Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/495 E. 2021/661 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06/07/2016 tarihinde davacıların oğlu …’ın yönetimindeki motosiklet ile seyir halindeyken bariyerlere çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, müteveffanın anne babası olan davacıların oğullarının desteğini yitirdiklerini, kazaya karışan motosikletin davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı … şirketinin zarardan poliçe teminat limiti ile sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurma zorunluluğu yerine getirilmediğinden davanın başvuru şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini,kazaya karışan aracın 14.03.2016/2017 vadeli poliçe ile davalı şirkete trafik sigortalı olduğunu,sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında ve 310.000,00 TL limitle sınırlı olduğunu, davaya konu trafik kazasının müteveffanın tam kusuru ile gerçekleştiğini, davacının taleplerinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları gereğince teminat kapsamında olmadığını, davacıların desteğinin kaza sırasında koruyucu kıyafet ve kask giymediği için müterafik kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.6 maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulduğu, somut uyuşmazlıkta, %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan müteveffa sürücünün tam kusuruna isabet eden destek tazminatının sigorta teminatı kapsamında bulunmadığı,kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Trafik Kanununda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahiplerinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müteveffa tam kusurlu olsa bile, trafik kazası sonucu ölen kişinin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesi gerektiğini, olayda desteğin tamamen kusurlu olduğunu, davacıların her hangi bir kusuru bulunmadığını, bu hususun mahkemece göz ardı edildiğini, Hukuk Genel Kurulunun 2012 yılında ve sonrasında verdiği kararların göz önüne alınmadığını, ilgili kararlar da, ölen araç sürücüsü tam kusurlu dahi olsa yakınlarının sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı olacağının, desteğin kusurunun geride kalanlara yansıtılamayacağının hükme bağlandığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yapılan yeni düzenleme gereği davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, bu genel şartları destekleyen yasal düzenleme olmadığını, tazminat hesabı yapılıp davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hukuk sisteminde ölenin kusurunun mirasçılarına da sirayet edeceğine dair düzenleme bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava trafik kazası neticesinde, ZMSS ile sigortalı araç sürücüsünün vefatı nedeniyle, desteğinden mahrum kalan davacı anne ve babası tarafından, vefat edenin sürücüsü olduğu araç sigortacısından destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davacıların zararının ZMSS teminatı kapsamında kalmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 14.03.2016 tarihinde davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası tanzim edilen aracın, 06.07.2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı kaza neticesinde kendi kusuru ile vefat eden sürücünün desteğinden mahrum kalan davacıların zararlarının sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığına yöneliktir.
Davalı taraf, kaza yapan aracı ZMSS ile sigortalayan şirket olup sorumluluğu, 2918 Sayılı KTK’nun 91 ve devamı maddeleri gereğince, araç işleteni tarafından yaptırılması zorunlu olan ve 92. Maddesi kapsamında belirtilen haller dışındaki işletenin sorumluluğunu üstlenen mali sorumluluk poliçesinden kaynaklanan zararlarla sınırlı olduğundan davalı ancak sigorta teminatı kapsamındaki zararlardan sorumludur.
Davalının sorumluluğunun belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinden önceki ZMSS Genel Şartlarında ve 2918 Sayılı KTK’nun 92. maddesinde sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile vefatını da kapsayacak şekilde hak sahiplerinin zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, gerek Yargıtay HGK’nun, gerekse Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin içtihatları ile sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile vefatında, desteğinden mahrum kalan hak sahibi üçüncü kişilerin zararlarının nitelik itibariyle yansıma zarar olmadığı, hak sahiplerinin doğrudan zararı olduğu belirtilerek, sigorta teminatı kapsamında olduğu kabul edilerek sigortanın sorumluluğuna gidilmiştir. 01.06.2015 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında değişiklik yapılarak Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” açısından sigortanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile vefatı nedeniyle hak sahiplerinin destek zararları da bu kapsamdadır. Nitekim 26.04.2016 tarihinde poliçenin düzenlenme tarihinden sonra ve fakat kaza tarihinden önce yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun 4. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 92. Maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, ilgili maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle yapılan iptal başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince ….. Sayılı 17/07/2020 tarihli kararda teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 Sayılı Yasanın 92. Maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmişken, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçede “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez.” denilerek 2918 Sayılı yasanın 85. Maddesi kapsamında kalmayan, üçüncü kişilerin zararlarının sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, davalıya sigortalı aracın sürücüsünün kendi kusuru ile meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi üçüncü kişilerin destek zararlarından sigortanın sorumlu olup olmadığı, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve Anayasa Mahkemesi gerekçesine göre söz konusu zararların 92. maddenin “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda 2918 Sayılı Yasanın 85. Maddesi kapsamında işletenin sorumlu olmadığı hususların, sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur. Bu nedenle 26.04.2016 tarihinden sonraki tek taraflı kazalarda zarar dolaylı yada doğrudan olsun, 2918 Sayılı Yasanın 85/1. Maddesi gereğince işletenin sorumluluğu olmadığı durumlarda, sigortacının da sorumluluğu olmayacaktır.
Bu itibarla, 2918 Sayılı Yasanın 91. maddesinde işletenin 85/1 maddesi kapsamında oluşan sorumluluğu yönünden ZMSS yaptırmasına ilişkin zorunluluk bulunması, 2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesi kapsamı dışındaki zararlar yönünden ise kanunda ZMSS yaptırılmasına ilişkin emredici hüküm bulunmaması, zorunlu trafik sigorta poliçesinin 14.03.2016/2017 vadeli olması, trafik kazasının 06.07.2016 tarihinde tek taraflı olarak gerçekleşmesi, 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 2918 Sayılı KTK’nın 92/h bendi ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücünün tam kusuruna isabet eden destek tazminatının sigorta teminatı kapsamında olmaması, kaldı ki davacı …’ın, müteveffa yönetimindeki aracın trafik kayıt maliki ve davalının sigortalısı olması sebebiyle zaten davalıdan tazminat talep hakkının olmaması, davacıların davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması ve mahkemenin gerekçesine göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılardan alınması gereken 59.30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23.40 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
6-HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ kabil olmak üzere 01.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.