Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/498 E. 2021/1248 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat (Protez Bedeli)
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/09/2007 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu davalı tarafından sigortalı aracın, karıştığı kaza neticesinde müvekkilinin yaralandığını ve en az %67 oranında maluliyetinin meydana geldiğini, müvekkilinin tedavi giderleri kapsamında, protez giderlerinden de davalının sorumlu olduğunu, protez giderlerini talep edebilemek için fiilen protezin takılmış olmasının da gerekmediğini, müvekkilinin protez bedellerini araştırdığını, davalının protez bedelini de ödemekle yükümlü olduğunu, davalıya müracaat edilmesine rağmen zararının karşılanmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 64.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 17/07/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 66.250,00 TL olarak belirleyerek 07/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının protez ayak giderinden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, 6111 Sayılı Yasa gereğince sorumluluğun …’da olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle beraber davacıya daha önce 21/07/2015 tarihinde 62.550,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, davacının müvekkilini ibra ettiğini, yapılan ödemenin de zararına uygun olması nedeniyle müvekkilinin sorumluluklarının sonra erdiğini, ayrıca müvekkilinin bakiye teminat limitinin de 17.400,00 TL kaldığını, sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru, zararı kanıtlaması gerektiğini, davacının müterafik kusuru var ise nazara alınması gerektiğini, müvekkilinin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle protez giderinin ZMMS kapsamında davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu; meydana gelen kazaya ilişkin soruşturma dosyası, tedavi evraklarının dosyaya kazandırıldığını, … verilen yazı cevabına göre davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle transtibial ampütasyon seviyesinin kısa olması nedeniyle silikon liner pin sistemli karbon ayaklı modüler paylon sol diz altı protez kullanmasının uygun olacağının bildirildiği, … alınan rapora göre ise davacının kullanabileceği protez bedelinin 10.000,00 TL olduğunun belirtildiği ve alınan ek rapor ile de söz konusu protezin yıllık bakım bedelinin 1700,00 TL olduğu ve 5 yılda bir değiştirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, … ile yapılan yazışmalarda bilirkişi tarafından belirtilen karbon ayak farkının mobillite ve aktivite destekleyici ile ortez ve protezler ile karşılandığını, silikon liner pin sistemli protezler ile birlikte ödenmediğinin belirtiliğini, hesap bilirkişisinden alınan rapora göre davacının 2007 yılından itibaren muhtemel yaşam süresi boyunca 5 yılda bir 4 kez protezinin değişmesi gerektiği ve 15 kez yıllık bakım yapılacağı buna göre davacının talep edebileceği zararın 66.250,00 TL olduğunun hesaplandığı, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu, hesaplanan tazminat miktarının sigorta limiti kapsamında olduğu ve davacının talep etmekte haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 66.250,00 TL tedavi giderinin 07/07/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece verilen kararda, davanın kabulüne karar verilmiş iken işlemiş faize dava tarihi olan 07/08/2015 tarihinden itibaren hükmedildiğini, ancak müvekkili tarafından davalı … şirketine 24/12/2007 tarihinde müracaat ediliğini ve 8 iş günü sonrası 07/01/2008 tarihinde davalının temerrüdünün gerçekleştiğini, belirterek kararın kaldırılarak temerrüt tarihinin düzeltilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili tarafından yapılan ödeme sonrasında, davacının müvekkilini ibra ettiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle müvekkilinin sorumluluğunun 80.000,00 TL olduğu, davacının 21/07/2015 tarihindeki müracaatı nedeniyle 62.550,00 TL ödeme yapıldığını kabul anlamına gelmemek üzere poliçe teminat limitinin 17.450,00 TL olduğunu, davacının ibrada bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tedavi masrafları ve protez giderleri bakımından müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, sorumluluğun 6111 Sayılı Yasa ile değişik KTK’nın 98. maddesi gereğince …’nda olduğunu, ayrıca 26/06/2018 tarihli bilirkişi raporda davacının ömür süresinin hatalı hesaplandığını, davacının yaşam süresinin kaza tarihi itibariyle hesaplanması gerekir iken hesap tarihi itibariyle hesaplandığını, kaza tarihinde muhtemel yaşam süresi 80 iken, rapor tarihinde 80 yaşında olmasına göre 85 olduğu, bu nedenle fazla hesaplama yapıldığını, avans faizine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, olayın haksız fiil olup avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebeplerine göre yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, protez bedeli giderinden kaynaklanan tazminatın ZMMS sigortacısı davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekili tarafından karar istinaf edilmiştir.
Davalı vekili istinaf talebinde, esasa ilişkin itirazlarının yanı sıra husumete ilişkin itirazlarını da ileri sürdüğünden öncelikle husumete ilişkin davalının istinaf sebeplerinin incelenmesi gerekmiştir.
Davalı vekilinin hüküm altına alınan protez bedeli giderinin teminat kapsamında olmadığından sorumluluklarının bulunmadığına dair istinaf sebebinin değerlendirilmesinde; Davacının, trafik kazası neticesinde sol bacağını diz altından kaybetmiş olması nedeniyle protez giderlerinin karşılanması istemli açtığı davada mahkemece, davacının kaza sonucu meydana gelen yaralanma neticesinde, dava tarihine kadar yaptırılmadığı belirtilen protez giderleri de dahil edilerek kaza tarihinden muhtemel yaşam süresi sonuna kadar olan (kaza tarihinden dava tarihine kadar yaptırılmamış ve dava tarihinden sonra da ileride yaptıracağı) protez giderleri olan 66.250,00 TL protez giderlerinden davalının sorumlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın … tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’na göre zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile kanunda sayılan tedavi giderleri açısından sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı …’na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Belgesiz tedavi giderleri, …’nın ödemekle yükümlüğü olmayacağı, ulaşım, yiyecek vs giderler olup bu tür giderler poliçe teminatı kapsamında kaldığından sigorta şirketi bu zararlardan sorumludur.
…’nın sorumlu olduğu tedavi giderleri yönünden ise 6111 Sayılı Yasa ile …’nın sorumlu olduğu giderlere yönelik olarak, miktar açısından bir limit konulmamış iken 27.08.2011 tarihli …. sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. Maddesinin 1 numaralı bendinde, tedavi giderlerinin Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı belirtilerek, tedavi giderlerinin ödenmesi konusunda Kanunda yer almayan bir kısıtlama getirilmiştir. Yönetmeliğin 4. Maddesinin 1. Bendinin iptali için açılan davada Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih… sayılı kararında “Düzenleyici işlemlerin, sebep öğesi olan üst normlara uygun olması bir zorunluluktur. Yönetmelikler, bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanması için çıkardıkları hukuk kuralları olup, dayandıkları kanun ya da tüzüklere aykırı hüküm içeremezler.
Bu durumda; 2918 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin 2 numaralı bendinde, bu Yönetmelik çerçevesindeki sağlık hizmet bedelleri için Zorunlu Trafik Sigortası, Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası çerçevesinde sigortalı olan kişilerden ayrıca talepte bulunulamayacağı hükme bağlanmıştır.
Karayolları Trafik Kanununun 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesiyle, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen miktarın Kuruma ödenmesiyle, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği ve trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Kurumca karşılanacağı belirtildiğinden, zorunlu trafik sigortası teminatı kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden sigortalının sorumlu tutulamayacağı açıktır.
Bu durumda, trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden, sigortalı olan kişilerden ayrıca talepte bulunulamayacağına ilişkin düzenlemede hukukun genel ilkelerine ve anılan Kanun hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır. ” denilerek Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir. Her ne kadar 2918 Sayılı Yasanın 98. Maddesinin 1. Fıkrasına 6645 Sayılı 04/04/2015 tarihli yasa ile …’nın sorumluluğu açısından “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” sorumlu olacağı eklenmiş ise de, sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiğinden, 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra meydana gelen trafik kazalarında uygulanacağından, öncesinde meydana gelen kazalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Davaya konu kaza da 18/09/2007 tarihinde meydana geldiğinden kaza tarihini kapsar 2918 Sayılı Yasanın Geçici 1. Maddesi gereğince tedavi giderlerinden sorumluluk ulaşım vs giderler haricindeki giderler… sorumluluğundadır.
İlk derece mahkemesi tarafından tarafından, …’ya 08/03/2018 tarihinde olayın KTK 98. Maddesinden kaynaklandığı belirtilmeksizin yazılan yazıya verilen cevapta “Kurumumuzca tıbbi malzeme ödemeleri, Sağlık Uygulama Tebliği, Hükümlerince yapılmaktadır. SUT hükümlerince, Karbon ayak farkı mobilite ve Aktivite Destekleyici (K Değerleri) Ortez ve Protezler ile birlikte karşılanmakta olup, Silikon linerPin Sistemli Protezler ile birlikte ödenmemektedir. Silikon Liner Pin Sistemli Protezlerin garanti süresi 2 yıl olup bu süre sonunda parça değişimi yapılabilir. Yenilenme süresi 5 yıldır. ” şeklinde verilen cevap üzerine alınan bilirkişi raporlarında, davacının tazminini talep ettiği protezlere ait giderlerin Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında … tarafından karşılanmayan giderlerden olduğunun belirtilmesi üzerine, hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda 66.250,00 TL olarak hesaplanan protez giderlerinin sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsilinin istenebileceği değerlendirilerek karar verilmiş ise de, Kaza tarihi itibariyle …’nın sorumluluğunun SUT kapsamında olduğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Şöyle ki 6111 Sayılı Yasa ile 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi ve …. Sayılı yasaya eklenen Geçici 1. Maddesindeki düzenleme ile Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih… K sayılı kararı ile “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin” 4. maddesinin 1 numaralı bendine ilişkin iptal kararının iptalden önce meydana kazalar yönünden uygulanacak olması karşısında, davacı protez giderlerini ancak …’dan talep edebilir. Bu nedenle davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesi tarafından protez giderlerinin … kapsamında olmadığına ilişkin kabulü, yerinde değil ise de, yukarıda açıklandığı üzere davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden, bu hususta yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, protez giderleri nedeniyle zararların karşılanması, kaza tarihi itibariyle uyuşmazlıkta uygulanacak 6111 Sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi ve 2918 Sayılı yasaya eklenen Geçici 1. maddesindeki düzenleme gereğince Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltilebileceğinden, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının istinaf talebinin ise kaldırma gerekçesine göre incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilini istinaf talebinin, kararın kaldırılma gerekçesine göre incelenmesine yer olmadığına
II-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/11/2018 tarihli,…Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TLmaktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 218,60 TL peşin ve 36,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazladan alınan 195,30 TL’nin isteği halinde davacıya iadesine
3-Davalı vekil ile temsil edildiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7. maddesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
III-Davalı tarafça yatırılan 1.131,39 TL, davacı tarafça yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 24,38-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 145,68 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
V-Ankara 24. İcra Müdürlüğünün… E. dosyasına depo edilen 124.000,00 TL teminat mektubunun yatırana iadesine,
VI- Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
VII-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIII- Kararın taraflara usulüne uygun tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE 24/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.