Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3251 E. 2022/965 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3251
KARAR NO : 2022/965

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : 2017/225 Esas 2019/711 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/05/2016 tarihinde, davacı idaresinde bulunan araç ile davalı …’ya ait, davalı … Sigorta AŞ. tarafından ZMMS ile sigortalanan ve davalı … idaresinde bulunan … plakalı aracın karıştıkları kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararına uğradığını ve tedavi gideri yaptığını, ayrıca manevi olarak da zarar gördüğünü belirterek, şimdilik 10,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 10,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 10,00-TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen tahsilini, 50.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeni ile davacının zarar gördüğünün ispat edilmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, ceza mahkemesi tarafından verilen kararın ertelendiğini, kazanın taksir ile meydana geldiğini, maddi ve manevi olarak zarar görmeyen davacının açmış olduğu davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeni ile davacının yaralanmasının nedeninin kask ve koruyucu ekipman kullanmaması olduğunu, kazanın meydana gelmesinde kusurun da davacıda olduğunu, davacının tedavisinin sigorta tarafından karşılanmış olması nedeni ile tedavi gideri isteminin, olay tarihinde çalışmaması nedeni ile geçici iş göremezlik isteminin ve maluliyeti olmaması nedeni ile iş gücü kaybı tazminatı isteminin haksız olduğunu, manevi tazminat talebinin de fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının davalı … şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı …’ya ait olup davalı … idaresinde bulunan araç ile davacı idaresinde bulunan motosikletin karıştığı kaza sonucunda davacının vücut genel çalışma gücünü %4 oranında kayıp ettiğini ve 9 ay süre ile iş ve gücünden kaldığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu, davacının talep edebileceği geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin bilirkişi tarafından belirlendiğini belirterek, maddi tazminat talebinin kabulüne, 50.846,30-TL’nin davalı … yönünden 16/11/2018 tarihinden, davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 25.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müteselsilen tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … AŞ. vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmemesinin usule aykırı olduğunu, hükme dayanak alınan maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte belirlenen esaslara uygun olarak oluşmuş kuruldan alınmamasının, kazanın oluşuna ilişkin kusur tespitinin afaki olarak belirlenmesinin, hesap raporunun TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre düzenlenmemiş olmasının, davalı … şirketinin geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderinden sorumlu olmamasına rağmen bu yönde kabul kararı verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … AŞ. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile tedavi gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu kaza çift taraflı bir kaza olup, yerel mahkeme tarafından davalı sürücünün tam kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiştir. Ancak, yargılama aşamasında alınan bir kusur raporu olmadığı gibi, dosya kapsamında, kaza nedeni ile Eskişehir 4.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/1412 esas sayılı dosyasında alınmış bir kusur raporu da bulunmamaktadır. Esasen, her iki dosya açısından da kararlara dayanak alınan tek kusur raporunun Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı’nın 2016/21098 hazırlık dosyasında jandarma bilirkişiden alınan 15/08/2016 tarihli kusur raporu olduğu anlaşılmaktadır. Karara karşı istinaf isteminde bulunan ve yerel mahkemenin kusur kabulüne itiraz eden davalı … AŞ.’nin, Cumhuriyet Savcılığı soruşturmasında taraf olmadığı gibi, yargılama aşamasında bu raporun kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilerek rapora karşı beyan ve itirazlarını sunma hakkı tanınmadığı da anlaşılmaktadır.
Oysa, HMK’nun 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, karara dayanak alınan bilirkişi raporunun taraflara tebliği edilmemesi ya da tarafların rapora itiraz haklarını ortadan kaldıran tüm işlemlerin HMK 27. maddesinde düzenlenen “Hukuki Dinlenme Hakkının İhlali” niteliğinde olduğu olduğu kabul edilmektedir.
Mahkemece, dava konusu kazanın oluşuna ilişkin olarak uzman bilirkişiden kusur raporu alındıktan sonra, raporun taraflara tebliği ile HMK 281. maddeye göre taraflara rapora karşı beyan ve itirazlarını sunma hakkı tanımadan karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Yine somut olayda, aktüerya bilirkişi raporunda, PMF 1931 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi uygulanarak düzenlenen rapor doğrultusunda hüküm kurulmuş, istinafa gelen davalı taraf hesap yöntemine itiraz etmiştir.
Esasen, gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir.
Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında ilk kararda hükme dayanak alınan 2019 rapor tarihi verilerine göre, TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılarak (ilk kararın davacı tarafça istinaf edilmediği gözetilerek ve taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar korunarak) davacının bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, yazılı olduğu gibi davacının 1931 tarihli “PMF” cetveline göre bakiye ömür süresinin tespiti ile tazminat hesabı yapılması doğru olmadığından, denetime elverişli olmayan tazminat raporuna itibar edilerek karar verilmesi de doğru değildir.

Açıklanan nedenlerle, davalı … AŞ. vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler ikmal edilerek, sonucuna göre ve kazanılmış haklar korunarak karar verilmesi için HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15/10/2019 tarih, 2017/225 Esas 2019/711 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinafa gelen davalı … AŞ.’ne iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,

6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
7-Eskişehir 1.İcra Müdürlüğü’nün 2019/12021 sayılı dosyasına yatırılan 75.500,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.