Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/765 E. 2021/1079 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 02.03.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı dava dışı … idaresinde bulunan aracın sürücü … idaresinde bulunan araca çarpması sonucu, …’in vefat ettiğini, davacının …’in imam nikahlı eşi olduğunu, davacı ve desteğin 2016 yılı mayıs ayında evlendiklerini, muhtar ve komşularından alınan yazıların bulunduğunu, müteveffanın ölümü ile davacının destekten yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL tazminatın 22.06.2017 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 12.592,92 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, …. plakalı aracın ZMMS Poliçesiyle sigortalı olduğunu, davacının müteveffanın sürekli destek olduğunu ispat etmesi gerektiğini, muhtar ve komşuların beyanın ispata yeterli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sürücü …’nın olayda %20 oranında ve sürücü …’in %80 oranında kusurlu olduğu, davacının ölenin imam nikahlı eşi olduğunu iddia ettiği, dosya içerisinde yer alan …. Mahallesi… muhtarlık mühürlü yazısında: “… mahalle sakinimdir. Mayıs 2016’dan beri … ile imam nikahlı olarak evlendiklerini bilmekteyim” dediği, davalı tarafından bu belgenin sahteliği iddia olunmadığı, resmi muhtarlık mührünü taşıyan belge kapsamından davacının ölen …’in eşi ve dolayısıyla destek ilişkisinin bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, 12.592,92 TL destekten yoksun kalma tazminatının 22.06.2017 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınmayacağını, sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacının sigorta şirketine 09.06.2017 tarihinde başvurduğunu ancak zorunlu evrakların ibraz edilmediğini, davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu beyan ettiğini ve muhtarlıktan aldığı yazıyı ve müteveffanın fotoğraflarını eklediğini, davacının destek konumunda olduğunun ispat edilemediğini, ibraz edilen evrakların denetimimi mümkün olmadığını, sigortalıya verilen %20 kusur oranının hatalı olduğunu, tazminat hesabının fahiş olduğunu, imam nikahlı eş lehine hesaplanan tazminattan indirim yapılmadığını ve evlenip evlenmediğinin araştırılmadığını ,temerrüt tarihinin 22.06.2017 olarak belirlenmesinin ve avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı … şirketi davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın … idaresinde bulunan araca çarpması sonucu …’in vefat ettiğini, davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
Davacı tarafından davacı ile müteveffanın imam nikahlı olarak birlikte yaşadıklarına dair mahkemeye mahalle muhtarından alınmış bir belge, fotoğraflar ve komşuları olduğu iddia edilen kişilere ait imzalı beyanlar sunulmuş, mahkemece mahalle muhtarından alınan belgenin resmi muhtarlık mührünü taşıyan belge resmi belge niteliğinde olduğu müteveffanın davacıya destek olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 53. maddesi gereğince, Ölüm hâlinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları zarar sorumlularından tahsilini talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, …..K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin bu temel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili davacının mütevveffa …’in imam nikahlı eşi olduğu ve desteğinden yoksun kaldığı iddiasıyla destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. TBK.nın 53 . maddesi ve Yargıtay uygulamalarına göre destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli, devam eden ve eylemli bir desteklik durumunun bulunmasını dikkate alması nedeniyle davacının müteveffanın düzenli olarak devam eden ve eylemli bir desteklik durumunun olduğunu ve olay nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını ispat etmesi gerekir.
Dosya kapsamından, bu hususun ispatı için mahalle muhtarından alınan belge, davacı ve müteveffanın birlikte çekilmiş fotoğrafları ve komşuları olduğu belirtilen kişilerin imzalı beyanları olduğu belirtilen yazılar dosyaya sunulmuş ise de bu belgelere göre taraflar arasındaki destek ilişkisinin kesin ve net şekilde varlığının kabulü yerinde görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece davacı ve müteveffa arasındaki desteklik ilişkisinin varlığı konusunda davacı tarafa ispat imkanı verilerek, davacının delillerinin toplanması, desteklik ilişkisinin varlığının kesin ve net delillerle ispatı halinde sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beyana dayalı olarak düzenlenen belgelere göre eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 12. İcra Müdürlüğünün …. esasına yatırılan 23.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.