Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/614 E. 2021/1559 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2018
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … Aş vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 05/04/2016 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu davalı … … A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı, araç ile davalı … … A.Ş. tarafından sigortalı aracın karıştığı kazada, yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, zararının karşılanması için … şirketlerine müracaat etmiş ise de, zararının karşılanmadığını, zararlarından davalıların sorumlu olduğunu belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.200,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalılardan kusurları oranında başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonundan itibaren işleyecek olan avans faizi ile tahsili ile müvekkiline verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 10/09/2018 tarihli dilekçesi ile; … … A.Ş.’den geçici iş göremezlik taleplerinin 1300,90 TL, sürekli iş göremezlik taleplerinin 5.102,04 TL, davalı … … A.Ş.’den geçici iş göremezlik taleplerinin 3.122,16 TL, sürekli iş göremezlik taleplerinin 12.244,90 TL olduğunu belirterek davalılarda tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 14/11/2018 tarihli celsede, davalı … … A.Ş.’nin davadan sonra 15.367,06 TL ödemede bulunduğunu, tarafların sulh olmadığını, bu davalı yönünden de yargılama gideri ve faize ilişkin olarak taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
Davalı … … AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline usulüne uygun başvuruda bulunmadığından, davanın usulden reddine karar verilmesini, esas yönden ise davacının geçici iş göremezlik tazminatı talep ettiğini, geçici iş göremezlik tazminatının … teminatı kapsamında kalmadığını, davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, hesaplamanın yeni Genel Şartlara göre yapılması gerektiğini, davayı kabul etmemekle beraber müvekkilinin dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili 26/09/2018 tarihli dilekçesi ile; bilirkişi raporuna göre 3.122,16 TL geçici iş göremezlik zararı, 12.244,90 TL sürekli iş görmezlik zararı olarak toplam 15.367,00 TL’nin 02/08/2018 tarihinde davacıya ödenerek davacının zararının karşılandığını belirterek, müvekkili hakkındaki davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının eksik evrak ile müracaat ederek dava şartını yerine getirmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak ise sorumluluklarının … limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, kazaya karışan araçların özel araç olması nedeniyle davacının dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın haksız fiil nedeniyle iş göremezlik tazminatı olduğu, davacının … … tarafından ZMMS ile sigortalı araç içerisinde yolcu iken, aracın … … A.Ş. tarafından sigortalanan araç ile karıştığı kazada yaralandığının ve … Tıp ABD’den alınan rapora göre de %3,3 oranında maluliyetinin meydana geldiğinin ve 3 ay geçici iş göremez kaldığının anlaşıldığı, … alınan rapora göre kazanın meydana gelmesinde … … A.Ş. tarafından sigortalanan aracın %75 oranında, … … Aş tarafından sigortalanan aracın ise %25 oranında kusurlu olduğunun anlaşıldığı, aktüer bilirkişiden alınan rapora göre davacının geçici iş göremezlik zararının 4.423,06 TL, sürekli iş göremezlik zararının 17.346,94 TL olduğu, davacının kusuru oranında zararını davalılardan talep edebileceği, davalı … … A.Ş. tarafından sigortalı aracın kusuruna isabet eden miktarda olmak üzere 15.367,06 TL davacıya yargılama sırasında ödenmiş ve alacak konusuz kalmış ise de, davacının konusuz kalan kısım yönünden faiz talep edebileceği, gerekçesi ile davalı … … A.Ş. yönünden davanın davasının kabulü ile 6.402,94 TL iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile … … A.Ş.’den tahsili ile davacıya ödemesine, davalı … … … Şirket’inden talep edilen tazminat konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, konusuz kalan 15.367,06 TL’nin yasal faizinin 15/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizinin davalı … … … Şirket’inden tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı … … A.Ş. tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının, müvekkilinin ZMMS kapsamındaki sorumluluğu çerçevesinde müvekkili hakkında dava açtığını, davacının 2918 Sayılı Yasanı 97. maddesi gereğince müvekkiline davadan önce gerekli belgeler ile müracaat etmesi gerektiğini, davacının müvekkiline eksik evrak ile müracaat etmiş olmasına göre davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esastan görülmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan raporun genel şartlara uygun olmadığını, geçici iş göremezlik zararlarının ise … teminatı kapsamında olmadığını, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre alınacak rapora göre davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığını, ayrıca davacının usulüne uygun müvekkiline müracaat etmeksizin dava açmasına göre müvekkilinin yargılama giderinden sorumlu tutulamayacağı gibi, müvekkiline usulüne uygun müracaat olmamasına göre faiz başlangıcının 02/06/2016 kabul edilmesinin ve faizin avans faizi olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı istemine ilişkindir. Hüküm davalılardan … … A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı … … AŞ vekili, davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce … şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “… kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu üzere … şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin bir diğer itirazı geçici iş göremezlik zararlarının … teminatı kapsamında olmadığına ilişkin olup; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun “Bedensel Zarar” başlıklı 54. maddesinde;
“Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; Geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85.maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi ya da özel sağlık kuruluşlarından alınan tedavi giderlerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici iş göremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağından, TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan, KTK’nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumludur. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında bulunmayan, geçici iş göremezlik zararının, yasaya aykırı şekilde ikincil norm olan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı … şirketinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili tarafından mahkemece alınan maluliyet raporunun tazminat hesabına uygun olmadığı belirtilerek itiraz edilmiş ise de; meydana gelen kaza tarihi 05/04/2016 olup, tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı KTK Hükümleri ve Yargıtay tarafından tazminat hesaplanmasında benimsenen ilkeler nazara alınır. ZMMS Genel Şartlarda tazminat hesaplanması açısından belirlenen yöntem ve ilkeler, kanun ve gerçek zararın hesaplanmasına ilişkin Yargıtay tarafından benimsenen ilkelere aykırı olmadıkça uygulanabilir. Tazminat hesabında nazara alınacak raporda, gerçek zararın belirlenmesinde önemli olduğundan hesaplama zarardan sorumlu olanın sıfatına göre değil, meydana gelen sonuca göre belirlenir. Yani, haksız fiil neticesinde meydana gelen ölüm veya yaralama halinde, hesaplanacak destek tazminatı veya iş görmezlik tazminatı zarar sorumlusu, ister gerçek kişi, ister kamu tüzel kişisi, ister özel hukuk kişisi, isterse de bunların eylemlerinden sorumlu olan … şirketleri olsun, ortaya çıkan zarar aynı yöntem ile belirlenir. Aynı yöntemle belirlenen gerçek zarardan, sorumluların, sorumlu olacakları miktar ise farklılık gösterebilir ise de, yasal bir düzenleme olmadıkça genel şartlar ile gerçek zararın hesaplanma yöntemi, diğer sorumlulardan ayrıştırılarak farklı bir şekilde belirlenemez.
Bu çerçevede, … şirketi, KTK’nın 85/1 maddesi kapsamında kalan zararlardan, zarar görene karşı (2918 Sayılı Yasanın 92. maddesi sayılan haller hariç) sorumludur. 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde, kaza tarihindeki düzenlemede “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” denilerek, zararın ne şekilde belirleneceği belirtilmiş ve “gerçek zarardan” … limiti ile sınırlı olarak sorumlu olan … yönünden ayrım yapılmayarak, farklı hesaplama yöntemi ve zarar belirleme yöntemi kanunda getirilmemiştir. Kaza tarihinden sonra KTK’nın 90. Maddesinde 6704 Sayılı yapılan 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” denilerek, sigortanın sorumluluğunun belirlenmesinde, işletenin ve sürücüsünün sorumluluğunun belirlenmesinde esas olan ilkelerden ayrılınmış, … şirketinin sorumluluğunun belirlemesi açısından, işleten ve sürücüsünün sebep olduğu “Gerçek Zarar” belirlenmesine ilişkin TBK ve Yargıtay tarafından benimsenen ilkelerin yerine “Genel Şartlarda” kabul edilen hesaplama ve zarar belirlenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Böylece sigortanın sorumluluğunda işletenin zararlarından sorumlu olacağı teminat miktarı ile sınırlama yanında, TBK ve Yargıtay içtihatları ile belirlenen “Gerçek Zarar” belirlenmesine ilişkin hükümlere bağlı kalmaksızın, idareye tazminat hesaplama yöntemini belirleme yetkisi verilmiştir.
Ancak, Söz konusu yasal değişikliğin kaza tarihi itibariyle uygulanma imkanı olmadığı gibi, 6704 Sayılı Yasa ile yapılan bir kısım düzenlemelerin iptali hususunda Anayasa Mahkemesine açılan iptal davasında da, Anayasa Mahkemesi 2019/40 Esas – 2020/40 Karar Sayılı Karar Tarihi 17/7/2020 kararında “Kanunun 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin’„.bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda..,” İbaresi, İkinci Cümlesinde Yer Alan “…ve genel şartlarda… ” İbaresi ve 92. Maddesinin (i) Bendi” başlığı altında incelediği Anayasa Aykırılık Sorunun incelemesinde bu duruma dikkat çekilerek “Bu çerçevede 6098 sayılı Kanun’a göre zarar olarak nitelendirilmeyen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmesi hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı ile … şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamı farklılaşacaktır. Bu itibarla … şirketinin, işletenin sorumlu olduğu tazminatı aşan miktarda tazminat sorumluluğu dahi söz konusu olabilecektir. Bu durum, … şirketi bakımından fakirleşmeye, zarar gören üçüncü kişi bakımından ise sebepsiz zenginleşmeye yol açabilecektir. 6098 sayılı Kanun’a göre zarar olarak nitelendirilen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmemiş olması hâlinde de işletenin tazminat borcunun kapsamı ile … şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamı yine farklı olacaktır. Bu durumun ise gerçek zararın karşılanmamasına yol açacağı, dolayısıyla işleten ile zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı açıktır. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen … şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin … şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir.” denilerek, ilgili düzenlemelerin iptalinde, somut değerlendirmelerini ortaya koyarak, gerçek zarardan … teminat limiti ile sorumlu olan sigortanın sorumlu olduğu zararın belirlenmesinde, sürücü ve işletenin sorumlu olduğu yöntemden faklı bir değerlendirme yoluna gidilemeyeceği kabul edilmiştir.
Hal böyle iken, Anayasa Mahkemesinin, 6704 Sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 99. Maddesinde yer alan sigortanın temerrüte ilişkin maddeyi iptal etmemesi nedeniyle, bedensel zararlarda, aranacak maluliyet raporunu idarenin serbestçe belirleyebileceği, … Şirketinin de poliçe kapsamında, Genel Şartlarda niteliği belirlenen rapor çerçevesinde sorumlu olması gerektiği ileri sürülmekte ise de; Genel Şartlar ikincil norm olup, kanuna aykırı düzenlemeler geçerli değildir. Zorunlu Sorumluluk Sigortasının sorumluluk sınırları kanun ile belirlenmiş olup, Kanunla belirlenen sorumluluk Genel Şartlar ile daraltılamayacağı gibi, Kanun ile belirlenen ve “gerçek zarar” hesabında benimsenen yöntemden ayrık bir düzenleme de getirilemez. Bu durum bedensel zararlarda, maluliyetin belirlenmesi açısından alınacak raporları da kapsar. Kısaca sürücü ve işletenin sorumluluğu açısından, alınması gereken maluliyet raporu hangi niteliğe sahip ise sigortanın sorumluluğu açısından da aynı niteliğe sahip olmalıdır.
Daha da somutlaştırmak gerekir ise; sürücü ve işletenin sorumluluğu “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ile belirlendiği bir durumda Genel Şartlarda … şirketinin sorumluluğunun belirlenmesinde “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre sorumlu olacağı kararlaştırılamaz. Aksi takdirde, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde de açıklanan sigortanın sorumlu olduğu zararın belirlenmesinde, “Gerçek Zarar” kriterinden uzaklaşılacağı aşikardır. Bu nedenle 2918 Sayılı Yasanın 99. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmemiş olması, Anayasa Mahkemesi tarafından inceleme konusu yapılmayan Genel Şartlardaki düzenlemenin, … yönünden uygulanması gerektiği sonucunu doğurmaz.
Nitekim, Danıştay 8. Dairesi’de 20/03/2020 tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapan ve tazminatın belirlenmesinde idareye tanınan yetkilere ilişkin olarak yürütmenin durdurulması talepli iptal başvurusunda… E. Sayılı 26/01/2021 tarihli yürütmenin durdurulması kararında da, “Gerçek Zarar” ve Anayasa Mahkemesi kararına vurgu yapılarak, tazminat hesaplanmasına bir kısım maddelerin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş, her ne kadar yürütmenin durdurulması kararı somut olay tarihinden sonra yürürlüğe giren hükümlere ilişkin ve olayda uygulanma imkanı yok ise de, Genel Şartlarda yapılan düzenlemeye, AYM’nin iptal kararından sonra bakış açısını yansıtmaktadır.
Somut olayda her ne kadar davalının sorumluluğuna ilişkin poliçe 01/06/2015 tarihli ZMMS Genel Şartlarından sonra düzenlenmiş ise de, kaza tarihinin AYM tarafından iptal edilen tazminat hesaplanmasında sigortanın sorumluluğunun genel şartlara göre belirleneceğine ilişkin düzenlemeden önce olduğu gibi söz konusu düzenlemenin de AYM tarafından iptal edilmiş olmasına göre gerçek zararın belirlenmesinde … yönünden zarar sorumluları sürücü ve işletenden farklı bir yöntem getirilmesi kaza tarihinde yürürlükte bulunan KTK’nın 90. maddesine göre mümkün değildir.
Mahkeme “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” çerçevesinde maluliyet raporu alarak davanın esası hakkında karar vermiştir. Kaza tarihinde “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kanuni düzenleme olmayıp, Genel Şartların ikincil norm olmasına göre genel şartlardaki düzenleme Kanuna ve Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğinden raporun “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre rapor alınması yerindedir.
“Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik”, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” yerine getirilmiş bir yönetmelik olmadığından, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”, “Maluliyet İşlemleri Tespit Yönetmeliği” ile kısmen yürürlükten kaldırılmış ise de, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücünün” belirlenmesinde uygulanan “İş Kazası ve Meslek Hastalığı” oranlarının belirlenmesine yönelik hükümleri, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 17/09/2015 tarihli 2015/23 Sayılı Genelgesinde açıklandığı üzere halen yürürlükte olması karşısında, Davacının Maluliyetinin Belirlenmesinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” çerçevesinde alınan rapora göre karar verilmesi yerinde görüldüğünden davalının buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yine, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken,… ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması gerekli ise de, Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin görüş değişikliği nedeniyle TRH 2010 Yaşam Tablosu ile muhtemel yaşam süresi belirlenerek “progresif rant yöntemi” uygulanarak tazminat hesaplanması gerekirken, TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanarak, “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü” ve %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılması doğru görülmemiş ise de hükmün sadece davalı yönünden istinaf edilmiş olmasına ve yapılan hesaplamanın davalı lehine olmasına göre davalı lehine oluşan müktesep haklar gözetilerek bu husus inceleme dışı bırakılmıştır.
Davalının faizin türüne ve başlangıcına ilişkin istinaf sebeplerine gelince; davacı tarafından 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 2918 Sayılı Yasanın 99. Maddesinden önce davalıyı temerrüde düşürmediği dosya kapsamında anlaşılmaktadır. Yapılan değişiklik ile 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesindeki “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi gereğince, sigortanın temerrütü için Genel Şartlarda belirtilen belgeler ile … şirketine müracaat zorunludur. Davacı tarafından 20/05/2016 tarihinde tazminat hesabına esas maluliyet raporu olmaksızın … şirketine müracaat etmesi nedeniyle, davadan önce davalının temerrütü bulunmadığından, davalının temerrüdü açılan dava ile gerçekleştiğinden, dava tarihinden itibaren (aracın ticari kamyonet olması ve sürücünün pazarcılık yapması nedeniyle) değişen oranlarda avans faizine hükmedilmesi gerekirken, 02/06/2016 tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … … A.Ş. vekilinin sair istinaf taleplerinin reddi ile, faizin başlangıcına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, Mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hatanın yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmamasına göre HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının istinaf eden davalı yönünden kaldırılmasına, mahkemece hüküm altına alınan tazminatın faiz başlangıcının “14/06/2016” olarak düzeltilerek, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/11/2018 tarihli, … Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davalı … … … Şirketi yönünden dava dilekçesi ve değer arttırım dilekçesi ile talep edilen davanın KABULÜ ile; Toplam 6.402,94 TL iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 14/06/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faiziyle davalı … … … Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine,
-Alınması gereken 437,38 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL ve 66,84 TL tamamlanan peşin harcın mahsubu ile 341,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan 96,04 TL peşin ve 29,20 TL başvurma harcının davalı … …’dan alınarak davacı’ya verilmesine,
2-Dava dilekçesi ve değer arttırım dilekçesi ile talep edilen davalı … … yönünden iş göremezlik tazminatı asıl alacak 15.367,06 TL ödenmiş olmakla, asıl alacak ile ilgili dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
Asıl alacak 15.367,06 TL’nin temerrüt tarihi olan 02/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin davalı … …’dan tahsiline,
Konusuz kalan kısım (davalı … Sigortanın kabul edip ödediği) asıl alacak ile ilgili davacı yan haklı olmakla, bu bölümle ilgili ve kabul edilen değer üzeri olan (toplam alacak üzerinden 21.770,00 TL) Karar Tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan ve takdir olunan nisbi 2.612,40 TL vekalet ücretinin davalı … şirketlerinden müteselsilen tahsiline davacıya verilmesine, (kusur paylaşımına göre 653,10 TL … … 1.959,30 TL … …)
Davacı tarafından yapılan toplam 1.002,00 TL (Bilirkişi ücreti: 400,00 TL, Adli Tıp Masrafı; 210,00 TL ve Tebligat Müzekkere gideri: 392,00 TL) yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiline davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı … … … Şirketi tarafından yatırılan 110,00 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 24,38-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 145,68 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak istinaf eden davalıya verilmesine,
lV-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.