Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3282 E. 2022/1087 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 29/12/2016 tarihinde müvekkilinin eşi …’nun davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, müvekkilinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya dair tüm dava ve hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 139.476,41-TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelik sırası gözetilmeksizin açıldığını, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortası sigortacısı olduğunu, öncelikle karayolları zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısına başvurulması gerektiğini, sorumluluklarının bulunması halinde ise sigortalı aracın kusuru oranında sorumlu olmalarının gerektiğini, avans faizi talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, dosyaya getirilen poliçe ve hasar dosyası örneğine göre, meydana gelen kazada ölüme neden olduğu belirtilen aracın kaza tarihini de kapsar şekilde 15/06/2016 – 15/06/2017 tarihleri arasında davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğu, davacının … şirketine ödeme başvurusunda bulunduğu, ancak … şirketi tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığının anlaşıldığı, … …’nin 08/08/2019 tarihli yazı cevabına göre, … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsar şekilde Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasının bulunmadığının tespit edildiği, kaza tespit tutanağı içeriği ile davacının desteği konumunda bulunan eşinin kaza sırasında sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğu anlaşıldığından kusura ilişkin rapor alınmadığı, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun kabul edildiği, olayda ölenin davacının eşi olması nedeniyle destekten mahrum kaldığının kabulü gerektiği, aktüerya hesabı konusunda uzman bilirkişiden alınan 03/01/2019 tarihli rapora göre, muhtemel yaşam süresi dikkate alındığında zararın 162.956,83-TL, beklenen yaşam süresi dikkate alındığında ise 127.535,43-TL olacağının tespit edildiği, davacı vekilinin 12/09/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalmaya ilişkin talebini 139.476,41-TL’ye artırdığı, davacının hesaplanan destek zararından davalının sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 139.476,41-TL destekten yoksun kalma tazminatının … poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile dava tarihi olan 15/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan raporun karar vermeye elverişli olmadığını, bilirkişi tarafından alınan raporda muhtemel yaşam süresinin olması gerekenden fazla tespit edildiği, bu şekilde tazminat miktarının yaklaşık 36.000,00-TL fazla hesaplandığını, cevap dilekçesinde de belirttikleri üzere davacının zararlarından önce Zorunlu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigortasının sorumlu olduğunu, ZKTMMS kapsamını aşan zarar olması halinde müvekkilinin sorumluluğuna gidilebileceğini, yerel mahkeme tarafından itirazlarının nazara alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından husumetin kendisine yöneltilemeyeceği ve aktüer hesap raporunun da karar vermeye elverişli olmadığından bahisle istinaf edilmiştir.
Öncelikle, davalının husumete ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davalı kaza yapan aracın yolcu otobüsü olduğu ve davacının da araç içerisinde yolcu olduğundan bahisle davanın Karayolları Zorunlu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasını yapan … şirketine karşı açılması gerektiğini ileri sürmüştür.
4925 Sayılı Yasanın 18. maddesinde düzenlenen Karayolları Zorunlu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılması zorunluluğu 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Yasanın 17. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, kaza tarihi olan 29/12/2016 tarihi itibariyle Karayolu Taşıma Kanuna tabi araçların Karayolları Zorunlu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırması zorunluluğu bulunmamaktadır. 26/04/2016 tarihinden önce yapılmış … olması halinde … şirketlerinin sorumluluğu devam etmekte ise de; ilk derece mahkemesi tarafından … … Merkezinden kaza yapan aracın Karayolları Zorunlu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası olup olmadığı sorulmuş, kaza tarihini kapsar Karayolları Zorunlu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası olmadığı bildirilmiştir. Yazı cevabının aksine de delil bulunmamaktadır. Bu durumda trafik kazası nedeniyle meydana gelen zararlardan sürücü ve işleten ile birlikte davalı … şirketi de sorumlu olacağından davalının buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan rapora yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; mahkemece tazminat hesabı yönünden aynı aktüer bilirkişiden asıl ve iki kez ek rapor alınmış, 12/06/2018 tarihli kök raporunda kaza tarihi hatalı alınmış, 06/08/2016 Ek Raporunda kaza tarihinde hata düzeltilerek, asıl ve ilk ek raporda TRH2010 Yaşam Tablosu, %1,8 Teknik Faiz uygulanarak vefat edenin kaza meydana gelmesiydi hayat anüitesinin sonuna kadar (99 yaşına kadar) yaşayacağı kabul edilerek ve bu yaşına kadar davacıya destek olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Bu şekilde kök rapordaki kaza tarihi düzeltildikten sonra alınan birinci ek raporda destek tazminatı 139.476,41-TL olarak hesap edilmiş, davacı vekili tarafından hesaplanan miktara itiraz edilmeksizin dava ıslah edilmiştir.
Davalının, ek raporda itirazlarının değerlendirilmediğine ilişkin itirazı üzerine mahkemece dosya yeniden bilirkişiye ek rapor için tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından alternatifli olarak sunulan 03/01/2019 tarihli ikinci ek raporda ise; muhtemel yaşam süresinin THR2010 Yaşam Tablosuna göre 99 yaş sonu kabul edilmesi gerektiği, TRH2010 Yaşam tablosunda Kaza/Hesap Tarihine göre ölüm ihtimalinin değerlendirildiği “…” sütununda değerlerin ise “beklenen yaşam süresi” olduğunu, itiraz çerçevesinde her iki duruma göre de hesaplama yaptığını belirterek, kaza nedeniyle eşini kaybeden davacının “muhtemel yaşam süresi” dikkate alınarak hesaplama yapıldığında (desteğin 99 yaşına ulaşacağı tarihe kadar) davacının destek zararının 162.956,83-TL olacağı, “Beklenen Yaşam Süresi” dikkate alınarak hesaplama yapıldığında (desteğin 78 yaşına ulaşacağı tarihe kadar) 127.535,43-TL olacağı belirtilmiştir.
Mahkeme gerekçesinde, davacının, desteğin 99 yaşı sonuna kadar, desteğinden kaldığı kabul edilerek, ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kaza tarihinde ve ilk derece mahkemesi tarafından karar verilen tarihte, KTK’nın 90. maddesindeki atıf nedeniyle uygulanacak ZMMS Genel Şartlarında destek zararının hesaplanmasında “işleyecek dönem” hesabında “devre başı ödemeli belirli süreli rant yöntemi” uygulanacağı düzenlenmiş olup, Genel Şartlara göre “belirli süre” TRH2010 Yaşam Tablosundaki 99 yaş sonu değil vefat edenin kaza tarihindeki yaşına göre TRH2010 Yaşam Tablosunda “…” sütünunda gösterilen bakiye ömürdür. Bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından, muhtemel yaşam süresinin 99 yaş olduğunun kabulü ile yapılan hesaplama çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli değildir.
Ancak; AYM’nin KTK’nın 90. maddesinin Genel Şartlara atıf yapan hükümlerini iptalinden sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından içtihat değişikliğine giderek, tazminat hesabında davacıların ve desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılmasıyla hesaplamanın yapılması gerektiği benimsendiğinden, ilk derece mahkemesi tarafından alınan 03/01/2019 tarihli raporda “muhtemel yaşam süresi” kadar hesaplama yapılmış ve destek zararı 127.535,43-TL olarak belirlenmiş ise de, bu hesaplamanın da Yargıtay içtihat değişikliği nedeniyle uygulanmasında olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece “gerçek zarar” hesabında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen ilkeler çerçevesinde desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlendiği ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yöntemi uygulanarak davacının destek zararı hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/15277 Esas ve 2022/4707 Karar sayılı emasal kararı)
Yukarıda, açıklanan nedenlerler davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanılmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle karaın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle davalı lehine usulü kazanılmış haklar korunarak, kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre ancak desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlendiği ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yöntemi uygulanarak hesaplamanın yapıldığı, önceki bilirkişiden ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalının sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/10/2019 tarihli 2017/126 Esas 2019/792 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 2.382,00-TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.