Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/400 E. 2021/953 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat)

KARAR TARİHİ : 20/05/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, başvuru şartların yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili; davalıya ZMMS sigortası ile sigortalı … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının, tuvalet ihtiyacının gelmesi üzerine duran araçtan inip, aracın arka kısmında ihtiyacını gördüğü esnada, araç sürücüsünün geri manevra yaparak davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacının geçici ve sürekli iş göremez halde kalacak derecede yaralandığını, olayda davacının bir kusurunun olmadığını, davalı … şirketinin dava öncesinde yaptığı ödemenin gerçek zararı karşılamaktan uzak olduğunu, bakiye tazminatın ödenmesi için davalıya yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak geçici ve kalıcı iş göremezlik bedeli olarak 2.000,00 TL’nin kaza tarihi 22/03/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş; yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 205.219,17 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili; davacıya başvurusu üzerine 21/12/2015 tarihinde 6.958,00 TL ödeme yapılarak ibraname alındığını, ödenen rakam ile mahkemece tespit edilecek tazminat miktarı arasında bir misli fark varsa ibranamenin geçersiz sayılabileceğini, aksi halde sorumluluklarının olmadığını, geçici iş göremezliğin teminat kapsamında bulunmadığını, kusurun ve zararın ispatlanması, genel şartlar çerçevesinde hesaplama yapılması gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu tutulabileceklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; kazanın oluşumunda tüm kusurun davalıya sigortalı araç sürücüsünde olduğu, bilirkişi hesaplamaları ışığında davalının, davacıya yaptığı ödemede maluliyet oranı %8 kabul edilerek hesaplama yapıldığı anlaşıldığından zararı gidermediğinin anlaşıldığı, davacının davalıya başvurusu bulunmakla birlikte dosya içeriğinden başvuru tarihi tespit edilemediğinden davalının ödeme tarihinden itibaren temerrüdün oluştuğu ve araç ticari araç olmakla avans faizine hükmedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 205.219,17 TL’nin 21/12/2015 temerrüd tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının muayene ve rapor ücreti olarak ödenen toplam 1000 TL’lik masrafın yargılama giderlerine dahil edilmediğini ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporları arasında çelişkinin İstanbul ATK 3.İhtisas Kurulu’nca giderilmesi gerektiğini, hükme esas alına maluliyet raporunun kabulünün mümkün olmadığını, davacının kazadan sonra çıkrıkçıya gitmek suretiyle maluliyetin artmasına neden olduğunu, %8 maluliyete göre ödeme yapıldığından sorumluluklarının kalmadığını, mahkemece sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu, davacının tali kusurlu olduğuna dair sundukları raporun esas alınması gerekirken, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğuna dair görüş belirten raporun esas alınmasının yerinde olmadığını, davacı tarafın alkollü olup, alkollü sürücü ile yolculuk yapmasında müterafik kusuru olduğundan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, aracın ticari amaçla kullanılmadığı, davacının, sigortalı araç sürücüsü eğlenme için seyahat etmiş olması nedeniyle avans faizine hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, tek taraflı trafik kazasında davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yapan Sigorta Şirketinden cismani zararının tazmini istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1) Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
Mahkemece, davacının kaza sonucu meydana gelen yaralanma neticesinde maluliyeti, geçici ve sürekli iş göremezliği bulunup bulunmadığı varsa oranının tespiti hususlarında rapor tanzimi istenilen …. Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından 28/07/2017 tarihli maluliyet raporunun tanzim edildiği, davacı tarafça … Üniversitesi hesabına davacının ATK ücreti açıklaması ile 17/07/2017 tarihinde 200,00 TL ve 800,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL ödeme yapıldığı, mahkemece hükmün 4 nolu bendinde yer alan yargılama giderleri içerisinde anılan harcamaya yer verilmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 323.maddesinde yargılama giderlerinin nelerden oluştuğu düzenlenmiş, HMK’nun 326.maddesinde kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda davacı tarafça maluliyet raporu için sarfedilen 1.000,00 TL, HMK 323. maddesi kapsamında bulunan yargılama giderlerinden olmakla hükmün yargılama giderlerine ilişkin kısmına dahil edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
2) Davalı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
a) Dosya kapsamında alınan ilk kusur raporunda kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurlu, davacının kusursuz olduğunun, ceza dosyasından alınan ATK raporunda ise davacının tali kusurlu, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun rapor edildiği, mahkemece dosyada alınan kusur raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporu arasındaki çelişkiyi gidermek ve kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti için alınan kusur raporunda, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu, davacının kusursuz olduğu, her ne kadar ceza dosyasında alınan ATK raporu aksi düşüncede ise de, davacının, sürücünün bilgisi ve talimatı üzerine aracın arkasında ihtiyaç giderirken buna güvendiği ve tedbir almaya yeltenmediği anlaşılmakla kusursuz olduğunun rapor edildiği ve mahkemece kusur yönünden bu raporun benimsendiği, davacının maluliyeti hususunda alınan 28/07/2017 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihinde geçerli olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak davacının %30,2 çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybının hesaplandığı, tedavi süresince 45 gün bakıcı ihtiyaç süresinin olduğu, 9 ay geçici iş göremezliğinin olduğunun belirtildiği, mahkemece bu maluliyet raporunun benimsendiği, hesap raporunda davalı tarafça davacıya yapılan ödemenin güncellenmiş değerin mahsubu ile davacının maddi zararının hesaplandığı, mahkemece davalı tarafın, %8 maluliyet oranı esas alınarak yaptığı ödemenin zararı gidermediğinin anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti için alınan ve hükme esas kabul edilen kusur raporunun ve davacının maluliyetine dair alınan raporun, oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına; davadan önce davalı tarafça yapılan ödemenin davacının tespit edilen zararını karşılamadığı görülmekle davalının sorumluluğuna gidilmesinde ve davacının kaza sırasında araç içinde yolcu pozisyonunda bulunmaması gözetildiğinde hesaplanan tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre; davalı vekilinin bu kısımlara yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
b) Mahkemece aracın ticari olması gerekçesi ile hükmedilen tazminatlara temerrüd tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı, kazaya neden olan aracın trafik zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve 91. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğunu üstüne almış bulunmasına göre, sigortalının aracın işletilmesi nedeni ile zarara görenlere ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ve talep halinde faizi ödemesi gerekir. İşletilecek faiz türünün tespitinde, zarara neden olan aracın trafik kaydı ve kaza tarihindeki gerçek kullanım amacının değerlendirilmesi, bu değerlendirme neticesinde aracın kullanım amacının hususi olması durumunda yasal faize, ticari olması ve avans faizi talebi bulunması halinde avans faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı tarafça avans faizi talep edilmiş ve mahkemece de aracın ticari olması gerekçesi ile avans faizine hükmedilmiş ise de avans faizine hükmedilmesi için salt zarara neden olan davalıya sigortalı aracın trafik kaydında yer alan kullanım amacı yeterli olmayıp, dosya kapsamında aracın kaza tarihinde ticari faaliyet için kullanılmadığı ve zarara ticari faaliyet sırasında neden olunmadığı anlaşılmakla temerrüt faizi olarak yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde avans faizi işletilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin yukarıda 2-a bendinde belirtilen gerekçelerle esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda 1 nolu bentte belirtilen gerekçelerle ve davalı vekilinin istinaf talebinin yukarıda 2-b bendinde belirtilen gerekçelerle kabulü ile kararın kaldırılması, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK.353/1-b/2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin kaldırma sebebi dışında kalan sair istinaf itirazlarının HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II- Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2018 tarih ve … sayılı kararının HMK 353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
III- Dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1-Davacının davasının KABULÜ ile; 205.219,17 TL’nin 21/12/2015 temerrüd tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının faiz başlangıç tarihine ilişkin feri nitelikteki talebinin temerrüd ödeme ile gerçekleştiğinden reddine,
2-Alınması gereken 14.018,52 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harç ile 694,10 TL ıslah harcının mahsubu ile 13.295,22 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 18.263,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 684,10 TL ıslah harcı, on üç tebligat ve altı müzekkere 217,70 TL, beş bilirkişi ücreti 2.500,00 TL, maluliyet raporu için sarfedilen 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.474,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödemesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
6-HMK 333. Maddesi uyarınca yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İSTİNAF YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ
1- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 3.504,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3- Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
4- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5- Kararın taraflara tebliği, harç ve diğer işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, Dairemizin bu kararına karşı HMK’nun 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtayın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere temyiz yasa yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere 20/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.