Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/380 E. 2021/1003 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 27/05/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı … kendi adına asaleten, çocuğu adına velayeten verdiği dava dilekçesinde; kendisinin eşi, kızı …’nın babası olan …’nin trafik iş kazasında vefat ettiğini, davalıya destek zararlarının karşılanması için defalarca başvurulmasına rağmen davalının ödemede bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde vefat eden kusurlu gözüküyor ise de, zararlarından davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutarak 140.000,00 TL’nin yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde, araç plakasının belirtilmediğini, davacının davasını kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiş, davacının açıklama dilekçesine karşı beyanında ise; kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, kaza neticesinde sigortalı araç sürücüsünün vefat ettiğini, bu nedenle uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanmayacağını, alacağın zamanaşımına uğradığını, ölenin kendi kusuru ile vefat ettiğinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan destek tazminatına ilişkin olduğu, davalı tarafından sigortalanan aracın sürücüsünün kendi kusuru ile meydana gelen kazada vefat ettiği, ölenlerin vefat edenin eşi ve çocuğu olduğu, davalı tarafından zamanaşımı nedeniyle davanın reddi talep edilmiş ise de, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, sigortalı ölenin kusuru ile meydana gelen kaza nedeniyle davacıların destek tazminatının ZMMS teminatı kapsamında olduğu, aktüer bilirkişiden alınan rapora göre ise davacı …’nin destek zararının 83.229,84 TL sinden, davacı …’nın destek zararının ise 22.631,23 TL sinden davalının sorumlu olduğu gerekçesi ile; davanın kısmen kabulü ile davacı … için 83.229,84 TL, davacı … için ise 22.631,23 TL olmak üzere toplam 105.861,67 TL’nin 26/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, bu nedenle meydana gelen zararın sigorta teminatı kapsamında kalmadığını, zararın yansıma zarar olduğunu ve ölenin kusuru nedeniyle müvekkilinin sorumluluğu olmadığını, diğer yandan ölenin kendi kusuru ile meydana gelen kazada, suç oluşturan fiil bulunmaması nedeniyle ceza kanunundaki zamanaşımı süresinin davada uygulanma imkanı bulunmadığını, ayrıca talep edilen faizin de haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın desteklerinin idaresinde bulunduğu sırada, desteğin neden olduğu kaza sonucu vefat ettiğini belirterek, kaza yapan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talep etmişlerdir.
Dava konusu kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağına göre kazanın 31/10/2009 tarihinde meydana geldiği, müteveffa …’nin idaresinde bulunan araçla şerit ihlali yaparak neden olduğu kaza sonucu vefat ettiği anlaşılmıştır.
Kaza tarihinde müteveffanın sürücüsü olduğu araç davalı tarafından ZMMS ile sigortalı olup, davacının talepleri ZMMS kapsamında, davalının sorumluluğuna ilişkindir.
Davalı … vekili, müvekkili şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile neden olduğu kaza sonucu vefat etmesi nedeniyle destekten yoksun kalanların zararının zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamında olmadığını, ayrıca dava tarihi itibariyle tazminat alacağının zamanaşımına uğradığını, kazada ölenin kendisinin kusurlu olması nedeniyle, zararın suç teşkil eden fiilden kaynaklanmadığından, ceza kanununda belirtilen zamanaşımı süresinin uygulanmayacağını iddia etmiştir.
Öncelikle zamanaşımı süresi yönünden; 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. HGK’nın 10.10.2001 gün…ve HGK’nın 16.04.2008 gün, …. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi … K.) Davacıların desteğinin ceza kanunda suç teşkil eden eylem nedeniyle vefat ettiği anlaşılmakla ceza kanununda öngörülen zamanaşımı süresi davada uygulanacağından, davalı vekilinin ölenin kendi kusuru nedeniyle açılan davalarda Ceza Kanunu’nda öngörülen zamanaşımı süresinin davada uygulanmayacağına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Davalının, meydana gelen zarardan ZMMS kapsamında sorumlu olmadığına ilişkin istinaf talebi yönünden ise; davacılar 31/12/2009 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle gelen zarar nedeniyle tazminat talep etmiştir. Davalının sorumluluğu, poliçe tanzim tarihindeki genel şartlara ve kanun hükümlerine göre belirlenir.
Kaza tarihi itibariyle Yargıtay’ın sürücü ve işletenin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalanlar tarafından açılan davalarda verilen kararların temyiz incelemeleri sonunda istikrar kazanan uygulamasına göre, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı davalı …, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumlu olacağına (Yargıtay HGK’nın 15.6.2011 gün ve ….Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün…. Esas… Karar, HGK’nın 16.01.2013 gün, … Karar, HGK’nın 14.03.2019 tarih … Karar sayılı ilamları uyarınca) karar vermiştir. Mahkemece verilen karar Yargıtay içtihatlarına uygun olduğundan, davalının zararın sigorta teminatı kapsamında kalmadığına ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülemiştir.
Buna göre, dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkeme kararının olay tarihindeki Yargıtay uygulamalarına uygun olmasına göre davalı vekilinin istinaf sebeplerinin tamamı yerinde görilmediğinden HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalıdan alınması gereken 7.231,37 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1807,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.423,53 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.