Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/823 E. 2021/1218 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2018
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 23/03/2010 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, davalıya trafik sigortalı aracın sürücüsü …’nın vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davacıların herhangi bir kusurunun bulunmadığını, …’nın vefatı nedeniyle davacıların (eş ve çocuk) destekten yoksun kaldığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı eş … yönünden 2.000,00-TL, davacı … yönünden 2.000,00-TL olmak üzere toplam 4.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; 18.06.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı eş için 148.615,03 TL, davacı çocuk için 26.384,97 TL tazminatın tazminini istemiştir.
Davalı taraf usulüne uygun tebliğe rağmen süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, kazanın tek taraflı trafik kazası olması nedeniyle kusur raporuna ihtiyaç duyulmadığı, davacıların destek zararının hesaplanması için alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacı …’nın destekten yoksun kalma zararının 231.302,01 TL, davacı …’nın destekten yoksun kalma zararının 41.065,14 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen ZMMS poliçesinin kaza tarihi itibariyle teminat limitinin 175.000,00 TL olduğunun belirlendiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece kabul gördüğü, davacıların davasının bedel arttırım dilekçesi dikkate alınarak ve poliçe limitleri de göz önünde tutularak davacı … yönünden 148.615,03 TL, davacı … yönünden 26.384,97 TL yönünden kabulünün gerektiği, söz konusu bedele aracın cinsi de göz önüne alındığında davalının 16/12/2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermek gerektiğinden bahisle, davanın kabulü ile; 148.615,03TL’nin 16/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ya verilmesine, 26.384,97 TL’nin 16/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 23.03.2010 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında sürücü …’nın vefat etmesi nedeniyle davacıların açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olduğunu, Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 11.06.2018 tarihli raporda; davacılardan …’nın destekten yoksun kalma zararının 231.302,01 TL, diğer davacı …… destekten yoksun kalma zararının 41.065,14 TL olarak tespit edildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen ZMMS poliçesinin ise kaza tarihi itibariyle teminat limitinin 175.000,00 TL olduğunun belirtildiğini, mahkemece iş bu rapora itibar edilerek davacıların bedel artırım dilekçesine göre davanın kabulüne karar verildiğini, yargılama esnasında kusur raporu alınmadığını, bu nedenle eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm tesis edildiğini, kaza tespit tutanağında sürücü …’ya yüzde yüz kusur verildiğini, sürücünün yüzde yüz kusuru nedeniyle davacıların müteveffa sürücünün kusurundan yararlanarak tazminat talebini kabul eden mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, bu husustaki itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca birebir aynı konuya ilişkin davalarda kusur raporu alınmaksızın eksik inceleme ile kurulan hükümlerin bozulduğunu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin….. sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30.01.2007 tarih….. sayılı kararı), mahkemenin kazanın tek taraflı trafik kazası olması nedeniyle kusur raporuna ihtiyaç duyulmadığını kabul ettiğini, trafik kazası tespit tutanağında müteveffa …’nın kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, Bu konuda bir kusur incelemesi yapılıp rapor düzenlenmeksizin verilen hükümde usul ve yasaya uyarlık bulunmadığını, Hiç Kimse Kendi Kusurundan Yaralanamaz İlkesi Gereğince davalı Firma Tarafından Sigortalanan Araç Sürücüsünün Kendi Kusuru Neticesinde Vefat Etmesi Nedeniyle Meydana Gelen Zarardan (Destekten Yoksun Kalma Tazminatı) davalı Firmanın Hukuken Sorumluluğu bulunmadığını, olayda; davalı firma tarafından sigortalanan aracın sürücüsünün kendi kusurlu eylemleri neticesinde trafik kazası meydana geldiğini ve sürücünün hayatını kaybettiğini, davacılar tarafından vefat eden araç sürücüsünün desteğinden yoksun kalındığı iddiası ile iş bu davanın açıldığını, sorumluluk hukukunun en önemli amacının, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermek olduğunu, zararın tazminini talep etme hakkının doğrudan zarar görene tanındığını, bunun dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkının, kural olarak olmadığını, bu sebeple sözleşme dışı sorumluluk hukukunda üçüncü bir kişinin maruz kaldığı yansıma zararının, prensip olarak, tazmin edilemez nitelikte olduğunu, bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanındığını, böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarının kabul edildiğini, böyle bir zararın murisin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan murisin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da olmadığını, murisin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zararın doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluştuğunu, talep edilen destek zararının, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarar olduğunu,
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 86’ncı maddesi hükmü uyarınca, işletenin kusurlu eylemleri nedeniyle meydana gelen zararlar nedeniyle sorumlu tutulamayacağının kabul edildiğini, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi hükmüne göre ise; “zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir.” denildiğini(birebir aynı konuya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen 01.11.2017 tarihli, ….Karar numaralı kararı), desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edileceğine hükmedildiğini, … firmalarının veya işletenin araç sürücüsünün kusurlu eylemleri nedeniyle meydana gelen ölüm nedeniyle sorumlu tutulamayacağına karar verildiğini, dava konusu kaza nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği destekten yoksun kalma tazminatından davalı firmanın herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, mahkemece işbu dosyada alınan Bilirkişi Raporunda davacının destekten yoksun kalma tazminatından yararlanabileceğinin belirtildiğini, Yargıtay kararları ve somut olaydan da anlaşılacağı üzere davacı tam kusurlu olup, destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zararı olması nedeniyle dava konusu kaza ile davacının uğradığını iddia ettiği destekten yoksun kalma tazminatı bakımından davalı şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebi konusunda yeterli inceleme yapılmamış olmasının yasaya aykırı olduğunu, bilirkişilerce düzenlenen raporda davacının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına dair yapılan hesaplamada davacılardan … için 231.302,01 TL, … için de 41.065,014 TL tutarında tazminat hesaplandığını, davacılar tarafından da işbu limit uyarınca dava bedeli artırımına gidildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen ZMMS poliçesinin ise kaza tarihi itibariyle teminat limitinin 175.000,00 TL olduğunun belirtildiğini, desteğin vefatı nedeniyle annesi ve babası tarafından 11.01.2017 tarihinde tahkim komisyonuna müracaat edildiğini (……), dilekçeye ekli ibraname düzenlenerek başvuran vekili ile sulh olunduğunu, poliçe limitinin tamamının 175.000,00 TL olup, takip edilen bu dosya ile limitin aşıldığını, aktüer raporunda anne ve babanın paylarının saklı tutulduğu ifade edilmiş ise de, poliçe teminatı olan 175.000,00 TL’nın paylaştırılmadığını, bilirkişi tarafından düzenlenen 11.06.2018 tarihli raporda davalı şirketin sorumlu olduğunun düzenlendiğini ve Mahkeme tarafından işbu rapor esas alınmak suretiyle karar verildiğini, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebi konusunda yeterli inceleme yapılmamış olmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek bu bilirkişi raporuna dayanılarak tesis edilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Somut olayda 23.03.2010 günü davalıya trafik sigortalı, sürücü …’nın yönetimindeki araçla gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucu davacılar murisi … vefat etmiştir. Mahkemece 11.06.2018 tarihli bilirkişi raporu esas alınıp, davacılar vekilince 175.000,00 TL olan poliçe limitine göre garameten paylaştırma yapılarak, bedel artırım dilekçesi ile talep edilen tazminat yönünden hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 53. maddesinde ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlanmış olup, bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, … şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/1. maddesinde “zarar görenlerin tazminat alacakları, … sözleşmesinde öngörülen … tutarından fazla ise, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, … tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur” düzenlemesine yer verilmiştir.
KTK’nun 96. maddesindeki hükme göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da … sözleşmesinde öngörülen … bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, … bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır. Zarar görenler arasında eşitlik esasını dikkate alan bu ilkenin, zorunlu mali mesuliyet sigortalarında da dikkate alınması gerekmektedir.
Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş, çocukları ile ana ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir.
Somut olayda; desteğin sürücüsü olduğu dava konusu kazayı yapan araç için, davalı … şirketi tarafından ZMMS poliçesi düzenlenmiştir. Poliçeye göre ölüm halinde kişi başına teminat limiti 175.000,00 TL’dir. Mahkemece alınan aktüer bilirkişi raporunda müteveffanın eş ve çocukları olan davacıların destek göreceklerinin kabulü ile destek tazminatı hesaplaması yapıldığı (tazminat toplamının poliçe limitini geçtiği), raporun tanzim tarihinde sağ olduğu anlaşılan desteğin annesi … ve babası…. için talepleri olmadığından destek tazminatı hesaplanmadığı, ancak paylarının saklı tutulduğu bildirilmiş ise de, davacılar vekilince bedel artırım dilekçesinde talep ettiği tazminatların toplamı poliçe teminat limiti 175.000,00 TL’sına tekabül ettiğinden, poliçe limitinden desteğin anne ve babasına limit ayrılmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davalı … şirketince istinaf aşamasında ibraz edilen 19.06.2017 tarihli,….. sayılı, … tahkim komisyonu kararında,…. başvurusu üzerine davaya konu trafik kazası nedeniyle garame hesabı sonucu desteğin annesi Nehriban için 24.850,04 TL, babası Kenan için 23.713,94 TL destekten yoksun kalma tazminatının 22.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … ‘den tahsiline karar verildiği, desteğin anne ve babasının vekili tarafından düzenlenen 03.07.2017 tarihli “kesin mutabakatname, ibraname, feragatname, makbuz” başlıklı belgede, … tahkim komisyonunca hükmedilen tazminatların ferileri ile birlikte toplam 62.898,00 TL olarak vekilin hesabına ödenmesi kaydı ile …nin ibra edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Bu tazminatın ödenip ödenmediğine dair dosyada belge ve bilgiye rastlanılmamıştır.
Eldeki iş bu davada davacılar desteğin eşi ve çocuğu olup, bilirkişi raporunda, poliçe limiti de dikkate alınıp, garameten paylaştırma yapılarak, davacı eş ve çocukla birlikte anne ve babanın destek payları da düşülerek hesaplama yapılması gerektiği halde desteğin anne ve babasının durumunun değerlendirilmediği görülmektedir. Bu haliyle desteğin anne ve babasına ayıracağı destek payının davacılara dağıtılarak yapılan tazminat hesabı, destekten yoksun kalma tazminatının amacına ters düşmektedir. Bu durumda, mahkemece, yukarıdaki ilkeler uyarınca yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece öncelikle murisin yeni tarihli nüfus kayıt örneği de dosya içerisine alınarak, hükme esas alınan raporu sunan aktüer bilirkişiden; destek tazminatından yararlanacak davacı eş, çocuk, desteğin anne ve babasının yaşam süreleri belirlenip, progresif rant tekniği uygulanarak, dava dışı anne ve babaya da destek payı ayrılmak suretiyle davacıların destekten yoksun kalma zararlarının hesabının yapılması, istinaf dilekçesine ekli … tahkim komisyonu kararı ve ibraname de değerlendirilip, dava dışı anne babaya tazminat ödemesi yapılıp, yapılmadığı hususunun araştırılıp gerekli belge ve bilgilerin temini ile sigortacının sorumlu olduğu poliçe limiti netleştirilerek, davalı … şirketinin olayda zarar görenlere karşı sorumlu olduğu teminat limitinin garame hesabı ile zarar görenlere paylaştırılması, akabinde davalının, davacılara garameten ödemekle yükümlü olduğu tutarın hesabının yapılması amacıyla hüküm kurmaya ve denetime elverişli ek rapor alınması, ek raporun dosyaya sunulmasından sonra tüm deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden HMK’nın 355. Maddesi gereğince davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı … … A.Ş. vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.11.2018 tarihli …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı … şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davalı … şirketi tarafından peşin olarak yatırılan 2.990,00 TL istinaf karar harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,
3-İstinafa gelen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Davalı … şirketi tarafından yatırılan 50,00 TL istinaf gider avansından, kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.