Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/732 E. 2021/1438 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Manevi Tazminat)

KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/09/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 05/02/2015 tarihinde davalı tarafından … ile sigortalı otobüste yolcu olan müvekkili …’in otobüsün tek taraflı kazası neticesinde yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, müvekkilin sağ kolunu ve sol kulağını kaybettiğini, 22 yaşında olan müvekkilinin tarifsiz ızdırap duyduğunu, müvekkili …’nın da diğer davacının annesi olduğunu, oğlunun yaralanması nedeniyle manevi ızdırap çektiğini, zararlarından davalının sorumlu olduğunu belirterek müvekkili … için 150.000,00 TL, … için 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kaza yapan aracın müvekkili tarafından … ile sigortalı olduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, ölüm veya ağır şekilde yaralanması halinde davacı tarafından manevi tazminat talep edilebileceğini, davacının ağır şekilde yaralanmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası neticesi meydana gelen cismani zarar nedeniyle yaralanan kişi ve annesi tarafından açılan manevi tazminat davası olduğu, kusur bilirkişisinden alınan rapora göre kazanın sigortalı araç sürücüsünün %100 kusuru ile meydana geldiği ve ….. alınan maluliyet raporunda davacının geçirdiği kaza neticesinde %63 oranında maluliyetinin meydana geldiğinin ve 24 ay iyileşme süresi olduğunun belirtildiği, davalının … kapsamında manevi tazminattan 2.500.000,00 TL’ye kadar sorumluluğunun bulunduğunu, davacı …’ın meydana gelen sürekli ve geçici iş göremezlik süresi, tarafların sosyal ekonomik durumu, kazanın oluş şekli, davalının sorumluluğunun niteliği, davacının maluliyet oranı ve kazanın araçta yolcu olarak seyahat etmesi sırasında gerçekleşmiş olması nazara alındığında ve yine meydana gelen yaralanma nedeniyle davacı …’ın annesi olan davacı …’nın da manevi tazminat talep etmekte haklı olduğu, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesi ile; davanın kısmen kabulüne, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın 27/03/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan alınarak davacılar verilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkili …’ın yolcu olarak bulunduğu aracın tek taraflı kazasında, sağ kolunun koptuğunu ve sol kulağını da kaybettiğini meydana gelen yaralanmaya ve olayın özelliklerine göre davanın kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinde 22 yaşında olduğunu, evlenme ihtimalinin de çok azaldığını, müvekkili … yönünden ise hükmedilen manevi tazminatın duyduğu manevi ızdıraba uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece, belirlenen tazminatın TBK ve Yargıtay HGK tarafından benimsenen Yargısal içtihatlara uygun olarak belirlenmediğini, her iki davacı için takdir edilen tazminatın da fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle yaralanan ve annesi tarafından açılan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından tazminatın yetersiz olduğundan bahisle, davalı vekili tarafından tazminatın fahiş olduğundan bahisle istinaf edilmiştir.
05/02/2015 tarihinde, davacı …’ın biletli yolcu olarak bulunduğu otobüsün sürücüsünün kusuru ile meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde, … alınan 09/08/2018 tarihli rapora göre; davacı …’ın kazaya bağlı sağ klavikula ve skapula kırığı, sağ dirsek üstü amputasyonu, sağ omuz dezartikülasyonu (sağ kolun eklem seviyesinde kesilip çıkatrılması) ve sol kulak amputasyonu meydana geldiği, meydana gelen yaralanma nedeniyle çalışma ve meslekte kazanma gücünü %63 oranında kaybettiği ve çoklu kırıkları dikkate alındığında tıbbi iyileşme süresinin 24 ay olacağı belirtilmiştir.
Haksız eylem sonucunda, cismani yaralanmanın meydana gelmesi halinde TBK’nın 56/1 maddesi gereğince cismani zarara uğrayan manevi zararlarının tazmini için manevi tazminat talep edebileceği gibi, TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” Hükmü gereğice, yaralananın yakınları tarafından da manevi tazminat talep edilebilir. Gerek yaralanan tarafından gerekse de yakınları tarafından manevi tazminat talep edilmesi halinde, Aynı Yasanın 51.maddesindeki “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne uygun şekilde manevi tazminat miktarını belirlemelidir. Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar ve özellikle davacı …’ın kaza yapan araçta biletli yolcu ve kusursuz olması olması, kaza yapan aracın ticari yolcu taşımacılığında kullanılması nedeniyle yolcuların güvenliğinin azami ölçüde ön planda tutulmasının gerekliliği, kaza neticesinde davacının meydana gelen maluliyet oranının yüksekliği yanı sıra, iyileşme süresinin uzunluğu ve omuz hizasından sağ kolunun kesilmesinin ve sol kulak kepçesini tamamen kaybetmiş olmasının, 22 yaşında bekar olan davacının ömür boyunca, psikolojisine etkisi yanında, sosyal, ekonomik yaşantısına etkisi de nazara alındığında davacı … için hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, dosya kapsamı itibariyle davacı … için talep edilen 150.000,00 TL manevi tazminatın uygun olması nedeniyle, talep gibi manevi tazminat takdir edilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği sonucuna varılmış, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı …’nın manevi tazminat talebi yönünden ise; davacı meydana gelen kaza neticesinde yaralanmamış, kaza neticesinde oğlunun ağır bedensel yaralanması nedeniyle manevi tazminat talep edilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde; davacı …’ın malul kalacak şekilde ağır derecede yaralanmasının davacı annesi için manevi zarar doğuracağı açık olduğundan adı geçen davacı …’nın bir miktar manevi tazminata hak kazanacağının kabulü gerekir. Kaza neticesinde davacının oğlunun bedensel yaralanmasının ağırlığı, davacı …’nın yaralananın annesi olması, meydana gelen kaza neticesinde oluşan sonucun davacının kazadan sonraki yaşantılarına etkisi gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının; duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı hafifletebilecek düzeyde ve her iki tarafın mali ve sosyal durumları ile kazadaki kusur oranlarına uygun olduğu için, mahkemece davacı … için takdir edilen manevi tazminat miktarına yönelik her iki tarafın da istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Buna göre; davalı vekilinin ve davacı …’ın tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının esastan reddine; davacı …’in istinaf başvurusunun kabulü ile, Davacı … hakkındaki kararın kaldırılmasına, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, hükmedilen manevi tazminat miktarının takdirinde hata yapılmış olmasına ve yapılan hatanın yeniden yargılamaya muhtaç olmamasına göre davacı … hakkındaki kararın HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek, davacı …’in manevi tazminat talebinin kabulü ile 150.000,00 TL manevi tazminatın sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine karar verilmiş, yerel mahkeme karında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı … vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/12/2018 tarihli, …. Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davacı …’in davasının kabulü, davalı … …’in davasının ise kısmen kabulü ile davacı … için takdiren 150.000,00 TL, davacı … … için takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın 27/03/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine
2-Davacı …’nın fazlaya ilişkin talebinin reddine
3-Alınması gereken 11.954,25 TL harçtan peşin alınan 683,10TL harcın mahsubu ile 11.271,15 TL harcın davalıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydına,
4-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 14.750,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
5-Davacı … … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 3.000,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacı … …’e verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 3.000,00 TL ücreti vekaletin, davacı …’tan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan, 182,00TL tebligat, 42,80 TL müzekkere,…. rapor gideri 900,00 TL, ve 450,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.574,80TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre 1377,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacılar tarafından başlangıçta yatırılan 27,70 TL başvuru harcı, 683,10 TL peşin harç olmak üzere toplam 710,80 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
9-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
III-İstinaf talebi reddedilen Davacı …’tan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacı …’tan alınarak hazineye irat kaydına,
IV-İstinaf talebi reddedilen davalı’dan alınması gerekli 8.538,75 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.135,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.403,75 TL’inn davalı … şirketinden alınarak hazineye irat kaydına,
V-İstinaf talebi reddedilen davalı ve davacı … tarafından yapılan yargılama giderinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
VI-İstinaf talebi kabul edilen davacı … tarafından İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan 13,50-TL tebligat ve posta giderlerinin, “giderin her iki davacı için yapılmış olmasına göre” takdiren 6,75 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
VII-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIII- Kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğine
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 16/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.