Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3320 E. 2022/1305 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 16/10/2017 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı kamyonetin yaya olarak taşıt yolundan geçmek isteyen müvekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin yaralanmasına sebep olduğunu ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ve davalının zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 1.000,00-TL, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 500,00-TL maddi tazminatın, davalı tarafa yapılan başvuru tarihi itibariyle işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 14/06/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile; sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerini 94.782,69 TL olarak belirleyerek davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davadan önce gerekli belgeleri sunmadığını, usule uygun başvuru yapmadığını, davayı açmış olmasının yasanın özüne ve amacına aykırı olduğunu, müvekkili şirketçe maaş bordrosu, Savcılık İddianamesi, Heyet Raporu istendiği davacı tarafça belgeler temin edilmeden dava açılmasının usule uygun olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava öncesinde temerrüt şartlarının gerçekleşmediğinden bahisle olay tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin yersiz ve haksız olduğunu, tazminata hükmedilmesi yönünden avans faizi değil de yasal faizin uygulanmasının gerektiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; davacının meydana gelen kaza neticesinde; … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda trafik kazasına bağlı bedensel özür oranının %13 olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin rapor edildiği, kusur bilirkişisinden alınan raporda; davacı … ile dava dışı diğer yayalar … ve …’un Karyolları Trafik kanununun 47/d ve 68/b-c ile Karayolları Trafik Kanunun 138/b maddesinde belirtilen kuralları ihlal etmesi nedeniyle ayrı ayrı %75 oranında asli kusurlu olduklarının, davalı sigortalı araç sürücüsünün Karayolları Trafik Kanunun 47/d ve 52/b maddelerindeki kuralları ihlal etmesi nedeniyle ayrı ayrı %25 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, aktüer bilirkişi tarafından sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararın ise 30.036,30-TL olarak hesaplandığı, dosya muhteviyatında bulunan kusur durumlarının çelişki oluşturması nedeniyle Karayollarından emekli 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı, alınan raporda davalı şirket sürücüsü meydana gelen olayda %75 oranında kusurlu, davacı … ve dava dışı diğer yayaların %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Davacı vekilinin talebine istinaden aktüer bilirkişinden yeniden alınan raporda davacının olay neden ile uğramış olduğu, sürekli iş göremezlik maluliyet zararının toplam 126.376,92-TL olduğu bu zarardan %25 kusur oranında indirim yapıldıktan sonra davacının bakiye net zararının 94.782,69-TL olarak hesaplandığı, hesaplanan maddi zararın davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi teminatı limitleri kapsamında kaldığının tespit edildiği, alınan raporun dosya kapsamına uygun olduğu, davacının devlet memuru olması nedeniyle geçici iş göremezlik zararı oluşmadığı, sürekli iş görmezlik zararı yönünden ise bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın uygun olduğu ve davacının sürekli iş göremezlik zararından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; davacının geçici iş göremezlik talebinin reddine; sürekli iş göremezlik talebine ilişkin davanın kabulü ile; 94.782.69-TL’nin temerrüt tarihi olan 09/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun yönetmelikte belirtilen heyetten alınmadığından karar vermeye elverişli olmadığını, bu nedenle mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, kusur raporları arasında çelişki olduğu halde raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu; pasif dönem hesabının 60 yaşından itibaren hesaplanması gerektiği halde, 65 yaşından itibaren hesaplanmasının da hatalı olduğunu, mahkemece, yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece sürekli iş göremezlik tazminatına yönelik talebin kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı talebine yönelik talebin ise reddine karar verilmiştir.
Kaza tespit tutanağında; “Sürücü … … sevk ve idaresindeki kamyonet ile … Bulvarı 200 Evler istikametinden … Evleri istikametine seyir halinde iken aracın ön sol tampon ve ön kaput kısmı ile Medicana istikametinden … Caddesi istikametine yaya olarak geçmek isteyen …, … ve …’a çarpması ile, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği belirtilerek, kazanın oluşumunda; sürücüsü … …’in 2918 Sayılı KTK’nun 52/1-a maddesindeki belirtilen araçların hızlarını kavşaklara yayaya geçitlerine gelirken azaltmamak kusurnu ihlal etmesi nedeniyle, yayalar …, … ve …’un ise KTK’nın 68/1-b-3 maddesinde belirtilen ışıklı işaret ve yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerde ve kavşaklarda yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almadan veya gözönüne aldığı halde uygun zamanda geçmemek kuralını ihlal ettiklerinden bahisle kusurlu olduklarının tespit edildiği görülmüştür.
Meydana gelen kazaya ilişkin ceza soruşturmasında savcılık aşmasında trafik bilirkişisinden alınan raporda; kazanın yayaların yaya geçidinden geçtikleri sırada meydana geldiği değerlendirilerek, yayaların karşıya geçtikleri sırada yaya geçidi üzerinde duraklayan plakası tespit edilmeyen ikinci bir aracı geçmesi ile birlikte arkasından gelen araçları kontrol etmeyerek veya yeterince kontrol etmeyerek karşıya geçtikleri sırada kazanın meydana geldiği, yayaların yaya geçidinin 1 metre gerisinde veya içerisinde olmasının kusura etkisinin bulunmadığı belirtilerek, kazanın meydana gelmesinde yayaların karşıdan karşıya geçişlerinde gelen araçların uzaklık ve hızını dikkate almamak ya da uygun zamanda geçmemek kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu, araç sürücüsünün ise hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kuralını ve kavşaklara yaya geçitlerine yaklaşırken hızını azaltmamak kuralını ihlal ettiğinden tali derecede kusurlu olduğu tespit edilmişken, soruşturma sonrası Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/328 E. Sayılı dosyasında açılan davada deliller toplandıktan sonra Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 28/12/2018 tarihli raporda; sigortalı araç sürücüsü … …’in sevk ve idaresindeki kamyonet ile seyri sırasında kavşağın ve yaya geçidinin olduğu yere yaklaştığında hızını, aracını her an durdurabileceği seviyeye düşürüp müteyakkız olması ve zamanında aracını durdurarak ilk geçiş hakkını bu mahalden geçmek isteyen yayalara vermesi gerekirken bahsedilen hususlara riayet etmemiş olduğundan asli kusurlu olduğu, yayaların ise her ne kadar yaya geçidi ve kavşak başından geçiyorlarsa da yolu yeterince kontrol etmeden geçtikleri anlaşıldığından her biri kendi ölüm ve yaralanmasından olmak üzere tali kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece trafik bilirkişisinden alınan raporda, kaza tespit tutanağı ve savcılık aşamasında alınan kusur raporu değerlendirilerek alınan kusur raporunda; ceza dosyasındaki raporların aksine davacıların yaya geçidinden geçmedikleri kabul edilerek, araç sürücüsünün tali %25 oranda, yayaların ise %75 oranında kusurlu olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
Davacı vekilinin kusur raporuna itirazı üzerine; Eski Karayolları Trafik Fen Heyetinde görevli bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 25/02/2019 tarihli raporda; Kazanın oluşana ilişkin kaza tespit tutanağı, beyanlar, ceza soruşturması ve davası sırasında alınan raporlar değerlendirilerek tanzim edilen raporda, kazanın yayaların yaya geçidinden geçişleri sırasında meydana geldiği değerlendirilerek, kazanın meydana gelmesinde yaya geçidinde geçmekte olan yayalara çarpan sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında asli kusurlu, davacı yaya Hüseyin’in ise ışıklı işaret ve yetkili kişilerin bulunmadığı geçitte ve kavşak başında, güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne alarak uygun zamanda geçmesi gerekirken, bu kurala aykırı davranışı ile %25 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilmiş mahkemece alınan kusur raporu dosyaya kapsamına uygun olduğundan bahisle rapor doğrultusunda karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından kusur raporları arasında çelişki olduğu ileri sürülerek kararı istinaf etmiş ise de, meydana gelen kazanın kavşak başında ve yaya geçidi üzerinde davacının geçişi sırasında meydana gelmiş olmasına, ceza dosyasında alınan raporlarda da oluşun bu şekilde meydana geldiğinin değerlendirilmiş olmasına, mahkemece alınan ilk raporda dosya kapsamındaki delil durumunun aksine kazanın yaya geçidi dışında meydana geldiğinin kabul edilerek rapor tanzim edilmiş olmasına göre kazanın oluş şekline uygun olmaması nedeniyle alınan ilk raporun çelişki oluşturacak mahiyette bulunmamasına, hükme esas alınan kusur raporunun dosya kapsamındaki delil durumuna uygun olması yanı sıra, UYAP sisteminden yapılan kontrolde Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/328 E. 2021/43 K. Sayılı dosyasında da, araç sürücüsünün yaya geçidinden geçen yayalara çarparak ölümüne ve yaralanmasına neden olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verilmiş ve kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş olmasına göre, davalı vekilinin kusur durumuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili alınan maluliyet raporunun yönetmelikte belirtilen kurumdan alınmadığından bahisle uygun olmadığını ileri sürmüş ise de, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre cismani zararın tespiti açısından alınacak raporun Adli Tıp Kurumu İlgili ihtisas kurulundan yahut üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınabileceğinin kabul edilmiş olmasına (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/7765 E. 2022/1114 K. ; 2021/5151 E. 2021/8180 K. ; 2021/4162 E. 2021/5041 K. Sayılı emsal kararları), … Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporun da, davacının tedavi evrakları incelenerek, muayenesi yapılarak ve son durumu değerlendirilerek düzenlenmiş olmasına göre alınan rapor karar vermeye yeterli ve elverişli olduğundan davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin aktüer raporuna yönelik istinaf sebeplerine gelince; mahkemece hükme esas alınan aktüer hesap raporunda, hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre %1,8 teknik faiz uygulanarak, “devrebaşı ödemeli belirli süreli rant formülüne” göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından davacının aktif dönem hesabında, devlet memuru olması nedeniyle 5434 Sayılı Yasanın 40. Maddesi gereğince 65 yaşına kadar çalışabileceğinden 65 yaş sonuna kadar aktif dönem kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davalı tarafından aktif dönem zararının 60 yaşına kadar hesaplanması gerektiği belirtilerek rapora itiraz edilmiş ise de, davacının devlet memuru olmasına göre 5434 Sayılı Yasanın 40. maddesi gereğince 65 yaşına kadar çalışabilecek olmasına göre rapora itirazı yerinde olmadığından, ayrıca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından AYM’nin KTK’nın 90. Maddesindeki iptal kararından sonra içtihat değişikliğine giderek TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin tespit edilerek, hesaplamanın da “Progresif Rant Formülüne” göre yapılması gerektiğini kabul etmiş ise de, mahkemece yapılan hesaplama da davalı lehine olduğundan aktüer rapora yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
4-Davalı vekili tarafından, mahkemece uygulanan faiz türünün de yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de, kaza yapan sigortalı aracın ticari kamyonet olmasına ve soruşturma evraklarındaki sürücü beyanlarına göre ticari amaçla kullanıldığının anlaşılmış olmasına göre, mahkemece avans faizi uygulanmış olmasında isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin faiz türüne yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, mahkemece kabul edilen kusur oranının dosya kapsamına uygun olmasına, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda davalı aleyhine olabilecek hesap hatası bulunmamasına göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 6.474,61 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.618,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.855,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.