Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/361 E. 2021/519 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 18/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 22.10.2013 tarihinde davacıların kızı … …’ün içerisinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki aracın yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası neticesinde davacıların desteği … …’ün vefat ettiğini, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından davacılara yapılan ödemenin zararı karşılamaktan uzak olduğunu belirterek şimdilik davacı … … için 2.000,00 TL, davacı … … için 2.000,00 TL destek zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 13.09.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı … … için 30.914,42 TL, davacı … … için 23.154,88 TL destek alacağının tazminini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olup,davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortalı sürücünün kusuru ile sınırlı olduğunu, … …’ün vefatı nedeniyle 16.04.2015 tarihinde davacılara 33.245,10 TL ödeme yapıldığını, bakiye tazminatın tespitinde ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, muris emniyet kemeri takmadığından zarardan müterafik kusur indirimi yapılması ayrıca hatır taşıması indirimi uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan destek tazminatı istemine ilişkin olduğu, somut olayda; 22.10.2013 günü saat 18.00 sıralarında dava dışı sürücü … yönetimindeki aracın yaptığı tek taraflı trafik kazası neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacıların çocukları-desteği … …’ün vefat ettiği, olay nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından 16.04.2015 tarihinde davacı …’e 16.087,93 TL, davacı …’ye ise 17.157,17 TL ödeme yapıldığı, kazaya sebebiyet veren aracın davalı sigorta şirketine kaza tarihini kapsayacak şekilde 24.05.2013 -2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olması karşısında davaya konu destek alacağından davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu, yapılan ödeme neticesinde davacılar tarafından ibraname imzalandığı iddia ve ispat edilemediğinden eldeki davada KTK. 111 maddesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağı, murisin geliri asgari ücret düzeyinde kabul edilip davacılara yapılan ödemenin güncellenmiş değeri mahsup edildiğinde ibraz edilen 16.08.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı … …’ün destek alacağının 23.154,88 TL, davacı … …’ün ise 30.914,42 TL olduğu, raporların hukuka uygun ve hüküm kurmak için yeterli görüldüğü,Davalının savunmayı genişletme yasağına tabi olmaksızın hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yönünden iddiada bulunabileceği gözetilerek, öncelikle kazaya sebebiyet veren araç sürücüsü …’ın davacının arkadaşı olduğu, olay tarihinde birlikte seyahat ederken davaya konu kazanın meydana geldiği, sürücü ile davacı arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığı gibi menfaate dayalı taşıma ilişkisinin de olmadığı gözetilerek somut olayda hatır taşımasının gerçekleştiğinin kabulü ile hükmedilecek tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği, yine müteveffa … …’ün araçta yolcu olarak bulunması sebebiyle kendisine kusur izafe edilemeyecek ise de kaza esnasında emniyet kemeri takmadığının soruşturma dosyası kapsamı ile sabit olması karşısında müteveffanın emniyet kemeri takmayarak zararın doğmasına ve artmasına sebebiyet verdiğinin kabulü ile müterafik kusur sebebiyle hükmedilecek tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği, bilirkişi raporuna göre; davacı … …’ün 23.154,88 TL destek zararından, önce hatır taşımasından dolayı %20 oranında indirim yapıldığında davacı …’nin zararının 18.523,90 TL olacağı, müteakiben %20 oranında müterafik kusurdan kaynaklanan indirim yapıldığında neticeden davacı …’nin gerçek destek zararının 14.819,12 TL olduğu, yine davacı … …’ün 30.914,42 TL destek zararından, önce hatır taşımasından dolayı %20 oranında indirim yapıldığında davacı …’in zararının 24.731,53 TL olacağı, müteakiben %20 oranında müterafik kusurdan kaynaklanan indirim yapıldığında neticeden davacı …’in gerçek destek zararının 19.785,22 TL olduğu, kazaya sebebiyet veren aracın hususi araç olması sebebiyle her iki davacının yasal faiz isteminde bulunabileceği, her ne kadar davalı sigorta şirketi ödeme yaptığı 16.04.2015 tarihinde temerrüde düşmüş ise de davacıların 11.10.2017 tarihli davalı sigorta şirketine başvurusu ile sigorta şirketine atıfet tanıdığı, anılı başvurunun sigorta şirketine 12.10.2017 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihine başvuru dilekçesindeki 8 iş günü ilave edildiğinde davalı sigorta şirketinin 25.10.2017 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilerek Davanın kısmen kabulü ile,14.819,12 TL destek alacağının 25.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacı … …’e, 19.785,22 TL destek alacağının 25.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacı … …’e verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;22.10.2013 tarihinde, müteveffa … …’ün yolcu olarak bulunduğu dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracın, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde trafik kazasına karıştığını, kaza neticesinde hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde yaralanan destek … …’ün, kazaya bağlı yaralanmaları nedeniyle 10.04.2014 tarihinde vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davacıların ve araç içerisinde yolcu olarak bulunan müteveffa … …’ün hiçbir kusuru bulunmadığını, … …’ün, davacılar … … ve … …’ün müşterek çocukları olduğunu, davacıların kızlarının acı ve beklenmedik ölümü sonucunda uğradıkları manevi kaybın yanı sıra maddi olarak da desteğinden yoksun kaldıklarını, müteveffanın, sağlığında anne ve babasına sağladığı manevi desteğinin yanı sıra onların ihtiyaçlarını ve giderlerini de karşıladığını ve maddi olarak destek olduğunu, mahkemece dosya kapsamında aldırılan 16.08.2018 aktüer raporunda hesaplanan maddi tazminata ilişkin miktarlar üzerinden önce %20 oranında hatır taşıması indirimi ve sonrasında %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, her iki oranında yüksek olması yanı sıra yeterince açıklama ve tespit yapılmadan tazminat hesabından yapılan indirim ve oranları kabul etmediklerini, Müterafik kusur indirimi yapılabilmesi için trafik kazası sonrası gerçekleşen ölüm ile müterafik kusur arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasının gerektiğini, 16.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacıların davaya konu trafik kazası sebebiyle müteveffa … …’ün desteğinden mahrum kalmaları neticesinde davacı … … için 30.914,42-TL bakiye maddi zararının, davacı … …’ün ise 23.154,88-TL bakiye maddi zararı bulunduğunun tespit edildiğini, gerekçeli kararda açıklandığı üzere bu miktar üzerinden; müteveffa … …’ün arkadaşının kullandığı arabaya bindiğinden bahisle %20 oranında hatır taşıması indirimi yapıldığını ve yine ceza dosyasında kapsamında yapılan tespitler neticesinde müteveffa … …’ün emniyet kemeri takmadığından bahisle %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığını, kazanın oluşumunda ve kendi yaralanmasında Müteveffa … …’ün herhangi bir kusuru bulunmadığını, araç sürücüsü …’ın kazaya asli ve tam kusuruyla sebebiyet verdiğini, müteveffanın ise araçta kaza esnasında yolcu koltuğunda bulunduğunu ve kusuru olmadığını, kazanın oluştuğu sırada emniyet kemerinin takılı olup olmadığı bilinmeden ve kaza neticesindeki yaralanmaları gözetilmeden olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilmeden müterafik kusur yüklenerek %20 gibi yüksek bir oranda indirim yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, yine Yerel Mahkemece; hatır taşıması iddiasıyla da %20 oranında indirim uygulandığını, hatır taşımalarında tazminattan indirim yapılmasının zorunlu olmadığını, BK 43. Ve 44. Maddeleri uyarınca ve hakim takdirince hakkaniyete uygun olarak indirim yapılmasının esas olduğunu, Yargıtay’ın indirim öngören kararlarının içeriğine bakıldığında çoğunda hatır taşımasının mevcut olduğu hallerde; kazanın oluşumunda taşınanın da kusura katılımının olduğunu, davaya konu olayda, kazaya asli ve tam kusuruyla sebebiyet verenin sürücü … olduğunu, ayrıca hatır taşıması dolayısıyla indirim yapılacak ise hakimin bu konuda detaylı bir açıklama yapması ve konuyu karar yerinde tartışması gerektiğini, yeterli ve gerekli açıklamalar yapılmadan hatır taşıması indirimi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteveffa … … kazanın oluşumunda kusursuz iken kazanın oluşumunda ve kendi yaralanması ve yaralanmalarına bağlı olan ölümüne sebep olan yaralanmaların emniyet kemeri ile ilişkisi değerlendirilmeden kusuru varmışcasına %20 müterafik kusur indirimi uygulanması ve ardından %20 oranında da hatır taşımacılığı dolayısıyla indirim yapılmasının, her iki oran değerlendirildiğinde toplam %40 olarak tazminattan indirim yapılmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destek tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacıların müşterek kızları …’ün vefat ettiğini, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek bakiye destek tazminatının tahsilini talep etmiş, davalı sigorta şirketi davacının araçta hatır için taşındığını ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini savunmuş, mahkemece desteğin emniyet kemeri takmayarak zararın doğumuna ve artmasına sebebiyet verdiği ve ayrıca araçta hatır için taşındığının kabulü ile davacılar için belirlenen bakiye tazminatlardan ayrı ayrı %20’şer oranında indirim yapılarak sonuç tazminatlara hükmedilmiştir.
Davacılar vekili hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, şartlarının bulunmadığını, oranların fazla olduğunu, bu konularda yeterli inceleme yapılmadığını iddia etmiş ise de; hatır için taşıma 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87/f.1 maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre, “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşımakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk genel hükümlere tabidir.”
Hatır taşımaları, bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından söz edebilmek için, zarar görenin karşılıksız taşınmış olması ve taşımanın taşınanın yararına olması gerekir. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde, taşımanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ahlaki ya da ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşımada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemez. Dosya kapsamına, aynı olaya ilişkin olarak dava dışı sürücü hakkında ceza mahkemesinde açılan dava dosyasında davacı babanın 19.06.2014 tarihli duruşmada, davacı annenin ise 15.07.2014 tarihli duruşmada, araç sürücüsü olan sanık … ile müteveffa kızlarının arkadaş olduklarını beyan etmelerine, sanığın da müteveffa ile arkadaş olduklarını, kendi yönetimindeki araçla …. istikametinde 90 km hızla seyrederken virajı alamadığını, direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, paniklediğini, frene basıp direksiyonu kırmasına rağmen aracın yoldan çıkmasını ve kazayı önleyemediğini ifade etmiştir. Buna göre araç sürücüsü ile müteveffanın yakın arkadaş oldukları, aralarında akrabalık ilişkisi bulunmadığı, taşımanın ücret karşılığı olduğunun iddia ve ispatlanmadığı, olayda hatır taşımacılığı şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece tazminattan hatır taşıması nedeniyle %20 oranında indirim yapılarak tazminata hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Türk Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52. maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Bu duruma yargısal kararlarda en sık rastlanılan örnek; ehliyetsiz sürücünün ve/veya içkili sürücünün arabasına, onun bu durumunu bilerek binen bir kişinin, meydana gelebilecek zarara önceden, kapalı bir şekilde razı olduğunun kabulü yönündedir. Yine zarar görenin emniyet kemeri takmaması nedeniyle araçtan fırlayarak zararın doğmasına ya da artmasına sebebiyet vermesi de örnekler arasındadır. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hakim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir. Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 51 ve 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir.(Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582)
Somut olayda meydana gelen kazada destek … …, davalıya trafik sigortalı araçta yolcu konumunda olup, kazanın oluşumuna ilişkin her hangi bir kusuru bulunmamakta ise de, kazadan sonra sürücünün emniyet kemeri takılı olduğundan araç içinde olduğu halde, desteğin aracın dışında, araca 21 mt uzakta bulunduğu, kaza sırasında araçtan fırladığının anlaşıldığı, ceza davasının yargılaması sırasında alınan trafikçi bilirkişi raporu ile Ankara …. alınan raporlarda desteğin kazanın oluşumunda kusuru bulunmasa da emniyet kemeri takmadığından ölümünde tali oranda kusurlu olduğunun belirtilmesi, desteğin kaza sonucu sol ayak bileği, sağ kol, sol omuz, sağ el bileğinden yaralandığı, kafa travması geçirdiği, lomber omurga ve pelvis ve servikal omurga birden fazla kırık olduğu, vertebra kırığı, boyun seviyesinde sinir ve spinal kord yaralanması, omurilik hasarı oluştuğu, boyundan aşağısının felç olduğu, vücudunun pek çok yerinde kırıklar ve yaralanmalar olacak şekilde zarar gördüğü, kazadan sonra yaşam destek ünitesine bağlanarak tedavi edilmeye çalışıldığı, sonrasında 10.04.2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda desteğin olay anında emniyet kemerinin takılı olmadığı, kazanın oluşumunda değil ise de TBK’nın 52. maddesi gereğince zararın artmasında müterafik kusurlu olduğunun kabulü ile yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince tazminatlardan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasında da bir usulsüzlük bulunmadığından davacılar vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 23,40 TL. harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 18.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.