Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/872 E. 2021/1632 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 26. HUKUK DAİRESİ …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 30/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17/02/2014 tarihinde, bisikleti ile seyir halinde olan davacının, plakası belirlenemeyen bir araç ile karıştıkları kaza sonucunda bacağı kırılarak yaralandığını ve %3 oranında maluliyetinin oluştuğunu, davalı tarafa yapılan başvuru üzerine belirlenen tazminat miktarını kabul etmediklerini belirterek, davacının yaralanması nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 100,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın zamanaşımana uğradığını, davadan önce usulüne uygun olarak başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı tarafın sorumluluğunun kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olarak ve karşı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen davalının temerrüdü söz konusu olmadığından faiz talebini de kabul etmediklerini belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının, bisikleti ile seyir halindeyken, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç ile karıştıkları kaza sonucunda vücut genel çalışma gücünü %21.3 oranında kayıp edecek ve 9 ay iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davacı sürücünün %50 ve kimliği belirlenemeyen araç sürücüsünün ise %50 oranında kusurlu oldukları gerekçesiyle, aktüer bilirkişi raporu ile belirlenen ve ıslah edilen rakamlar üzerinden davanın kabulüne, 43.103,66-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 03/05/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; KTK’nun 97.maddesine göre, davalıya usulüne uygun başvuru yapılmadan açılan davanın usulden reddine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, …… plakalı aracın kazaya kusuru ile sebep olup olmadığının somut deliller ile ispat edilmediğini, davalı tarafından yaptırılan kusur incelemesinde davacının %70 oranında kusurlu olduğu belirlenmişken, mahkemece davacının %50 oranında kusurlu kabul edilmesinin ve çelişkinin giderilmemesinin, dava dilekçesinde kabul edilen %3 oranındaki maluliyet oranını aşar şekilde % 21.3 oranında maluliyet kabulünün ve dava tarihinden öncesini esas alır şekilde faiz başlangıç tarihi belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza 17/02/2014 tarihinde meydana gelmiş, maddi tazminat hesaplanmasına ilişkin hükme esas alınan aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 05/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda hesaplama PMF yaşam tablosuna göre ve “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak yapılmıştır.
TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “…..” cetvellerine göre saptanmakta iken,….. ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağından Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin….. Sayılı kararı ile içtihat değişikliğine gidilerek, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “……” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemi benimsendiğinden, bu yönteme göre alınacak rapora göre hüküm kurulması gerektiği açıktır.
Bu durumda, mahkemece anılan ilkelerin uygulandığı şekilde rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı hesap içeren bilirkişi raporuna göre ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmemiş, yukarıdaki esaslar doğrultusunda ve kazanılmış haklar korunarak yeniden rapor alınması bakımından karar kaldırılmıştır.
Yine, dava dilekçesinin kapsamı itibari ile davacı vekilinin, davacının maluliyet oranını %3 ile sınırladığı sabittir. Mahkemece, %21.3 maluliyet oranını esas alınarak hüküm kurulmuştur. HMK 29/1.maddeye göre hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı tarafça, kaza nedeni ile oluşan maluliyet oranı %3 olarak kabul edildiğinden, bu oranı aşar şekilde kabul ile karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı görülmüş ve yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekmiştir.
Bu gerekçeler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yeniden yargılama yapıldıktan sonra bir karar verilmesi bakımından, HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/12/2018 tarih,….. Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinafa gelen davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından istinafa gelen davalı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,

6- Eskişehir 4 İcra Dairesi 07/02/2019 tarih ve…. esas sayılı dosyasına yatırılan teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/09/2021tarihinde oy birliği ile karar verildi.