Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/859 E. 2021/1521 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : … (Trafik Sigortası Kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … … … Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13.11.2015 tarihinde, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıya ait sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin….. sayılı tespit dosyasında davacının aracında 5.114,00 TL hasar, 4.000,00 TL değer kaybı ve 400,00 TL araç mahrumiyeti oluştuğunun tespit edildiğini, davalının davacının aracına arkadan çarpması nedeniyle asli kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 23.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile de 5.760,00 TL değer kaybının tüm davalılardan, 800,00 TL, araç mahrumiyetinin ise davalı sürücü …’nden tahsilini istemiştir.
Davalılar … …..vekili, kusur oranı ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, kusurun ve hasarın davacı tarafından ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, tazminat kalemlerinin açıklanması gerektiğini, davalılara ait aracın 13.11.2015-13.11.2016 tarihleri arasında kendilerine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, davacının aracındaki hasar için … … AŞ’ne 24.02.2016 tarihinde 5.153,00 TL rücu ödemesi yaptıklarından sorumluluklarının sona erdiğini, eksik ödeme bulunmadığını, kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, değer kaybını kabul etmediklerini, kaza tarihi itibarıyla davacının aracının kilometresi, daha önce kaza yapıp yapmadığının belirlenmesi, daha önce kazaya karışması halinde hasarsızlık vasfının yitireceğinden değer kaybı olmayacağını, 01.06.2015 tarihli ZMMS Genel Şartları ekinde değer kaybının ne şekilde hesaplanacağının düzenlendiğini anılan yasal düzenlemenin dikkate alınması gerektiğini, somut olayda davacı aracındaki hasar arka tampon ve bagaj kapağında olduğundan değer kaybı bulunmadığını, belirsiz alacak davası açma koşullarının somut olayda mevcut olmadığını, hasar, zarar, illiyet bağının davacı tarafından ayrı ayrı kanıtlanması gerektiğini, dolaylı zarar olan araç mahrumiyeti isteminin teminat dışı olduğunu, tespit dosyasındaki bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, kaza tarihinden değil ancak temerrüt tarihinden faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece; davanın trafik kazası nedeniyle oluşan araçta değer kaybı ve aracın kullanılamamasından kaynaklanan mahrumiyet zararının tahsili istemli olduğu, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; Davalı sürücü … … idaresindeki…. plakalı hususi araç ile seyri sırasında, davacıya ait ….. plaka sayılı araca çarpması sonucunda oluşan trafik kazası dolayısıyla davacının olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalı sürücü … …’nın % 100 oranında kusurlu olduğu, alınan hesap bilirkişisi raporuna göre davacıya ait araçta kaza nedeniyle 5.760,00-TL değer kaybının bulunduğunun, ayrıca aracın hasarının yapımı sırasında 800,00-TL mahrumiyet zararının ortaya çıktığı, davalı ……. plakalı aracın sürücüsü olması nedeniyle kusuru oranında yine diğer davalı … … …… Ltd. Şti.’nin araç maliki (işleteni) olması nedeniyle diğer davalı … … … … Şirketi’nin ise ZMMS poliçesi kapsamında sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla, değer kaybı ve mahrumiyet zararı bakımından davanın bilirkişi raporunda belirlenen miktarlar üzerinden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmesi gerektiği kanısıyla davanın kısmen kabulü ile; 5.760,00 TL araçta oluşan değer kaybının olay tarihi olan 13.11.2015 tarihinden (davalı … şirketi bakımından dava tarihinden itibaren ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) itibaren yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, 800,00 TL mahrumiyet zararının ise davalılar … ….. olay tarihi olan 13.11.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin diğer tüm taleplerin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … … … … Şirketi vekili tarafından istinaf talebinde bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … … … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporunda belirlenen kusura itirazları olduğunu, sigortalı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, somut olayda çok araçlı bir kaza mevcut olup yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca, çok araçlı kazalarda, kazanın oluşumunda kusurdan ziyade, zararın oluşmasına yol açan kazanın münferit olarak incelenmesi ve kusur dağılımının ona göre belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, konu ile ilgili bir kararında, her kazanın kendi içinde kusur yönünden değerlendirilmesi gerektiğini ve kusur durumlarının araştırılması gerektiğini belirttiğini; “Bu şekildeki zincirleme çarpışma olaylarında kusur yönünden her çarpışma kendi içinde değerlendirmeye tabi olup, sonraki çarpışma ile illiyetli ve her iki çarpmayı meydana getirenlerin sorumlulukları müteselsil değildir. Bu durumda mahkemece, davacının aracına davalıların aracının çarpmasından sonra üçüncü kişiye ait bir otobüsün de davalıların aracına arkadan çarpmasının davacının aracında husule getireceği bir zarar ya da davacının aracında davalıların aracının çarpması ile meydana gelmiş olan hasarın artması sureti ile zarar ziyadeleşmesi durumu mevcut olup olmadığının, olmuş ise miktarının bilirkişiden alınacak ek bir raporla belirlenmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bunun aksine olarak eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 19.03.1993 1992/7821 E. 1993/2193 K.) olayda değer kaybı bulunmadığını, … genel şartları gereğince mini onarım ile ve ya ana iskelet ve şasede hasar olmaksızın giderilebilen hasarların teminat dışı olduğunu, somut olayda aracın ana gövdesinde zarar meydana gelmediğini, hasar gören parçaların arka tampon ve bagaj kapağı kısımları olup bununla birlikte söz konusu hasar, mini onarım ile giderildiğini, bu nedenle değer kaybı hesaplaması yapılmasının mümkün olmadığını, nitekim alınan eksper raporunda da araçta meydana gelen hasarın mini onarım ile giderildiği, araçta değer kaybı meydana gelmediğin açık bir şekilde belirlendiğini, buna rağmen mahkemenin oldukça fahiş bir şekilde değer kaybı hesaplayarak hüküm kurduğunu, teminat dışı iddiaları saklı kalmak kaydıyla değer kaybının fahiş olduğunu, teminat dışı itirazları saklı kalmak kaydıyla değer kaybının da olması gerekenden fazla hesaplandığını, söz konusu bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, değer kaybı talep edilen aracın, kaza tarihi itibariyle kilometre, rayiç değeri, yaşı, aynı aracın daha önce kazası bulunup bulunmadığı dikkate alınması gerektiğini, aracın, daha önce başka kazasının bulunduğu durumda; araç “hasarsızlık” vasfını dava konusu kazadan önce kaybetmiş olacağından, değer kaybı iddialarının kabulünün mümkün olmayacağını, 01.06.2015 tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ekinde, değer kaybının ne şekilde ve hangi formüllere göre yapılacağının düzenlendiğini, dilekçe ekinde sunulmuş olan genel şartlarda görüleceği üzere, değer kaybının hesaplanmasında yalnızca rayiç değer değil; hasarın hangi parçada ne düzeyde olduğu; aracın kilometresi gibi hususların da dikkate alınması gerektiğini, aracın değişen parçaları olup olmadığı, varsa bu parçaların değeri ile araçta meydana getireceği değer kaybı oranı, oluşan maddi hasar tutarı gibi hususların değerlendirilmesini, ancak somut olayda herhangi bir şekilde bu hususlarda değerlendirme yapılmadığını, gerek KTK. 90 gerekse de 01.06.2015 tarihli ZMM Genel Şartlarda değer kaybı hesabı genel şartlar ve ekindeki formüllere göre yapılmalıdır denildiğini, ancak söz konusu karara dayanak bilirkişi raporunda formüllerin görülmediğini bu nedenle mahkeme kararının kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı … şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan davacı tarafa ait araçta meydana gelen değer kaybı ve araç mahrumiyeti istemine ilişkindir .
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen (kaza tespiti tutanağı ile uyumlu 07.08.2017 ve 18.06.2018 tarihli bilirkişi raporları) kusur oranının hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihinde…. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Dava konusu aracın kazadan önceki piyasa değeri ile onarımdan sonraki piyasa değeri arasındaki farkın değer kaybı olarak belirlenmesi gerekmektedir.) Hükme esas alınan 18.06.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda değer kaybının 01.06.2015 tarihli ZMMS Genel Şartları eki gereğince hesaplanmış olması doğru olmamakla birlikte bu husus istinaf isteminde bulunanın sıfatına göre (dava konusu aracın kazadan önceki piyasa değeri ile onarımdan sonraki piyasa değeri arasındaki fark 07.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda 6.400,00 TL olarak hesaplanmış iken, … genel şartları eki gereğince hesaplama yapılan ve hükme esas alınan 18.06.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda 5.760,00 TL olarak hesaplanmıştır) kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … … … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … şirketinden alınması gereken 393,46 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından başvuru sırasında peşin alınan 115,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 278,46 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … şirketinden alınarak, Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı … şirketi tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde adı geçen davalıya iadesine,
5-Davalı … şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.