Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3281 E. 2022/946 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketine trafik sigortalı, dava dışı 3. kişiye ait araç ile davacı yönetimindeki bisiklet arasında meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, başvurularına rağmen zararlarının giderilmediğini belirterek şimdilik 100,00 TL sürekli iş göremezlik ile 100,00 TL geçici iş göremezlik zararının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 20.07.2019 tarihli artırım dilekçesi ile 3.239,62TL geçici ve 12.828,40TL sürekli iş göremezlik tazminatının tazminini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde, dava şartının yerine getirilmediğini, dava öncesinde başvuru yapılmadığını, sigortalılarının kazada kusurunun bulunmadığını, olsa bile kusuru oranında sorumlu tutulmaları gerektiğini, iş göremezlik oranının adli tıp kurumu tarafından tespit edilmesinin gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluklarının bulunmadığını, alacağın zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, 19/09/2017 tarihinde dava dışı sürücü… yönetiminde bulunan ve dosyaya getirilen sigorta poliçesine göre davalı şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığı anlaşılan … plaka sayılı aracın davacının kullanmakta olduğu bisiklete çarpması sonucunda meydana gelen kazada davacının yaralandığı, kusur durumuna ilişkin olarak alınan rapora göre meydana gelen kazada davalı şirket sigortalısı araç sürücüsünün % 40 oranında, davacının ise % 60 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının % 24, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 ay olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesine göre işletene düşen hukuki sorumluluğun aynı Kanunun 91. maddesine göre poliçede belirtilen limitler altında sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığı, davacının sürekli iş göremezlik zararı ile yukarıda açıklanan nedenlerle geçici iş göremezlik zararının da poliçe kapsamında davalının sorumluluğunun bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile 3.239,62 TL geçici iş göremezlik zararı ile 12.828,40 TL sürekli iş göremezlik zararının davalıya başvuru tarihini takip eden sekizinci iş günü olan 25/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet oranının belirlenebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi Başkanlığından rapor aldırılması talep edilmişken, talepleri hakkında bir karar verilmeden tazminat hesabının yaptırıldığını, maluliyet raporunun Genel Şartlarda belirtilen kişiler tarafından verilmediğini, yönetmeliğe aykırı olduğunu, rapor içeriğinde Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre özür oranı belirlendiğinin belirtilmesinin, raporun söz konusu Yönetmelik kapsamında aranan özellik ve formata uygun düzenlendiği anlamına gelmediğini, söz konusu raporun üç adet adli tıp uzmanı tarafından düzenlendiğini, oysa ilgili yönetmelikte raporlarda hangi uzmanların imzası bulunacağı hususunun “Özürlü Sağlık Kurulu Raporu Düzenleme Usul ve Esasları” başlıklı 6.maddesinde düzenlenmiş olduğunu,
6704 Sayılı Kanunun (5) ve (6) maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97 ve 99 maddesi gereği, sigorta şirketine başvurunun özel bir dava şartı olarak ihdas edildiğini, başvuru şartının yerine getirilmesi için Genel Şartlarda belirlenen belgelerin sigorta şirketine başvuru esnasında ibraz edilmesi gerektiğini, Genel Şartlarda yer alan sürekli sakatlık başvuru belgelerinin tespit edilmesinin elzem olduğunu, başvuran tarafça ibraz edilen maluliyet raporunun, ilgili yönetmelik ekinde belirtilen forma uygun düzenlenmemiş olduğunu, başvuranın özür oranının sürekli olup olmadığının belirtilmediğini, raporun mütalaa niteliğinde olduğu kanaatine varıldığını, bu durumda başvuran tarafça sunulmuş işbu raporun sigorta şirketine gerekli belgelerle yapılan geçerli bir başvuru niteliğinde olmadığını, dolayısıyla başvuran tarafın davadan evvel, Genel Şartların belirttiği Özürlü Sağlık Kurulu raporu ile usulüne uygun olarak sigorta şirketine başvuru şartını ikmal etmediği sonucuna varıldığını,
2918 Sayılı Kanunun 97.maddesinde; sigorta şirketine usulüne uygun belgelerle başvuru özel bir dava şartı olarak ihdas edildiğinden; bu şartın noksanlığı halinde davanın HMK 115./2 gereği usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, 26.04.2016 tarih ve 6704 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 97.maddesi gereği uyuşmazlığın çözümlenmesi için başvuran/davacının dava öncesi gerekli belgelerle birlikte davalı sigorta şirketine başvuru yapması, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve ödeme süresi dolmasına rağmen davalının ödeme yapmamış olması gerektiğini,
Kusur raporuna itirazlarına ilişkin ek rapor tanzim edildiğini, EK raporda, sigortalı araç sürücüsünün ikinci derecede tali kusurlu kabul edildiğini, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olmadığına dair tespit ve Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının 20/11/2017 tarih ve 2017/11087 Soruşturma-2017/6225 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ve dosya incelendiğinde, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, hukuki olarak sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı sorumlulukları olduğunu, trafik kazası tespit tutanağında davalı şirket sigortalısının herhangi bir kural ihlali yapmadığı ve kusursuz olduğunun ifade edildiğini, sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında kusursuz olması sebebiyle davalı şirketin davacının uğradığı zararlara yönelik herhangi bir hukuki sorumluluğu bulunmadığını, dosyaya sunulan cd izlendiğinde, 1 nolu fotoğrafta yolun sağ tarafında park halinde araçların bulunması nedeniyle sigortalı aracın yolun sol kısmında seyrettiği, kavşağa geldiğinde ise 3 nolu fotoğraftan da anlaşılacağı üzere direksiyonu sağa kırarak yolun sağında park halindeki araçlara daha yakın bir kısımda bisiklet sürücüsü ile temas yaşadığının görüleceğini, sigortalı aracın “fren, direksiyon tedbiri veya ses ikazı ile uyarmış olması halinde zaten yavaş gelen bisikletlinin durabileceğinin kesin olduğu şeklindeki ifadenin kabul edilmesi ve sigortalı araç sürücüsüne kusur atfedilebilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi tarafından adeta araç sürücüsünün yavaş giden bir bisikletliye, normal bir hızla seyrederken, direkt çarptığı; hiçbir koruma önlemi almadan, yavaş giden bisikletliyi uyarmadığının belirtildiğini, bölünmüş yolda araç sürücüsünün normal bir hızla seyrettiği belirtilmişken, raporda da belirtildiği üzere yavaş gelen bisikletli sürücünün bir anda sigortalı araç önüne çıkması ve 3 nolu fotoğraf dikkatlice incelenirse, yolun sol kısmından yolun orta kısmına doğru manevra yapılmasına rağmen söz konusu kazanın meydana geldiğini, her ne kadar kusur atfedilirken fren veya direksiyon tedbirinin alınmamasından ötürü ikinci derecede kusurlu bulunsa da, cd görüntüleri doğru değerlendirildiğinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, tali kusura verilen %40’lık oranın yüksek olduğunu, bilirkişi tarafından delillerin hatalı değerlendirilmesi nedeniyle, dosyanın kusur durumunun tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdii gerektiğini, itirazın başka bir bilirkişi yerine aynı bilirkişi tarafından değerlendirilmesinin, ikinci derecede tali kusur tespit edilirken dahi hatalı şekilde bu kusura %40 gibi yüksek bir yüzde belirlenmesi ve kesin rapor için dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdiine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, Genel Şart uyarınca geçici iş göremezlik tazminatı teminat kapsamı dışında olup, SGKnın sorumluluğunda olduğunu, talebin reddi gerektiğini, avans faizine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, aleyhte bir hüküm kurulacaksa yasal faiz uygulanması gerektiğini ve temerrüt tarihinin gerekçeli kararda kabul olunduğu gün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafça davalıya 10.01.2018 tarihli dilekçe ile dava açılmadan önce başvuruda bulunulduğu ve ekinde gerekli belgelerin olduğu anlaşılmıştır. Kaldı ki 2918 Sayılı yasanın 97. maddesi gereğince başvuru yeterli sayılmış, ekinde belge olması aranmamıştır. Davalıya başvuru dilekçesi 12.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalının 05.03.2018 tarihli cevabi yazıda, sigortalının kusuru olmadığından davacıya ödeme yapılmadığını belirtmiştir. Davalıya sigortalı aracın belediye minibüsü olması, ticari şirket adına kayıtlı olması sebebiyle avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığı gerekçesi ile verilen KYO kararına davacı tarafın itirazının reddedilmesi, olayla ilgili CD çözümü bulunması, konusunda uzman bilirkişi tarafından CD görüntülerinin fotoğraf şeklinde rapora basılması, sigortalı minibüs sürücüsünün solundan yaklaşan bisikletliyi hiç dikkate almaması, fren ve direksiyon tedbirine başvurmaması, davacı yere düşünce durabilmesi, minibüsün normal, bisikletin yavaş yavaş kavşağa girdiğinin anlaşılması, sürücünün dikkatsiz, dalgın yada ön tarafına değil bir başka yere bakmasının ihtimal dahilinde olması, bu nedenlerle davacının geçiş önceliğine uymaması sebebiyle asli ve %60, davalının sigortalısının geçiş könceliği olsada hızını azaltıp, fren, direksiyon, korna tedbiri almaması nedeniyle tali ve %40 oranında kusurlu bulunması, davalı tarafın itirazı nedeniyle alınan ek raporda da değerlendirme yapılarak aynı görüş ve kusurun belirtilmesi nedeniyle, kusur durumunun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının son durum muayene ve tetkik raporları alındıktan sonra maluliyetine ilişkin raporun düzenlenmesi, maluliyet raporunu düzenleyen üniversite hastanesince de muayenesinin yapılması, özürlülük ölçütü ……. yönetmeliği gereği özür oranı belirlenmesi, kusur ve maluliyete ilişkin raporların İstanbul ATK ihtisas dairelerince düzenlenmesi zorunluluğu olmamasına göre davalı vekilinin buna yönelik istinaf talepleri de yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekir. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketlerinden talep edebilir. Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) göre davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 1.097,61 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 275,00 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 822,61 TL harcın davalı sigortacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.