Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3238 E. 2022/1040 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI :.
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;12.11.2016 günü sürücü/vinç operatörü …’ın, sevk ve idaresinde olan ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sahibi olduğu aracın fren sisteminin boşalması nedeniyle tek taraflı, yaralamalı, maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde araç içerisinde ön koltukta yolcu olarak oturmakta olan davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının bu kaza neticesinde maluliyetinin meydana geldiğini, söz konusu maluliyetten kaynaklanan maddi tazminat taleplerinin davalı … şirketine 11.10.2017 tarihinde gerekli evraklar da eklenerek iletildiğini, ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; 500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 24.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatı talebini 5.231,75 TL, sürekli işgöremezlik tazminatı talebini 90.578,58 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, geçici iş göremezlik talebinin sigorta teminatı kapsamında olmadığını, yapılacak tazminat hesaplamasında TRH 2010 Mortalite Tablosu ile %1,8 teknik faiz oranının dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafın avans faizi talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, toplanan deliller ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davanın kabulüne, 5.231,75 TL geçici, 90.578,58 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 95.810,33 TL tazminatın 24/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limitleri dahilinden davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davalı şirkete eksik evrak ile başvuru yapılması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu kaza bir iş kazası niteliğinde olduğundan davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, SGK tarafından yapılmış olan rücuya tabi ödemelerin hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, her ne kadar maluliyet raporunda Özürlüler Yönetmeliği’nin dikkate alındığı belirtilmiş ise de yönetmelikte belirtilen ilkelere göre özür oranının tespit edilmediğini, geçici iş görmezlik tazminatından sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı sigortalı araçta yolcu konumunda olduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini,hükmedilen tazminata işletilecek faizin başlangıç tarihinin yanlış belirlendiğini ve yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava trafik kazasından kaynaklanan yaralanmaya bağlı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca; 12.11.2016 tarihinde sürücü …’ın idaresindeki araçla yokuş yukarı çıktığı esnada beyanına göre aracın freninin patlaması ile geri kaymasıyla park halinde olan araca çarptığı, kazanın meydana gelmesinde park halindeki aracın kural ihlali olmadığının belirlendiği, davacının sürücü … idaresindeki araçta yolcu olarak bulunduğu ve kaza sırasında araçtan atladığı, mahkemece alınan 13/06/2018 tarihli bilirkişi raporu uyarınca, kazaya vincin fren bakım ve onarımlarının yapılmamış olmasının neden olduğu, dava dışı vinç maliki şirketin bakım ve onarım konusunda ihmali nedeniyle tam kusurlu olduğu, yolcu olan davacının olayda kusurunun bulunmadığının belirlendiği, davalı tarafından kusur raporuna itiraz edilmesi üzerine alınan 07/09/2018 tarihli ek rapor uyarınca, sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu davranışının bulunmadığı kazaya fren sistemindeki aksaklığın neden olduğunun belirlendiği, HÜTF Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 12/03/2019 tarihli rapor uyarınca, kaza neticesi davacının %14 oranında kalıcı iş göremezliğinin, 6 ay süre ile geçici iş göremezliğinin meydana geldiği ve 1 ay süre ile bakıcıya muhtaç kaldığının belirlendiği, SGK’dan gelen yazı cevabı uyarınca sigortalı davacıya geçici işgöremezlik ödemesi yapıldığının bildirildiği, aktüer bilirkişi raporu uyarınca davacının; sürekli iş göremezliği nedeniyle 90.578,58 TL, geçici iş göremezliği nedeniyle 5.231,75 TL zararının hesaplandığı, mahkemece anılan raporların hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Davalı vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı … Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, sigortanın temerrütünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı … hakkında ZMMS kapsamında açılan davada,davalıya başvuru sonrasında dava açtığı anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmiştir.
2-Davacının kaza yapan vinçte yolcu olarak bulunduğu esnada aracın freninin boşalması neticesi geri kayması sırasında araçtan atlayarak yaralandığı olayda öncelikle mahkemece davacının kaza sırasında araçta bulunma nedeninin belirlenmesi, davacı ile sürücünün iş arkadaşı olup olmadığı ve davacının olay sırasında işi dolayısıyla araçta olup olmadığı, davacının araç maliki … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin çalışanı olup olmadığı hususunun belirlenmesi açısından ilgili savcılık dosyasının fiziken getirtilerek dosya kapsamında yer alan ifadelerin de değerlendirilmesi ile tespiti gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
3-6098 sayılı TBK 55.maddesinde; “Bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen … güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez” düzenlemesi mevcuttur. Buna göre; rücu edilemeyen … güvenlik ödemeleri yahut ifa amacı taşımayan ödemeler tazminattan indirilememekte, ifa amacı taşıyan ödemeler bulunması halinde davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için, davadan önce yapılan bu neviden ödemelerin güncellenmiş karşılığının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekmekte, rücu edilebilir … güvenlik ödemeleri bulunması halinde ise sadece ödemeler toplamının hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir. Zira, sigortalıya veya hak sahiplerine Kurum tarafından 5510 sayılı yasa gereği yapılmış veya ileride yapılacak olan … güvenlik ödemeleri (geçici iş göremezlik ödeneği, cenaze masrafları ve kız çocuklarına verilen evlenme ödeneği) ilgililere rücu edilmekte, sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının ölümü sebebiyle hak sahiplerine iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kolundan bağlanan ölüm geliri bulunması halinde de bu gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ilgililere rücu edilmektedir. Nitekim davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 4. fıkrasında “iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Kurum tarafından yapılmış rücu edilebilir ödemeler, ifa amacı taşıyan ödeme niteliğinde olmayıp; bu ödemeler zarar sorumlularını sadece toplam zarar miktarından, zarar görene veya hak sahibine kurumun yaptığı ödemeler kadar sorumluluktan kurtarmaktadır. Bu yönüyle … Güvenlik Kurumu tarafından davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, zararın tazmininden sorumlu olanların mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi ve zarar görenlerin gerçek zararlarının üzerinde sebepsiz zenginleşmemesi bakımından önem arz etmektedir.
Somut olayda sürücü … yönetimindeki aracın ticari vinç olması, dava dışı şirket adına trafikte kayıtlı bulunması, davaya konu kazanın trafik iş kazası olma ihtimalini güçlendirmekte ise de, bu husus mahkemece yeterli şekilde araştırılmamıştır. Mahkemece SGK’na yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, davacıya bir kısım geçici işgöremezlik ödemesi yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece kazanın iş kazası olup olmadığı hususu SGK dan sorulmadan yazılı olduğu gibi hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile karar verilemez.
4-Kusura ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesinde, davacının kaza neticesi araç içinde yaralanmadığı, olay sırasında araçtan atladığı dosya kapsamından anlaşılmakla; davacının olay sırasında araçtan atlamasını gerektiren bir husus bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla yaralanmasında kendisine atfedilecek bir kusur bulunup bulunmadığı hususunda ATK’dan kusur raporu alınması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
5-Davacı ve vinç operatörü sürücünün iş arkadaşı olmadığının ve olay sırasında davacının araçta hatır için taşındığının belirlenmesi halinde ise hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğinin gözetilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması yerinde görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının kaza sırasında araçta bulunma nedeninin belirlenmesi, davacı ile sürücünün iş arkadaşı olup olmadığı ve davacının olay sırasında işi dolayısıyla araçta olup olmadığı, davacının araç maliki … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin çalışanı olup olmadığı hususunun belirlenmesi açısından ilgili savcılık dosyasının fiziken getirtilerek dosya kapsamında yer alan ifadelerin de değerlendirilmesi, davacının kaza neticesi araç içinde yaralanmadığı, olay sırasında araçtan atladığı dosya kapsamından anlaşılmakla; davacının olay sırasında araçtan atlamasını gerektiren bir husus bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla yaralanmasında kendisine atfedilecek bir kusur bulunup bulunmadığı hususunda ATK’dan kusur raporu alınması, SGK’ya yeniden müzekkere yazılarak, davacının dava dışı işleten … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin çalışanı olup olmadığı, kazanın işkazası olup olmadığının sorulması, iş kazası ise buna ilişkin raporların gönderilmesinin istenmesi, yaralanması nedeniyle davacıya rücuya tabi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı sorularak, SGK tarafından davacıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri, rücuya tabi olup olmadığı, yapılan ödemenin miktarı ve niteliği ile ilk peşin sermaye değeri tutarının ne olduğu hususlarının sorulması, dayanak ödeme belgelerinin temin edilmesi, ayrıca bu konuda iş mahkemesinde açılan dava varsa dosyanın incelenerek gerektiğinde sonucunun beklenmesi, bu durumun kesin olarak tespiti ile gelirin rücuya tabi olması halinde 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi hükmü gereği şartları var ise tazminattan düşülmesi suretiyle davacı tarafın talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için ek aktüer bilirkişi raporu alınması, davacı ve vinç operatörü sürücünün iş arkadaşı olmadığının ve olay sırasında davacının araçta hatır için taşındığının belirlenmesi halinde ise hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğinin gözetilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, belirtilen eksiklikler giderilerek oluşacak sonuca göre yeniden karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2019 tarih 2017/612 Esas, 2019/579 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalıdan peşin olarak alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
4-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde yatırana iadesine,
5-Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2019/35970 Esas sayılı dosyasına yatırılan teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın taraflara tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.