00 TL sürekli iş göremezlik, 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL bakıcı gideri olma üzere 150,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 30/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 11/12/2018 tarama tarihli dilekçesi ile; alacak taleplerini 106.688,75 TL’ye yükseltmiş noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde , davacının gerekli belgeler ile başvuru yapmadığından dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının zararının ispat edilmesi gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, talep edilen faiz türünün mesnetsiz olduğunu savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından; davacının 02/01/2018 kazaya bağlı özür oranının %23 olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkacak bakıcı ihtiyaç süresinin 1 ay, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği,…… plakalı araç sürücüsü dava dışı …’in %100 oranında kusuru,…..plakalı araç sürücüsü…… kusuru bulunmadığı, davacı …… plakalı araç içinde yolcu olarak bulunduğu ve kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından hatır taşıması indirimi yapılması istenmiş ise de davacının davalıya sigortalı araçta yolcu olarak bulunmadığı, bu nedenle davalı sigorta şirketinin hatır taşıması indiriminden faydalanamayacağı, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün kusuru nispetinde 97.171,74 TL geçici iş göremezlik, 12.968,12 geçici iş göremezlik tazminatının hesaplandığı, iş bu tazminatın ödenmesinden davalı sigorta şirketi kazaya karışan aracın ZMMS ile sigortacısı olması sebebiyle ve hesaplanan tazminat da poliçe limiti dahilinde olduğundan sorumlu olabileceği, temerrüt tarihi olan 30/01/2018 tarihinden itibaren sigortalı araç ticari nitelikte olduğundan avans faizi talep edilebileceği gerekçesiyle DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 98.173,37 TL kalıcı, 8.615,38 TL geçici iş göremezlik tazminatının 30/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … ….. AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, avans faizine hükmedilemeyeceğini, davacı vekilinin müvekkil sigorta şirketine yapmış olduğu ilk başvuruda, yalnızca kaza tutanağı gönderilmiş olup meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığı, omurga kısmında kırıklar oluştuğu, geçici iş göremez durumda kaldığı ve maddi zararının doğduğu iddia edilerek miktarı belirsiz olan mezkur zararın giderilmesinin talep edildiğini, bu başvuruya cevaben müvekkil şirket tarafından, hasar dosyasının tamamlanabilmesi için, Savcılık takipsizlik veya ceza mahkemesi kararı, sigortalı araç sürücüsüne ait alkol raporu, heyet raporu, maaş bordrosu, İban hesap bilgileri istenilmiş olup evrakların gönderilmesi halinde dosyanın değerlendirmeye alınacağı bildirilmesine rağmen bu bilgilerin gönderilmediğini, geçerli bir başvurunun bulunmadığını, yerel mahkemeye sunulan ve gerekçeli kararın dayanağını oluşturan 20.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda; ‘…’in kusurlu olduğu, … ….. kusuru bulunmadığı, davacının kazanın oluşumunda kusur ve ihmali bulunmadığı, emniyet kemeri takıp takmamasının da söz konusu kazada vücudunda meydana gelen yaralanmayı azaltabilecek nitelikte olmadığından müterafik kusurundan söz edilemeyeceğinin belirtildiğini, oysa emniyet kemeri takmanın yasal zorunluluk olduğunu, ayrıca hükümde yer alan ve davacıdan alınarak kendilerine ödenmesine karar verilen 50,00 TL vekalet ücretinin ise miktar itibariyle istinaf etme gereğinin hasıl olduğunu, nisbi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinden az olamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Somut olayda, ….. tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan raporda “2013 tarihli Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği”nin uygulanamayacağı belirtilmişse de, düzenlenen raporda hangi yönetmelik hükümleri uygulanarak sonuca gidildiği belirtilmemiştir. Bu nedenle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığından mahkemece, davacı için…..kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre davacıda maluliyet bulunup bulunmadığı ve varsa oranının ne olduğu hususlarında, ayrıntılı, gerekçeli, tıbbi tespitleri içeren, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken,….. ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas – 2020/40 sayılı Kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, kaza ve rapor tarihi itibarıyla mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Yargıtay görüş değişikliği gereğince hesaplamada devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü ve 1.8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, öncelikle Mahkemece … Dairesi’nden kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre davacıda maluliyet bulunup bulunmadığı ve varsa oranının ne olduğu hususlarında, ayrıntılı, gerekçeli, tıbbi tespitleri içeren, denetime elverişli rapor alınarak, dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile davalı lehine kazanılmış haklar gözetilerek, davacının muhtemel ve beklenen yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, bakiye ömrü esas alınarak talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması için ek rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ….. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı tarafından yatırılan 1.821,97 TL istinaf karar harcının talebi halinde davalı sigorta şirketine iadesine,
3-İstinafa gelen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Davalı tarafından yatırılan gider avansından, kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.