Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/659 E. 2021/2143 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 19/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/08/2016 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu, davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı, sürücü… sevk ve idaresindeki kamyonun sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek beton yolcu kulübesine çarpması nedeniyle yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının hiçbir kusuru bulunmadığını, gerekli bilgi, belge ve evraklarla birlikte davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, söz konusu hasar dosyası kapsamında mevcut eksiklerin taraflarınca ikmal edilerek 20/03/2017 tarihli dilekçeleri ile davalı sigorta şirketine sunulduğunu, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi taraflarına cevap dahi verilmediğini belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik kalıcı iş göremezlik nedeniyle 1.500,00 TL, geçici iş göremezlik nedeniyle 2.000,00 TL, bakıcı gideri nedeniyle 500,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın 19/08/2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17/10/2017 tarihli dilekçesi ile davadan sonra davalı tarafından 2.914,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin eksik olduğunu, bakiye alacak yönünden taleplerinin devam ettiğini beyan etmiş; 23.10.2018 tarihli artırım dilekçesi ile toplam 6.412,48 TL geçici iş göremezlik, 8.875,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 2.029,50TL bakıcı giderinin tazminini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının başvurusu sırasında yeterli ve gerekli belgelerin ibraz edilmediğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinin tedavi gideri olup teminat dışı olduğunu, sigortalının kusurunun ve zararın ispat edilmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini savunarak davanın reddini istemiş, 05/05/2017 tarihli ek beyan dilekçesinde davacının alkol alan sürücünün aracına istiap haddi aşılarak binmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, araç sürücüsünün 022 promil alkollü olduğunu, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün yaptığı tek taraflı trafik kazası nedeniyle araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının kalıcı maluliyetinin %2 oranında olduğu, 4 ay süre ile geçici iş göremez halde kaldığı, 1 ay bakıcı ihtiyacının doğduğu, buna göre davacının kalıcı iş göremezlik nedeniyle yapılan ödemeden sonra 8.875,47 TL, geçici iş göremezlik nedeniyle 6.412,48 TL, bakıcı gideri nedeniyle 2.029,50 TL maddi zararının olduğu ve davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi gereği bu zararlardan sorumlu olduğu, her ne kadar davalı hatır taşıması ve müterafik kusur savunmasında bulunmuş ise de, hatır taşımasının bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma hali olup taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olmasının gerektiği, taşımanın işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olması gerektiği, işletenin veya sürücünün araçta taşınandan, doğrudan doğruya ücret almasa bile taşımada maddi veya manevi menfaati bulunuyorsa bu durumda hatır ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği, somut olayda, davacının iş nedeniyle araçta bulunduğu, bu durumda hatır taşımasının şartlarının oluşmadığı, kaza tespit tutanağında sürücünün 0,022 promil alkollü olduğunun yazılı olduğu, soruşturma dosyasında alınan ve kandaki alkol oranının tespitine yönelik raporda sürücünün alkol oranının 2,2 mg/dl promil olarak tespit edildiği, sürücünün kanındaki alkol oranının çok düşük olduğu, bu durumun kazanın oluşumuna etki etmeyeceği, istiap haddinin aşıldığı iddiası yönünden de her ne kadar istiap haddi kaza tespit tutanağına göre 2 yolcu ile aşılmış ise de, istiap haddinin aşılmasının tek başına müterafik kusur için yeterli olmadığı, istiap haddinin aşılması nedeniyle zararın arttığının ispatlanması gerektiği, davacının bacaklarındaki yaralanma nedeniyle kalıcı maluliyet oranının %2 olduğu dikkate alındığında istiap haddinin aşılmasının zararı artırdığından söz edilemeyeceği dikkate alınarak tazminat miktarından indirim yapılmadığı, dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuru tarihine göre hesaplanan temerrüt tarihinden itibaren sigortalı aracın kamyon olması nedeniyle avans faizi uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle Davanın kabulüne, 6.412,48 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 8.875,47 TL kalıcı iş göremezlik, 2.029,50 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 17.317,45 TL’nin temerrüt tarihi olan 03/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; 6704 sayılı Torba Kanunu’nun 5. Ve 6. Maddesi’ne göre; zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması ve Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca gerekli belgeleri ibraz etmesi gerektiğini,davacının davadan önce başvuruda bulunduğunu ve 295723-2 numaralı hasar dosyası oluşturulduğunu, eksik evraklar bulunması sebebiyle davacı tarafın başvurusunun neticelendirilemediğini, davacının sürekli sakatlığını gösterir sağlık kurulu raporunu göndermediğini, zarar görenin dava açabilmesi için yazılı başvurusundan itibaren 15 günlük sürenin dolması gerektiğini, bu ön şart yerine getirilmeden açılacak tazminat davalarında ön şart yokluğu nedeniyle davanın HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı taraf dava şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddine karar vermesi gerekmekte iken, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu kaza yeni genel şartlar kapsamında olup, özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik esas alınarak maluliyet oranının belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz kullanılması gerektiğini, aktüer raporlarının da hazine müsteşarlığı’nın 2010/4 sayılı genelgesi uyarınca aktüer siciline kayıtlı aktüerler tarafından hazırlanması gerektiğini, maluliyet raporunun özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik gereğince düzenlenmediğini, yönetmelik 6. maddesinde raporun düzenlenmesinde yer alacak hekimlerin listesinin belirlendiğini, dosyaya sunulan ve hesaplamaya esas teşkil eden maluliyet raporunun yönetmeliğe aykırı olduğunu,bu raporu ve buna göre kurulan kararı kabul etmediklerini, maluliyet raporunda meslekte kazanma gücü kaybı oranı değil sürekli özürlülük ölçütünün nazara alınarak sakatlık oranın tespit edilmesi gerektiğini, kazanın 19.08.2016 tarihinde meydana geldiğini, trafik poliçesi vade başlangıcının ise 26.06.2016/2017 olduğunu, dava konusu kazanın trafik sigortası yeni genel şartları kapsamında olduğunu, olayda yeni genel şartların ve özürlülük ölçütü sınıflandırması hakkındaki yönetmeliğin uygulaması gerektiğinden, buna uygun olmayan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, özürlü sağlık kurulunun yönetmelikte belirtildiği şekilde oluşturulmadığını, raporu düzenleyen hekimler arasında konunun uzmanı doktor dahi bulunmadığını, özürlülük ölçütü sınıflandırmasına göre özür oranını esas alarak hesaplama yapılması gerekmesine karşın, buna uygun olmayan tazminat hesaplamasını kabul etmediğini, hatalı sakatlık oranı üzerinden yapılan tazminat hesaplamasının davacının gerçek zararını yansıtmadığını, aktüer bilirkişi raporunda muhtemel yaşam süresine göre hesaplama yapılmadığını, kullanılan yaşam tablosunun sonuna kadar (99 yaş) irat hesabı yapıldığını, hesaplamanın yeni trafik sigortası genel şartlarına aykırı olduğunu, hak sahibi eş için muhtemel yaşam süresine göre hesaplama yapılmadığını, kullanılan yaşam tablosunun sonuna (99) kadar irat hesabı yapıldığını, ancak ülkedeki yaşam koşulları nazara alındığında, bir insanın 99 yaşına kadar yaşamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bununla birlikte, 99 yaşına kadar yani yaşam tablosunun sonuna kadar hesaplama yapılacak ise, trh 2010 yaşam tablosundaki yaşlara göre bakiye ömür sürelerinin belirtilmesinin amacının ortadan kalktığını, trh 2010 yaşam tablosunda her yaştaki insanın ortalama bakiye yaşam süresinin belirlendiğini, davacının maluliyet oranı %2 olarak belirlenmiş olup, kaza nedeniyle maluliyeti %70’ in altında olduğundan bakıcı gideri zararı bulunmadığını, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ve Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik hükümleri gereğince bir değerlendirme yapılması gerekirken, yalnızca davacı tarafın sunduğu bilirkişi raporu üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğunu, bakıcı gideri tazminatını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bakıcı gideri hesaplamasının hatalı olduğunu, Bilirkişi raporunda davacının sürekli bakıcı gideri hesaplaması yapıldığını, Yargıtay yerleşik içtihatlarının, bakıcı gideri hesaplamasında net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması ve %50 indirim uygulanması yönünde olduğunu, bilirkişi tarafından brüt asgari ücretin % 100’ü esas alınarak bakıcı gideri hesabı yapıldığını, tedavi giderlerinin trafik sigortası genel şartları gereği teminatı dışı olduğunu, Sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve … Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, tedavi giderleri nedeniyle tüm sorumluluğun SGK’ da olduğunu, bilirkişi raporunda davacının 1 aylık süre ile bakım ve gözetiminin devam ettiği belirtilerek, bu süre için bakıcı gideri hesaplaması yapıldığını, kişi hastanede yattığı süre boyunca sağlık personeli tarafından bakımı yapılmakta olup ayrıca bakıcıya ihtiyacı olmadığını, hastanede refaket eden biri olması durumunda masrafların SGK tarafından karşılandığını, tedavi giderleri ile ilgili tüm sorumluluk SGK’da olduğundan, davanın reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tedavi giderleri kapsamında olup; 6111 sayılı yasa uyarınca davalı şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bilirkişi raporunda hesaplamada hatalı asgari ücret kullanıldığını, raporda, bilinen geçmiş dönem için yapılan sürekli iş göremezlik zarar hesabında ve bakıcı gideri hesabında ilgili dönemlere ait net asgari ücretlerin kullanılması gerekirken 2018 yılı net asgari ücretinin kullanıldığını, geçmiş dönemde her dönem itibariyle geçerli olan ücretlerin kullanılması gerektiğini, beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında, rapor düzenleme tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler gözetilerek ve iskonto edilmeden somut olarak; rapor düzenleme tarihinden sonraki zararın da bilinen son gelir (kazanç) esas alınıp %10 artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanması gerektiğini, hükmedilen tazminat miktarından, davacının müterafik kusuru nedeniyle en az %25 oranında indirim yapılması gerekmekte iken, müterafik kusur indirimi yapılmadan karar verildiğini, Dava konusu kaza esnasında sigortalı araç sürücüsünün 0,22 promil alkollü olduğunu, ayrıca kaza esnasında davacı tarafın istiap haddi aşılmış şekilde yolculuk ettiğini, davacının alkollü sürücünün aracına binerek ve istiap haddi aşılmış şekilde seyahate elverişli olmayan kamyonda yolculuk yaparak kusur ile zarar gördüğünü, davaya konu kazanın meydana gelmesinde ve ağır bir şekilde sonuçlanmasında davacının ağır kusuru bulunduğunu, TBK’nun 52. ve 53. Maddeleri uyarınca, hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf eden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
1-Somut olayda aktüerya bilirkişi raporunda, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemi uygulanarak düzenlenen rapor doğrultusunda, davacı lehine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderine hükmedilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. …..çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, ….. ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) hak sahibi davacının bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, progresif rant yöntemi yerine 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemiştir.
2-Davaya konu kaza 19.08.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu 05.10.2018 tarihinde düzenlenmiştir.Davacının gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile tazminat hesaplanmıştır. Bilinen gerçek durum varken,varsayıma dayalı tazminat hesabı yapılamaz. Bu durumda kaza tarihinden, raporun düzenlendiği tarihe ve hatta 2018 yılı sonuna kadar asgari ücret miktarları belli olduğundan, bilinen dönem için söz konusu yıllarda geçerli olan asgari ücretler üzerinden tazminat hesabı yapılması gerekirken, aktüer bilirkişi raporunda geçmiş ve bilinen dönem için raporun düzenlendiği 2018 yılı asgari ücretine göre tazminat hesabı yapılması doğru olmadığı gibi, rapor ekinde davacının bakiye ömür sonuna kadar yıllara göre yaşam tablosu ile yıllara göre tazminat hesabını gösteren cetvelinde bulunmaması, bu şekilde denetime ve hükme elverişli olmayan aktüer bilirkişi raporuna göre karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bir başka aktüer bilirkişiden yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan hususta ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir tazminat raporu alınması (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2598 E. – 2021/34 K. Sayılı kararı ile içtihat değişikliğine gidilerek, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemi benimsendiğinden) ve sonucuna göre (davalı sigorta şirketi lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek, davacı tarafın istinaf talebi olmadığından lehine en fazla bu tazminata hükmedilebileceği dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve hükme elverişli olmayan aktüer bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.12.2018 tarihli,….. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 44,40 TL maktu, 295,74 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 150,00 TL gider avansından, kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
4-İstinafa gelen davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
5-Ankara 2. İcra Dairesi 27/02/2019 tarih……sayılı dosyasına depo edilen 35.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 19.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.