Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/721 E. 2021/1044 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.05.2017 tarihinde davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının kullandığı araca ve başka bir araca daha çarpması sonucunda davacının işgücü kaybına uğrayacak şekilde yaralandığını ileri sürerek şimdilik 100,00 TL geçici iş gücü kaybı ve 3.200,00 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı olmak üzere toplam 3.300,00TL’nın 04/08/2017 başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 11.09.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile geçici iş gücü kaybı tazminatını 5.616,24 TL olarak artırmıştır.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, davacının kanıtlanan gerçek zararı ile araç sürücüsünün kusuru oranında davalının sorumlu tutulabileceğini, geçici iş gücü kaybı tazminatının teminat kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan yaralanmaya bağlı işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkin olduğu, kusur oranlarının belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda davalı … tarafından sigortalanan araç sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğunun belirlendiği, … Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda davacının kaza nedeni ile 4 ay geçici iş göremez halde kaldığı, sürekli iş gücü kaybı bulunmadığının tespit edildiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi delaletiyle 85. maddesine göre, araç işletilme halinde iken 3.kişinin uğradığı zararı trafik sigortasının teminat altına aldığı, dava konusu kazada davacının 4 ay süreyle geçici iş gücü kaybına uğradığı, sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada tam kusurlu olduğu belirlendiğinden bu kusur oranına göre davacının uğradığı geçici iş gücü kaybı tazminatının belirlenmesi için alınan raporda, davacının asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği dikkate alınarak yapılan hesaplamada, davacının geçici iş gücü kaybı zararının 5.616,24 TL olduğunun belirlendiği, raporun hükme esas alındığı, davalı tarafından her ne kadar kaza tarihinde yürürlükte olan genel şartlar uyarınca geçici iş gücü kaybı zararının teminat dışında olduğu, genel şartların A.5 maddesinde mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı gideri, tedavi ile ilgili giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olup …’nın sorumluluğunda olduğu savunulmuş ise de, Mahkememizce genel şartların bu düzenlemesinin değerlendirilmesinde; mağdurun kaza nedeniyle uğradığı sürekli sakatlığın belirlendiği rapor tarihinin maluliyetin oluştuğu tarih olarak kabul edilemeyeceği, yaralanan kişinin bu maluliyetinin kaza tarihinde başlayan bir iş gücü kaybı olduğunun açık bulunduğu, geçici iş gücü kaybının bu nedenle genel şartlardaki ifade dar yorumlanarak sadece tedavi gideri olarak yorumlanmasının zararın niteliğine uygun düşmediği, Yargıtay’ın da yerleşmiş kararlarında belirtildiği gibi geçici iş gücü kaybının, yaralanan kişinin kaza tarihinden maluliyetinin belirlendiği zamana kadar geçen ve %100 oranında iş gücünü kaybettiği kabul edilen bir dönem olduğu, bu nedenle geçici iş gücü kaybının sağlık gideri – tedavi gideri olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle davacının sürekli iş gücü kaybı bulunmadığından buna yönelik istemin reddine, geçici iş gücü kaybı tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, hükmolunan tazminata davalının dava tarihinden önce temerrüdü kanıtlanamadığından dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne, 5.616,24 TL geçici iş gücü kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, sürekli iş gücü kaybı tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsüne verilen kusur oranını kabul etmediklerini, kusur durumu net şekilde belirlenmeden yapılan hesaplamanın farazi olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün olayda kusuru bulunmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı …’nın sorumluluğunda olup, bu tazminatla sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını, KTK’nın 92. Maddesine eklenen bentlerle ZMSS Genel Şartları ve ekinde tanımlanan ve teminat dışında kalan taleplerin, trafik poliçesi kapsamı dışında bırakıldığını, KTK’nın 98. Maddesi, 6111 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi, 6704 sayılı yasanın 4. Maddesi gereğince bu tazminatın … tarafından karşılanması gerektiğini (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.09.2013 tarihli, ….sayılı ilamı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davalıya sigortalı araç sürücüsünün olayda tamamen kusurlu olduğunun kabulü ile davacının sürekli iş gücü kaybı olmadığından buna ilişkin talebinin reddine, geçici iş göremezlik zararı sigorta teminatı kapsamında olduğundan 5.616,24 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün olayda kusurlu olmadığı, kusur yönünden alınan bilirkişi raporunda sigortalı sürücüye izafe edilen kusuru kabul etmediğini belirtmiş ise de, resmi görevlilerce düzenlenen Kaza tespit tutanağında, kazanın 09.05.2017 tarihinde saat 21:40’ta meydana geldiği, sigortalı aracın sürücüsü dava dışı …’nun 0.78 promil alkollü olduğu, yönetimindeki araçla sağ şeride kontrolsüzce manevra yaptığı sırada aracının sağ yan kısımları ile dava dışı sürücü yönetimindeki motosikletin sol yan kısımları ile çarpıştığı, çarpıştığı motosikletin kaldırıma savrulduğu, davalıya sigortalı aracın arka kısımları ile de aynı istikamete seyreden davacı yönetimindeki motosikletin ön kısımları ile çarpışması sonucu davacı yönetimindeki motosikletin devrildiği ve sürücülerin yaralandığı olayda sigortalı araç sürücüsü …’in manevraları düzenleyen genel şartlara uymaması nedeniyle tamamen kusurlu olduğu, motosiklet sürücülerinin her hangi bir kusuru olmadığının belirtildiği, konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen kusura ilişkin raporda, sigortalı sürücünün alkollü şekilde trafiğe çıktığı, aracının hızını hava ve görüş durumuna göre ayarlamadığı, tünel çıkışında kontrolsüzce sağa manevra yaparak sağında aynı yönde seyreden dava dışı sürücü yönetimindeki motosiklete çarptığı ve arkadan aynı istikamete seyreden davacı yönetimindeki motosikletin önünü kapatarak davacı yönetimindeki motosikletin de, davalıya sigortalı otomobilin sol arka kısmından çarpması şeklinde gerçekleşen olayda, trafiği tehlikeye düşürdüğü, şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte seyreden araçların emniyetle geçişini beklemediği, trafiği tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirerek kazaya sebebiyet verdiği böylece manevraları düzenleyen genel şartlara uymadığından %100 oranında tamamen kusurlu olduğu, motosiklet sürücülerinin olayda kendilerine atfı kabil her hangi bir kusurlarının bulunmadığı belirtilmiş, bu durumun aksi davalı tarafça ispatlanamamıştır. KTT ve bilirkişi raporunda belirlenen kusur durumu kazanın oluş şekline, dosya kapsamına uygun olup, denetime elverişli bulunduğundan,mahkemece kusur raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin kusura ilişkin soyut nitelikteki istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davalının geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olmadığına ilişkin istinaf sebepleri yönünden yapılan incelemede; 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince (sigortanın sorumluluğu TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. Maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından) davalı … şirketinden talep edilebilir. Diğer yandan geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmadığı gibi …’nun sorumluluğunu düzenleyen, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının …’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır.
Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından geçici iş göremezlik zararları tedavi gideri kapsamında görülmediği gibi, Yargıtay 10. H.D.’nin…..K. Sayılı ve 24.12.2019 tarihli kararında, “6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır.” denilerek, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarından farklı bir değerlendirme yoluna gidilmemiştir.
Geçici iş göremezlik zararlarının, TBK’nun 54. maddesi kapsamındaki zararlardan olması ve araç işletenin sorumluluğunda bulunması, kaza tarihinde yasanın 92. maddesinde açıkça sigorta poliçesi teminatı dışında sayılmaması nedeniyle geçici iş göremezlik zararları davalının sorumluluğundadır. Genel Şartlarda, sigorta primine esas alınan bu zararların … sorumluluğunda olduğu belirtilmiş ise de, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesine aykırı şekilde …’nın sorumluluğunda olduğunun düzenlenmesi, davalının geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olmadığı sonucunu doğurmaz. Genel şartlar ile sorumluluğu kanun ile belirlenen …’nın, aktarılan prim sebebiyle geçici iş göremezlik ödemesinden de sorumlu olacağına ilişkin düzenleme, … yönünden bağlayıcı olmadığından, zarar görene karşı da ileri sürülemez. Bu nedenle davalının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığına ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmamasına, ilk derece mahkemesi kararın da kamu düzenine aykırılık bulunmamasına ve istinaf sebepleri çerçevesinde kararın usul ve esas yönünden yasaya uygun olmasına göre, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalıdan alınması gereken 383.64 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 95.92 TL harcın mahsubu ile bakiye 287.72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333 maddesi gereğince davalı tarafça yatırılan 100.00 TL gider avansından, kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.