Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/576 E. 2021/1295 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2018
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 09/12/2010 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki, davalı …’in malik olduğu, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan aracın, yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanıp malul kaldığını, bakıma muhtaç hale geldiğini, aynı istemlerle ilgili sürücü ve işleten aleyhine açtıkları davada delillerin toplanıp, kusur, maluliyet ve hesap raporlarının alındığını, sigorta şirketinin de zarardan sorumlu olduğunu belirterek iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri olarak 500 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 21.351,79 TL’ye yükselterek, dava tarihi itibariyle yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … … vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taleplerle ilgili davalılar aleyhine Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esasında kayıtlı ve halen Yargıtay incelemesinde olan bir dava bulunduğunu, kusurun davacıda olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat, bakım gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin trafik sigorta poliçesi kapsamında olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 13/07/2015 tarihinde davalılar … ve … … hakkındaki davanın işbu dava dosyasından tefrikine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davacının olaydan önce bakıma muhtaç olduğu dikkate alınarak bakım gideri talep edemeyeceği, manevi tazminatın poliçe kapsamında olmadığı, davacının olay sebebiyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 8.443,71TL maddi tazminatın 500 TL’lik kısmına 27/01/2014 dava tarihinden, 7.943,71 TL’lik kısmına 17/04/2014 ıslah tarihinden itibaren davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davanın asıl dava dosyası olan Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas (bozma öncesi … esas) dosyası ile birleştirilerek yargılamanın asıl dava dosyasında yürütülmesine dair taleplerinin mahkemece reddedilmesinin yerinde olmadığını, müteveffanın kaza öncesinde de bakıma muhtaç olduğuna dair bir iddia ve ispat bulunmamasına, bilakis kaza öncesi çalışarak gelir elde eden bir kişi olduğu tanık beyanları ile ispatlanmış olmasına rağmen mahkemece alınan … dosya kapsamı, tanık beyanları irdelenmeden müteveffanın kaza öncesinde de bakıma muhtaç olduğuna dair görüşe iştirak edilerek bakıcı ihtiyacı giderinin reddinde isabet bulunmadığını, raporun davacının bütün safahatını bilen … Tıp Fakültesi’nden alınması yahut dosyanın Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilmesi taleplerinin mahkemece kabul edilmediğini, asıl dava dosyasında alınan maluliyet raporları doğrultusunda davacı müteveffanın bakım zararı hesaplandığı ve hesap edilen zarar tutarının ıslah harcının yatırıldığı nazara alınmadan resen bilirkişi raporu alınması ve belirlenen parasal tutarın yeniden ıslah edilmesi mecburiyetinde bırakıldıklarını, hükmedilen tazminatların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, sigortanın sorumlu olmadığı manevi tazminat talebinin reddi sebebiyle davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücreti takdiri ile yargılama giderinin hatalı hesaplanmasının yerinde olmadığını, dava dosyası ile bağlantılı davanın Yargıtay incelemesinden geçmiş olmasına karşılık mahkemece kanun yolu olarak istinaf yolunu göstermesinde isabet bulunmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre; davacı tarafça davaya konu 09/12/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasındaki yaralanmasından kaynaklı aynı istemlere ilişkin olarak, kazaya karışan araç sürücüsü … … aleyhine 28/09/2011 tarihinde Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi … esasında dava açıldığı, 08/12/2011 tarihinde kazaya karışan araç sürücüsü … … ile araç işleteni … aleyhine 20.Asliye Hukuk Mahkemesi…esasında dava açıldığı ve dosyanın Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi … esasında birleştirildiği, asıl ve birleşen davanın 20/06/2012 tarihli ihbar dilekçesi ile sigorta şirketine ihbar edilip, sigorta şirketince 17/08/2012 tarihinde davaya cevap dilekçesinin verildiği, mahkemece … Adli Tıp ABD’dan alınan 21/11/2012 tarihli maluliyet raporunda davacının çalışma gücünden %71 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremez hali geldiğinin rapor alındığı, 18/12/2013 tarihli ek hesap raporunda davacının kusurunun indirimi neticesinde 9.683,99 TL geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı ve 13.755,64 TL bakım zararı olmak üzere toplam 23.439,63 TL maddi zararının hesaplandığı, bakım zararının davacının bir başkasının bakımına muhtaç olduğu yönünde maluliyet raporunda bir tespit olmadığı, mahkemenin istemi üzerine hesap edildiğinin beyan edildiği,
Davacı tarafça 27/01/2014 tarihinde sürücü ve işleten ile aracın ZMMS sigortacısı … Sigorta A.Ş. aleyhine yine asıl dava dosyası ile birleştirme talepli olarak Ankara 9.Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/56 esasında dava ikame ederek iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri olarak 500 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, bu dosyanın da Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi … esasında birleştirildiği,
Davacının maddi tazminat talebini 17/04/2014 tarihli dilekçesi ile 23.439,63 TL olarak ıslah etmiş bulunduğu ve maddi-manevi tazminat alacaklarına dava tarihi itibariyle yasal faiz işletilmesini talep ettiği,
Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesince davacının çalışma gücünden %71 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremez hali geldiğini tespit eden maluliyet raporunun denetime elverişli olduğu, davacının 9.683,99 TL geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı ile 13.755,64 TL bakım zararı olmak üzere toplam 23.439,63 TL maddi zararının olduğuna dair aktüerya uzmanından alınan bilirkişi raporunun yerinde görüldüğü, manevi tazminat talep etme koşullarının oluştuğu, birleşen 9.Asliye Hukuk Mahkemesi …. esasındaki davada sigorta şirketinin sorumluluğu nazara alındığında bu dosyanın tefrik edilmesi gerektiği gerekçesi ile birleşen 9.Asliye Hukuk Mahkemesi ….. esas sayılı dava dosyasının tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, asıl ve birleşen Ankara 20.Asliye Hukuk Mahkemesi…esas sayılı dava ile ilgili olarak maddi tazminata ilişkin davanın kabulü ile 23.4369,63 TL maddi tazminatın, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … … ve …’dan tahsilde tekerrür olmamak üzere müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olduğu;
Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında tefrikine karar verilen 9.Asliye Hukuk Mahkemesi …. esas sayılı dava dosyasının, Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi ….. esasına kaydedildiği ve mahkemece davada sigorta şirketinin de taraf olduğu, davaya ticaret mahkemelerinde bakılması gerektiği gerekçesi ile dava şartı yoksunluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine davacının 22/07/2014 tarihli talebi ile dosyanın Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği Ankara 12.Ticaret Mahkemesi…… esasına kaydedilmiş olduğu;
Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi …. esas sayılı dosyasında verilen karara karşı davacı ve davalılar vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, Yargıtay 17.HD…… sayılı ilamı ile asıl ve birleşen dosyaların birlikte görülmesi gerektiğinden tefrik kararının yerine olmadığı, hükmedilen tazminatlara ıslah dilekçesindeki talep gibi dava tarihinden itibaren faize hükmedilmemiş olmasında isabet bulunmadığı, maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmeliğine uygun olarak ATK’dan alınması gerektiği gerekçeleri ile hükmün bozulmasına, sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği;
Bozma üzerine dosyanın Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi …. esasına kaydedildiği, mahkemece ATK’dan alınan 16/11/2018 tarihli raporda, Ankara 12.Ticaret Mahkemesi …. sayılı dosya gereği tanzim edilen 26/05/2017 tarihli raporda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacının hastaneden taburcu olduktan sonra sürekli bakıma muhtaç olduğunu gösteren tıbbi bulgunun mevcut olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 ay kadar uzayabileceği, kişinin tespit edilen olaydan önceki hastalıkları ve yaşı gözetildiğinde kaza öncesinde de başkasının bakımına muhtaç olduğu hususundaki kararlarını etkileyecek bir husus olmadığının mütalaa edildiği, Ankara 12.Ticaret Mahkemesi …..sayılı dosyanın karar tarihinden sonra mahkemece 31/01/2019 tarihli duruşmada murisin sürekli bakıma muhtaç olup olmadığı, bakıcı ihtiyacı olup olmadığı hususunda rapor alınmak üzere dosyanın Adli Tıp Genel Kurulu’na gönderilmesine karar verildiği, yine mahkemece bozma nedeniyle birleştirme konusunda 12.Ticaret Mahkemesi’nden görüş sorulduğu, Ankara 12.Ticaret Mahkemesi ….. sayılı dosyada 28/09/2018 tarihli celsede “dosyanın evveliyatı olan 9.Ash davasının yeni HMK döneminde açıldığı, bozma ilamında her ne kadar tefrikin yerinde olmadığına işaret edilmiş ise de gelinen aşama itibariyle davaların farklı mahkemelerde görülüyor olması ve Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin HMK 166/2 gereğince aynı sıfatta mahkeme olmaması nedeniyle birleştirme kararı verilemeyeceği, alınacak hükmün tahsilde tekerrür olmayacak şekilde taraflarca değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile birleştirme talebinin reddine karar verildiği,
Ankara 12.Ticaret Mahkemesi….. sayılı dosyasında alınan 26/05/2017 tarihli ATK 3.İhtisas Kurulu’nun raporunda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacının hastaneden taburcu olduktan sonra sürekli bakıma muhtaç olduğunu gösteren tıbbi bulgunun mevcut olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 ay kadar uzayabileceği, kişinin tespit edilen olaydan önceki hastalıkları ve yaşı gözetildiğinde kaza öncesinde de başkasının bakımına muhtaç olduğu hususundaki kararlarını etkileyecek bir husus olmadığının mütalaa edildiği, 10/07/2018 tarihli hesap raporunda davacı 08/05/2015 tarihinde vefat ettiğinden bakiye ömrü bu tarihe göre hesaplanmak üzere, 939,54 TL geçici ve 7504,17 TL maluliyet zararı ile ATK raporunda bakıcı giderine yönelik bir tespit olmadığı beyan ile mahkemenin takdirine bırakılarak 12.908,08 TL bakıcı gideri hesaplandığı, davacının maddi tazminat talebini 25/09/2018 tarihli dilekçesi ile 21.351,79 TL olarak ıslah etmiş bulunduğu ve maddi tazminat alacaklarına dava tarihi itibariyle yasal faiz işletilmesini talep ettiği, mahkemece yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
1) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; eldeki davanın tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmiş ve taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiş dosyanın devamı olup, tefrik kararının bozulmasının bu sebeple neticeye etkili olmamasına ve eldeki davanın öncesi olan davanın 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılması, anılan tarih itibariyle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmekle, iki mahkemenin HMK’nun 166/2 maddesinde aranan şartlardan “aynı sıfatta mahkeme” olmaması nedeniyle davaların birleştirilmesinin söz konusu olmayacağına dair kararda bir isabetsizlik görülmemesine, maluliyet raporunun denetime elverişli olmasına, tanık beyanları ile bakım ihtiyacı tespiti yapılamayacağı gibi davacının bir başkasının bakımına muhtaç olduğu yönünde maluliyet raporlarının hiçbirisinde tespit olmadığı, mahkemenin istemi üzerine terditli hesap edildiği görülmekle bu haliyle raporlar arasında bir çelişki olmadığından çelişkinin giderilmesi için rapor alınmasına gerek bulunmamasına, davacının asıl dava dosyasında ıslah harcı yatırmış olması dışında eldeki davada da ıslah harcı yatırmasının mükerrer harç niteliğinde olmamasına, mahkemece kanun yolu olarak istinaf yolunu gösterilmesinde bir yanılgı bulunmamasına, davada maddi ve manevi tazminat talep edilmiş olması ve maddi tazminat talebinin kısmen reddi sebebiyle hüküm tarihinde geçerli AAÜT 13/1-2 gereğince 2.180 TL ve manevi tazminat talebinin reddi sebebiyle hüküm tarihinde geçerli AAÜT 10/3 gereğince 2.180 TL olmak üzere neticede toplam 4.360 TL davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 4.199 TL’ye hükmedilmesi doğru değil ise de istinaf edenin sıfatına göre davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
2) Sigorta şirketlerinin poliçeden kaynaklanan sorumluluklarında, temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekir. Sigortacı yönünden, davadan önce gerekli belgelerle başvurulmuşsa, temerrüt tarihinden; önceden başvuru yapılmamışsa, dava tarihinden; diğer davalılar yönünden ise, ilk veya ek davada ya da ıslahla artırılan miktarlara kaza (haksız fiil) tarihinden faize hükmedilmek gerekir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte ZMSS’nı yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen 2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesi hükmü uyarınca sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Dava konusu olayda davacı talep edilen tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir. Bu itibarla, mahkemece davada hükmedilen maddi tazminatın tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava dilekçesinde talep edilen miktara dava tarihinden ve ıslah edilen bölüme ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3) 6100 sayılı HMK’nın taraf ehliyetini düzenleyen 50. maddesinde, “medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu”, “TMK. 28 maddesinde de “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir. Davacı vekili 13/07/2015 tarihli dilekçesinde davacının 08/05/2015tarihinde öldüğünü, veraset ilamında yazılı mirasçılarından vekaletname aldığını beyan etmiş, aynı zamanda bu hususu 13/07/2015 tarihli celsede de mahkemeye bildirmiştir. Mahkemece taraf teşkili bu şekilde sağlandığı halde ölü kişi davacı gösterilerek karar başlığında ölü kişi hakkında hüküm kurulması yerinde görülmemiş ise de bu husus düzeltilebilir bir eksiklik ve hata olarak değerlendirilerek hüküm başlığının düzeltilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, gerekçeli karar başlığının düzeltilmesi ve davalı sigorta şirketi aleyhine hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğinden davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kesinleşmiş yönler korunarak HMK.nın 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2018 tarih ve …. sayılı kararının HMK 353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
II- Dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE ;
8.443,71 TL nin dava tarihi 27/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigortadan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Alınması gereken 576,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 70,05 TL ve 356,09 TL Islah harcının mahsubu ile 150,64 TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 2.180,00TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.199,00TL nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 25,20 TL başvurma harcı, 70,05 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 356,09 TL ıslah harcı, 0,60TL dosya masrafı, onüç tebligat, iki müzekkere gideri 239,50TL, üç bilirkişi ücreti 1100TL, adli tıp ücreti 514,50TL olmak üzere toplam 2.304,74TL nin kabul- red oranı dikkate alınarak 449,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
7-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
III-İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 53,23-TL yargılama giderlerinin davalı … Sigorta A.Ş. den tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01.07.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.