Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3245 E. 2022/1132 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI ..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.09.2010 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın tek taraflı yaptığı kaza sonucunda araçta yolcu konumunda olan davacının yaralandığını ve sakat kaldığını, davalı … şirketine başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 4.800,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş;17.06.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile 23.585,20TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ve 3.323,36TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 26.908,56 TL.nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından davalı şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davaya konu taleplerin davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, davacının araçta hatır için taşındığını, ayrıca emniyet kemeri takılı olmadığı için müterafik kusurlu olduğunu, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınmasını, davalının yasal faizle sorumlu tutulabileceğini belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 06.09.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, olayın meydana gelişinde davacının her hangi bir kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle davacının %13,2 oranında iş gücünü daimi olarak yitirdiği, 6 ay süre ili iş göremezlik halinde kaldığı, davacının sürekli iş göremezlik zararının 23.585,20TL, geçici iş göremezlik zararının 3.323,36TL olduğu ve bu miktarların poliçe teminat limitleri için kaldığı, hatır taşımasının ve müteferrik kusurun bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile 23.585,20TL sürekli iş görmezlik tazminatı, 3.323,36TL geçici iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 26.908,56 TL’nin temerrüt tarihi olan 20.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu taleplerin davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımına uğradığını bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, emsal Bursa Bölge Adliye Mahkemesi kararı gereğince, geçici iş göremezlik süresi için hesaplanan tazminattan davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu hususta sorumluluğun tamamen sosyal güvenlik kurumuna ait olduğunu, Davacının maluliyet oranın tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle, 2659 sayılı … Kanunu md. 16/c bendinde Üçüncü İhtisas Kurulunun görevleri “İkinci İhtisas kurulunun görevine girmeyen Sosyal Sigortalar İş Kanunu ile ilgili olaylar, maluliyetler, meslekte kazanma gücü kaybı, meslek hastalıkları ve mesleki kusurlar, hürriyeti tahdit eden cezaların tehiri sebepleri, sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebepleri ile belirli kişilerin cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin işlemler hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek” şeklinde sayılmış olup bu çerçevede “maluliyet” hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek … 3. İhtisas Kurulunun görev alanına girdiğini,
Kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemekle ve yukarıdaki itirazları baki kalmak kaydıyla, bir tazminata hükmedilmesi halinde davalı şirketin yalnızca sigortalının kusuru oranında bu tazminattan sorumlu olduğunu, bu nedenle kusur oranının tespiti gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 tarihli 2004/11-115 E. 2004/108 K. sayılı ilamında, sürücüye izafe edilen kusurun derecesinin hukuk hakimi tarafından ayrıca tayin edilmesinin yasa gereği olduğu ve kusur oranının uzman bilirkişilerce belirlenmesi gerektiği yönünde karar verildiğini, kusur oranının tespiti yasa hükmü gereği olduğundan ve davalı şirketin sorumluluğu sigortalıdan fazla olamayacağından kusur oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, Davacının, kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle kazanın sonuçlarının ağırlaşmasında müterafik kusuru olduğunu, kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek ve itirazları baki kalmak kaydıyla; kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olmadığını, olası bir kaza durumunda emniyet kemerinin takılmamasının kazanın sonuçlarını ağırlaştırabileceğinin öngörülmesi fakat buna rağmen emniyet kemeri takılmaksızın yola çıkılması dosya kapsamında gündeme gelebilecek tazminattan her halükarda %50’den aşağı olmamak üzere müterafik kusur indiriminin yapılmasını gerektirdiğini, bir tazminata hükmedilecek olması ihtimalinde emniyet kemerini takmayarak kazanın sonuçlarının ağırlaşmasına neden olan davacının müterafik kusuru dolayısıyla tazminattan %50’den aşağı olmamak üzere indirim yapılması gerektiğini, davacılar ile sigortalı araç sürücüsü arasında hatır taşıması mevcut olup bu durumun tazminattan indirim yapılmasını gerektirdiğini, davacı sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan davalı şirketin her halükarda hatır taşımasından kaynaklı ve %20’den az olmamak üzere tazminattan tenzilatta bulunma hakkı mevcut olduğunu, nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.02.2006 tarihli 2005/2090 E. ve 2006/1208 K. Sayılı kararında da hatır taşımasının söz konusu olduğu durumlarda tazminattan indirim yapılması gerektiği yönünde karar verildiğini, taraflar arasında hatır taşımasının mevcut olması durumunda meydana gelecek zarardan indirim yapılması gerektiğini, asla kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirketin ancak ve ancak poliçe limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, şirket aleyhine ancak ve ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini, davacının meydana gelen zararı avans faiziyle tahsilini talep ettiğini ancak davaya konu alacak haksız fiilden kaynaklanmakta olup, tazminata hükmedilecek olması ihtimalinde dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini; davacının yasal faiz oranını aşan her türlü talebinin reddi gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili, zamanaşımı, geçici işgöremezlik tazminatının teminat dışı olması, kusur ve maluliyet oranı, hatır taşıması, müterafik kusur ve faiz başlangıcı yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
Davaya konu trafik kazasının 06.09.2010 tarihinde meydana geldiği, davanın KTK’nın 109. maddesi gereğince 8 yıllık zamanaşımı süresi içinde 15.01.2018 tarihinde açıldığı, davanın haksız fiilden kaynaklanan geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
KTT’da davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine göre sağdaki araziye girerek takla atması şeklinde gerçekleşen kazada araç sürücüsünün KTK’nın 52/1-b maddesi gereğince asli ve tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu tespit edilmiş olup belirlenen kusurun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmıştır.
Davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını davalı … şirketlerinden talep edebilir. Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) göre davalı … şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf sebebi doğru görülmemiştir.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalının 08.04.2019 tarihli raporu ile davacının 06/09/2010 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı olarak subaraknoid kanama, subdural hematom, sağ omuzda gelişen kuvvet kaybı ve eklem hareket kısıtlılıkları dikkate alınarak; 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 Sayılı … Gazete’de yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla ve meslek grup numarası bildirilmediğinden düz işçi alınarak omuz eklemindeki hareket kısıtlılığı için (E cetveli) çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %13,2 olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 1 (bir) ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin belirlenmiş olmasına, geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatının uzman aktüer bilirkişi tarafından eski genel şartlara göre hesaplanmış olmasına, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu araç şoförüyle akraba olması nedeniyle tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmamasında, davacının emniyet kemeri takmadığına ve zararı bu şekilde artırdığına dair dosyada somut bir delil bulunmamasına, aksinin davalı tarafça da ispatlanmaması nedeniyle tazminat miktarında indirim yapılmamış olmasında, hükmedilen tazminata temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, dosya içeriğine ve kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirde bir isabetsiz bulunmamasına göre davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurunun HMK.nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.832,12-TL TL karar ilam harcından peşin alınan 464,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.367,72 TL harcın davalı … şirketinden alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı … şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinafa gelen davalı … şirketi tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi…

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.