Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/336 E. 2021/1053 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı araç ile elektrikli bisikletin çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, yaya olarak yürümekte olan davacının yaralandığını, maluliyet tazminatının ödenmesi için davalıya yapılan başvurudan netice alınamadığını belirterek, belirsiz alacak davası kapsamında 200,00 TL geçici iş göremezlik ve 3.000,00 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 3.200.00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiş; talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat yönünden müddeabihi 15.734,01TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının tespit edilecek gerçek zararından poliçe limiti ile sınırlı ve sigortalı aracın kusuru oranında sorumluluklarının bulunduğunu, geçici iş göremezlik zararının teminat dışı olduğunu, davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığından temerrütten bahsedilemeyeceğini, avans faizi talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; yeni genel şartların somut olayda tatbikinin gerektiği, davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün kazada %75 kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle davacının %1 oranında sürekli iş gücü kaybı olup, 9 ayda iyileşebilecek şekilde yaralandığı, geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında karşılanması gerektiği, hesap raporunda davacının geçici iş göremezlik zararının 10.821,06 TL ve sürekli iş gücü kaybı zararının 4.912,95 TL olarak hesaplandığı, her ne kadar sigortalı araç sürücüsü olayda %75 oranında kusurlu ise de davacının iki ayrı aracın karıştığı kaza sonucu yaralanmasından doğan zararından zarara neden olanların müteselsil sorumlu olmaları ve davacının olayda kusursuz bulunması nedeni ile kusur oranlarına bakılmaksızın tüm zararın davalı … şirketinden talep edilebileceğinin kabul edildiği, ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talep edildiği, aracın özel araç olması nedeniyle yasal faiz uygulanmasının kabul edildiği gerekçesi ile 15.734,01 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; geçici iş göremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını, hesap raporunda sigortalı araç sürücüsünün %75 kusuru oranında davalı … şirketinin zarardan sorumluluğunun tespit edildiği ve dava dilekçesinde davacının müteselsil sorumluluğa yönelik bir talebi de bulunmadığı halde mahkemece re’sen %100 kusur oranı üzerinden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek mahkemece davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle geçici iş göremezlik ve sürekli işgücü kaybı tazminatının ZMMS sigortacısı davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, SGK tarafından karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde belirlenmiş ve sınırlandırılmış olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinde yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün olmayıp, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin, KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceğinden mahkemece geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında karşılanması gerektiğine dair kabulde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre; davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
2) Mahkemece, hükme esas alınan aktüer raporunda davacının geçici iş göremezlik zararının 10.821,06 TL ve sürekli iş gücü kaybı zararının 4.912,95 TL olarak hesaplandığı, her ne kadar sigortalı araç sürücüsü olayda %75 oranında kusurlu ise de, davacının iki ayrı aracın karıştığı kaza sonucu yaralanmasından doğan zararından, zarara neden olanların müteselsil sorumlu olmaları ve davacının olayda kusursuz bulunması nedeni ile kusur oranlarına bakılmaksızın tüm zararın davalı … şirketinden talep edilebileceğinin kabul edildiği gerekçesi ile 15.734,01 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “birden çok kişi aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı” düzenlemesi yer almakta olup, 6100 sayılı HMK’nın “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. Maddesinde, hakimin kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda hükmün gerekçesinde “her ne kadar sigortalı araç sürücüsü olayda %75 oranında kusurlu ise de davacının iki ayrı aracın karıştığı kaza sonucu yaralanmasından doğan zararından zarara neden olanların müteselsil sorumlu olmaları ve davacının olayda kusursuz bulunması nedeni ile kusur oranlarına bakılmaksızın tüm zararın davalı … şirketinden talep edilebileceği kabul edilmiştir” şeklindeki gerekçeye karşılık hükümde sigortalı araç sürücüsü olayda %75 oranında kusuruna göre davalının sorumlu olabileceği tutara hükmedilmiştir.
Dava dilekçesinde müteselsil sorumluluğa yönelik davacının bir talebi olmadığı, hükme esas alınan hesap raporunda sigortalı araç sürücüsü olayda %75 oranında kusuruna göre zarar tutarının ve davalının sorumlu olabileceği tutarın belirlendiği, davacının talep artırım dilekçesinde aynı şekilde %75 kusura göre belirlenen tutarları talep ettiği, esasen mahkemece de talep edilen müddeabihin fazlasına dair bir hüküm kurulmamış olmakla birlikte, anılan yasal hükümlere aykırı olacak şekilde ve taleple bağlılık ilkesinin ihlali suretiyle yukarıda yazılı şekilde gerekçe yerinde görülmemiştir.
3) 6100 sayılı HMK’nun 294/1. maddesinde mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın, hüküm olduğu belirtilmektedir. Bu hali ile nihai karar, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran karardır. Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esasıyla ilgili olmayan kararlar olup, başka bir ifade ile mahkemenin maddi hukuk bakımından değil de usul hukuku bakımından verdiği görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine dair kararlardır. Esasa ilişkin kararlar ise hakimin uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlar olup, davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır. 6100 sayılı HMK’nun HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece davanın esası hakkında bir hüküm verilmiş olmakla birlikte, davada ileri sürülen taleplerin esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine dair bir ifadeye yer verilmeksizin 15.734,01 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine dair verilen hüküm yasal düzenlemelerde ortaya konulmuş nitelikte bir nihai karar olmadığından bu haliyle isabetli görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle kabulü ile kararın kaldırılması, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK.353/1-b/2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle KABULÜ ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2018 tarih ve …. sayılı kararının HMK 353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
II-Hükmün gerekçesinden “her ne kadar sigortalı araç sürücüsü olayda %75 oranında kusurlu ise de davacının iki ayrı aracın karıştığı kaza sonucu yaralanmasından doğan zararından zarara neden olanların müteselsil sorumlu olmaları ve davacının olayda kusursuz bulunması nedeni ile kusur oranlarına bakılmaksızın tüm zararın davalı … şirketinden talep edilebileceği kabul edilmiştir” kısmının çıkartılmasına,
III-Dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1- Davanın Kabulüne, 15.734,01 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
2- Alınması gereken 1.074,79 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 73,40 TL nin (ıslah dahil) mahsubu ile bakiye 1.001,39 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 73,40 TL peşin harç (ıslah dahil) olmak üzere toplam 104,80 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
4-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
5-Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 254,50 TL ve bilirkişi ücreti 1.100,00 TL olmak üzere toplam 1.354,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa iadesine,
İstinaf Yargılama Harç ve Giderleri:
1-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 268,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2- Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine
3-Davalı tarafça yapılan 33,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kararın taraflara tebliği, harç ve diğer işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK ‘nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.