Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/583 E. 2021/991 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 27/05/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … vekili ile davalılar … ve … tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait park halinde bulunan araca davalı ….Ltd. Şti.’ne ait, davalı …’ın sevk ve idaresindeki, davalı … … A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan …. plakalı aracın ve davalı …’ya ait, davalı …’nın sevk ve idaresindeki, davalı … … A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan …. plakalı aracın 28/06/2014 tarihinde çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacıya ait araçta hasar oluştuğunu ve buna bağlı olarak da 8.000,00 TL değer kaybına uğradığını, bu durumun ekspertiz raporuyla sabit olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının kusuru bulunmadığını ileri sürerek 8.000,00 TL değer kaybının kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … …..Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin …. plaka sayılı aracı 25/08/2011 tarihli araç kira sözleşmesi kapsamında 36 ay süreyle dava dışı … ….A.Ş’ye kiraya verdiğini, bu nedenle kaza tarihinde davalı şirketin işleten sıfatı bulunmadığından davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada kusurlu bulunduğunu ancak kasten davacının aracına zarar vermediğinden davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının değer kaybı talebinin yerinde olmadığını, kaza tarihinden faiz isteminin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının değer kaybı talebinden ZMMS poliçesini düzenleyen … şirketinin sorumlu olduğunu, kasten davacı aracına zarar vermediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde, kazadan önce eşinin rahatsızlığı sebebiyle tedavisi için ailesini kendisine ait araçla Ankara’ya gönderdiğini, davalı …’in bacanağı olduğunu, aracı davalı … yönetiminde iken davaya konu kazanın meydana geldiğini, KTT’da … ve … kusurlu bulunduğunu, davacının aracındaki hasarı kendi kasko şirketi aracılığı ile giderdiğini, değer kaybının gerçek zarar kapsamında olduğunu, … şirketinin sigortalının kusuru oranında ve limitle sınırlı sorumluluğu bulunduğunu, aracının davalı … … şirketine trafik sigortalı olduğunu, davacının zararını adı geçen sigortacıdan tazmini mümkün iken dayanaksız olarak kendisi hakkında dava açtığını, kendi aracında meydana gelen zararın %50’nin davalı … yönetimindeki aracın trafik sigortasınca karşılandığını, en fazla hasar gören araç olmasına rağmen değer kaybı olmadığını, davacı tarafından talep edilen değer kaybı tazminatının fazla olduğunu, davacının aracını park etmemesi gereken sokağa park ettiğini, bu nedenle davacının da olayda kusurlu olduğunu, kaza yerine park etmenin yasak olup olmadığının araştırılması gerektiğini, araç işleteni sıfatı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana geldiğini iddia ettiği değer kaybı tazminatına ilişkin olduğu, somut olayda 28/06/2014 kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesinde; “Maddi ve manevi tazminat; Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemesinin mevcut olduğu, ancak Borçlar Kanununda tazminatın somut olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemeler bulunmadığından tazminatın belirlenmesinde uygulanacak ilkelerin Yargıtay’ın trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakan Hukuk Dairelerinin içtihatları ile belirlendiği, Yargıtay uygulamalarına göre; araçtaki değer kaybının belirlenmesinde, değer kaybına uğradığı iddia edilen davacıya ait aracın yılı, modeli, kaza tarihindeki yaşı, hasarlı bölümleri ve hasar miktarı dikkate alınarak olay tarihindeki ikinci el piyasasındaki hasarsız değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki farkın esas alındığı (Ankara 22 BAM … Karar sayılı ilamı), buna göre davacının talep edebileceği değer kaybı tazminatı miktarının 6.000,00 TL olduğu, davacının davalı … … Şirketine davadan önce başvuruda bulunduğu, anılan başvurunun 12/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla anılan davalı … şirketinin bu tarihin 8 iş günü sonrası olan 21/08/2014 tarihinde mütemerrit sayılacağı, diğer davalı araç maliki ve araç sürücüsünün sorumlulukları haksız fiilden kaynaklandığından bu davalılar yönünden kaza tarihinde faiz isteminin yerinde olduğu, davalı … …. A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan araç sürücüsü davalı …’ın kusuru bulunmadığından anılan davalılardan değer kaybı tazminatı isteminde bulunulamayacağı anlaşıldığından davalı … …. Tic. A.Ş. yönünden açılan davanın husumet yokluğundan usulden reddine, davalı … ve davalı … Genel … A.Ş aleyhine açılan davanın reddine, …. …, … ve … … A.Ş. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 6.000,00 TL değer kaybı tazminatının davalı … … A.Ş. yönünden 21/08/2014 temerrüt tarihinden, davalılar … ve … yönünden 28/06/2014 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalı … ve … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 28.06.2014 tarihinde meydana gelen kazada; davalı … … Tic. A.Ş. ye ait …plakalı, … sevk ve idaresindeki aracın (… … A.Ş. nezdinde sigortalı) ve davalı …’ya ait… plakalı … sevk ve idaresindeki aracın (… … A.Ş. nezdinde sigortalı) çarpışması sonucu, davacıya ait park halinde bulunan araçta 15.009,92 TL hasar ve 8.000,00 TL değer kaybı meydana geldiğini, bu hususun 19.07.2014 tarihli …. numaralı değer kaybı ekspertiz raporuyla tespit ettirildiğini, 8.000,00 TL değer kaybının davalılardan tahsili için iş bu davanın açıldığını, yargılama sonucunda davanın … … A.Ş yönünden husumet yokluğundan usulden reddine; … ve … … yönünden reddine; …, … ve … … A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, davacının talep edebileceği değer kaybı tazminatının 6.000,00 TL olduğuna, bu tazminatın davalı … … A.Ş yönünden 21.08.2014 temerrüt tarihinden, davalılar … ve … yönünden 28/062014 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, … … …. Tic. A.Ş. yönünden husumet yokluğu nedeni ile ret kararı verilmiş olması ve … … …. Tic. A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı şirket her ne kadar kusuru bulunmadığını iddia etmiş olsa da Karayolları Trafik Kanunu md.85/5 hükmüne göre kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, aracın sahibinin değer kaybı ekspertiz raporunda, trafik … poliçesinde davalı … …. Tic. A.Ş. göründüğünü, hal böyle iken davalı Adl … yönünden husumet yokluğu nedeni ile davanın reddi yönünde verilen kararı kabul etmediklerini, bir an için verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilse dahi; davacının dava açmasında ve … …’e husumet yöneltmesinde kusuru olmadığını, zira aracın kiralanmış olduğunu bilebilecek durumda olmadığını, davalı yanın husumet itirazının dayanağı olan 25/08/2011 tarihli Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesinin davalı yanca dosyaya cevap dilekçesinin eki olarak sunulduğunu, bu halde davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hakkaniyete de aykırı düştüğünü, değer kaybı miktarının tespiti amacıyla alınan bilirkişi raporunda ‘‘hasarlı aracın onarımının yetkili servis teknik alt yapı imkanları ile yapıldığı ve böylece onarım sonrası sürüş emniyeti ve konforunda herhangi bir olumsuzluğun kalmaması’’ gerekçe gösterilerek ekspertiz raporundan farklı olarak değer kaybının 6.000,00 TL olarak belirlendiğini, burada dikkat edilmesi gereken hususun aracın değer kaybını sürüş konforunun değil, değişen ve onarım gören parçalarının belirleyeceğini(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin…. ve 01/10/2018 tarihli kararı),
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da görüleceği üzere değer kaybının tespiti için açıklamalı, ayrıntılı ve denetime elverişli bir raporun mevcut bulunması gerektiği gibi; tespit için aracın kazadan önceki 2.el fiyatı ile kazadan sonraki 2.el fiyatının da karşılaştırılması gerektiğini, aracın kazadan sonra hasar kaydının oluştuğu, bu hasar kaydının aracın ruhsatına işlendiği ve araçta değer kaybı meydana geldiği açıkken araçta sürüş emniyeti ve konforunda olumsuzluk kalmadığı gibi bir yorum ile yapılan tespitin kabulünün mümkün olmadığını, değer kaybı yönünden itirazları üzerine alınan ek bilirkişi raporunda ‘’camlar, stop far, sinyal vs. malzemeler cam olduklarından… arka tampon, reflektör, muhtelif süs bantları, çıta vs. petrokimya mamulü olduklarından…’’ denilmek suretiyle bu parçaların değiştirilmesinin değer kaybına yol açmayacağı şeklinde maddi dayanaktan yoksun bir değerlendirme yapıldığını, değer kaybının tespitinde dava konusu aracın hasarlanan parçalarının tek tek irdelenmesi gerektiğini, kaza tarihindeki hasar görmemiş ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki ikinci el piyasa değeri arasındaki farkın objektif olarak ortaya konması gerektiğini, aracın hasar durumu ve piyasa koşullarına göre genel niteleme yapılmasının yeterli olmadığını, bilirkişinin ek raporda cam ve petrokimya mamulü malzemelerin değiştirilmesini değer kaybı olarak görmediğini, tamamen yüzeysel ve maddi dayanaktan yoksun öznel bir tutumla hareket ettiğini, onarım görmüş tamponu değiştirilmiş, camları değiştirilmiş bir aracın değer kaybettiğinin, ikinci el piyasasında satılırken genel kabul görmüş bir durum olduğunu(Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin … sayılı 14.12.2015 tarihli kararı), denetime elverişli olmayan, objektiflikten ve maddi dayanaktan yoksun bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, davacı aleyhine takdir edilen vekalet ücretlerinin, davacı lehine kabul edilen tazminat ve vekalet ücretinin üzerinde olduğunu, bu durumun hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı … ve … … yönünden davanın reddine karar verilmekle birlikte … … yönünden 2.180,00 TL karşı vekalet ücretine, … … yönünden davanın reddine karar verilmekle 2.180,00 TL vekalet ücretine ve … … yönünden davanın kısmen reddi ile 2.000,00 TL vekalet ücretine karar verildiğini, davanın 6.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş olmakla, davacı aleyhine toplamda 6.360,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, davacının, en temel hakkı olan ve Anayasa ile de koruma altına alınan “Hak Arama Hürriyetini” kullandığını, ancak işbu dava sonucunda mağduriyeti telafi edilmediği gibi daha da mağdur edildiğini, davacı aleyhine takdir edilen karşı vekalet ücretlerine ilişkin kararın da kaldırılması gerektiğini, kaza tespit tutanağında sürücü …’a KTK md.47-b/c kuralını ihlalden kusur izafe edildiğini, bilirkişi raporunda, sürücü …’ın bu ihlali gerçekleştirdiği yönündeki değerlendirmeye iştirak edilmediğini, bu kanaatin sebebini belirtir bir açıklamada bulunulmadığını, kendisinden istenen hususların net şekilde ortaya konulmadığını, tutanağı düzenleyen polis memurlarının dinlenilmesi, olay yerinde keşif yapılması gerekirken,bu şekilde hazırlanan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … istinaf dilekçesinde; eksik inceleme ile karar verildiğini, değer kaybı zararının gerçek zarar kapsamında bulunduğunu ve ZMSS şirketlerinin değer kaybı zararından da sorumlu olduğunu,yargıtayın bu konuda pek çok kararı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı … istinaf dilekçesinde; KTT’da kaza yeri, fren izi, kazanın olduğu yer ile park halindeki araçların mesafelerinin belirtilmediğini, park halindeki araçlar taşıt yolu üzerinde olduğu halde kusur verilmediğini, kendisi adına kayıtlı aracı kullanan …’in yerleşim bölgesindeki sokağa davacı Hamza gibi, usulsüz olarak aracı park etmek için kontrolsüzce sola dönüş yaptığını, sola dönüş kurallarına aykırı hareketi nedeniyle …’in kusurlu olduğunu, davalı … geliş gidişli 2’şer şeritten 4 şeritli yolda kullandığı aracı ile davalı … yönetimindeki araca çarptıktan sonra karşı tarafta park halinde bulunan 4 araca çarparak durmasının, adı geçen davalının şehir içi hız sınırını aştığını gösterdiğini, hız sınırını aşması ve geçme kurallarına uymaması nedeniyle kusurlu olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini, davacının aracını yer çizgi işareti ile emniyet şeridi olarak ayrılan yola 90 derece dik şekilde park ettiğini, park kurallarına uymadığını, trafik güvenliğini tehlikeye attığını, araçların bu şekilde park edebileceğine dair trafik levhası ve işareti olmadığını, davacının da olayda kusurlu olduğunu, bilirkişinin uzmanlık alanı dışında kusur tespiti yaptığını, KTT’nın aksine davacı ve davalı …’i kusursuz gösterdiğini, ek raporda Ankara ATK Başkanlığı raporuna atıf yaparak, kusur oranına girmeden değer kaybı belirlediğini, raporda kendi isminin ve vekil ibaresinin yanlış yazıldığını, 19.07.2016 tarihli dilekçesine atıfta bulunulmuş ise de, 05.12.2016 tarihli duruşmadaki beyanına ve aynı tarihli dilekçesine atıfta bulunulmadığını, bu hususun söz konusu dilekçe ve eklerinin bilirkişiye ulaştırılmadığı kanaati oluşturduğunu, Ankara ATK raporunda da kendi dilekçelerinin değerlendirilmediğini, raporların yetersiz olduğunu,
KTK’nın 85. ve 91. maddeleri gereğince ZMSS şirketinin değer kaybı zararından sorumlu olduğunu, davacının ilgili … şirketlerine zararının giderilmesi için ihtar çektiğini, cevap alamadığını, bu halde … Tahkim Kuruluna başvurması ve … şirketleri hakkında şikayetçi olmak üzere mahkemeye müracaat etmesi gerekirken, ilgili ilgisiz herkesi davalı göstererek bu davayı açtığını, KTK’nın 3. maddesi gereğince kendisinin araç işleteni sıfatı bulunmadığını, davalı …’in aracı kendi adına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere şahsi işinde kullandığını, bu sırada davaya konu kazanın meydana geldiğini, işleten olarak davalı …’in zarardan sorumlu tutulması gerektiğini, kendisinin müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunmadığını, gerekçeli kararda kendisinin davaya cevap vermediğinin belirtildiğini, Ankara dışında görevli olması sebebiyle 10.02.2015 tarihinde ilgili mahkemeler aracılığı ile yazılı cevap dilekçesi verdiğini, ayrıca 19.07.2016 tarihli dilekçesi olduğunu, 05.12.2016 tarihli duruşmaya bizzat katıldığını, mahkeme gerekçesinin ibraz ettiği dilekçelerinin değerlendirilmediği ve savunma hakkının kısıtlandığını gösterdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
1-Dava; trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Somut olayda davalılar kazaya karışan araçların trafik kayıt maliki, sürücüsü ve trafik sigortası şirketleri olup, aralarında TBK’nın 162. vd. maddelerinde düzenlenen ve kanundan kaynaklanan müteselsil borçluluk ilişkisi bulunmaktadır.
KTK’nın 85. maddesinde araç işletenlerinin zarardan müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiş, TBK’nın 163. maddesi gereğince alacaklı, borcun tamamının yada bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden talep edebilir. Bu nedenle davacının yasal hakkını kullanarak, davalıların tamamı hakkında dava açmasında bir isabetsizlik bulunmamakta olup sadece … şirketleri hakkında dava açmaya zorlanamaz. Davalı … soyadının … yerine … olarak bilirkişi raporunda yazılması maddi hatadan kaynaklanmakta olup, davalı … araç işleteni olarak KTK’nın 3 ve 85. maddeleri uyarınca davacının zararından kusursuz sorumluluğu bulunmakta, davalı … ile aralarındaki iç ilişkiden kaynaklanan hususları zarar gören davacıya karşı ileri süremez, ancak zararı karşıladıktan sonra dilerse araç sürücüsü olan davalı …’e rücu hakkı bulunmaktadır.
Olay yerinin semt pazarı olması, davacının mahal şartları içinde aracını park etmiş olması, park yasağı ve kural ihlali olmaması, kazanın 28.06.2014 tarihinde akşam saatlerinde meydana gelmesi, davalı …’in yönetimindeki araçla kontrolsüz kavşakta, sola dönüş yapmak isterken, solundan düz seyreden davalı … yönetimindeki araca çarpması sonucu, bu aracın çarpmanın etkisi ile savrularak park halindeki davacı aracının da içinde olduğu 4 ayrı araca çarpması, …’in ani ve kontrolsüzce sola yaklaşıp, doğrultu değiştirmesi, sola yaklaşma ve dönme kurallarına uymaması, solundaki şeritte seyreden araç trafiğini kontrol etmeden sola yanaşmak istemesi, sol arkadan gelen trafiği kontrol etmeden sola manevra yaparak davalı … yönetimindeki aracın önünü kapatması nedeniyle olayda %100 oranında tamamen kusurlu bulunması, davalı … ise aynı sokakta sol şeritte nizami olarak seyrederken, davalı …’in kusuru ile kazaya karışması nedeniyle, davalı … yönetimindeki aracın sol ön tekerinden çarpması sonucu savrularak solda park halinde olan araçlara çarpması şeklinde gerçekleşen olayda her hangi bir kusuru bulunmamaktadır.
Davalı …’a ait aracın 2000 model passat otomobil, davalı … Otomotive ait aracın 2012 model … …. otomobil olması nedeniyle çarpışma sonucu davalı … yönetimindeki aracın savrulduğunun anlaşılması, kusura ilişkin düzenlenen bilirkişi raporu ile itirazlar nedeniyle alınan Ankara ATK raporunun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun, denetime, hükme elverişli bulunması, KTT’nın aksinin bu şekilde ispatlanması, davacı aracının 2013 model … ….an otomobil olması, 22.07.2013 tarihinde trafiğe çıktığının anlaşılması, 10040 km de olması, aracın kasko şirketince 15.009,00 TL hasar tespiti yapılması, kasko ekspertiz raporunda denetime uygun olmayacak şekilde alım satım piyasasında reel 8.000,00 TL değer kaybı olacağının belirtilmesi, bu belirlemenin davalı tarafı bağlayıcı olmaması, davalıların kusurları oranında gerçek zarardan sorumlu olmaları, tazminat yönünden hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda araçta kaza nedeniyle oluşan tüm hasarların belirtilmesi, tamir gören ve değişen parçaların gösterilmesi, yenileri ile değiştirilen cam ve plastik aksamların değer kaybına yol açmayacağının belirtilmesi, aynı hususun davacı dayanağı olan ekspertiz raporunda dahi bildirilmesi, yine değer kaybına sebebiyet veren parça ve onarım işlerinin de açıklanması, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki piyasa değeri ile onarımından sonraki piyasa değeri arasındaki farkın değer kaybı olarak belirlenmesi, bu raporun da dosya kapsamına, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olması, olayda davalı … %100 oranında kusurlu bulunduğundan, adı geçen davalının haksız fiil faili olarak, davalı …’nın araç işleteni sıfatı ile davalı … … A.Ş.nin KTK’nın 91. Maddesi gereğince zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarında bir isabetsizlik bulunmaması, davalı …’ın olayda kusurlu olmaması sebebiyle bu davalı ve davalı … … A.Ş. hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük olmaması, bir kısım davalılar hakkında davanın kısmen reddine karar verilmesi nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle reddedilen kısım üzerinden AAÜT gereğince lehlerine vekalet ücretine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi, yine haklarında açılan davanın olayda kusurları bulunmadığından reddine karar verilen ve kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf taleplerinin reddine, davalı … ile …’nın yerinde görülmeyen tüm istinaf taleplerinin (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda) esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin, davalı … … …. Tic. A.Ş. lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin istinaf talebinin incelenmesine gelince; davalı … …. …A.Ş. kazaya karışan davalı … yönetimindeki aracın trafik kayıt maliki olup, KTT’da söz konusu aracın araç sahibi olarak belirtilmiştir. Trafik kaydında da araç davalı şirket adına kayıtlıdır. Davalı şirket hakkında, aracı dava dışı … … ve … Hiz. Dış. Tic. A.Ş.ne kaza tarihinden önce 25.08.2011 tarihli operasyonel araç kiralama sözleşmesi ile 36 aylığına uzun süreli olarak kiraladığı ve kaza tarihinde aracın dava dışı şirketin fiili tasarrufu altında olduğu gerekçesi ile davalı şirketin araç işleteni sıfatı ve sorumluluğu bulunmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu durumda zarar gören davacının, aracın davalı şirket ile dava dışı şirket arasında düzenlenen araç kiralama sözleşmesinden haberdar olması beklenemeyeceğinden, davacının KTT ve trafikte araç işleteni olarak görünen davalı şirket aleyhinde dava açması hayatın olağan akışına uygun olup, davalı şirketin kendisi hakkında dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davalı şirket hakkında davanın usulden reddine karar verilmiş ise de lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, yerel mahkeme kararının Dairemizce kaldırılan hükümleri dışında kalan kısmı, infazda tereddüt yaşanmaması için aynen yazılmıştır.) gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere
A-Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … ve …’nın istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
B-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.10.2018 gün ve … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre; HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davalı … … Tic. A.Ş. yönünden açılan davanın husumet yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … ve davalı … Genel … A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine,
3-Davalılar …, … ve … … A.Ş. aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE, 6.000,00 TL değer kaybı tazminatının davalı … … A.Ş. yönünden 21/08/2014 temerrüt tarihinden, davalılar … ve … yönünden 28/06/2014 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 409,86 TL harçtan peşin alınan 27,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 382,51 TL karar harcının davalılar … … A.Ş. … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan, kabul edilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar … … A.Ş., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı … … A.Ş. vekille temsil olunduğundan, reddedilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … … A.Ş. vekille temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
8-Davalı … …A.Ş, kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve aleyhindeki davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, aleyhinde dava açılmasına sebebiyet verdiğinden lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, 27,35 TL peşin harç olmak üzere toplam 52,55 TL harcın davalılar … … A.Ş., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 520,80 TL posta masrafı, 350,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 870,80 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 653,10 TL’sinin davalılar … … A.Ş., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı … tarafından yapılan 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
12-Davalı ……A.Ş. aleyhine dava açılmasına sebebiyet verdiğinden, adı geçen davalı şirket tarafından yapılan 200,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı … tarafından sarf edilen 18,00 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 6,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
14-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
İstinaf Harç Ve Yargılama Giderleri Yönünden:
1-İstinaf başvuru harçları peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalı …’dan alınması gereken 409,86 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 365,46 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı …’dan alınması gereken 409,86 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 102,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 307,39 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 153,50 TL istinaf yargılama giderinin davalı … …. … Tic. A.Ş. den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 150,00 TL, davalı … tarafından yatırılan 150,00 TL ve davalı … tarafından yatırılan 200,00 TL gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın ayrı ayrı ilgililerine iadesine,
8-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali, gider avansı ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.