Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/501 E. 2021/523 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/501
KARAR NO : 2021/523

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2018
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )

KARAR TARİHİ : 18/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 24.05.2015 tarihinde ……’nın idaresinde bulunan …… plakalı motorsikleti ile direksiyon hakimiyetini kaybederek neden olduğu kaza sonucu vefat ettiğini, davacının müteveffanın eşi olduğunu ve desteğinin ölümü nedeniyle maddi manevi açıdan mağdur olduğunu, davalı……..’nin müteveffa idaresinde bulunan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, dava açılmadan önce davalıya başvuruda bulunduğunu, davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağı şeklinde cevap verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında dava değerini 121.177,43 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davaya konu trafik kazasının 24.05.2015 tarihinde meydana geldiğini, sigorta poliçesinden doğan taleplerin 2 yıllık zamanaşımı süresine bağlı olduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davalı … şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının tespiti için kusur rapor alınması gerektiğini, kazada sürücü olan….nın kazanın oluşumunda %100 kusurlu olup bu yönüyle davacının talebinin trafik poliçesi teminat kapsamında olmadığını, davacının desteğinin kaza tarihinde sürücü belgesi olmadığını, kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının desteğinin kaza sırasında kask ve koruyucu kıyafet giymediği için müterafik kusurlu olduğunu, SGK’dan maaş veya ödenek bağlanıp bağlanmadığının ve davacının gelir durumunun araştırılması gerektiğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 24.10.2015 tarihinde destek ….. idaresindeki motosikletin takla atması sonucu vefat ettiği, ….. plakalı aracın 07.03.2015-07.03.2016 tarihleri arasında …. A.Ş.ne tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, sigorta poliçe başlangıç tarihi 07.03.2015 kaza tarihi 24.05.2015 olduğundan ve yeni genel şartların C.11’inci maddesinde “Bu genel şartların yürürlük tarihinden sonraki akdedilmiş sözleşmelerde uygulanacağı” hükmü yer aldığından tazminat hesaplanırken yeni genel şartlardaki prensiplere göre değil, yerleşik Yargıtay uygulamasına uygun hesaplama yapılması gerektiği ve bu kapsamda yaşam süresinin PMF tablosu esas alınarak belirlenmesi gerektiği, aile nüfus kayıt tablosuna göre desteğin yalnızca davacı eşe destek olduğu, denetime elverişli bilirkişi raporu kapsamında kusur oranı da dikkate alınarak ve sigortalının yakınlarının olayda zarar gören üçüncü kişi konumunda oldukları ve ZMMS poliçesi düzenleyen sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri gerekçesi ile davanın kabulüne,121.177,43 TL destekten yoksun kalma tazminatının 06.12.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, trafik kazasının 24.05.2015 tarihli olup ilk derece mahkemesinde davanın açılma tarihinin 16.03.2018 olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün tam kusuruyla meydana gelmiş olup kovuşturma ve soruşturmayı gerektirecek unsurlar içemediğinden uzamış ceza zamanaşımı uygulanamayacağını, müteveffa sürücü, asli ve tam kusuruyla kendi ölümüne neden olduğundan sürücünün eşinin destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin teminat dışı olduğunu, trafik sigortası, kusurlu bir sürücünün bir üçüncü kişiye zarar vermesi halinde devreye girdiğini, Poliçe Genel Şartları’nın A.3 Sigortanın Kapsamı başlığı altında düzenlendiğini, “Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” şeklinde belirtildiğini, A.6, Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesi d bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminat’ talepleri ile “destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin” teminat dışı olduğunun düzenlendiğini,01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, destekten yoksun kalma teminatı ‘üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere genel şartın ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminat” olarak tanımlandığını, davacının desteği ….a’nın tam kusuruyla kaza meydana geldiğinden ve hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı, 2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2016 yılında değişiklik yapılan 92. Maddesinin (g) bendinin hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlan Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı A.5 başlığının (ç) bendi, A.6 başlığının (d) bendi gereğince teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek şartıyla gerçek zararın belirlenebilmesi için konusunda uzman kişiler tarafından TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlar hükümlerinin ek:3’te bulunan 3. maddesinde hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosunun dikkate alınacağı ve hesaplamalarda iskonto oranı %1,8 olacağının belirlendiğini, davaya konu olay 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlara tabi olduğu halde yerel mahkemece hükme esas alınan raporda gerçek zarar hesabı PMF-1931 tablosuna göre hesaplandığını, müteveffanın ehliyetsiz olması, kask ve koruyucu kıyafet giymemesi nedeniyle tazminattan muterafık kusur indirimi yapılması gerektiğini, usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, temerrüt tarihinin dava tarihi olduğunu, davacının davadan önce zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen belgeleri sigorta şirketine ibraz etmediğini, usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, temerrüde düşmediklerini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında davacının desteği idaresinde bulunan araç ile neden olduğu tek taraflı kaza sonucu vefatı nedeniyle sigorta şirketine karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dava konusu kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağına göre kazanın 24.05.2015 tarihinde, müteveffanın idaresinde bulunan …. plakalı motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiği ve destek ……’nın vefat ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesine göre sigortalının …olduğu, poliçenin 07.03.2015-7.03.2016 tarihleri arasında geçerli olduğu görülmüştür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir Genel şartlar ile yapılan değişiklerin uygulanma zamanı; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “A.1. Amaç” başlıklı maddesinin; 2. fıkrasının son cümlesinde; “Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür. Bu Genel Şartlar ve sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır,” düzenlemesi 02.02.2016 tarihindeki değişiklik ile “Bu Genel Şartlar” kaza tarihi itibariyle uygulanır ibaresi çıkarılıp sadece ” sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır” olarak değiştirilmiş, C.11. maddesinde ise “Bu genel şartların yürürlük tarihinden sonraki akdedilmiş sözleşmelerde uygulanacağı” düzenlemesi yapılmıştır.
Dava konusu olayda davalı tarafından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 07.03.2015 tarihinde düzenlendiğinden, poliçenin düzenleme tarihinden sonra 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartların uygulanması mümkün görülmediğinden, davalının sorumluluğunun kapsamı Karayolları Trafik Kanunu, Türk Borçlar Kanunun haksız fiile ilişkin hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiği 07.03.2015 tarihi itibariyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2019 tarih 2017/17-1089 E- 2019/294 K. sayılı ilamı ve 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar, HGK’nun 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; Yargıtay’ın sürücü ve işletenin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalanlar tarafından açılan davalarda verilen kararların temyiz incelemeleri sonunda istikrar kazanan uygulamasına göre, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı …, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumlu olacağına (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar, HGK’nun 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca) karar vermiş olduğundan davalının dava konusu talebinin sigorta poliçesi teminat kapsamında olmadığı ve hesaplamanın zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen yönteme uygun olarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2019/2305 E- 2021/1330 K. 2019/6417 E- 2021/1252 K.sayılı ilamlarında “Dairemizce içtihat değişikliğine gidilerek PMF 1931 tablosu yerine ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınması kabul edildiğinden tazminat hesabı yapılması ilkelerini de gözeten, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilerek tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması benimsenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin ve davacının bakiye ömürleri PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmiş ise de bilirkişi raporunda belirlenen bakiye yaşam süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre daha kısa olup istinafa başvuran davalı taraf lehine olduğundan istinafa başvuran taraf aleyhine değerlendirme yapılamayacağından bu hususa ilişkin istinaf nedenlerinin de reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, KTK.nın 109/2. Maddesi gereğince ceza zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılmış olmasına, desteğin kusurunun üçüncü kişi konumunda olan davacıya yansıtılamamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.277,63 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 2.069,40 TL’nin mahsubu ile kalan 6.208,23 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 18.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

.
Başkan …

.
Üye …

.

Üye …

.
Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.