Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/384 E. 2021/1125 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının içinde bulunduğu ve davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkmasıyla meydana gelen trafik kazasında, davacının sakatlanarak iş göremez hale geldiğini, başvuru üzerine davalı tarafça yapılan 67.453,00 TL ödemenin oluşan zarara göre düşük kaldığını, imzalatılan ibranameyi kabul etmediklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL daimi maluliyet, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi bakım giderinin kaza tarihinden itibaren olmadığı taktirde davalının ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile müddeabihi geçici iş görmezlik tazminatına ilişkin talep yönünden 12.074,72 TL’ye, maluliyet (sürekli iş görmezlik) tazminatına ilişkin talep yönünden 77.882,23 TL’ye, bakıcı ve tedavi giderine ilişkin talep yönünden 5.206,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, başvuru üzerine açılan hasar dosyası üzerinden yapılan hesaplama neticesinde 64.453,00 TL bedelin 21/09/2015 tarihinde davacıya ödendiğini ve zarar karşılanmış olmakla sorumluluklarının sona erdiğini, kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmadan yolculuk yaptığı için müterafik kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davanın kabulü ile; 12.074,72 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 77.882,23 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 5.206,00 TL bakıcı ve tedavi gideri olmak üzere toplam 95.162,95 TL’nin temerrüt tarihi olan 12/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıya başvurusu üzerine davadan önce ödeme yapıldığını ve yapılan bu ödeme tarihinde davacı yanın zararı karşılandığından dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, dava öncesi ödeme yapılmak suretiyle sulh olunduğundan davanın bu sebeple reddinin gerektiğini, zarar hesabının davacıya yapılan ödeme güncellenerek yapılması ve davacının zararının ödeme tarihinde karşılanıp karşılanmadığının kontrol edilmesi gerektiğini, sigortalısı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu, davacının dosyadaki sağlık belgelerinde yer alan yaralanma bölgeleri itibariyle emniyet kemeri takmadan seyahat ettiği için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacıdaki kronik böbrek yetmezliği, şeker hastalığı, hiperlipidemisi rahatsızlıklarının genetik faktörler ve yaşı itibariyle hali hazırda kendisinde mevcut olup kazayla illiyet bağı bulunmadığından davacının maluliyetinin hatalı belirlendiğini, geçici iş göremezlik zararı ile bakıcı giderleri taleplerinin …’nın sorumluluğunda olduğunu, hesap raporunda davacının bakiye ömrünün kaza tarihindeki yaşı esas alınarak değil, rapor tarihinde hayatta olması nedeniyle rapor tarihindeki yaşı esas alınarak belirlenmesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, avans faizi işletilemeyeceğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Mahkemece, kazada davacının içinde bulunduğu davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 100 kusurlu, araçta yolcu olarak bulunan davacının ise kusursuz olduğuna dair kusur raporunun, davacının kaza sebebiyle çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının % 60 oranında olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 12 ay ve bakıcı ihtiyaç süresinin 4 ay olduğuna dair maluliyet raporunun, anılan kusur ve maluliyet raporundaki tespitler dikkate alınarak ve davalı tarafça yapılan ödeme güncellenip düşülmek suretiyle davacının zararlarının hesaplandığı hesap raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunması ve davacının zararlarının teminat kapsamında ve poliçe limiti dahilinde olması nedeniyle davalının bu zararları tazminden sorumlu olduğu, aracın ticari araç olması nedeniyle avans faizi tatbik edildiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu durumda eğer dava 2 yıl içinde açılmış ise davacı zararı, öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığının bu şekilde değerlendirilmesi, şayet ödenmesi gereken tazminat miktarı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa, davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmesi ve rapor tarihindeki verilere göre tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesap tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmak suretiyle bulunacak güncel ödeme tutarı hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmeli, şartları varsa hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılarak sonucunda oluşacak duruma göre karar verilmelidir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı T.B.K. 52. maddesinde “Zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Zararın artmasını önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemerinin takılmaması zararın belirlenmesinde esas alınması gereken bir kusur olmayıp, bu yöndeki bir iddianın ispatı halinde hakimin tazminatı belirlerken resen göz önüne alması gereken müterafik kusurdur.
6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde …’nın hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, … tarafından karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu belirlenmiş ve sınırlandırılmıştır. Bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararı ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri anılan madde kapsamına girmediğinden bu giderlerden zarara sebep olanların sorumlu tutulmaları gerekmektedir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları’nın A.5.maddesinde yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak …’nın sorumluluk kapsamı genişletilmiş ise de; bir kanun maddesinin, idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün olmayıp, …’nın sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nın 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin, KTK’nın 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenememektedir.
Kazaya neden olan aracın trafik zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve 91. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğunu üstüne almış olup, sigortalı aracın işletilmesi nedeni ile zarara görenlere ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ve talep halinde faizi ödemesi gerekir. İşletilecek faiz türünün tespitinde, zarara neden olan aracın trafik kaydı ve kaza tarihindeki gerçek kullanım amacının değerlendirilmesi, bu değerlendirme neticesinde aracın kullanım amacının hususi olması durumunda yasal faize, ticari olması ve avans faizi talebi bulunması halinde avans faizine hükmedilmesi gerekmektedir.
2918 sayılı KTK.nın 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Öte yandan sigorta şirketine başvuru tarihinin dosya kapsamından belirlenememesi halinde ise eğer davadan önce sigorta şirketi tarafından davacıya yapılmış bir ödeme söz konusu ise ödeme tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği kabul edilmektedir.
Somut olayda; davalı sigorta şirketi 07/07/2015 tarihinde başvuru yapan davacıya, hasar dosyasında tanzim edilen ve davacının % 37 maluliyetini esas alan 12/08/2015 tarihli rapor uyarınca 21/09/2015 tarihinde 67.453,00 TL ödeme yapmış, davacı dava dilekçesinde davalı sigorta şirketi tarafından 21/09/2015 tarihinde yapılan ödemenin yetersiz olduğu ve ibranameyi kabul etmediği iddiasıyla 01/10/2015 tarihinde eldeki davayı açmış, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davanın dayanağı olan KTK’nın 111/2 maddesindeki hak düşürücü süre dolmadan açılmış olmasına; kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100, araç içinde yolcu olarak bulunan davacının kusursuz olduğuna dair hükme esas kabul edilen kusur raporunun kaza tespit tutanağı ile uyumlu, oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına; trafik sigortası genel şartlarında yapılan 01/06/2015 tarihli değişiklik neticesinde, sakatlık oranının Genel Şartların, 5/c maddesi gereğince özürlülük ölçütüne göre maluliyet belirlenmesi uygulamasının, KTK’nın 90.maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ….. sayılı kararı ile iptali neticesinde, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesinin haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılmasının gerekmesi, keza davaya konu kazanın trafik sigortası genel şartlarında yapılan 01/06/2015 tarihli değişiklik öncesinde gerçeklemiş olması sebebiyle mahkemece davacının maluliyet oranın tespitine dair alınan 15/12/2017 tarihli raporun kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak tanzim edilmiş olduğunun ve davacıda tespit edilen travma sonucu gözde görme kaybı, uyum bozukluğu, pelvis kemiği kırığı sonucu hafif deformite arızalarının kaza ile illiyetli olduğunun değerlendirildiğinin anlaşılmasına, raporda davacıdaki kronik böbrek yetmezliği, şeker hastalığı, hiperlipidemisi rahatsızlıkları sebebiyle bir maluliyet değerlendirmesi yapılmamış olmasına, maluliyet raporunun hükme esas alınmasında bir yanılgı görülmemesine; davacının kaza sebebiyle çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının % 60 oranında olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 12 ay ve bakıcı ihtiyaç süresinin 4 ay olduğuna dair maluliyet raporu karşısında ödemeye esas alınan % 37 maluliyet oranının tespit edilen orandan düşük olması ve davacının maluliyet zararı dışında anılan zararlarının da karşılanmamış olması nedeniyle davacının zararının davalı tarafça karşılanıp karşılanmadığının denetlenmesi zımnında ödeme tarihindeki verilere göre ayrıca hesaplama yapılmasına gerek bulunmamasına; hesap raporunda zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesap tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmak suretiyle bulunan güncel ödeme tutarının hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmiş olmasına ve davalı tarafça yapılan ödemenin 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde yetersiz olduğunun görülmesine, bu sebeple davacı tarafından davalıya daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğunun kabul edilmesine; gerçek zarar miktarı hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlardan oluşmakla, hükme esas alınan hesap raporunda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde kaza tarihindeki yaşının esas alınmasında ve buna göre belirlene bakiye ömür sonuna kadar zarar hesabı yapılmasında bir yanılgı bulunmamasına; araç içinde yolcu olan davacının, dosya kapsamında ve kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takmadığı bu sebeple zararın artmasına neden olduğuna ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığı ve bu hususun aksinin davalı tarafça ispat edilemediği gözetildiğinde, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamasına; bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir yanılgı ve talep konusu tüm tazminatlardan davalın sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına; davalı sigorta şirketinin 07/07/2015 tarihinde başvuru yapıldığına dair yazılı cevabı karşısında bu tarihi takip eden 8 iş günü sonu nazara alınarak temerrüt tarihinin belirlenmesi gerekirken davacı tarafından kararın istinaf edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek daha ileri bir tarih olan 12/08/2015 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesinde bir aykırılık görülmemesine; davalıya sigortalı aracın şirket adına kayıtlı ticari araç olduğu ve kaza tarihinde ticari faaliyet için kullanılmadığı hususunda bir ispat bulunmadığı anlaşılmakla hükmedilen tazminatlara temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalıdan alınması gereken 6.500,58 TL nisbi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 1.625,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.875,44 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak, Hazineye irat kaydına,
3-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Kararın taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, dairemizin bu kararına karşı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtayın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere TEMYİZ YASA YOLUNA BAŞVURU HAKKI AÇIK olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.