Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3321 E. 2022/947 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2019
NUMARASI : …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 29.12.2014 tarihinde ….. plakalı araçların karıştığı trafik kazası neticesinde ….. plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’ın vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin…..plakalı her iki aracında ZMMS şirketi olduğunu, davalılardan …’ın … plakalı aracın sürücüsü,diğer davalı … … Ltd. Şti.’nin ise … aracın maliki olduğunu, kaza sebebi ile murisin eşi … ile çocukları …, …… murisin desteğinden yoksun kaldığını beyan ederek, davacılar için şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, diğer davalılardan ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini,yine her bir davacı için ayrı ayrı 15.000,00‘er TL olmak üzere toplamda 120.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … … Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 06.05.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı eş için 245.572,70TL, davacı … için 3.801,45TL, davacı … için 12.835,52TL, … için 23.764,78TL destek tazminatının tazminini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın 26.04.2014-2015, … plakalı aracın 18.04.2014-2015 tarihlerini kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, poliçelerdeki teminat limitinin 268.000,00‘er TL olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olacağını, müteveffanın emniyet kemeri takmadığından dolayı müterafik kusurlu olup, hatır taşıması yapıldığından zarardan indirim yapılması gerektiğini, davacılara gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin rücuya tabi olup olmadığının araştırılmasının gerekli olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, kazanın … plakalı aracın araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğini, kaza sırasında murisin emniyet kemeri takmadığından dolayı zararın artmasına sebebiyet verdiğini, ayrıca … plakalı aracın hurdaya ayrılacak araç vasfında olmasının zararın meydana gelmesinde etkili olduğunu, maddi zararın zarar gören ve üçüncü kişilerin kusuru da göz önünde bulundurularak hakkaniyete uygun olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalının kusuru bulunmadığından manevi tazminat isteminin de reddinin gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının … plakalı aracın maliki olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın sürücüsünün kazada tam kusurlu bulunduğunu, … plakalı aracın 1972 model olup araç muayenesinin yapılmaması ve yetkili serviste periyodik bakımlarının yapılmamış olmasının kazaya etki ettiğini, murisin emniyet kemeri takmayarak zararın artmasına sebebiyet verdiğini, ayrıca … plakalı aracın hurdaya ayrılacak araç vasfında olmasının zararın meydana gelmesinde etkili olduğunu, davalı şirketin maddi zarardan sorumlu olmadığı gibi zarar gören veya üçüncü kişinin tam kusuru sebebi ile manevi tazminat sorumluluğunun da bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, mahkemenin 2015/114 Esas sayılı dosyasına ibraz edilen trafik bilirkişisi raporuna göre, … plakalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %75, … plakalı aracın ise %25 oranında kusurlu olduğu, kusur raporunun Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/34 Esas sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi ve trafik ihtisas raporu ile uyumlu, hukuka uygun ve hüküm kurmak için yeterli görüldüğü, … plakalı aracın 26.04.2014-2015,… plakalı aracın ise 18.04.2014-2015 tarihlerini kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, her iki poliçe limitinin kaza tarihi itibari ile ayrı ayrı 268.000,00’er TL olduğu, sigorta şirketinin her bir aracın işleteninin üçüncü kişilere vermiş olduğu zararı ayrı ayrı teminat altına alması karşısında sorumluğunun iki araç teminat limit toplamı olan 536.000,00 TL olacağı ve anılı limit ile sınırlı olmak üzere davalı sigorta şirketinin maddi tazminat istemi yönünden davacılara karşı sorumlu olduğu, yine davalı …’ın … plakalı aracın sürücüsü davalı … … Ltd. Şti.’nin ise anılı aracın işleteni olması, davacıların murisi …’ın … plakalı araç içerisinde yolcu olması ve bu suretle kendisine kusur izafe edilemeyecek olması karşısında talebe konu maddi ve manevi tazminattan davacılara karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı vekilinin dava dilekçesinde murisin eşi … ile çocukları …, …, … … ve … …’ın murisin desteğinden yoksun kaldığını beyan ederek, 5.000,00-TL maddi tazminat talebinde bulunduğu, ancak her bir davacı için talep ettiği maddi tazminat miktarını açıkça belirtmemesi karşısında mahkemece her bir davacı için eşit oranda, böylelikle her bir davacının 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunduğunun kabul edildiği, 10.01.2019 tarihli aktuer bilirkişi ek raporuna göre; 2019 yılı verilerine göre murisin geliri asgari ücret düzeyinde kabul edildiğinde murisin eşi …’ın talep edebileceği destek alacağının 245.572,70-TL, murisin oğlu …’ın 3.801,45-TL, murisin oğlu … …’ın 12.835,82-TL, murisin oğlu … …’ın ise 23.764,78-TL destek alacağı talep edebileceğinin tespit edildiği, raporun hukuka uygun ve hüküm kurmak için yeterli görüldüğü, dava dilekçesinde her ne kadar davacı … için destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş ise de, kaza tarihi itibari ile …’ın 24 yaşını tamamladığı, yüksek eğitim gördüğüne, fiziksel-akli engelli olduğuna, çalışamayacak durumda bulunduğuna, bu suretle murisin desteğini aldığına ilişkin delil ibraz edilmediğinden mahkemece murisin çocuğu …’ın destek alacağının bulunmadığının kabul edildiği ve anılı davacı yönünden maddi tazminat isteminin reddine karar vermek gerektiği, her ne kadar davalılar hatır taşıması ve müterafik kusur sebebi ile zarardan indirim yapılması talebinde bulunmuş iseler de, davacıların murisinin kendi aracını tamir ettirmek için yedek parça ihtiyacı sebebi ile araç tamirini yapan …sevk ve idaresindeki … plakalı araca binmesi ve bu suretle taşımanın ücretli iş ilişkisine ilişkin yapılması karşısında zarardan hatır taşıması indirimi yapılamayacağının kabul edildiği, ayrıca kaza tespit tutanağında murisin emniyet kemerini takmadığına ilişkin bilgi bulunmadığından ve hayatın olağan akışına uygun olan eylemin emniyet kemeri takmak olduğu gözetilerek iddia ispat edilemediğinden davalıların emniyet kemeri sebebiyle zarardan müterafik kusur indirimi yapılması yönündeki savunmasına itibar edilmediği, zararın poliçe limiti ve teminatı kapsamında kaldığı, yine davalı …’ın … plakalı aracın sürücüsü davalı … … Ltd. Şti.’nin ise anılı aracın işleteni olması karşısında, maddi tazminat isteminden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacıların murisi yolcu konumunda olup kendisine kusur izafe edilemeyeceği, davacı …’ın murisin eşi, diğer tüm davacıların ise murisin çocukları olduğu gözetilerek, olayın oluşu ve özellikleri, tarafların ekonomik ve … durumları, olay tarihi ile TBK.nın 50, 52, 58 ve TMK.nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilmek suretiyle, davacılar için zenginleşme, davalılar için fakirleşme aracı olmaksızın, davacıların olaydan duyduğu acı, ızdırap, elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek, davacılara olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamak amacına yönelik olarak, davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle Davanın Kısmen Kabulü ile; davacı eş … için 245.572,70-TL, davacı … için 3.801,45-TL, davacı … … için 12.835,82-TL, davacı … … için 23.764,78-TL destek tazminatının davalılardan 29.12.2014 tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 02.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, davacı …’ın maddi tazminat isteminin reddine, her bir davacı için ayrı ayrı 15.000,00‘er TL manevi tazminatın 29.12.2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … … Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile her bir davacıya ayrı ayrı ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; müteveffanın anne ve babasına destek payı ayrılmadan hazırlanan hesap raporunun hükme esas alınamayacağını, 10.01.2019 tarihli bilirkişi tazminat raporunda, müteveffanın yalnızca eşi ve çocukları için destek payı ayrıldığını, anne ve babasının hayatta olup olmadığının araştırılmadığını, hala hayatta olan anne ve babası için destek payı ayrılmadığını, müteveffanın desteğinden yoksun kalanların net bir biçimde belirlenmesinin sigorta şirketinin sorumluluğu bakımından zaruri bir durum olduğunu, ayrıca bu hususun kişinin hak ettiğinden fazla menfaat elde etmesinin yani muhtemel bir sebepsiz zenginleşmenin önüne geçilmesi adına da araştırılması gerektiğini, hal böyleyken anne babanın hayatta olup olmadığının tespit edilmemesi, babanın destek pay oranlarının hesaplanmamasının davacı taraf lehine sebepsiz zenginleşmeye sebep olduğunu, müteveffa yaşıyor olsa idi, bilirkişi tarafından sadece davacı çocuk ve eş lehine hesaplanan gelirin aslında bir kısmının da müteveffanın annesi ve babasına ayrılacağını, bu ayrım yapılmadığı için, müteveffanın annesine ve babasına ayrılacak olan payın da eş ve çocuk lehine ayrılarak, sebepsiz zenginleşmeye sebep olunduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılırken sadece talepte bulunanlara değil, müteveffanın bakmakla yükümlü olduğu herkes nazara alınarak destek paylarının belirlenmesi gerektiğini, aksi takdirde destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmayanların haklarının suiistimal edilmiş olacağını (T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2015/17048 K. 2018/9169, 16.10.2018 tarihli kararı), dosyaya müteveffanın güncel nüfus kayıt örneklerinin kazandırılarak yeniden hesaplama yapılması gerektiğini,
Mahkemece müterafik kusura ilişkin herhangi bir araştırma yapılmaksızın indirim uygulanmayarak tazminata hükmedildiğini, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılması gerektiğini, zira emniyet kemeri takılması, trafik kazalarının etkisini hafifletmekte olup, yaralanmalarda ağır sonuçların meydana gelmesini önlemekle birlikte kazaların ölümle sonuçlanmasının da önüne geçtiğini, emniyet kemerinin yolculuk esnasında takılması gerektiği kural olarak KTK’da da ifade edilmiş olup, sürücü ve yolcuların belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olmasından davalı şirketin sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceğini, mahkemece müterafik kusura ilişkin inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, destek kaza anında hatır için taşındığından hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müteveffa …’ın kaza anında sigortalı araçta hatır için taşınıp taşınmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre destek ile sigortalı aracın malik/ sürücüsü arasındaki ilişki ve desteğin araçta hatır için taşınıp taşınmadığının irdelenmesi, hatır için taşındığının anlaşılması halinde 6098 Sayılı TBK 51.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının hükümde tartışılması (hatır taşıması sebebiyle yapılacak indirimden sadece hatır taşıması yapan araç sigortacısı olan davalının yararlanacağı da dikkate alınıp) gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf eden davalı sigorta şirketinin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre tazminat hesabı yapılmış, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili istinaf isteminde bulunulmuştur. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, … Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve annüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında desteğin ve hak sahibi olan davacılar ile dava dışı kişilerin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, destek, davacılar ve hak sahibi dava dışı kişilerin TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davacıların destek alacağı süre gözetilerek talep edebilecekleri destek tazminatının (hükme esas alınan 10.01.2019 tarihli ek aktüer raporunun düzenlendiği tarih itibari ile bilinen dönem sonlandırılarak, davalı sigorta şirketi yararına oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek o rapordaki verilere göre tazminat hesabı yapılması) hesaplanması için konusunda uzman bir başka aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde destekten yoksun kalanlara ayrılacak paylar Yargıtay uygulamaları ile kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe, %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanacaktır. Desteğin gelirinin 100 pay olduğunun kabulü ile bu 100 payın davacılar ile dava dışı hak sahiplerine dağıtılması, dağıtılan payların toplamının 100 olması gerekmektedir.
Somut olayda dosyaya Uyap sisteminden alınan nüfus aile kayıt tablosuna göre destek …’ın babası Süleyman … 17.10.2001 tarihinde destekten çok önce vefat etmiş ise de, desteğin annesi … …’ın desteğin 29.12.2014 tarihindeki ölümünden sonra 12.08.2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan tazminat bilirkişi raporunda desteğin gelirinden, davacı sağ eş ve desteğin ölüm tarihinde henüz reşit olmayan çocuklarına destek payları ayrılmış, desteğin ölüm tarihinde hayatta olduğu ve daha sonra vefat ettiği anlaşılan dava dışı annesi …’ya 12.08.2018 ölüm tarihine kadar pay ayrılmamıştır. Anneye ölüm tarihine kadar pay ayrıldığında davacıların destek paylarının ve tazminat miktarlarının değişme ihtimali bulunmaktadır. Aktüer bilirkişi raporu bu hali ile de hükme elverişli olmadığı gibi, ayrıca çocuklara ayrılan payların birbirinden farklı olması, sağ eş ile desteğe ayrılan payların eşit olmaması, pay dağılımının yukarıda izah edilen yerleşik Yargıtay Uygulamalarına uygun olmaması nedeniyle de hükme elverişli görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan hususlarda, konusunda uzman bir başka aktüer bilirkişiden davacılar ile desteğin dava dışı ve 12.08.2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılan annesine (vefat ettiği tarihe kadar) yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edildiği şekilde ve oranda desteğin gelirinden pay ayrılıp, davacıların talep edebileceği destek tazminatının tespiti hususunda (istinaf talebinde bulunanın davalı sigorta şirketi olduğu ve davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da göz önünde tutulmak suretiyle, hükme esas alınan 10.01.2019 tarihli ek aktüer raporunun düzenlendiği tarihteki veriler esas alınıp, bu tarih itibari ile bilinen dönem sonlandırılarak) yeniden gerekçeli, denetime ve hükme elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hükmün esasına ve sonucuna etkili olan bu hususlarda gerekli deliller toplanıp, değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davalı sigorta şirketi vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 26.09.2019 tarih, 2018/84 Esas 2019/760 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak davalı sigorta şirketinden alınan 4.890,00TL nispi karar harcının istek halinde davalı sigorta şirketine iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.