Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/843 E. 2021/1313 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 21.07.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davacının yolcu konumunda olup kusursuz olduğunu, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, ancak başvurunun reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL geçici, 500,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında geçici iş göremezlik tazminatı talebini 7.875,00 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin 87.507,26 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın KTK.nın 97. maddesi gereğince davalı sigorta şirketine başvuru yaptığını, davacıya 15 gün içinde yazılı olarak cevap verilerek eksik evrakların tamamlanmasının istendiğini, evrakların tamamlanmaması nedeniyle hasar dosyasının neticelendirilemediğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının gerçek zararının ve kusur oranının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, olayda hatır taşıması olduğundan tazminattan indirim yapılmasını, geçici iş göremezlik zararından davalının sorumlu olmadığını, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5.b maddesi gereğince ….nın sorumlu olduğunu, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizden sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sigortalı ve dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobilin direksiyon hakimiyetini kaybederek, yolun dışına çıktığı ve elektrik direğine çarptıktan sonra savrulup takla atması sonucu meydana gelen kazada araç içinde yolcu olarak bulunan davacı …’in yaralandığı, araç sürücüsü …’in %100 kusurlu olduğu, sürücünün olay sonrası yapılan alkol ölçümünde 0,31 promil düzeyinde alkollü olduğu, bu düzeyin sürücünün güvenli sürüşünü etkilemeyeceğinin belirtildiği, davacı yolcunun ise trafik kurallarına uygun olarak emniyet kemerini taktığı anlaşıldığından kendisinin yaralanmasında müterafik kusuru görülmediği…… vücut genel çalışma gücünden %19,2 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının belirtildiği, aktüer bilirkişi raporu ile … hizmet döküm belgesinden davacının olay tarihi itibariyle net asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği, hesaplamada bu oranlardan yararlanıldığı, buna göre geçici iş göremezlik zararının 7.875,00 TL, maluliyet zararının 87.507,26 TL olduğunun belirtildiği, ek raporda ise geçici iş göremezlik zararının 9.618,72 TL, sürekli iş göremezlik zararının 79.520,35 TL olduğunun tespit edildiği, davacı vekili tarafından davalı sigorta şirketine başvurduğu anlaşılmakla, temerrüt tarihinin esas alındığı, davacının emniyet kemeri takmış olduğu ve hatır için taşındığına dair herhangi bir delile rastlanmadığı, bu yönde ispat yükü davalıda olup ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 9.618,72 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 79.520,35 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 89.139,07 TL tazminatın 30.08.2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının maluliyetinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe” göre tespit edilmesi gerektiğini, Ankara Üniversitesi raporunda davacı yanın maluliyetinin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre değerlendirildiğini, kazaya karışan … plakalı aracın 15.11.2015-2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu kazanın ise 21.07.2016 tarihinde meydana geldiğini, kaza ve poliçe tarihine göre 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Genel Şartların esas alınması gerektiğini, Yeni Genel Şartların maluliyetten kaynaklı tazminat istemleri hakkındaki A. 5 maddesi, c bendi 2. Paragrafı gereğince özürlülük oranının belirlenmesi gerektiğini, hükme esas alınan hesap raporunu kabul etmediklerini, hesap raporunda davacı …’in doğum tarihinin yanlış yazıldığını ve buna bağlı olarak yanlış hesaplama yapıldığını, ZMMS genel şartlarına göre geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, Yeni Genel Şartlar ile bu talepler sağlık gideri kapsamından sayılacağından … tarafından karşılanması gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz hükmünün haksız olduğunu, davacı tarafça usulüne uygun bir başvuru yapılıp yasada belirlenen süre dolmadan alacağın muacceliyetinden söz edilmeyeceğini, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden temerrüde düşmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulüne uygun başvuru yoksa temerrüdün dava tarihi olduğunun kabulü gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hesaplanacak tazminata ancak davacının ıslah ettiği kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olan davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi davacı tarafından dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, gerekli evrakların ibraz edilmediğini belirterek davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dosya kapsamında dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığı, dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş olup bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmediğinden ve dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. Maddesine göre dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketinin diğer istinaf nedenlerinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK.nın Tasarruf ilkesi başlıklı 24.maddesinde; “(1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.
(2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.”
6100 sayılı HMK.nın 25. Maddesinde “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Ve Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” düzenlemesi gereğince taraflarca getirilme ilkesi benimsenmiş olup hakimin tarafların söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alması hukuka aykırılık oluşturur.
HMK.nın taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. Maddesinde ise “ Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü gereğince hakim tarafların taleplerinin aşacak şekilde karar veremez.
Davacı vekili, dava dilekçesi ile 500,00 TL geçici, 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 7.875,00 TL, sürekli iş göremezlik tazminatını da 87.507,26 TL olarak ıslah etmiştir. Mahkemece alınan ek bilirkişi raporuna göre davacının talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davacının ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebini 7.875,00 TL olarak ıslah ettiği gözden kaçırılarak HMK.nın 26. maddesine aykırılık oluşturacak şekilde talep aşılarak 9.618,72 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi ek raporunda, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının belirlenmesinde istinafa başvuran davalı sigorta şirketinin talebi gibi TRH 2010 yaşam tablosu ve % 1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de hesaplama yöntemi, bakiye ömür süresi aktif ve pasif dönem hesabı ve bu dönemler için esas alınan gelir ve hesaplama yöntemi gibi hususlar denetlenmeye uygun olmadığından hükme esas alınması isabetli görülmemiş olup istinaf kanun yoluna başvuran davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklarda gözetilerek davacının zararının hesaplanması için denetime uygun ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01.07.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.