Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3323 E. 2022/1064 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI ….
….
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 15/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Kendi adına asaleten, oğlu … adına velayeten davacı… dava dilekçesinde, eşi …’in 23/01/2009 tarihinde işleteni ve sürücüsü olduğu araçla yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucu vefat ettiğini, küçük çocuğuyla yaşam mücadelesine girdiğini, kazadan 10 yıl gibi uzun bir süreden sonra eşine ait aracın olay tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu öğrendiğini ve 2018 yılında davalıya başvuruda bulunduğunu, sigorta şirketinin eşinin vefat tarihine göre hesaplama yaparak 16.11.2018 tarihinde kendilerine olay tarihindeki poliçe limiti olan 150.000,00 TL tazminatı ödediğini, 2009-2018 tarihleri arasında kullanılan ana paranın yasal faizinin şirket tarafından kendilerine ödenmesi gerektiğini, davalı … Sigorta A.Ş. nin faizi ödemeyerek kendisini dava açmaya yönlendirdiğini, davayı kaybetmesi halinde karşı tarafa vekalet ücretini ödemek istemediğini, 2009 yılında trafik kazasında vefat eden eşinin 2018 yılında yapılan başvurusuna yaklaşık 10 yıl önceki tazminat tutarının verildiğini belirterek aradan geçen yaklaşık 10 yıllık süre için yasal faizin kendilerine ödenmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müteveffa …’in vefatı sebebiyle trafik poliçe teminatının tamamı olan 150.000,00 TL’nin, 16/11/2018 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, yapılan bu ödeme ile poliçe teminatının tükendiğini, davacıların ek tazminat talep hakkı bulunmadığını, davacı taraf kaza tarihinden ödeme tarihine kadar ödenen tazminatın faizini talep etmiş olsa da, davalı şirketin sorumluluğunun rizikonun ihbarı ile başladığını, davacının destekten yoksun kalma tazminat talebi için davalı şirkete başvuru yaparak rizikoyu ihbar ettiğini, destek tazminatının ise davacıya 16/11/2018 tarihinde ödendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminata ilişkin yapılan ödemenin faiz istemine ilişkin olduğu, davacıların murisi …’in 23/01/2009 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu vefat ettiği, davacıların 2018 yılında davalı sigorta şirketine başvuruda bulundukları, davalı şirketin kaza tarihi itibariyle geçerli olan poliçe limitini davacı tarafa ödediği, iş bu davada davacıların kaza tarihinden, davalı şirketin tazminat ödemesini yaptığı tarihe kadar işleyen yasal faizi talep ettiği, davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan …’na ait 20/08/2008 başlangıç tarihli 600.01871548 nolu poliçe limitleri dahilinde poliçe limitinin tamamının 16/11/2018 tarihinde davalı…’e ödendiği davalı tarafından sunulan dekont ile sabit olmakla, davalının sorumluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olduğu ve yapılan ödeme ile davalının sorumluluğunun kalmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Kendi adına asaleten, oğlu … adına velayeten davacı… istinaf dilekçesinde, eşi …’in 23.01.2019 tarihinde trafik kazası sonucu vefat ettiğini, geride küçük oğlu … ile kendisinin kaldığını, aracın davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu bilmediğini, aradan 10 yıl gibi bir süre geçtikten sonra bunu 3. şahıslardan öğrendiklerini ve davalıya başvuruda bulunduklarını, davalı şirketin kendilerine 150.000,00 TL tazminat ödediğini, kaza tarihi ile ödeme tarihi arasında oldukça uzun bir süre bulunduğundan bu süre zarfında ana paraya işleyen yasal faizin de kendilerine ödenmesi için tekrar davalıya müracaat ettiklerini, davalının bu talebi kabul etmediğini, bu nedenle iş bu davanın açıldığını, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, sigortacılıkta riskin, bir kimsenin para ile ölçülebilir menfaatini tehdit eden tehlike olduğunu, sigortanın “Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi” olarak izah edildiğini, Hukuki açıdan faizin; para alacaklısına, parasından yoksun kaldığı süre için bir hukuki işlem veya yasa uyarınca ödenmesi gereken karşılık, tazminat olduğunu, kaza sonucu ölüm tehlikesi geçirmiş ya da aylarca komada kalmış, felç geçirmiş veya ölmüş birinin olayın gerçekleştiği gün sigorta şirketinden zararının tazmini için başvuruda bulunmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, elbette olay tarihinden sonra başvuru yapılabileceğini, rizikonun olay tarihinde gerçekleştiğini, sigorta şirketlerinin yasal faiz ödememek için rizikonun ihbarla başladığını belirtse de rizikonun olay ile birlikte başladığını, olay tarihleri ve başvurular arasında gecikmeler olabileceğini, bu sürede ki kayıpların sigorta şirketince giderilmesi gerektiğini, zira başvuru hakkı olduğunu bilmeyip davalıya müracaat edilmeseydi kendilerine tazminat ödenmeyeceğini, davalının KTK’nın 98 ve 99. maddeleri ve genel şartlar gereğince zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, faizin, belge ve bilgilerle birlikte rizikonun ihbar edilmesi üzerine olay tarihinde başlayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacıların istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, davacıların murisinin trafik kazasında ölümü nedeniyle başvuru üzerine davalı sigorta şirketince kendilerine ödenen 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, 23.01.2009 olay tarihinden, davalının ödeme yaptığı 16.11.2018 tarihine kadar işlemiş yasal faizinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi, davacıların murisi (eş ve baba) …’in ölümü ile sonuçlanan kazaya sebep olan aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.2.1 maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bir başka ifade ile faiz başlangıç tarihinin, KTK’nın 99. madde hükmüne göre rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8. iş günü sonundan başlatılması gerekmektedir. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davalı sigorta şirketinin temerrüdünün oluşmaması halinde faiz talep edilemez. Kazaya karışan aracın ZMSS şirketi olan davalı sigortacı olay tarihi itibari ile geçerli azami poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olarak (sigortalının kusuru oranında) davacı tarafın zararından sorumludur. Davalı sigortacının başvuru olmaması halinde hak sahiplerine tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacıların murisi … 23.01.2009 tarihinde trafikte kendi adına kayıtlı ve sürücüsü olduğu araçla tek taraflı trafik kazası yapmış ve kaza sonucu vefat etmiştir. Muris adına kayıtlı araç davalı sigorta şirketi nezdinde 20.08.2008/2009 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortalı olup, poliçede sigortalının da müteveffa olduğu görülmüştür. Davacıların poliçe kapsamında ödeme yapılmasını sağlamak için, davalıya 06.11.2018 tarihli dilekçe ile başvuru yaptığı, başvuru dilekçesinin davalıya 12.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından başvuru dilekçesinin tebliğinden itibaren 8 iş günü içinde 16.11.2018 tarihinde davacı taraf hesabına, olay tarihindeki azami poliçe teminat limiti olan 150.000,00 TL’nın ödendiği, dosyada mevcut dekont ve belgelerden anlaşılmıştır. Olay tarihi itibari ile ölüm halinde kişi başına teminat limiti 150.000,00 TL olup, davalı sigorta şirketi poliçe limitinin tamamını davacılara ödeyerek, poliçeden kaynaklanan tüm sorumluluğunu yerine getirmiştir. Bakiye poliçe limiti de bulunmamaktadır.
Bu durumda; davalının 06.11.2018 tarihli başvuru dilekçesinin tebliği üzerine 8. iş günü içinde 16.11.2018 tarihinde poliçe limitinin tamamını davacılara ödeyerek, yükümlülüğünü yerine getirmesi, davalının temerrüde düşmemesi, temerrüt oluşmaması, davalı sigorta şirketinin temerrüde düşmesi halinde temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olması, temerrüde düşmeyen davalı sigorta şirketinin faizden sorumluluğunun bulunmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davacıların yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Kendi adına asaleten, oğlu … adına velayeten davacı…’in istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, davacı tarafça yatırılan 50,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL olmak üzere oy birliği ile 15.04.2022 tarihinde karar verildi.
….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.